Mahmut Boyuneğmez
Siyaset
teorisinin inceleme konusu olan iktidar, siyasi ve toplumsal iktidardır. Siyasi
iktidar/devlet, toplumsal iktidarın bir bileşeni ya da öğesidir. Toplumsal
ilişkileri, siyasi alan/devlet ile “sivil toplum” şeklinde ayırmak yanlışa
götürmektedir. Devlet, siyasi, iktisadi, ideolojik, kültürel ve hukuksal
boyutları bulunan bir toplumsal ilişkiler sistemidir. Kapitalist devlet salt
siyasi iktidar organizasyonu olmayıp, sermaye sınıfının toplumsal iktidarının
oluşumunda bu boyutlarıyla yer alan bir örgütlenmedir. Toplumsal iktidar,
devletsel/siyasal, hukuksal, iktisadi, ideolojik, kültürel boyutlar barındıran çeşitli
pratikler, insanlar arası ilişkiler ve organizasyonlar/yapılarla üretilmektedir
ve her gün yeniden üretilerek bir sürekliliğe sahiptir.
Kapitalist
devlet, toplumun üzerinde değil içerisinde yer alan bir toplumsal ilişkiler
kümesi, salt baskı/zor/cezalandırma/yıldırma/tahakküm “aygıtı” değil, bunlarla
birlikte rıza/onay/konsensüs oluşturma, insanlarda kültürel ve ideolojik
formasyon geliştirme, bazı hakikatleri saklama/gizleme/gözlerden uzak tutma ve
birçok bilimsel bilgi ve perspektife dair cahil bırakma, insanları yönlendirme,
şartlandırma, koşullama, insanlar arasında tutulan çeşitli keyif verici,
eğlenceli ya da heyecan oluşturan pratiklerle bağımlılığa zemin hazırlama,
hayırseverlik etkinlikleriyle bağlılık üretme, dinsel inançların yeniden
üretiminde doğrudan rol alma gibi işlevlere sahip bir hegemonya
yapısı/organizasyonudur.
İktidar,
sınıfsaldır. Kapitalist sistemde sermaye sınıfının iktidarı toplum ölçeğinde
oluşur. Kapitalist devlet yapısı, sermaye sınıfının toplumsal iktidarının sadece
bir bileşenidir. Kapitalist sistemde toplumsal iktidarın oluşumu çeşitli
pratikler ve ilişkiler barındıran hegemonya yapıları üzerinden/dolayımıyla
gerçekleşir. Toplumsal iktidarın hegemonya yapıları, devlet organizasyonunu,
devletin baskı, eğitim, medya, kültür gibi alt örgütlenmelerini, adalet/hukuk
organizasyonunu, sendikalar, siyasal partiler, STK’lar gibi örgütlenmeleri,
kültür endüstrisinin bileşenlerini, özel/devlet üniversitelerini, spor
kulüplerini, sermayenin kültürel organizasyonlarını vd. içermektedir.
Hegemonya,
sadece rıza/kabul/onay üretimiyle ilişkili değildir. Hegemonya, şiddet, baskı, zor,
yıldırma, cezalandırma, rıza, onay, konsensus, oyalama, meşgale oluşturma,
hayatı anlamlandırma, keyif alma, kayıtsızlık ve pasifizasyon, cahil bırakma,
sorunlarla boğuşmaktan ve aşırı çalışmaktan başını kaldıramama,
kontrol/denetimle ve bunların çeşitli oranlarda bileşiminin bulunduğu pratiklerle
ve insanlar arası ilişkilerle oluşur.
Kapitalist
sınıfın işçi sınıfı ve ara tabakalar üzerindeki, siyasal iktidarı da içeren ve
ancak ülke ölçeğinde kurulan toplumsal iktidarı, insanlar üzerinde ve arasında hegemonya
sağlandığında sürekliliğini koruyabilir. İnsanlar arasında hegemonyanın
oluşumunda toplumsal iktidarın hegemonya yapıları devrededir.
Buraya
kadar yazılanlar siyasal rejim olarak kapitalist demokrasiyi ve devlet biçimi
olarak olağan kapitalist devleti barındıran kapitalist toplumsal sisteme
ilişkindir. Olağan dönemlerde kapitalist toplumsal sistemde iktidar, bir
benzetme yapacak olursak, farklı dokulardan meydana gelen organlar gibi, farklı
hegemonya yapıları ile çalışır/işler.
Faşizm
ise bir olağanüstü devlet tipi olmasına ek olarak tüm toplumsal dokunun,
pratiklerin, ilişkilerin ve yapıların (toplumsal organizasyonların), siyasi
iktidarın ve devlet ideolojisinin (resmî ideoloji) belirlenimine ve kontrolüne girmesini,
eş deyişle totalitarizmi anlatır. Olağan dönemlerde kapitalist demokrasilerde
bulunan toplumsal iktidarın dağınık ışıkları, faşizmde odaklanarak bir noktada
yoğunlaşır. Kapitalist demokrasideki toplumsal iktidarın hegemonya yapıları, faşizmde
yönetim/yürütme gücü tekilliğinin, “kara deliği”nin çekim alanında bulunur.
Kültür, sanat, spor, eğlence, aile hayatı, günlük yaşamsal etkinliklerin
çeşitli yanları, siyaset, sendika, okul/eğitim vd. faşizmin rengi olan
kahverengi ışığın aydınlatması altına girer. Toplumsal iktidarın çeşitli hegemonya
yapıları, siyasi iktidarın mengenesinde sıkışarak dar ve tek bir kalıp alır.
Özetle faşizm, sermayenin toplumsal iktidarının homojenleştiği ve tekilleştiği,
toplumsal ilişkiler üzerinde maksimum kontrolün olduğu olağanüstü bir siyasal
rejim ve kapitalist devlet tipidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.