Mahmut
Boyuneğmez
Sömürgecilik döneminde siyasi
ve askeri baskı ve zorlama yoluyla çevre ülkelerden merkez/emperyalist ülkelere
değer transferleri yapılmaktaydı. Çünkü kapitalist üretim ilişkilerinin egemen
olduğu ülkelerle kapitalizm-dışı bir dünya/ezilen uluslar arasında sömürü
ilişkileri bulunmaktaydı ve kapitalist üretim uluslararasılaşmamıştı. 1960-1980
arasında ise bağımlı ülkelerden emperyalist ülkelere değer transferi,
kapitalizmin dünya çapındaki işleyiş düzeneklerinin bir sonucudur. 1960’lardan neoliberal
döneme kadar emperyalist ülkeler ile bağımlı ülkeler arasındaki ilişki, eşitsiz
meta ve hizmet mübadelesiyle gerçekleşen bir emperyalist-kapitalist sömürü
ilişkisidir. Bu dönemde askeri ve siyasi zor devre dışı olmayıp, ekonomik
ilişkileri destekleyecek şekilde uygulanmaktadır.
Bağımlı ülkelerden emperyalist
ülkelere akan hammaddeler ve tarımsal ürünler, ileri kapitalist merkezlerde
işçilerin toplumsal refahının artmasına, emek güçlerini yeniden üretimlerinde kullandıkları
tüketim maddelerinin ucuz olmasına yaramaktadır. Emperyalist hiyerarşinin üst
kesimlerinde bulunan ülkelerde bağımlı ülkelerden aktarılan artık-değer
transferleriyle “işçi aristokrasisi” oluşmuş, bu ülkelerde işçi sınıfı
üzerindeki sermaye sınıfının toplumsal iktidarı pekişmiştir. Ancak 1980’lerle
başlayan neoliberal dönemde ve reel sosyalizmin çözülüşü sonrasında, azalan kar
oranlarını dengelemek için uygulamaya konulan politikalar, işçi sınıfının
kazanımlarının gelişkin kapitalist ülkelerde de geriletilmesini getirmiştir. Bu
merkezlerde sınıf mücadelelerinin yeniden yükselişi potansiyel bir olanaktır. Kapitalist
devletin emperyalist ülkelerde otoriter neoliberal devlete dönüşümü, işçi
sınıfı hareketlerinin gerilemesini ve güçsüzleşmesini yansıttığı kadar, son
yıllarda karşıt yöndeki yeniden gelişme potansiyeli de aşırı sağ partiler
tarafından soğurulma tehlikesini barındırmaktadır.
Emperyalist-kapitalist dünya
sisteminde günümüzde üretim dünya çapında toplumsallaşmış, meta dolaşımı ve sermaye
uluslararasılaşmıştır. Emperyalist kapitalizmde üretim süreçleri bağımlı
ülkelere doğru kaydırılmıştır ve bu ülkelerdeki ucuz işgüçleri aşırı
sömürülmektedir. Bağımlı ülkelerde işçiler emek güçlerinin değerinin altındaki
ücretlerle çalıştırılmakta, işçi ailelerde hane halkının birden fazla üyesi bu
ücretlerle çalışıp hanenin gelirini artırma yoluna gitmektedir. Bu ülkelerde sigortasız
çalışma ve çocuk işçiliği yaygın durumdadır. Bir yandan da emperyalist
ülkelerde göçmen olan vasıflı işçilerin (doktorlar, mühendisler vd.) istihdam
edilmesi söz konusudur ve bağımlı ülkelerden emperyalist merkezlere “beyin
göçü” yaşanmaktadır.
Emperyalizm, hiyerarşik dünya
kapitalist sisteminin adıdır. Emperyalizm, gelişkin kapitalist ülkelerin dış
politikalarını biçimlendiren ve askeri boyutu öne çıkan bir yönteme
indirgenemez. Emperyalizmi, gelişkin kapitalist ülkelerin devletlerinin uluslar
arası güç siyaseti olarak yorumlamak, indirgemeciliktir.
Emperyalizm, sermayenin ve
üretimin uluslararasılaşması (sermaye birikim sürecinin uluslararasılaşması), dünya
pazarının ve hammadde kaynaklarının paylaşılmış olması ve yeniden paylaşıma
açık oluşu, ülkeler arası ekonomik gelişim açısından eşitsizlik ve birbirleri
arasında egemenlik-bağımlılık ilişkileri, üretimin uluslararası tekellerde
yoğunlaşmış olması, “bileşik sermaye”nin varlığı ve sermaye ihracıyla
karakterizedir.
Finans sermayesi, banka ve
sanayi sermayesinin iç içe geçmesinden, sentezinden oluşur (=mali sermaye). Ekonominin
ticaret, sanayi, bankacılık gibi her alanına nüfuz etmiş Koç ve Sabancı
holdingleri, finans kapitalin Türkiye’deki iki örneğidir. Günümüzde ticaretten lojistiğe,
tarımdan hizmet sektörüne, bilişimden kültür ve eğlence sektörüne, turizmden
spora kadar her sektör ve alanda sermaye tekelleşmiş ve büyük oranda kaynaşmıştır.
Artık finans kapital/mali sermaye, sadece bankacılık ve sanayi alanlarında
değil, birçok sektör ve alanda faal olan kaynaşmış tekelleri anlatmaktadır.
Günümüz emperyalizminde başat sermaye biçimi, “holding sermayesi” ya da
“bileşik sermaye”dir. Emperyalist-kapitalist dünya sisteminde, üretim süreçleri
uluslararası ölçekte gerçekleşmekte, dünya ölçeğinde toplumsallaşmış durumda
bulunmaktadır.
Sermaye ihracı, gelişkin
kapitalist ülkeler arasında ve bu ülkelerle az gelişmiş kapitalist ülkeler
arasında doğrudan sermaye yatırımlarını ve bu yolla daha yüksek kâr
oranlarından yararlanmayı, ulus ötesinde oluşmuş artık-değerin bir bölümünün
transferiyle emperyalist sömürüyü anlatır. Sermaye ihracı bunun yanı sıra,
başka ülkelerin kapitalistlerine ve devletlerine borç verme üzerinden faiz
geliri elde etmekle, başka ülkelerde oluşan artık-değerden pay almayı da
içerir.
Emperyalizm, dünya ekonomik
sistemine entegre olan/eklemlenen kapitalist ülkelerin oluşturduğu hiyerarşik
bir bütünlüktür. Bu entegrasyon temelde sermaye ihracı, üretimin
uluslararasılaşması ve sermayenin küreselleşmesi ile sağlanır. Bu nedenle
sermaye birikim süreçlerindeki tıkanıklık ve krizler, tüm dünyaya
yayılmaktadır.
Emperyalizm, kapitalist
ülkeler arasındaki ekonomik, siyasal, askeri, ideolojik ve kültürel
egemenlik-bağımlılık ilişkilerini anlatır. Bu egemenlik ilişkileri bağımlı
kapitalist ülkelerin iç toplumsal ilişkilerinin düzenlenmesine katılır ve
onları etkiler.
Emperyalizm sadece ekonomik
yönden bağımlılık ilişkilerini değil, geriden gelen kapitalist ülkelerin
siyasal iktidar mekanizmalarına AB, DB, IMF gibi organizasyonlar üzerinden müdahil
olunarak, ülkeler arası bir egemenlik-bağımlılık hiyerarşisini içerir.
Emperyalist-kapitalist dünya
sisteminde kaynakların ve pazarların paylaşımı ve yeniden paylaşımı için
savaşlar, işgal ve ilhak girişimleri görülür. Fakat emperyalizm tek başına gelişkin
kapitalist ülkelerin askeri dış politika manevraları olarak görülmemelidir.
Günümüzde emperyalist dünya
sisteminin hegemonik gücü ABD’dir. ABD, diğer gelişkin kapitalist ülkeler arasında
açık bir askeri üstünlüğe sahiptir. Fakat ABD’nin diğer gelişkin kapitalist
ülkeler üzerinde kurduğu hegemonyanın, ekonomik, siyasi, ideolojik ve kültürel
boyutları da bulunmaktadır. Son yıllarda ABD’nin hegemonyasını Çin, Rusya ve
BRİCS ülkeleri aşındırmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.