Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm tarihin çözülen bilmecesidir.

18 Mart 2022 Cuma

[Materyalist Diyalektik Teori]

Mahmut Boyuneğmez


MDT, kitap II: [Mantık] içerisinde bulunuyor. Bağlantı adresi:

5 yorum:

  1. Mahmut Boyuneğmez18/3/22 22:00

    1) Materyalizmi, tarihsel materyalizm ve diyalektik materyalizm olarak ayırmanın sakıncaları olduğunu düşünüyorum. Gerçeklik anlayışımız tek olmalı. Tarihsel materyalizm, sanki diyalektik örüntüler ya da kategoriler içermiyormuş gibi bir algı da oluşturulmamalı. Elbette gerçeklik tek bir bütünlük oluştursa da, bilimsel olarak farklı katmanlar düzeyinde inceleniyor. Dolayısıyla, konu olarak doğanın diyalektiği ve toplumun diyalektiği ayrılabilir.
    2) Gerçeklik katmanlı yapılanmış olsa da, katmanlar arasındaki etkileşimler inkar edilemez. Fakat gerçekliğin gelişiminde yeni organizasyon düzeyleri, yeni yasalar oluşturuyor ve bu yeni düzeylerde "belirleyici" olan bu yasalar oluyor.
    3) Gelişimin genel bir ilerleyen yönü var. Bu şu demek; maddenin organizasyonundaki karmaşıklık ve yapılanış giderek artıyor. Güneşin kırmızı deve dönüşmesi süreci, organizasyonunda bir gerilemeyi anlatıyor. Canlıların sudan karaya geçiş süreçleri, organizasyonlarındaki gelişimle birlikte gerçekleşiyor. Yani kara, denizlere göre üstün değil, fakat canlılar denizlerden karaya geçerken organizasyonlarını geliştiriyorlar.
    4) "Bilinç" konusu önem verdiğim bir konu. Uyarın yerinde bir uyarı. Özgür irade, açık sistem olan toplumlarda öngörülebilirlik gibi konular üzerinde daha fazla derinleşmek gerekli...

    YanıtlaSil
  2. Emin misiniz? ==> Bu noktada Einstein, Louis de Broglie ve David Bohm gibi bilim adamlarının, nedenselliğin mikrokozmosta da geçerli olduğunu, araştırma/incelemedeki yetersizliğin olasılıksallığı getirdiğini düşündükleri bilinmektedir. Einstein'in ünlü sözü "Tanrı zar atmaz" bunu anlatmaktadır. Dolayısıyla, bu konudaki tartışma bir sonuca ulaşmış olmayıp, eğer "sorun" aşılacaksa, bunun belki de yeni bilimsel incelemelere bağlı olacağı söylenebilir.

    Yani şu yazının kuranı kerimi bilimsel ya da modern göstermeye çalışan dincilerin yaptığından hiç bir farkı yok.

    YanıtlaSil
  3. Mahmut Boyuneğmez13/4/22 14:20

    Ne demek istediğiniz anlaşılmıyor, Barış devrim. Tartışmaya varım, fakat eleştirinizi net bir şekilde yazarsanız, sizi anlayabilirim. Kanımca, bilimsel teoriler geliştirilebilir/yanlışlanabilir özelliktedir. Kuantum mekaniği için de bu durum geçerli. Sizin mikrokosmozdaki nedensellik üzerine görüşlerinizi merak ettim, doğrusu. Yazarsanız, tartışırız.

    Benim yazım üzerine gelin daha somut başlıklarda tartışalım; o zaman "dincilerin yaptığından" nasıl farkı var ben size göstereyim.

    YanıtlaSil
  4. "[3] Kütleli nesnelere, dar anlamıyla “madde” denir. Fakat felsefi olarak madde ile varlıkların tümünü kastederiz. Kütleli nesneler yanı sıra, enerji, kütlesiz parçacıklar, kütle çekim kuvveti, zayıf ve güçlü çekirdek kuvveti ve elektromanyetik kuvveti oluşturan bozonlar da madde/varlık kavramıyla ifade edilmelidir."

    Bu açıklamanın temelinde ciddi bir kavram kargaşası olduğunu düşünüyorum. Nesne, duyularla algılanabilen ya da ölçülebilen varlık demektir. Varlıkları nesnel (somut) ve nesnel olmayan (soyut) varlıklar olarak ayırırız. Bu bağlamda, "Kütlesiz nesne" ifadesi çelişik bir ifadedir. Doğrusu, "kütlesiz varlık" olmalıdır.

    YanıtlaSil
  5. Mahmut Boyuneğmez9/9/22 15:33

    Yorumunuz için teşekkür ediyorum. Bir geri-bildirim (feed-back) almak ne kadar güzel… Bu cümleleri yazarken düşüncem şuydu: Günlük yaşantıda, somut olan, algılanabilir/ölçülebilir olan ve öznenin algılamasının dışında olduğu için nesnel olanlara, madde diyoruz. Madde olarak adlandırdıklarımız, çoğunlukla kütlesi olan cisimler ya da nesneler. Oysa kanımca, felsefi açıdan “madde” derken, örneğin enerjinin farklı formlarını (ısı, ışık gibi) da kastetmeliyiz. Ayrıca kütlesiz parçacıklar, örneğin fotonlar, nötrinolar vb. de maddidir. Kütle çekim kuvvetini oluşturan bozonlara ne demeli?.. Dikkat edilirse bunlar çekim kuvvetini oluşturuyorlar. Anti-madde, anti-enerji gibi varlıklar da var… Kanımca, tüm bunlar da “geniş anlamıyla” maddedir. Fakat bunların hepsine “varlık” demek bana daha isabetli geliyor. Varlık, bize göre maddi varlığı, düşünsel olanı değil de nesnel (öznenin algılarının, düşüncelerinin dışında) gerçekliği anlatır. Fikirsel/düşünsel olarak ayrı bir var olma yoktur; kavramlar/fikirler, beynin nörofizyolojik süreçlerinden başka bir şey değildir.

    Öte yandan, toplumsal ilişkileri, örneğin insan emeğini ve metalarda bunun “değer” olarak bir özelliğe sahip olmasını nasıl yorumlamak gerekir?.. Değeri, nesnel bir özellik olarak, toplumsal ortalama gerekli emek zamanı olarak hesaplayabiliyoruz. Fakat somut ve dar anlamıyla maddi değil. İnsanların emeği, değer, toplumsal ilişkiler, bunların hepsi Marx’a göre maddidir. Çünkü düşünsel olanların dışında yer alırlar. Fakat istenirse, bunlara öznenin dışında bir varoluşa sahip olduklarından nesnel denebilir.

    Özetle, varlıkla, somut cisimlerin yanı sıra, enerji formlarını, kütlesiz parçacıkları, bazı bildiğimiz “kuvvetleri” oluşturan parçacıkları vd. kastediyorum. Bunlara geniş anlamıyla madde denebileceğini düşünüyorum.
    Bilimin bugünkü düzeyiyle, artık öznel düşünme süreçlerinin tümünün nesnel fizyolojik olaylar/süreçler olduğunu görmemiz gerekiyor. Algılanan, duyumsanan ve düşünülenlerin hepsi nesnel gerçeklikte karşılıkları olmasa bile, çevremizle etkileşimlerimiz sonucu gelişen nörofizyolojik süreçlerden ibaret. Bu nedenle günümüzde varlık ile düşünce arasındaki ayrım, görelidir ve biz, monist bir perspektife sahibiz. Eski yüzyıllarda felsefenin materyalizm ile idealizm arasındaki bölünmüşlüğü, artık potansiyel olarak aşılacak bir durumdadır.

    YanıtlaSil

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]