İngar Solty, 7 Aralık 2024, Junge Welt Gazetesi.
Almanca'dan
çeviri: Doğan Ağrı
Solda Eduard Bernstein, sağda Karl Kautsky
Eduard
Bernstein, işçi hareketindeki revizyonizmin kurucusudur. Revizyonizm, Friedrich
Engels'in 1895'teki ölümünden sonra, o zamana kadar hareketin temellerini atan
Marx'ın temel fikirlerine karşı çıkmış, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde işçi
hareketinin komünist ve sosyal demokrat partiler olarak dünya çapında örgütsel
bölünmesinin ardından, ekonomik ve siyasal egemenlere karşı reformizm ve oportünizmin
doğruluğu yönünde sosyal demokrasiye teorik hizmet etmiştir. Bununla birlikte,
bu ayrışmanın sebebini Bernstein olarak görmek, onun teorik önemini abartmak
olur. Bernstein, aslında işçi hareketinin siyasal pratiğinde uzun zamandır baş
gösteren ayrışmanın bir semptomu olarak anlaşılmalıdır. Buna rağmen, ya da
belki tam da bu yüzden, bir kez daha Bernstein'la ilgilenmeye değer. Bir
teorisyen olarak Bernstein bugünün sosyal demokrasisinde bir rol oynadığı
için değil, ama "Bernstein semptomu", bugün de var olduğu için.
Eduard
Bernstein, 1850 yılında, Berlin'in Schöneberg semtinde bir lokomotif şoförünün
oğlu olarak dünyaya gelir. Ailesi Yenilikçi Yahudilik'e mensuptur. Oğul
Bernstein Yahudi olarak sosyalleşir ama, 27 yaşında cemaatten ayrılır.
Özgürlükçü ilericiler olan anne ve baba, oğullarını liseye gönderirler, ancak
Bernstein maddi sorunlar nedeniyle 16 yaşında liseyi bırakıp banka çalışanı
olmak için meslek eğitimine başlar, ardından 1878 yılına kadar banka memuru
olarak çalışır. ¹
Eisenach'çılar (Eisenach: SDAP'nin, Sosyal Demokrat
İşçi Partisi, kurulduğu Almanya'nın doğusunda bir şehir -çevirenin notu)
Bernstein,
22 yaşında örgütlü işçi hareketine katılır. Bu sırada Berlin'de Lasalle'cı
sosyalistler hâkim güçtür. Bernstein'ın otobiyografik bir yazısında
belirttiğine göre, Lasalle'cılar, "Bebel ve Liebknecht'in partisinin
Berlin'de gelişmesini engellemek için ellerinden gelen her şeyi
yapıyorlardı"². Buna rağmen Bernstein, 1869 yılında Marx ve Engels'in
izinde yürüyen Reichstag (İmparatorluk Meclisi-çn) milletvekilleri August Bebel
ve Wilhelm Liebknecht'in önderliğinde Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ni (SDAP)
kuran "Eisenachçılar"a destek verir. Marx’çı fikirlere duyduğu
hayranlıkla Bernstein Şubat 1872’de “Uluslararası Emekçiler Birliği Berlin
Örgütü”nün düzenlediği bir etkinliğe katılır. ³
Paris
Komünü ve Alman İmparatorluğu'nun kuruluşunun ertesi yılıdır (1872-çn). August
Bebel'in, proletaryanın komünist devriminin bir ürünü olacak "halk
devleti"nin bir örneği olarak gördüğü Paris Komünü'nü öven bir Reichstag
konuşması, adeta bir skandala yol açar. Aynı sıralarda Bernstein, Fransa'nın
bir köyündeki taşralı insanlara "Paris Komünü'nün meramını, mücadelesini
ve kaderini" yakından anlatmaya çalıştığı "Komün Mültecisi"
başlıklı kısa bir öykü yazmıştır. Sonradan kaybolduğunu belirttiği bu
hikayesinde Bernstein, onu "aşırı derecede büyüleyen" Karl Marx'ın
"Fransa'da İç Savaş" adlı, Enternasyonal Genel Konseyi’ne sunduğu
metni izlediğini söyleyecekti. ⁴ Buna göre Bernstein kendini Marx’ın
fikirlerini halk arasında yayan "ajitatör olma yolunda" bir kişi
olarak görmektedir. Berlin çevresinde (Luckenwalde ve Jüterbog'dan Dahme ve
Bernau'ya kadar) verdiği konferanslarla bu minvalde büyük ün bile yapar. Kısa
süre sonra, Lassalle'ın kurduğu ADAV (Genel Alman İşçi Derneği-çn) ile SDAP'ın
(Sosyal Demokrat İşçi Partisi-çn), Sosyalist İşçi Partisi (SAP) adı altında
birleşmesi için yürüttükleri çalışmalarda Bebel ve Liebknecht'i destekler.
1875
yılında Gotha şehrinde nihayet birleşme gerçekleşir. Yeni partinin benimsediği
"Gotha Programı", Eisenachçıların Lassallecılarla yaptığı uzlaşmalara
dayandığı için, Marx'ı öfkelendirir ve bunun üzerine Marx, defalarca Parti'yi
"ayrılmak" ile tehdit eder. Ona göre, parti içindeki güç dengelerini
baz alarak Lassallecıların reformist yanılsamalarla dolu görüşlerine ve ulusçu
oportünist tutumlarına önemli tavizler vermek yerine, henüz ne Lassallecı ne de
Marksist olan, ancak devrimci fikirlere ihtiyaç duyan ve böylece güç dengesini
Marksistler lehine değiştirebilecek işçilerin örgütlenmesine konsantre olmak
gerekir. İşte bu anlaşmazlık semptomatiktir ve Bernstein'ın esaslı bir rol
oynayacağı gelecek dönemin habercisidir. Bernstein'ın, reformizm tarafında yer
alacağı gelecek dönemin.
Yasak
ve Sürgün
Bernstein'ın
bu sıralarda parti içinde henüz üst düzey profesyonel bir görevi yoktur. Onun
parti için çalışmaları şimdilik, yanlarında çalıştığı Rothschild kardeşlerin
bankasındaki paydos saatinden sonra başlar. Bernstein, 1878 yılında sekreter
vasfıyla, "zengin bir Yahudi bankacının oğlu" olarak kendisine kalan
mirasın büyük bir kısmını SAP'ye tahsis eden ve Zürih'te "Die
Zukunft" (Gelecek-çn) adlı bir dergi çıkaran Karl Höchberg'in hizmetine girer.
⁵ Aynı yıl, birleşik parti, devlet karşıtı "faaliyetler" nedeniyle
yasaklanır ve bundan böyle Reichstag (Alman Ulusal Meclisi-çn) dışında kamuya
açık bir şekilde görünmesine izin verilmeyecektir. Bu yasaktan sonra 12 Ekim'de
İsviçre'ye doğru yola çıktığında Bernstein, "bu yolculuğun onu hem
ülkesinden hem de doğup büyüdüğü Berlin'den yirmi yıldan fazla süre boyunca
ayıracağını hiç düşünmediğini" söyleyecektir. ⁶
1880
yılında Zürih'te, henüz 30 yaşındayken ve muhtemelen ilk kez 1877 yılında
tanıştığı Karl Kautsky'nin önerisi üzerine, bir önceki yıl kurulmuş olan ve az
sonra editörlüğünü üstleneceği "Der Sozialdemokrat" gazetesinin yazı
işleri bürosuna katılır. Aynı yılın Kasım ayının sonlarında, Londra'da Marx ve
Engels'le de tanışır. Engels'in bu sıralarda yayınladığı "Bay Eugen
Dühring Bilimi Altüst Ediyor" adlı denemesi, Bernstein'ın henüz ortalama
düzeydeki Marksizm bilgisini güçlü biçimde etkiler. "Sozialdemokrat"
gazetesi, partinin teorik yayın organı olan ve Marksist ruhla yayınlanmasına
Karl Kautsky'nin göz kulak olduğu "Neue Zeit" dergisinin (Yeni Çağ)
aslında pratik politikadaki izdüşümüdür. Marx ve Engels, birleşik parti SAP'ın
gelişiminden memnun değillerdir ve Bernstein'ın kendi anılarında yazdığına göre,
Sosyal Demokrasi'nin kuruluş zeminleri onları kara kara düşündürmektedir.
Özellikle Bernstein'ın etrafında oluşan yazı kuruluna karşı "büyük bir
güvensizlik" duymaktadırlar. ⁸ Bu sıralar Bernstein'a iyi bir parti dostu
gibi eşlik eden Bebel, Marx'ın yaşamakta olduğu Londra'ya yolculuğu
"Canossa Yolculuğu" diye tanımlayacaktır ("Canossa
Yolculuğu", Katolik Hristiyanlıktan kalma bir deyimdir. Kutsal Roma Germen
imparatoru IV. Heinrich'in Papa VII. Georg'un huzurunda Dilek ve Pişmanlık
göstermek için Kasım 1076'dan Ocak 1077'ye kadar Roma'ya yaptığı yolculuğunda
konakladığı Alp Dağları'ndaki Canossa Kalesi'nden gelir -çn).
Böyle
olmasına rağmen, devrimci teori ile günlük reformist siyasal pratik arasındaki
gerilim, partinin yasaklandığı koşullarda parti içinde açık bir tartışmaya
şimdilik dönüşmez. Bernstein, iki aşamaya böldüğü kendi gelişiminin bu dönemini
"Marksist", sonraki dönemini ise yine onun nitelemesiyle
"revizyonist" sayar. "Marksist" iken Bernstein kendisi
hakkında şunları yazmıştır: "Eğer inançlarımı güçlendirebilecek bir şey
varsa, o da Kautsky ile aramızdaki ortak fikirler temelinde gelişen yakın
dostluktu. Benim pratik hareketle ondan fazla, onun ise bilimsel teoriyle
benden fazla içli dışlı olması sayesinde birbirimizi özellikle iyi
tamamlıyorduk." Ama bu durum, "benim için aynı zamanda, hareketin
daha derin sorunlarına ilişkin duyarlılığı yitirme ve günlük işlerle
uğraşırken, tam yüzeyselleşme tehlikesi demekti."
Bernstein
daha sonra "Leo" mahlas adıyla "Sozialdemokrat" gazetesi
için "Çalışma Hakkı" (1883), "Sosyalizm ve Devlet" (1884)
ve "Halk Partisi'nin Doğal Tarihi Üzerine" (1884) adında çeşitli
programatik metinler kaleme alır. Bundan böyle Bernstein, geniş bir sosyalist
yayıncılık kariyeri yapacaktır. Der Sozialdemokrat, Sozialistische Monatshefte
(Aylık Sosyalist Defterler-çn), Neue Zeit ve Soziale Praxis'te (Toplumsal Eylem-çn)
yüzlerce makalesi yayımlanır. Kendisi de neredeyse her yıl monografiler
yayınlar ve aynı zamanda editörlük yapar.
Bernstein
için Almanya'ya dönüş şimdilik söz konusu değildir. Yazdığı bir dizi makalede
"majesteye hakaret" ettiği gerekçesiyle 15 ila 20 yıl hapis cezasıyla
karşı karşıyadır. ⁹ Ancak Bernstein İsviçre'de de kalamayacağı için (Prusya
devleti İsviçre'den onun sınır dışı edilmesini ister-çn), eşinden boşanmış
tercüman Regina Zadek (1849–1923) ile evlendikten bir yıl sonra, 1888'de
Londra'ya taşınır. Bernstein bu evlilikten sonra, 1901 yılında Almanya'da
hakkında çıkarılan tutuklama emri kaldırılıncaya ve Berlin'e dönebilene kadar
İngiltere'nin başkentinde kalacaktır.
Fabianların
Etkisi
Bernstein'ın
İngiltere'de geçirdiği dönem, reformist "Fabianizm"den etkilendiği
için, onda derin izler bırakır. Britanya İmparatorluğu'nun -en azından içinde-
liberal ve demokratik zemininde, George Bernard Shaw, Beatrice Webb ve Sidney
Webb etrafında evrimci bir sosyalizm anlayışı geliştiren bir grup aydının
oluşturduğu "Fabianlar Derneği"nin konferans dizilerine katılır,
kendisi de bir "Fabian" olur.
Aynı
dönemde Bernstein, Londra'da Engels'le daha da yakın temas kurar. Engels'in
yoldaşı Marx 1883'te ölmüştür. Bernstein'ın gelişinden üç yıl önce Engels,
Marx'ın tamamlanmamış en önemli yapıtı olan Kapital’in (1867) ikinci cildini
yayınlamış, bir yandan Marx'ın çıkardığı el yazmalarından üçüncü cildi
hazırlamakla, bir yandan da tarihsel-materyalist düşünceyi başka konulara,
alanlara ve tarihe uygulamaya çalışmaktadır. Öte yandan Engels, hâlâ yasaklı
olan partinin Marksist yönelimini güçlendirmeye çalışmış, nihayet 1890'da
partiye konan yasak kaldırıldığında partinin programı her zamankinden daha Marksist
olmuştur. Bu açıdan, Ekim 1891 tarihli "Erfurt Programı" (Erfurt:
SAP'ın kuruluş kongresinin yapıldığı şehir-çn), Marx’ın ruhunu yansıtır. Bu
ruh, Engels’in Ocak ayının başında Die Neue Zeit’da yayımlanan “Gotha
Programının Eleştirisi”yle (Gotha: Almanya'nın doğusunda orta büyüklükte bir
şehir-çn) daha da güçlenir. Ama öte yandan, Parti’ye konan yasağın
kaldırılmasının ardından, teori ile pratik, devrim ile reform arasında
çelişkiler de gün yüzüne çıkmaya başlar.
Revizyonizmin
partiye gireceği kapı, "tarım sorunu" olacaktır. Bernstein, Marx daha
hayattayken, ona karşı bazı "itirazların" "ciddi şekilde
incelenmesi gerektiği" hissine kapıldığını ve bunları diyalektiğin
sanatlarını kullanmadan kanıtsız dile getirmek yerine, "ilk başta sessizce
görmezden gelmeyi tercih ettiğini" yazdığında, aslında tarım sorunundaki
bu bağlantıyı önceden fark ettiğini gösterir. Ne kadar "içten içe"
dirense de "daha önce çürütülemez olarak kabul ettiğim ifadeler konusunda
şüphe duymaya başladım ve sonraki birkaç yıl, bu şüphelerimi güçlendiren birçok
şey ekledi" diyecektir ileride. Bu açıdan, 1894'te başlayan Alman sosyal
demokrasisindeki tarım sorunu tartışmaları, özellikle dikkat çekicidir.
Tarım
Sorunu
Tarımsal
konulardaki tartışma hem sanayideki hem de tarımdaki küçük işletmelerin rekabet
gücüne ilişkin anlaşmazlıktan kaynaklanmaktaydı. Bernstein, Marx'ın sınıf
kutuplaşması tezine, yani kapitalist gelişmeyle birlikte sermaye birikiminde
artan yoğunlaşma ve merkezileşmenin, ekonomik ara sınıfları proleterleştirerek
onları ortadan kaldıracağı, sonuçta sadece bir burjuva azınlık ile, artık
üretim araçlarına erişemeyen ve dolayısıyla emek güçlerini bir meta olarak
satarak yaşamak zorunda kalan büyük bir mülksüz çoğunluğun oluşacağı şeklindeki
tezine, karşı çıkar. Bernstein'a göre, "küçük işletmelerin ve dolayısıyla
köylü sınıfının ayakta kalma ve üretkenlik potansiyeli üzerine yapılan
ayrıntılı araştırmalar", "köylülerin 'çökmekte olan orta sınıflar'dan
biri olarak listelendiği Erfurt Program'ının, gerçeğe ancak çok büyük
sınırlamalarla uyduğunu gösterdiğini ve en son 1895 yılındaki iş ve ticaret
sayımı sonuçlarının, bu durumu onayladığını" söyler.
Özellikle,
malikane sisteminin hâlâ egemen olduğu Elbe nehrinin doğu bölgelerinde Otto
Braun'un ve diğerlerinin tarım işçilerini örgütlemede kaydettiği yavaş
ilerleme, hatta hiç ilerleyememe, sosyalizme hangi yolla gidileceği sorusunun
önemini daha da arttırır. Öte yandan sosyal demokrasinin parlamenter
başarısının büyümesiyle birlikte Engels de toplumun çoğunluğunun şiddet yoluyla
devrim yapacağı fikrinden giderek uzaklaşmıştır. Ona göre, askeri teknolojinin
çok gelişmesi, şehir inşasında geliştirilen yeni planlama yöntemleri vb.
değişiklikler, burjuvazinin böyle bir ayaklanmayı askeri olarak bastırmasını
kolaylaştırıyordu. Oysa, parlamenter zaferler dizisi, burjuva sınıfında çok
daha büyük bir korkuya yol açabilirdi.
Sol
Avrupa Meclislerinde
İşçi
hakları mücadelelerinde ve seçimlerde giderek çoğalan başarısıyla -bir yıkım
veya devrimci kopuş olmadan- sosyalizme doğru ilerleyen Fabian
"parlamenterizm" veya "cumhuriyetçi sosyalizm" fikri,
gittikçe daha makul görünüyordu. Fakat parlamenter sosyalizmin önkoşulu,
toplumda çoğunluk olmaktı. Peki ama, küçük mülkiyet hep ayakta kalıyorsa ve
sanayi proletaryası toplumda sürekli azınlık konumunda olursa, o halde,
kapitalist gelişme dışında, işçi sınıfının nasıl çoğunluk haline geleceği
sorusu ortaya çıkıyordu. Bunun üzerine Bernstein, Bavyera'nın (Almanya'nın bir
güney eyaleti-çn) kırsal yapısı nedeniyle günlük pratik politikada pragmatik
davranan Güney Almanya sosyal demokratlarıyla beraber, büyük toprak sahipliği,
toprak bölünmeleri, kredi sıkıntısı ve kapitalizmin diğer işleyiş biçimlerinden
mustarip (küçük) köylü sınıfına parti olarak bir öneri yapılması için partiyi
zorlamaya başladı. Sorulan soru, özce şuydu: Onlara nasıl seslenilecek -içinden
yeni proleterlerin çıkacağı bir ocak olarak mı, yoksa kendi çıkarlarını
sosyalizmle elde edecek ara sınıflar olarak mı?
Bütün
bunlar, sosyalizmin, sadece işçi sınıfının dünya görüşü olup olmadığı,
sosyalist partinin sadece onun örgütü ve sadece onun kurtuluşunun aracı olup
olmadığı, diğer toplumsal sınıfların da sosyalizmden yararlanıp ona kazanılıp
kazanılamayacağı gibi bir yığın soruyu gündeme getirmişti. Buradan, temsil
ettiği sınıfın toplumda sürekli azınlık kalacağını kabul ettiği takdirde işçi
partisinin, kendini diğer burjuva sınıfların partilerine açıp açmaması
gerektiği sorusu da kendiliğinden gündeme geliyordu. Bu son soru, Marksist
sosyalizmin tarihinde ilk kez burada ortaya çıkar: Acaba burjuva partileriyle
koalisyon hükümeti kurulabilir mi?
Metafizik
Olarak Diyalektik
Bu
tür sorular, sosyal demokrasiye yeni toplumsal sınıfların yöneldiği göz önüne
alındığında, daha da belirgin hale geldi. Bunun birbiriyle iç içe geçen üç
nedeni vardı: 1) partiye uygulanan yasağın 1890'da kalkması, 2) partinin
parlamenter başarısı (yasaklı olduğu dönemde bile seçimlere katılmasına izin
verilmesi, partinin pozisyonlarına daha fazla meşruiyet kazandırmıştı) ve 3)
yaygın yayıncılık ve gazetecilik ağına ulaşmış geniş bir burjuva (yurttaş-çn)
kamuoyunun ve ilk iki nedenden dolayı partiye ilgi duyan yeni bir ara sınıfın,
yani "aydınların" ortaya çıkması. "Boş laf
devrimcilerinden" hiç hazzetmeyen Bernstein kendini bir süre, bu sosyal
gruptan devşirilen ve aralarından bazıları daha sonra, örneğin yazar Paul
Ernst, faşizm öncesi aşırı sağa kayacak olan lafta radikal aşırı sol
"gençlerle" kapışmalara kaptırır. Başka sebeplerle de olsa, Engels,
Bebel, Liebknecht ve Kautsky de, benzer konu ve sorular etrafında birbirleriyle
çekişmeye devam etmekteydiler.
Partinin
yasallaşmasından kısa bir süre sonra sınıf düşmanına partiyi yeniden
yasaklayacak bahane yaratılacağı korkusu, yine de büyüktü. Üstelik bu sefer,
ülkedeki toplam seçmenin yaklaşık beşte birini arkasına almış olması nedeniyle
partinin artık kaybedeceği çok şey vardı. Bununla birlikte, Engels'te, Bebel'de
ve Liebknecht'te bir taktik değişikliği olan şey, Bernstein'da reformist
yanılsamalara dayanan temel bir tutum ve strateji değişikliğidir. Bu stratejik
değişiklik, Bernstein'ın, Marx ve Engels'in diyalektik ve tarihsel
materyalizmini metafizik diye niteleyerek reddetmesiyle ve o dönemde aydınlar
arasında popüler olan "neo-Kantçılık" düşüncesine sosyal demokrasinin
açılmasını istemesiyle örtüşmektedir. Onun "etik sosyalizmi", artık
sınıf temeline dayanmaz. Ona göre proletarya, diğerleri gibi sosyalizme
kazanılacak herhangi bir toplumsal gruptan fazlası değildir. Kendisinin açıkça
söylediği gibi, o, "nihai hedef"le değil, sadece
"hareket"le ilgilenir.
Engels,
Bernstein'ın "Fabianlar"dan ne kadar çok etkilendiğini uzun süre fark
etmemiş, 1892 sonbaharında Bebel'le yaptığı bir sohbette, "Ede'nin
Fabianlara komik saygısından" öylesine bahsi geçerken söz etmişti. Bebel,
daha uzakta olmasına rağmen, sorunu daha keskin biçimde yakalar. "Ede'nin
Fabianlara bu kadar düşkün olması, gerçekten komik" diye yazdığında,
konunun aslında öze ilişkin olduğunu görür. Engels, Bernstein'daki "Fabian
hayranlığı" olarak adlandırdığı şeyin, "sürekli üzerinde
tepinilmezse", bir süre sonra kendiliğinden bir kenara atılacağını söyler.
Bebel'in fark ettiği ölümcül bir hata olacaktır bu: "Ede (Ede: Eduard
Bernstein'ın ön isminden kısaltılmış bir tür lakap-çn) bugün yine ne balık ne
de ete (Katolik inancına göre et yenmesinin günah sayıldığı haftanın veya yılın
belli günlerinde balıklı yemekler öyle hazırlanır ki, hazırlanan yemek, güya
ikisine de benzemez-çn) benzeyen o zayıf solgun üslubuyla, Vorw(ärts)'te
(SPD'nin kitle gazetesi-çn) yazıyor. Onu birazcık ayine katarsanız ve sözünüzü
dinletirseniz (kulaklarını çekerseniz-çn), hiç de ona zarar vermiş
sayılmazsınız." Daha sonra, 1894 sonbaharında Bebel, Bernstein'ın
'nesnellik' çabaları üzerine alay eder: "Ede, raporlarında giderek daha
sönük ve diplomatik hale geliyor, pratik ilişkiler ve ajitasyona ilişkin hislerini
tümden yitirdiği görülüyor. Onun yazılarından vazgeçilse, pek de bir şey
kaybedilmez".
Ölmeden
önce geleneksel devrim anlayışını eleştirerek sosyalizme varacak parlamenter
yol fikrinin önünü açan Engels de 1895'te ölür. Onun ölümünden sonra Bernstein,
1896-1898 yılları arasında Kautsky'nin yönettiği "Die Neue Zeit"
gazetesinde "Sosyalizmin Sorunları" başlığı altında kendi
revizyonizmini özetleyen bir dizi makale yazar. 1899 yılında bu makaleler
“Sosyalizmin Önkoşulları ve Sosyal Demokrasinin Görevleri” adlı kitapta bir
araya toplanır.
Bebel'in
Rövanşı
Çatışma
artık kaçınılmaz olmuştur. Bernstein, 1898'in başlarında İngiliz makine
işçilerinin grevini kınadığında, Bebel, Bernstein hakkındaki görüşlerinin
nihayet doğrulandığını görür: "Engels, bir zamanlar kendisinin inşa
edilmesine katkıda bulunduğu her şeyi, Ede'nin bugün nasıl baltaladığını
görseydi ne derdi."¹⁰ Bebel, Bernstein'ın tutumunu ilk defa burada
"oportünizm" olarak tanımlar ve kendisiyle birlikte Bernstein'a
emanet edilen Marx ve Engels'in mirasını, onun objektif biçimde ele
almayacağından ciddi bir şekilde endişe duymaya başlar. Sonuçta, Bernstein'ın
tamamen kaybedildiğine karar verir. O artık "düzelemez" durumdadır ve
"tamamen farklı bir ortama" gelmediği sürece, onunla
"kapışma" göze alınmalıdır. Bunun ilk sonucu, makalelerini Neue
Zeit'te yayınlamaya Bernstein'ı teşvik eden Kautsky'nin, -Marx'ın düşüncelerini
savunmak adına-, aynı yıl kaleme aldığı "Bernstein ve Sosyal Demokrat
Program" başlıklı sert bir yazıyla onun "karşı-eleştiriye" tabi
tutulması olur. Hatta Kautsky, Bebel ve Liebknecht etrafındaki parti
yönetimiyle birlikte Bernstein'ı partiden ihraç etmeye bile kalkışacaktır.
Onun
hakkında daha önce Almanya'da çıkarılan tutuklama emrinin 1901'de kaldırılması,
1890'da artık SPD adını almış olan partinin ideolojik ve politik-stratejik
gelişimi üzerinde Bernstein'ın daha fazla etki sahibi olmasına imkân sağlar.
Bernstein hakkındaki tutuklama kararının, sosyal demokrat hareketin
radikalizmini törpülemek amacıyla kaldırıldığı yönündeki iddialar, bugüne dek
belirsiz spekülasyonlar olarak kaldılar. O dönemde hareketi radikallikten
arındırma istekleri gerçek olsa bile, burada Bernstein, asıl sebep değil, daha
ziyade savaş öncesi (I. Dünya Savaşı kastediliyor-çn) sosyal demokrasinin
tedricen devletleştirilmesi ve millileştirilmesinin sadece bir semptomudur.
Spekülasyon
ya da değil, sonuçta Bernstein, Kautsky, Rosa Luxemburg ve Lenin'den gelen
döneklik ve burjuva reformizm saldırıları altında Almanya'ya geri döner.
"Parti içi eleştirel çabalarına gelen tepkilerin yoğunluğu karşısında
şaşıran Bernstein, kendi görüşlerini kendisi temsil etmek amacıyla, Alman
partisine hızlı bir geri dönüş için çabalar."¹¹ Bu çaba işinde Bernstein,
Reichstag milletvekilliği seçimlerinde adaylığını ilan eder ve 1902 yılında
partinin sağ kanadını temsilen parlamentoya girer.
Bebel'in
"revizyonizm"e karşı mücadelesi bu aşamada kazanılmış görünür.
Bernstein'ın "Bilimsel sosyalizm nasıl mümkün olabilir?" başlıklı
konferansı nedeniyle her taraftan sert eleştirilere maruz kalmasının ardından
Bebel, oportünistin "hızla düşüşe geçeceğini ve onun kişiliğinin kısa
sürede yalnızca patolojik bir ilgi yaratacağını" söyleyerek sevinmektedir.
¹² 1903'te Bebel, "Dresden Parti Kongresi"nin, Bernstein'ın var olan
toplumsal düzene uyum sağlama amacına karşı, büyük bir çoğunluk desteğiyle
karar almasını başarır. ¹³
Bunun
üzerine Bernstein, bir süredir bu minvalde yürüttüğü mücadeleye kendisi bir son
verir. Fakat yine de işçi hareketinin yaşadığı çöküşle sonuçlanan savaş öncesi
sosyal demokrasinin kurulu düzene tedrici "negatif uyumu"nun bundan
sonra yapısal sonuçları olacak, Engels'in 1887'den beri dikkat çektiği
emperyalist dünya savaşı, uluslararası bir genel grevle önlenemeyecekti.
1907-1912 arası ve 1919'daki kesinti ile beraber Bernstein, 1928 yılına kadar,
yani 78 yaşına dek parlamento üyesi kalır ve Berlin'e tekrar yerleşmesinden
sonra, 1907-1910 yıllarındaki "Berlin İşçi Hareketi Tarihi"ni anlatan
üç ciltlik bir kitap yayınlar. Bernstein, iktidarın Hitler'e devredilmesinden
sadece altı hafta önce, 1932'de 82 yaşındayken ölür.
Sütun
Azizi (Burada hem
biçimsel hem anlamsal bir 'anıtsallık' kastediliyor. MS 4. yüzyıldan 11. yüzyıla
kadar Doğu Roma Hristiyanlığında, yüksek bir sütun üzerine çıkıp orada dünyevi
hayattan feragat ederek yaşayan çileci rahiplerden geliyor-çn)
Bernstein'ın
ölümünden sonra hakkında geniş tartışmalar yaşandı. 1918'den sonra tam olarak
reformistleşen, "Bolşevizm" diye devrimci sosyalizme karşı mücadele
eden ve en sonunda 1959'daki "Godesberg Programı" (Almanya'nın
Godesberg şehrinde 1959 yılında yapılan SPD'nin kongresi kastediliyor. Bu
kongrede SPD ilk defa, "sınıf partisi" olarak değil, "halk
partisi" olarak tanımlanmış, "pazar ekonomisi", "vatan
savunması" gibi maddeler, yine ilk defa bu kongrede parti programına
konmuştur-çn) ile sınıf partisinden halk partisine geçtiğini ilan eden sosyal
demokrasi tarafından Bernstein, uzun süre bir tür aziz ilan edilecek ve
oportünizmin kilit şahsı olarak baş köşeye konacaktı. Refah devleti
politikalarıyla kapitalizmin dizginlendiği ve neoliberalizmin en azından sosyal
demokratların aklına gelmediği 1960'larda, Almanya Anayasa'sını ve SPD'nin
Godesberg Programı'nı yazanlardan biri ve eski Nazi, o zamanın Almanya
Başbakanı Kurt Georg Kiesinger'in kabinesinde bakanlık yapan SPD'li Carlo
Schmid, "Batı Avrupa işçi hareketinin tamamını ve onun -sosyal demokrat,
çn- dönüşümünü" kastederek şöyle demişti: "Asıl muzaffer, Eduard
Bernstein'dır!"
Günümüzdeki
neoliberal dönüşümle birlikte, kapitalizmin kademeli olarak dizginlenebileceği
ve onun böylece evcil hale geleceği yönündeki eski fikirler, bugün
temellerinden sarsılmış durumda. Fakat bu gerçek, Bernstein’ın genel olarak
bugünkü sosyal demokrasi içindeki önemini zayıflatacağı yerde, tam tersine
güçlendirmektedir. Özellikle Marksizm-Leninizm'e dayandığını öne süren reel
sosyalizmin çöküşünün ardından, SPD içinde ve işçi hareketinde daha radikal,
anti-kapitalist tutumlara karşı Bernstein'a geçmişteki gibi ihtiyaç
kalmamıştır. O sıralar kabuğundan neoliberalizm çıkarmakta olan sosyal
demokrasiye "1989"un (Berlin Duvarı'nın yıkılması kastediliyor-çn)
yaptığı aşındırıcı etki düşünüldüğünde, bu gerçeğin doğrulandığı görülür.
Uzun
tarihiyle övünen, ama bunun ona hatırlatılmasından hiç hoşlanmayan, hatta bu
nedenle artık bir Tarih Komisyonu bile bulunmayan SPD'de Bernstein, artık büyük
ölçüde unutulmuştur. Ama, başlamadan biten "Kızıl-Kırmızı-Yeşil"
(Almanya'da 2021'deki son yasama döneminin başlarında SPD, Sol Parti ve
Yeşiller'den oluşacağı öngörülen bir koalisyon hükümeti kastediliyor-çn)
stratejisinin taraftarı olan Tom Strohschneider'ın (Demokratik Almanya
Cumhuriyeti'nde doğup büyümüş tarihçi ve gazeteci. 2000'li yıllarda genelde sol
dergi ve gazetelerde çalışmış, 2012-2017 arasında, önceki Doğu Almanya
Sosyalist Birlik Partisi'nden kalan "Neues Deutschland" -Yeni
Almanya- gazetesinin redaktörü-çn), Sol Parti'ye onu (Bernstein'ı-çn) işaret
etmesi dikkat çekicidir.
Notlar:
1) Thomas Meyer: Eduard
Bernstein (1850–1932). İçinde: Walter Euchner: Sosyalizmin Klasikleri, Cilt 1:
Babeuf'ten Plechanow'a, Münih 1991, s. 205
2) Eduard Bernstein: Sosyal
Demokrat Çıraklık. Bir Sosyalistin Gelişimi, Berlin 1991, s. 15
3) Aynı eser, s. 9
4) Aynı eser, s. 17
5) Meyer (not 1), s. 205
6) Eduard Bernstein: Sürgün
Yıllarımdan, Berlin 1918, s. 11
7) Helmut Hirsch: Bebel,
Reinbek Hamburg yakınlarında 1973, s. 69
8) Sürgün Yıllarımdan (not 6),
s. 163
9) Helmut Hirsch'e bakın:
"Fabier" Eduard Bernstein, Berlin/Bonn 1977, s. 125
10) Hirsch'ten alıntılanmıştır
(not 7), s. 81
11) Meyer (not 1), s. 207
12) Hirsch'ten alıntılanmıştır
(not 7), s. 82
13) Meyer (not 1), s. 207
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.