Mahmut Boyuneğmez
Bunları
neden mi yazıyoruz?.. İşte nedeni: 126 akademisyen/iktisatçı solcu, bir basın
açıklaması yaparak asgari ücretin gelecek yıl için beklenen enflasyon oranında
değil de “gerçekleşen enflasyon oranında artırılmasını” talep ediyor. “126
iktisatçının ortak imzaladıkları basın açıklamasında asgari ücret artışlarında
gerçekleşen enflasyon oranının dikkate alınması gerektiği vurgulanıyor.” Bu
cümlenin yer aldığı haber, birgun.net’te şu başlıkla veriliyor: “126
iktisatçıdan asgari ücrette ‘beklenen enflasyon’ tehlikesine karşı kritik çağrı”.
Bu internet gazetesi için gündemde ne mi yer alıyor?.. “Yeni yıl yaklaştıkça
asgari ücrete yapılacak zam gündemdeki yerini korurken” deniliyor. Birgun.net’in
başka bir haberinde “milyonlarca çalışan ücretlere yapılacak zam oranına
odaklandı. Yıl sonuna yaklaşıldıkça tahminler de netleşmeye başladı.” şeklinde yazılıyor.
Oysa Bu internet gazetesinde köşe yazarı olan Aziz Çelik’in asgari ücret
konusunda savunduğu mücadele çizgisi bizimkiyle benzer özellikte…
Aslında
bu bir “talep” değil, bir “temenni” … Asgari ücretin saptanma usulüne itiraz
edilmeden öne sürülen “ılımlı” bir istek. Ne bu akademisyenlerin ne de bahsedilen
internet gazetesinin gündeminde asgari ücret konusunda işçi sınıfı adına yürütülecek ideolojik bir mücadele
bulunmuyor.
Oysa
“Asgari Ücret Tespit(h) Komisyonu”nda sermaye sınıfı ve devlet temsilcilerinin
asgari ücreti istedikleri gibi belirlediklerini, seçtikleri 5 işçinin ve Türk-İş’in
de belirlenen miktarın işçilere ve topluma kabul ettirilmesinde bir meşruiyet
sağlama aracı olarak kullanıldığını topluma anlatmak gerekiyor. İşçilere bu
komisyonun onların çıkarlarını savunmadığı söylenmelidir. İşçilere asgari
ücretin ülke genelinde, toplu iş sözleşmelerinde belirlenmesi ve sonrasında
sendikasız işçilere de teşmil edilmesi (genelleştirilmesi) yönünde mücadele
etmeleri gerektiği bildirilmelidir. Sosyalist işçilerin ve sendikalarda
örgütlü/sendikaların dışındaki sosyalistlerin, bu doğrultuda davranması ve
eylemesi gerekir.
Bu
akademisyenler/iktisatçılar, sosyalist hareketin içerisine yanlış bir “hedefi”
yerleştiriyor. İşçileri ve toplumu, işçilerin çıkarına olacak şekilde
bahsettiğimiz haklı, meşru, sağlıklı, radikal ve gerçekçi bir hedef
doğrultusunda mücadele etmek yerine, yanlış yönlendiriyorlar. Sermaye sınıfının
tutumlarına karşı-hegemonya oluşturmak yerine, bu sınıfın çıkarlarıyla uyumlu
ılımlı, pasifist bir tavrın benimsenmesini sağlıyorlar.
Daha
yüksek bir oranda ücret artışı talep etmek yerine, “tespit(h) komisyonu”nu
tartışmaya açmak gerekiyor. Sendikalardan ve diğer mücadele örgütlerinden,
“asgari ücret toplu sözleşmelerle belirlensin” talebini yükseltmeye, bu
doğrultuda kampanyalar düzenlemeye, akademisyenlerin de bunları destekleyip,
savunmasına ihtiyacımız var.
Özetlersek, ideolojik ve fiili mücadelelerimizde, asgari ücret konusunda kılavuzumuz şu ilkeler olmalı:
- Asgari ücretin belirlenmesinde siyasi iktidarın yeri olmamalıdır.
- Asgari ücret, toplu pazarlıkla sınıf mücadelesi içerisinde belirlenmelidir.
- Asgari ücret, işçi sendikalarıyla sermaye sınıfının temsilcileri arasında yürütülecek toplu pazarlık sürecinin ürünü olmalıdır.
- Asgari ücret, tabanda belirlendikten sonra toplu iş sözleşmesi kapsamında olmayan tüm işçilere teşmil edilmelidir.
Akademisyenlerin/iktisatçıların
basın açıklaması şu adresten okunabilir:
Aziz Çelik’in asgari ücret konusundaki anlamlı yazılarıysa şunlar:
Evet çünkü sosyalist komunist partiler sınıfsal özünden kopunca haberlerinde kullandiklari dilde bu şekilde oluyor uzun zamandan beridir de bu şekilde ilerledikle için de bağımsız hattını kuramiyolar ve oncelileri hep başka şeyler oluyor
YanıtlaSil