Mahmut Boyuneğmez
1. Avrupa
Parlamentosu (AP), Avrupa Birliği’ne katılan ülkelerin politikalarının
belirlenmesinde ve uygulanmasında etkin biçimde söz sahibi değildir. Avrupa Birliği
Konseyi (AK), AB’ne üye devletlerin hükümetlerinde yer alan bakanlardan
oluşmaktadır ve AB politikalarının belirlenmesinde önemli olan organ budur.
Dolayısıyla AP’nda (aşırı) sağ partilerin temsilcilerinin sayısının artmasının,
pratikte doğurabileceği anlamlı bir sonuç yoktur.
2. “Faşizm mi? Artık onu anlamadan kapitalist
üretim tarzını, kapitalist toplumsal sistemi anlamak mümkün değildir. Faşizm
zamane kapitalizmi için olanaklı tek üst yapı olacaktır.” (Serdal Bahçe). Oysa
zamanımızın kapitalist devlet tipini ya da siyasal rejimini bilimsel yaklaşımla
“faşizm” olarak nitelemek mümkün değil. Kitlelerin mücadelelerinin yükselişe
geçmesi durumunda faşist hareketlerin sermaye sınıfının toplumsal iktidarını
korumak üzere harekete geçtiği, paramiliter örgütlenmelerle sınıf hareketine ve
sosyalist güçlere dönük terör eylemleri düzenlediği bilinen gerçekler. Fakat
bugün için Avrupa’da da Türkiye’de de faşist/sağ partilerin bu amaçla harekete
geçmesi olanaklı değil. Çünkü sosyalistler ve işçi sınıfının örgütlülüğü zayıf
durumda. Üstelik devrimci durum süreçlerinde askeri darbelerle sermaye
sınıfının toplumsal iktidarını restore etmek gibi bir almaşık yolun olduğu da
açık. Dolayısıyla günümüzün siyasal rejimlerinin faşist olduğunu iddia etmek
yerine, kapitalist demokrasilerin biçimsel temsili özellikler yanı sıra faşizan
özellikler de kazanmış olduğunu, şiddet, yasaklama, sansür, denetim, gözetleme
gibi faşizan uygulamaların, burjuva demokrasilerine içselleştirilmiş olduğunu
görmek gerekiyor. Kapitalist demokrasi, işçi sınıfı ile kapitalist sınıf
arasındaki güç ilişkilerinin durumuna göre, görece hakların ve özgürlüklerin
ilerletildiği ve gelişkin olduğu dönemleri de, bunların geriletildiği ve zayıf
olduğu dönemleri de bünyesinde barındırır. Kapitalist demokrasi ve devlet
statik değil, dinamik bir siyasal ilişkiler ağı ve yapılanmadır. Kapitalist
demokrasi eksikli, yarım, gerici, faşizan ve “anti-demokratik” yanlar taşır.
Günümüzde kapitalist demokrasi, kimilerinin “faşizm” olarak yorumladığı
özelliklerle birlikte vardır. Bu siyasal rejimin adı faşizm değil, kapitalist
demokrasidir.
3. “Siyaset ve kuram ilişkisi gariptir,
siyaset çoğunlukla anlık olarak kuramdan bağımsız bir eylemmiş gibi görünse de
kuramsal tespitin yerindeliği kaderi tayin eder son kertede. Yanlış tespit
vahim sonucu getirdi; faşistler sokaktaydı ama faşizm bilfiil kapitalist
devletin içinden geldi” (Serdal Bahçe) Bahçe, 12 Eylül 1980 askeri
darbesini, “faşizm” olarak yorumluyor. Oysa askeri darbe ve ardından
oluşturulan askeri diktatörlük, Türkiye’de kapitalist demokrasinin geçici bir
süre askıda kalmasını, kapitalist sınıfın toplumsal iktidarının bu geçici
olağanüstü devletle korunması ve güvence altına alınmasını anlatır. Faşizm,
kapitalist devletin totaliter olağanüstü bir biçimidir. Kapitalist devletin
başka ve olağanüstü bir biçimi ise askeri diktatörlüktür. Örneğin 12 Eylül
askeri darbesi sonrasında görece kısa bir zaman zarfında askeri diktatörlük
devletin ve siyasal rejimin karakteristiği olmuştur. Askeri darbeler, askeri
diktatörlükler ile faşist devlet bir ve aynı olgular değildir.
4. “Yalçın Hoca 1970lerdeki bu siyasal
stratejiyi eleştirirken kapitalist devleti bir vektörler toplamı olarak
betimlemişti. Bu vektörler aslında uygulanan basıncın yönünü göstermekteydi.
Eğer bu yönler çok dağınık bir örüntü sergiliyor ise burjuva demokrasisine
işaret ediyorlardı. Diğer taraftan, eğer vektörler aynı yöne işaret
ediyorlarsa, basıncın yoğunlaştığını gösteriyordu bu durum; sonuç faşizmdi.
Kısacası, burjuva demokrasisi ile faşizm arasında çok da büyük bir mesafe
yoktu. Elbette ki mesafe kısaydı; ama toplumsal ve siyasal olarak çok ama çok
önemliydi. Hoca 1970lerin devrimcilerinin bu mesafeyi çok abarttıkları için
geleni göremediklerini anlatmıştı; bir yere kadar haklı çıktı. Beklenmeden
gelen 12 Eylül faşizmi toplumun üstünden silindir gibi geçti.”
Eğer
kapitalist demokrasi, moleküler toplumsal öğelerinin hareketli olduğu suya
benzetilirse, faşist devlet ve siyasal rejim artık nitelikleri farklılaşmış,
içerdiği toplumsal öğelerin hareketsizleştiği bir buz gibi düşünülebilir. Ya da
kapitalist demokrasi görünen ışığın renk tayfına benzetilirse, faşizm,
elektromanyetik ışınların dalga boyu en düşük kesimini oluşturan ve görünür
ışığa göre farklı nitelikleri olan gamma ışınlarına karşılık gelir. Faşist
devlet ve askeri diktatörlükler, kapitalist devletin olağan
biçiminden/kapitalist demokrasiden nitelik olarak farklıdır. Faşist devlet,
totaliterdir.
5. “Faşizm bir devlet formasyonu olarak
sermaye ve mülk sahiplerinin kurumsal ve açık diktatörlüğüdür. Bu formasyonun
çok parti ile mi tek parti ile mi gerçekleştirildiğinin çok da bir önemi
yoktur.”
Burada
bir kafa karışıklığı var. Totaliter faşist devletin aksine, otoriter rejimler
ve devletler, hükümetin kontrolü altında olmayan toplumsal ve ekonomik
kurumların varlığıyla bilinir. Otoriter siyasal rejimler, liberal
demokrasilerin karşıt kutbu değildir. Daha çok varsayımsal “ideal” liberal
demokrasi ile otoriter yönetimler arasında bir siyasal rejim spektrumunun
varlığından bahsedilebilir ve kapitalist ülkelerin birçoğunda bu demokrasi
spektrumunun belirli bir dalga boyuna karşılık gelen siyasi rejimlerin olduğunu
düşünmek gerekir. Siyasal rejim biçimi olarak burjuva demokrasilerinde değişen
yoğunlukta şiddet uygulamalarına başvurulduğu, toplumsal örgütlenmelere
sınırlar getirilebildiği ya da bu sınırların kaldırıldığı, hakların ve
özgürlüklerin geriletildiği ya da geliştirildiği gözlenir. Bunların durumu,
sınıflar arası mücadelelere ve güç ilişkilerine bağlıdır.
6. “İşçi sınıfı gerilediğinde ve
ekonomik/toplumsal mevzilerini bıraktığında kapitalist devletin faşizan damarı
kabarmıştır. Şimdi Avrupa’da olan da budur. Suçlu ne Le Pen’dir, ne de AFD, ne
ÖVP’dir ne de Melloni. Faşizm içeriden sökün eder, dışarıdan değil.”
Evet,
kapitalist demokrasi günümüzde, faşizan uygulamalarla ve aşırı sağcı/faşist
partileri bünyesinde barındırarak var olmaktadır.
7. “Sermayenin
karşı saldırısıyla birlikte kapitalist âlemde gelir ve servet dağılımı giderek
bozulmuştur. Hayatın her alanının sermayenin tahakkümüne açıldığı bu ortamda
orta karar/ hafif meşrep bir burjuva demokrasisi mümkün değildir. “
“Kapitalist devlet artık apaçık bir sermaye
diktatörlüğüdür. Çok partili bir sistem, ya da uluslararası angajmanlar önemli
değildir. Siyasal alanı genişleten şey emekçilerin ve çalışanların tuttukları
mevzilerdi; şimdi yoklar. Onlar yok iken sadece ulusal değil, küresel olarak
örgütlenmiş bir faşizm ile karşı kaşıya kalmak kaçınılmaz oldu. Gazze
karşısındaki vurdumduymazlık size ne anlatıyor?”
“Yeni liberalizm denilen sermaye saldırısı emeğin tüm
ekonomik ve siyasal korunaklarını yok ederek kapitalist devletlerin burjuva
demokratik formlarından feragat etmelerine yol açtı. Bu nedenle (kavramı çok
sevmesem de) yeni liberalizm özünde faşizme bir çağrıdır.”
“Tüm bu süreç, yeniden vurgulayalım, sosyalizmin ve işçi
sınıfının yenilmesinin soncudur. 20ler ve 30larda yenildiklerinde ortaya çıkan
faşizmdi. (...) (Burjuva demokrasisi-MB) bağrında gizil ve sürekli bir
faşizmi barındırıyor.”
Bize göre, iki dünya savaşı arasındaki klasik faşizm örneklerinin mirası, artık kapitalist demokrasiler tarafından genel ve yaygın olarak içselleştirilmiştir. Kapitalist demokrasilerde toplumsal iktidar ilişkileri, biçimsel demokratik nitelikler yanı sıra faşizan nitelikler de kazanmıştır. Bu durum neo-liberalizmin otoriter yönetim ihtiyacı ve eğiliminin olduğu 1980’lerin başından günümüze ulaşan tarihsel kesitte billurlaşmıştır. Neo-liberal otoriter kapitalist devletleri ve kapitalist demokrasileri, “faşist devlet” ve “faşist siyasal rejimler” olarak görmek yerine, bu devlet ve demokrasi biçiminin içkin (mündemiç) bir özelliği haline gelmiş faşizan özelliklerden bahsetmek yerinde olur. 16.06.2024
Ek okuma
önerileri:
i) https://marksistarastirmalar.blogspot.com/2023/06/ebnem-oguzun-yeni-fasizm-degerlendirmesi.html
iii) https://marksistarastirmalar.blogspot.com/2023/09/bir-mini-sozluk-ve-turkiyedeki-rejim.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.