Çeviren: Mahmut Boyuneğmez
[[Gerçek elma, armut, çilek
ve bademlerden "Meyve" genel fikrini oluşturursam, daha da ileri
gider ve gerçek meyveden türetilen soyut "Meyve" fikrimin benim
dışımda var olan bir varlık olduğunu, armut, elma vd.’nın aslında gerçek özü
olduğunu imgelersem, o zaman spekülatif felsefenin dilinde "Meyve"nin
armudun, elmanın, bademin vd. "Tözü" olduğunu ilan ederim. Dolayısıyla
şunu söylerim; armut için armut olmak gerekli değildir, elma için elma olmak gerekli
değildir; bu şeyler için esas olan, onların duyularla algılanan gerçek
varlıkları değil, onlardan soyutladığım ve sonra onlara dayattığım öz, fikrimin
özü "Meyve"dir. Bu nedenle
elmaları, armutları, bademleri vd., varlığın ya da "Meyve"nin salt formları
olarak ilan ederim. Duyularım tarafından oluşturulan anlayışım, elmayı armuttan
ve armudu bademden ayırır elbette ama spekülatif aklım bu duyusal
farklılıkların önemsiz ve konu dışı olduğunu ilan eder. Spekülatif aklım, elmada
armuttakinin aynısını ve armutta
bademdekinin aynısını, yani "Meyve"yi görür. Belirli gerçek meyveler
artık, gerçek özü "töz" olan "Meyve"nin görünüşlerinden başka
bir şey değildir.
Bu yöntemle bir insan,
belirli bir tanım zenginliği elde etmez.
Tüm bilimi, tüm minerallerin gerçekte "Mineral" fikri olduğunu
söylemekle sınırlı olan bir mineralog, ancak imgeleminde bir mineralog olabilir. Spekülatif mineralog, her
mineral için "Mineral" der ve bilimi, bu kelimeyi gerçek mineral
sayısı kadar tekrarlamaya indirgenir.
Farklı gerçek meyveleri soyutlanmış
tek "meyveye", yani "Meyve"ye indirgeyen spekülasyon,
gerçek içeriğin bazı görünümlerini elde etmek için, bir şekilde
"Meyve"den, Tözden çeşitliliğe yani çeşitli, sıradan gerçek meyvelere,
armut, elma, badem vd.’na dönüş yolunu bulmaya çalışmalıdır. "Meyve"
soyut fikrinden gerçek meyveler üretmek ne kadar zorsa, gerçek meyvelerden bu
soyut fikri üretmek o kadar kolaydır. Gerçekten de, soyutlamadan vazgeçmeden soyutlamanın
karşıtına (somut meyvelere-MB) varmak imkânsızdır.
Bu nedenle spekülatif
filozof "Meyve" soyutlamasını terk eder ama spekülatif, mistik bir tarzda - ondan vazgeçmiyormuş gibi görünerek
bunu yapar. Bu nedenle, soyutlamasının üzerine çıkması gerçekte yalnızca
görünüştedir. Bir şekilde şunu öne sürer:
Elmalar, armutlar, bademler
ve çilekler gerçekte "Töz"den, "Meyve"den başka bir şey
değilse, şu soru ortaya çıkar: "Meyve" neden bana bazen elma, bazen
armut, bazen badem olarak kendini gösterir? Benim spekülatif Birlik kavramım, "Töz",
"Meyve" niye bu çeşitlilik
görüntüsüyle açıkça çelişmektedir?
Spekülatif filozof şöyle cevap
verir; bu böyledir, çünkü "Meyve" ölü, farklılaşmamış, hareketsiz
değil, yaşayan, kendini farklılaştıran, hareket eden bir özdür. Sıradan
meyvelerin çeşitliliği sadece benim duyusal anlayışım için değil, aynı zamanda
"Meyve"nin kendisi ve spekülatif akıl için de önemlidir. Birbirinden
farklı sıradan meyveler, "tek Meyve"nin yaşamının farklı
tezahürleridir; onlar "Meyvenin" kendisinin kristalleşmeleridir.
Böylece, elmada "Meyve" kendisine elmaya benzer bir varoluş, armutta
ise armuta benzer bir varoluş verir. Bu nedenle, artık, Töz açısından
söylenebileceği gibi, armut "Meyve"dir, elma "Meyve"dir,
badem "Meyve"dir dememeliyiz, daha çok "Meyve" kendini bir
armut olarak sunar, "Meyve" kendini bir elma olarak sunar, "Meyve"
kendini bir badem olarak sunar; elmaları, armutları ve bademleri birbirinden
ayıran farklar ise "Meyve"nin kendi kendine farklılaşmasıdır ve bu
durum her bir meyveyi, "Meyve"nin yaşam sürecinin farklı üyeleri haline
getirir. Böylece "Meyve" artık boş, farklılaşmamış bir birlik
değildir; hepsi bir arada bir birlik,
"organik olarak birbirine bağlı
üyeler dizisini" oluşturan meyvelerin "bütünlüğü" olarak
birliktir. Bu dizinin her bir üyesinde "Meyve" kendine daha gelişmiş,
daha açık bir varoluş verir, ta ki sonunda tüm meyvelerin "özeti" olana dek, o aynı zamanda tıpkı onları içinden
üreten olduğu gibi, kendi içinde çözüşmüş tüm bu meyveleri içeren canlı birliktir.
Görüyoruz ki, Hıristiyan
dini Tanrı'nın yalnızca bir
Enkarnasyonunu (vücut bulma) biliyorsa, spekülatif felsefenin cisim sayısı
kadar cisimleşmesi vardır, tıpkı burada her meyvede Tözün, yani Mutlak Meyvenin
cisimleşmesi gibi. Bu nedenle, spekülatif filozofun ana ilgisi, gerçek sıradan
meyvelerin var oluşunu üreterek,
gizemli bir şekilde elma, armut, badem ve kuru üzüm olduklarını söylemektir.
Ama spekülatif dünyada yeniden keşfettiğimiz elmalar, armutlar, bademler ve
kuru üzümler, elma, armut, badem ve kuru üzüm görünümlerinden başka bir şey değildir, çünkü onlar zihnin soyut yaratımı
olan "Meyve"nin yaşam sürecindeki uğraklarıdır ve dolayısıyla
kendileri zihnin soyut yaratımlarıdır.
Dolayısıyla bu spekülasyonda hoş olan şey, oradaki tüm gerçek meyveleri yeniden
keşfetmektir ama bunlar daha yüksek mistik öneme sahip meyveler olarak, maddi
dünyada değil, beyninizin eterinde büyümüş, Mutlak
Özne’nin, yani “Meyve”nin enkarnasyonları (cisimleşmeleri) olan
meyvelerdir. Soyutlamadan, zihnin doğaüstü
yaratımı olan "Meyve"den gerçek doğal
meyvelere döndüğünüzde, doğal meyvelere doğaüstü bir anlam verirsiniz ve onları
katıksız soyutlamalara dönüştürürsünüz. O halde asıl ilginiz, onun yaşam
sürecinin -elma, armut, badem gibi- tüm tezahürlerinde "Meyve"nin birliğine işaret etmek, yani bu meyveler
arasındaki mistik bağlantıları
göstermek, her birinde “Meyve”nin kendini derece
derece gerçekleştirmesini ve zorunlu
ilerleyişleri, örneğin kuru üzüm olarak varoluştan badem olarak varoluşa ilerlemeyi
göstermektir. Bu nedenle, sıradan meyvelerin değeri artık doğal
niteliklerinden değil, "Mutlak Meyve"nin yaşam sürecinde her birinin belirli
bir yer tutmasını sağlayan spekülatif
niteliklerinden kaynaklanmaktadır.
Sıradan bir insan, elmalar
ve armutlar olduğunu söylediğinde olağanüstü bir şey söylediğini düşünmez.
Fakat filozof onların varlığını spekülatif bir tarzda ifade ettiğinde olağanüstü bir şey söyler. Aklın gerçek olmayan yaratımı olan
"Meyve"den - ki filozof onu kendi dışında bir Mutlak Özne olarak
dikkate alır, burada "Meyve" olarak temsil edilmiştir - gerçek doğal nesneleri, elmayı, armudu vb.
üreterek, yani bu meyveleri kendi soyut
aklından yaratarak bir mucize gerçekleştirir. Ve var oluşunu
ifade ettiği her cisme karşılık düşen bir yaratma fiili gerçekleştirir.
Spekülatif filozofun, bu
süreklilik içindeki yaratmayı ancak elma, armut vb.'nin evrensel olarak bilinen
ve gerçekte var olan niteliklerini, kendi uydurduğu
belirleyici özellikler olarak sunarak, gerçek şeylerin isimlerini soyut aklın ürettiğine, aklın soyut formüllerine vererek,
son olarak da, bir elma fikrinden bir armut fikrine geçtiği kendi faaliyetini
Mutlak Öznenin/" Meyve"nin öz-faaliyeti
olarak ilan ederek başardığını söylemeye gerek yoktur.
Spekülatif tabirle bu işleme
Tözü Özne olarak, içsel bir süreç olarak, Mutlak Kişi olarak kavramak denir ve bu
kavrayış Hegel'in yönteminin temel
karakterini oluşturur.]]
Kaynak: https://www.marxists.org/archive/marx/works/1845/holy-family/ch05.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.