28 Ocak 2025 Salı

Suriye/Rojava Türkiye’nin yeni-sömürgesi olabilir mi?

MAR


Kürt halklarının ağırlıkla Türkiye, Suriye, Irak ve İran olmak üzere dört farklı ülke topraklarında yaşaması bir olgu. Bu ülkelerin sınırları içerisinde kalan Mezopotamya coğrafyasının üzerinde ilgili devletlerin “sömürgeci” oldukları ise bilim-dışı bir iddia. Peki ya bundan sonra da gerçek-dışı bir iddia olarak mı kalacak?..

Abdullah Öcalan’la, bir zamanlar dillerine pelesenk ettikleri kelimelerle söylenirse “bebek katili” ile görüşmeler sürüyor. Bahçeli’nin şimdilerde “terörist başı” demeyi sürdürmesi ise, arka planda muhtemelen görüşmeler yapılsa ve bu toplumdan gizlense de “silahları bıraktırdık, tasfiye ettik” şeklinde topluma dönük politik algıyı oluşturmak ve korumak amacını taşıyor. Kürt silahlı güçlerine silahları bırakmanın ve verilecek bazı olası tavizlerin karşılığında, Rojava bölgesinde ya da mümkünse Suriye topraklarının tamamında yeni-sömürgecilik çerçevesinde bir kontrol sağlama olanağı değerlendirilmek isteniyor.

Yeni-sömürgecilik, askeri zorlama ve baskı ön planda olmadan, ekonomik ve siyasal mekanizmalarla emperyalist ülkelerin, bağımlı ülkeler üzerinde egemenliğini anlatıyor. Yeni-sömürgecilik kapsamında, bağımlı ülkelere bir tür siyasi hamilik yapılıyor, bu ülkelerin üzerinde iktisadi ve siyasal kontrol oluşturma yoluyla, yeni pazar olanakları değerlendiriliyor, bağımlı ülkelerin yeraltı ve yer üstü kaynakları ile işgücü yağmacı bir tarzda kullanılıyor, borçlandırma ve sermaye ihracıyla yatırımlarda bulunup, emekçi halkların sömürüsü üzerinden oluşan artık-değerlerin egemen ve görece gelişmiş kapitalist ülkenin sermaye sınıfına ve devletinin kasasına akması sağlanıyor. Türkiye’nin orta gelişkinlikte kapitalist bir ülke olarak emperyalist-kapitalist dünya sisteminde “alt-emperyalist” bir konumda olduğu biliniyor. Suriye’ye ya da en azından Rojava’ya dair murat edilenin ise Türkiye’nin alt-emperyalist bir ülke olarak bu topraklar üzerinde belirli ölçülerde bir egemenlik kurması olduğu anlaşılıyor.

Akdeniz’in doğusunda bulunan Levant Havzası'nda toplamda 1,7 milyar varillik iki petrol ve 3,45 trilyon metreküp doğal gaz rezervinin olduğu tahmin ediliyor. Bunlar ABD, İsrail, Türkiye ve AB devletleri arasında paylaşım konusu. Suriye üzerinden geçen boru hatlarının (örneğin Irak-Kerkük’ten İsrail’e ulaşan boru hattının) aktifleşmesi de emperyalist devletler açısından önemli. Türkiye sermaye sınıfı açısından Suriye’nin imarı ve yapılacak yatırımlardan gelecek kârlar da öyle. Ve elbette Rojava’nın gelecekteki statüsünün ne olacağı Ankara açısından kritik önem taşıyor…

Yaşanılan süreçler hakkındaki kafa karışıklığını gidermek gerekiyor. Bir yandan Kürt siyasetçilerin yönetimindeki belediyelere kayyum atanırken, bir yandan kamuoyuna yönelik “terör son bulsun”, “barış, kardeşlik olsun” çağrıları yapılıyor. Oysa PKK'nin uzun zamandır/yıllardır Türkiye topraklarında bir çatışmaya girmediği biliniyor. Zıtmış gibi görünen bu hamleler karşısında “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” denmemesi gerekiyor. “Süreç” dahilindeki politikaların bütününe bakıldığında “havuç-sopa” taktiğinin uygulandığı anlaşılıyor. Anlamı şudur: “birlikte yürünecek yola gelinmezse, sopa devrededir.” Bahçeli’nin “Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun, örgütü tasfiye ettiklerini açıklasın” yönündeki çağrısına, PKK’nin bir gün sonrasındaki yanıtı, TÜSAŞ’taki sivilleri hedef alan “terör” eylemi oluyor. Bu eylem görüşme masasına eli güçlü oturmak istemelerini yansıtıyor.

Peki murat edilenler olacak mı?.. Devletin ve sermaye sınıfının ABD, AB devletleri, İsrail devleti ve bu ülkelerin sermaye sınıflarının çıkarlarıyla rekabet içerisinde olma hali sürüyor. Gelişmelerin, birçok diplomatik, politik ve belki de askeri ilişkinin ve manevranın sonucu olacağı dışında bir şey söylemek mümkün görünmüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[Toplumbilim İçin Materyalist Kılavuz]

Mahmut Boyuneğmez Giriş Maddenin organizasyon düzeyleri ya da gelişim evreleri bulunmaktadır. Bunlara biz temel gerçeklik katmanları diyo...