7 Ekim 2023 Cumartesi

Karl Marx'tan Rusya Üzerine Bir Mektup

Karl Marx'tan Rusya Üzerine Bir Mektup

New International, Cilt. I No. 4, Kasım 1934, s. 110–111

Çeviren: Mahmut Boyuneğmez

Marx'ın Rusya hakkındaki mektubu özel bir öneme sahiptir. Pek çok sosyalist teorisyen, klasik Marksist formüle dayanan ve bilgiçlik taslayan bir kurgu temelinde Rus devriminin "meşruluğuna" itiraz etmeye çalıştı. Bu formül şöyleydi: "İçinde yer alan tüm üretici güçler gelişmeden hiçbir toplumsal düzen asla ortadan kalkmaz; yeni ve daha ileri üretim ilişkileri, eski toplumun rahminde varlıklarının maddi koşulları olgunlaşmadan asla ortaya çıkmaz.” Marx'ın mektubu, toplumsal evrimin bu temel yasasının "tarih-üstü" geçerliliğini açıkça reddediyor. Lenin'in 1919'da bahsettiği burjuva demokrasisinin üzerinden atlayıp proleter demokrasisine geçiş, Marx'ın mektubunda ifade edilen düşüncelerle örtüşmektedir. Görünüşe göre 1877'de yazılan mektup, Rus Popülistlerinin (Narodnikler) önde gelen sözcüsü, ekonomist ve Kapital'in ilk Rusça çevirisinin yayıncısı Nikolai'ye (N.F. Danielson) gönderilmişti. Polemik Rus Popülizminin önde gelen teorisyeni ve 1904'teki ölümüne kadar sadık bir anti-Marksist olarak kalan N.K. Mihaylovski’ye, yönelikti. Marksist çevrelerde çok az bilinen bu mektup, Nikolai'nin 1902'de yayınlanan Rusya'nın ekonomik kalkınması hakkındaki kitabının Fransızca çevirisinin ekinde yeniden basılmıştır. Mektubun önündeki üç açıklayıcı paragraf Rus yazarın kalemindendir. Mektup ilk kez burada İngilizce olarak, Marx tarafından yazıldığı Fransızcadan çevrilerek yayımlanıyor. – Ed.

1870-1880 döneminin ikinci yarısında Marx'ın Kapital'in birinci cildinde ortaya koyduğu fikirler hakkında literatürümüzde oldukça canlı bir polemik başladı. Bu makalelerden birinde, özellikle M. Zhukovsky'nin makalesi ile ilgili olarak M. Mihaylovski, çalışmasının son bölümünde Marx'ın yalnızca kapitalist üretim tarzının ilk adımlarının tarihsel ana hatlarını göz önünde bulundurduğunu, ancak bundan çok daha fazlasını geliştirdiğini, yani bütünlüklü bir tarihsel-felsefi teoriyi açıkladığını belirtti.

M. Mihaylovski, bu teorinin herkes için büyük ilgi uyandırdığını ekliyor ama biz Ruslar için bu daha da büyük bir ilgi alanıdır. Çünkü M. Mihaylovski'ye göre, eğer her ulusun kendi tarihsel yolunda kaçınılmaz olarak kapitalist gelişme aşamasından geçmesi gerektiğini öngören Marx'ın felsefi sistemi bütünüyle kabul edilirse, o zaman Marx'ın Rus izleyicilerinin her biri, tutarlı olmak için, üretim araçları ile emeği ayıran, köylüleri mülksüzleştiren, insan organizmasını sakatlayan, insanlığın geleceğini tehdit eden vb. süreçte aktif bir rol almak zorunda kalacaktı, fakat diğer yandan aynı Marx'ın takipçileri, emek ile mülkiyetin uyumunu, üretim araçlarının ve toprağın üreticiler tarafından mülkiyetini kendi ideali olarak görmek zorundadır.

Bu makale Marx'a, M. Mihaylovski'nin makalesinin yayımlandığı aynı dergide yayımlanması planlanan bir yanıt yazma fırsatını sağladı. Ancak yanıt gönderilmedi ve tercümesi Juridical Monitor'de yayınlandıktan sonra Marx'ın evrakları arasında bulundu. Marx’ın yanıtı Fransızca olarak şöyle yazılmıştır:

I – Zhukovsky Mahkemesi Önünde Karl Marx adlı makalenin yazarı, açıkça parçaların adamıdır ve benim ilksel birikime dair açıklamamda, vardığı sonuçları destekleyecek tek bir pasaj bulsaydı, onu alıntılardı. Böyle bir pasajı geçemeyince, Kapital'in ilk Almanca baskısının ekinde basılan bir Rus "belletrist"e karşı polemik amaçlı yazılan bir mezeyi çiğnemek zorunda kaldı. O yazarı ne için kınıyorum? "Rus komünizmini" Rusya'da değil, Prusya hükümetinin danışmanı Haxthausen'in kitabında keşfettiği için ve onun elinde Rus komünü, yalnızca çürüyen eski Avrupa'nın Pan-Slavizmin zaferiyle yeniden canlandırılması gerektiğini kanıtlamada bir argüman olarak kullanıldığı için. Bu yazar hakkındaki değerlendirmem doğru olabilir, yanlış olabilir, ancak hiçbir durumda “Rusların anavatanları için Batı Avrupa'nın izlediğinden ve şimdi izliyor olduğundan farklı bir gelişme yolu bulma çabaları” hakkındaki görüşlerimin anahtarını veremez.

Kapital'in ikinci Almanca baskısının dipnotunda, hak ettiği büyük saygıyla "büyük bir Rus bilgini ve eleştirmeninden" söz ediyorum. Bu kişi bir dizi dikkat çekici makalesinde şu soruyu ele aldı: Rusya, liberal iktisatçıların iddia ettiği gibi, kapitalist rejime geçmek için kırsal komünü yok ederek mi işe başlamalı, yoksa tam tersi, tarihsel armağanlarını geliştirirken Rusya’ya uygun tüm sonuçlarıyla birlikte kırsal komünle, kapitalist rejimin eziyetlerini deneyimleyip yaşamadan işe başlayabilir mi? Bu kişi kendisini ikinci çözümün ruhuyla ifade ediyor. Ve saygıdeğer eleştirmenim, Rus "belletrist" ve Panslavist'e karşı polemiğimden onları reddettiğim sonucuna varmak kadar, bu "büyük Rus"un değerlendirilmesinden bu sorunla ilgili görüşlerini paylaştığım sonucunu çıkarmaya da en az o kadar hakka sahipti.

Son olarak, arkamda "tahmin edilecek bir şey" bırakmaktan hoşlanmadığım için, boş dolambaçlı konuşmalar yapmadan konuşacağım. Çağdaş Rusya'nın ekonomik gelişimini kapsamlı bir bilgiye dayanarak değerlendirebilmek için, Rus dilini öğrendim ve daha sonra bu konuyla ilgili resmi ve diğer yayınları uzun yıllar inceledim.

Şu sonuca vardım: Rusya, 1861'e kadar izlediği yolda ilerlemeye devam ederse, tarihin bir halka sunduğu en güzel fırsatı kaybedecek, kapitalist rejimin tüm değişimlerine karşı koyamayacaktır.

II. – İlk birikimle ilgili bölümde tek amacım, Batı Avrupa'daki kapitalist ekonomik düzenin feodal ekonomik düzenin rahminden nasıl ortaya çıktığının izini sürmektir. Dolayısıyla bu bölüm, üreticiyi üretim araçlarından ayıran, birincisini ücretli çalışana (kelimenin modern anlamıyla proleter) ve ikincisini sermayeye dönüştüren hareketi takip eder. Bu tarihte “her devrim, kapitalist sınıfın oluşum sürecinde ilerlemesinde kaldıraç görevi gören bir döneme işaret eder. Ama evrimin temeli toprağı işleyenin mülksüzleştirilmesidir”. Bölümün sonunda birikimin tarihsel eğilimini ele alıyorum ve son sözünün kapitalist mülkiyetin toplumsal mülkiyete dönüşmesi olduğunu ileri sürüyorum. Bu iddianın kendisinin, kapitalist üretime ilişkin bölümlerde daha önce sunulan uzun süreli gelişmelerin kısa özetinden başka bir şey olmaması nedeniyle, bu noktada buna dair hiçbir kanıt sunmuyorum.

Şimdi, eleştirmenim benim tarihsel perspektifimden/çerçevemden Rusya'ya nasıl bir uygulama çıkarabilir? Sadece şu: Eğer Rusya, Batı Avrupa uluslarını taklit ederek kapitalist bir ulus olmaya çalışırsa ve son yıllarda bu konuda çok çaba harcadı, ilkin köylülerinin önemli bir bölümünü proleterlere dönüştürmeden bunda başarılı olamayacaktır ve bundan sonra, kapitalist rejimin kucağına düştüğünde, diğer seküler uluslar gibi onun amansız yasalarına tabi olacaktır. Hepsi bu. Ama bu benim eleştirmenim için çok fazla. Batı Avrupa'da kapitalizmin doğuşuna ilişkin perspektifimi/çerçevemi, sonuçta toplumsal emeğin en büyük üretken gücüyle insanın en eksiksiz gelişmesini sağlayan ekonomik formasyona ulaşma amacıyla, halkların kendilerini içinde buldukları tarihsel koşullar ne durumda olursa olsun, tüm halklara ölümcül bir şekilde dayatılan, tarihin genel ilerleyişinin tarihsel-felsefi bir teorisine dönüştürme ihtiyacı duyuyor. Ama özür dilerim. Bana aynı anda çok fazla onur ve çok fazla utanç veriyor. Bir örnek verelim. Kapital'in farklı pasajlarında, eski Roma'nın pleblerinin başına gelen kaderden söz ettim.

Başlangıçta onlar, her biri kendi başına, kendi toprak parçasına sahip olan özgür köylülerdi. Roma tarihi boyunca kamulaştırıldılar. Onları üretim ve geçim araçlarından ayıran aynı hareket, yalnızca büyük toprak mülklerinin oluşumunu değil, aynı zamanda büyük parasal sermayelerin oluşumunu da içeriyordu. Böylece, güzel bir günde, bir yanda emek güçleri dışında her şeyden mahrum bırakılmış özgür insanlar, diğer yanda ise bu emeği sömürmek için kazanılmış tüm servetin sahipleri vardı. Ne oldu? Romalı proleter, ücretli bir işçi değil, Amerika Birleşik Devletleri'nin güney topraklarındaki eski "yoksul beyazlar"dan daha sefil, tembel bir kalabalık haline geldi ve yanlarında kapitalist değil, köleci bir üretim tarzı ortaya çıktı. Dolayısıyla, farklı tarihsel ortamlarda meydana gelen çarpıcı derecede benzer olaylar, tamamen farklı sonuçlara yol açtı.

Bu evrimlerin her birini ayrı ayrı inceleyerek ve sonra bunları karşılaştırarak, bu fenomenlerin anahtarını kolayca bulabilirsiniz, ancak yüce erdemi tarih üstü olmaktan oluşan tarihsel-felsefi bir teorinin master anahtarıyla asla başarılı olamazsınız. Karl Marx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.