8 Mayıs 2023 Pazartesi

Kutsal Aile’deki ‘Meyve’ örneği | Marx-Engels

Çeviren: Mahmut Boyuneğmez


Hegel’in düşünüş şeklini Marx, Kutsal Aile ile Alman İdeolojisi’nde Engels ile birlikte eleştirmektedir. Hegel kendi düşünce akışını/hareketini, İdea/Tin adı altında özneleştirir/kişileştirir. Gerçeklik, İdea’nın yaratımı olarak onun görüngüsel biçimidir. Hegel felsefesindeki “spekülatif hile”nin açıklaması, Alman İdeolojisi’nden okunmalıdır, fakat Kutsal Aile’de de verilen “meyve” örneği üzerinden konu keyifli bir şekilde işlenir. İlgili pasajları İngilizcesinden çevirip, ilginize sunuyoruz:

[[Gerçek elma, armut, çilek ve bademlerden "Meyve" genel fikrini oluşturursam, daha da ileri gider ve gerçek meyveden türetilen soyut "Meyve" fikrimin benim dışımda var olan bir varlık olduğunu, armut, elma vd.’nın aslında gerçek özü olduğunu imgelersem, o zaman spekülatif felsefenin dilinde "Meyve"nin armudun, elmanın, bademin vd. "Tözü" olduğunu ilan ederim. Dolayısıyla şunu söylerim; armut için armut olmak gerekli değildir, elma için elma olmak gerekli değildir; bu şeyler için esas olan, onların duyularla algılanan gerçek varlıkları değil, onlardan soyutladığım ve sonra onlara dayattığım öz, fikrimin özü  "Meyve"dir. Bu nedenle elmaları, armutları, bademleri vd., varlığın ya da "Meyve"nin salt formları olarak ilan ederim. Duyularım tarafından oluşturulan anlayışım, elmayı armuttan ve armudu bademden ayırır elbette ama spekülatif aklım bu duyusal farklılıkların önemsiz ve konu dışı olduğunu ilan eder. Spekülatif aklım, elmada armuttakinin aynısını ve armutta bademdekinin aynısını, yani "Meyve"yi görür. Belirli gerçek meyveler artık, gerçek özü "töz" olan "Meyve"nin görünüşlerinden başka bir şey değildir.

Bu yöntemle bir insan, belirli bir tanım zenginliği elde etmez. Tüm bilimi, tüm minerallerin gerçekte "Mineral" fikri olduğunu söylemekle sınırlı olan bir mineralog, ancak imgeleminde bir mineralog olabilir. Spekülatif mineralog, her mineral için "Mineral" der ve bilimi, bu kelimeyi gerçek mineral sayısı kadar tekrarlamaya indirgenir.

Farklı gerçek meyveleri soyutlanmış tek "meyveye", yani "Meyve"ye indirgeyen spekülasyon, gerçek içeriğin bazı görünümlerini elde etmek için, bir şekilde "Meyve"den, Tözden çeşitliliğe yani çeşitli, sıradan gerçek meyvelere, armut, elma, badem vd.’na dönüş yolunu bulmaya çalışmalıdır. "Meyve" soyut fikrinden gerçek meyveler üretmek ne kadar zorsa, gerçek meyvelerden bu soyut fikri üretmek o kadar kolaydır. Gerçekten de, soyutlamadan vazgeçmeden soyutlamanın karşıtına (somut meyvelere-MB) varmak imkânsızdır.

Bu nedenle spekülatif filozof "Meyve" soyutlamasını terk eder ama spekülatif, mistik bir tarzda - ondan vazgeçmiyormuş gibi görünerek bunu yapar. Bu nedenle, soyutlamasının üzerine çıkması gerçekte yalnızca görünüştedir. Bir şekilde şunu öne sürer:

Elmalar, armutlar, bademler ve çilekler gerçekte "Töz"den, "Meyve"den başka bir şey değilse, şu soru ortaya çıkar: "Meyve" neden bana bazen elma, bazen armut, bazen badem olarak kendini gösterir? Benim spekülatif Birlik kavramım, "Töz", "Meyve" niye bu çeşitlilik görüntüsüyle açıkça çelişmektedir?

Spekülatif filozof şöyle cevap verir; bu böyledir, çünkü "Meyve" ölü, farklılaşmamış, hareketsiz değil, yaşayan, kendini farklılaştıran, hareket eden bir özdür. Sıradan meyvelerin çeşitliliği sadece benim duyusal anlayışım için değil, aynı zamanda "Meyve"nin kendisi ve spekülatif akıl için de önemlidir. Birbirinden farklı sıradan meyveler, "tek Meyve"nin yaşamının farklı tezahürleridir; onlar "Meyvenin" kendisinin kristalleşmeleridir. Böylece, elmada "Meyve" kendisine elmaya benzer bir varoluş, armutta ise armuta benzer bir varoluş verir. Bu nedenle, artık, Töz açısından söylenebileceği gibi, armut "Meyve"dir, elma "Meyve"dir, badem "Meyve"dir dememeliyiz, daha çok "Meyve" kendini bir armut olarak sunar, "Meyve" kendini bir elma olarak sunar, "Meyve" kendini bir badem olarak sunar; elmaları, armutları ve bademleri birbirinden ayıran farklar ise "Meyve"nin kendi kendine farklılaşmasıdır ve bu durum her bir meyveyi, "Meyve"nin yaşam sürecinin farklı üyeleri haline getirir. Böylece "Meyve" artık boş, farklılaşmamış bir birlik değildir; hepsi bir arada bir birlik, "organik olarak birbirine bağlı üyeler dizisini" oluşturan meyvelerin "bütünlüğü" olarak birliktir. Bu dizinin her bir üyesinde "Meyve" kendine daha gelişmiş, daha açık bir varoluş verir, ta ki sonunda tüm meyvelerin "özeti" olana dek, o aynı zamanda tıpkı onları içinden üreten olduğu gibi, kendi içinde çözüşmüş tüm bu meyveleri içeren canlı birliktir.

Görüyoruz ki, Hıristiyan dini Tanrı'nın yalnızca bir Enkarnasyonunu (vücut bulma) biliyorsa, spekülatif felsefenin cisim sayısı kadar cisimleşmesi vardır, tıpkı burada her meyvede Tözün, yani Mutlak Meyvenin cisimleşmesi gibi. Bu nedenle, spekülatif filozofun ana ilgisi, gerçek sıradan meyvelerin var oluşunu üreterek, gizemli bir şekilde elma, armut, badem ve kuru üzüm olduklarını söylemektir. Ama spekülatif dünyada yeniden keşfettiğimiz elmalar, armutlar, bademler ve kuru üzümler, elma, armut, badem ve kuru üzüm görünümlerinden başka bir şey değildir, çünkü onlar zihnin soyut yaratımı olan "Meyve"nin yaşam sürecindeki uğraklarıdır ve dolayısıyla kendileri zihnin soyut yaratımlarıdır. Dolayısıyla bu spekülasyonda hoş olan şey, oradaki tüm gerçek meyveleri yeniden keşfetmektir ama bunlar daha yüksek mistik öneme sahip meyveler olarak, maddi dünyada değil, beyninizin eterinde büyümüş, Mutlak Özne’nin, yani “Meyve”nin enkarnasyonları (cisimleşmeleri) olan meyvelerdir. Soyutlamadan, zihnin doğaüstü yaratımı olan "Meyve"den gerçek doğal meyvelere döndüğünüzde, doğal meyvelere doğaüstü bir anlam verirsiniz ve onları katıksız soyutlamalara dönüştürürsünüz. O halde asıl ilginiz, onun yaşam sürecinin -elma, armut, badem gibi- tüm tezahürlerinde "Meyve"nin birliğine işaret etmek, yani bu meyveler arasındaki mistik bağlantıları göstermek, her birinde “Meyve”nin kendini derece derece gerçekleştirmesini ve zorunlu ilerleyişleri, örneğin kuru üzüm olarak varoluştan badem olarak varoluşa ilerlemeyi göstermektir. Bu nedenle, sıradan meyvelerin değeri artık doğal niteliklerinden değil, "Mutlak Meyve"nin yaşam sürecinde her birinin belirli bir yer tutmasını sağlayan spekülatif niteliklerinden kaynaklanmaktadır.

Sıradan bir insan, elmalar ve armutlar olduğunu söylediğinde olağanüstü bir şey söylediğini düşünmez. Fakat filozof onların varlığını spekülatif bir tarzda ifade ettiğinde olağanüstü bir şey söyler. Aklın gerçek olmayan yaratımı olan "Meyve"den - ki filozof onu kendi dışında bir Mutlak Özne olarak dikkate alır, burada "Meyve" olarak temsil edilmiştir - gerçek doğal nesneleri, elmayı, armudu vb. üreterek, yani bu meyveleri kendi soyut aklından yaratarak bir mucize gerçekleştirir. Ve var oluşunu ifade ettiği her cisme karşılık düşen bir yaratma fiili gerçekleştirir.

Spekülatif filozofun, bu süreklilik içindeki yaratmayı ancak elma, armut vb.'nin evrensel olarak bilinen ve gerçekte var olan niteliklerini, kendi uydurduğu belirleyici özellikler olarak sunarak, gerçek şeylerin isimlerini soyut aklın ürettiğine, aklın soyut formüllerine vererek, son olarak da, bir elma fikrinden bir armut fikrine geçtiği kendi faaliyetini Mutlak Öznenin/" Meyve"nin öz-faaliyeti olarak ilan ederek başardığını söylemeye gerek yoktur.

Spekülatif tabirle bu işleme Tözü Özne olarak, içsel bir süreç olarak, Mutlak Kişi olarak kavramak denir ve bu kavrayış Hegel'in yönteminin temel karakterini oluşturur.]]

Kaynak: https://www.marxists.org/archive/marx/works/1845/holy-family/ch05.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.