17 Kasım 2024 Pazar

Beş minik canı kim öldürdü?

Mahmut Boyuneğmez

TEPAV’ın yayınladığı bir çalışmaya göre 2022 verilerine bakıldığında, 0-17 yaş grubunda 7,03 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor. Yoksul çocuklar, tüm çocukların yüzde 31,3’ünü oluşturuyor. Kişi başına gelir dikkate alındığında, medyan gelirin yüzde 60’ının altında yaşayan çocukların yoksulluk oranı ise yüzde 42,2 olarak hesaplanıyor. Bu hesaplamayla yoksul çocuk sayısı 9 milyon 590 bin kişiye ulaşıyor. Bunlardan 2 milyon çocuğun “derin yoksulluk” içerisinde olduğu belirtiliyor.

Geçtiğimiz günlerde İzmir Selçuk’ta 5 yoksul çocuğun ölmesi, çocuk yoksulluğunun boyutlarını bir kez daha gündeme getirmiş bulunuyor. Annelerinin kapıyı üzerlerine kilitledikten sonra hurda toplamaya gittiği evde kalan ve yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 çocuk, sobadan çıkan yangında hayatını kaybetti. Çocukların babaları cezaevindeydi… Olayın ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerinin eve defalarca (18 kez) denetime gittiği ortaya çıktı. Bakanlık, ailenin rızası olmadığı gerekçesiyle çocukların korumaya alınmadığını bildiriyor. Oysa mevcut yasalara göre bile bakanlığın çocukları korumaya alma yetkisi bulunuyordu…

Çocukların ölümünden annelerini sorumlu tutmak kolaycılık olduğu kadar gerçeklere kör olmaktır. Çocukları koruma yükümlülüğü devlettedir. Ebeveynlere çalışacakları iş olanağı sunma ve ölen çocukların oturduğu barakanın yerine onlara yaşanabilir ve sağlıklı bir konut yapılması yükümlülüğü de…

Peki Türkiye’nin mevcut düzeni değişmiş ve sosyalizme geçilmiş olsaydı neler olurdu?.. Ebeveynlerin çocuklarını bırakabileceği kamusal kreşleri, sosyalizm sağlardı. Barınma, ısınma, su, elektrik ve doğalgaz, internet, eğitim ve sağlık gibi temel kamusal hizmetler sosyalizmde topluma ücretsiz ya da cüzi bir ücretle sunulurdu. Ailelere çalışacakları iş imkânı sağlamak devletin görevi olurdu. “Yoksulluk ile mücadeleyi”, nakit yardımından, gıda ve temizlik kolisi dağıtmaktan, seçim dönemi faaliyetlerinden ibaret gören gerici-liberal ya da sosyal demokratik liberal anlayışlar tarihin çöp sepetindeki yerini alır, yoksulluk kaynağında yok edilirdi. Nitelikli ve sağlıklı bir hayat sürmek için yeterli ücretlerle çalışmak, insanların bir hakkı olurdu.

Türkiye’nin mevcut düzenindeyse, toplumumuzdaki yoksullara sadaka benzeri yardımlar verilmekte, yoksullaştırılanlar dilenci yerine konulmakta, kısacası yoksulluk idare edilmektedir. Bu düzende önemli olan sermaye sınıfının kasasının dolması, yoksullaştırılan emekçilerin alın terinin sömürüsü üzerinden paraya para katılmasıdır. Kapitalizmde insan hayatının kâr getirmeyecekse bir ehemmiyeti yoktur.

Sosyalizm, çocukların da yaşam hakkını savunan ve koruyan bir düzendir. Kapitalizm öldürür, sosyalizm yaşatır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[Toplumbilim İçin Materyalist Kılavuz]

Mahmut Boyuneğmez Giriş Maddenin organizasyon düzeyleri ya da gelişim evreleri bulunmaktadır. Bunlara biz temel gerçeklik katmanları diyo...