28 Mart 2025 Cuma

Tüketim boykotları işe yarar mı?

Mahmut Boyuneğmez

Charles Cunningham Boycott (ortada)

“Boykot” kelimesi İngilizceye İrlanda “Toprak Savaşı” sırasında girmiştir ve İrlanda'nın County Mayo bölgesinde yaşayan Lord Erne adlı bir toprak ağasının toprak temsilcisi olan Yüzbaşı Charles Boycott'tan türemiştir. Yüzbaşı Boycott, 1880 yılında İrlanda Toprak Birliği tarafından organize edilen sosyal dışlanmanın hedefi olmuştur. O yıl hasat kötü geçtiği için Lord Erne kiracılarına kiralarında yüzde on indirim teklif etmiş, buna karşılık olarak kiracılar yüzde yirmi beş indirim istemiş, fakat bu talep Lord tarafından kabul edilmemiştir. Bunun üzerine Boycott on bir kiracıyı araziden tahliye etmeye çalışmıştır. Yüzbaşı Boycott kısa süre içerisinde izole edilmiş, işçileri tarlalarda, ahırlarda ve evinde çalışmayı bırakmış, yerel burjuvalar onunla ticareti kesmiş, yerel postacı ona posta dağıtmayı reddetmiştir. “Boykot” terimi, 1880 yılında İrlanda’da Yüzbaşı Charles Boycott’a karşı gerçekleştirilen bu sosyal izolasyon eyleminden doğmuştur. Bu toplu tepki, o günden sonra benzer protesto biçimlerinin “boykot” olarak adlandırılmasına neden olmuştur.

Boykot, “uzak durma” şeklinde bir protesto türüdür. Aktif eylemliliği değil, pasif tutumu, gönüllü bireysel tavırların kolektifleştirilmesini barındırır. Bir ürüne, şirkete, kişiye, kuruluşa ya da ülkeye karşı olabilir. Şiddet içermez. Boykota gitmenin nedenleri arasında ahlaki, toplumsal, politik veya çevresel nedenler bulunur.

Boykotun bir protesto aracı olarak devrimci kullanımı ile “romantik” kullanımı farklıdır. “Romantik boykotlar”da bireyler, öfkelerini, tepkilerini ve itirazlarını diğer bireylerle buluşturup, bir organizasyon/örgütlenme oluşturulması ve içerisine girilen bir eylemlilik süreciyle somut kazanımların elde edilmesi yerine, duygusal rahatlama, biriken tepkiselliklerini dışa vurma amacıyla hareket eder. Devrimci boykotlar ise, bir örgütlülük çerçevesinde, aktif eylemlerle (basın açıklaması, gösteri, yürüyüş, miting vb.) desteklenecek şekilde yapılır ve amacı yerel ve genel ölçekli toplumsal propaganda ile örgütlülüğün güçlendirilmesidir.

Örneğin devrimci bir üniversite boykotu nasıl olmalıdır?.. Üniversite öğrencilerinin ve öğretim görevlilerinin ders boykotları, bir tür “öğrenci grevi” olarak, çeşitli eylem türleri ve propaganda faaliyetleriyle birlikte yapılmalı, güç biriktirmeye, gelenek oluşturmaya, miras bırakmaya, somut kazanımlar elde etmeye yaramalıdır. Bunların varlığında “devrimci” bir boykotun varlığından bahsetmek olanaklıdır. Sosyalistlerin üniversitelerdeki boykot geleneğinde bunlar vardır.

Peki tüketim boykotları için ne söylenebilir?.. Ancak ve ancak siyasal içeriği net ve sağlam/sağlıklı biçimde örülen, bu içeriğin topluma çeşitli araçlarla propagandası yapılan, örgütlenmeye yarayan bir “tüketim boykotu”nun sosyalizm mücadelesinde bir yeri olabilir. Tüketim boykotlarıyla bir bütün olarak sermaye sınıfını “bayıltmak”, “sarsmak”, “yola getirmek” mümkün değildir. Bir kampanya süresince sembolik bir hedef seçilerek, deşifrasyona, ideolojik mücadeleye ve örgütlenmeye hizmet edecek bir boykot, bu sürede yapılacak eylemlerle, etkinliklerle, propaganda çalışmalarıyla ve sonuçtaki örgütsel kazanımlarıyla anlamlıdır. Devrimcilerin boykot anlayışı budur. Boykot kampanyalarının, bir süre boyunca, kazanımlara yol açabilecek bir araç olarak kullanılması dışında, başkaca önemsenebilir bir işlevi yoktur.


Gelelim güncel ve somut duruma. Özgür Özel’in boykot listesinde sayısı yirmiye yakın şirket ve medya kuruluşu var. Bunların toplumumuzca yaygın bir şekilde boykot edilmesi, ne sonuç doğurabilir?..

Birincisi; ekonomik krizi bir kafe, bir AVM, bir bisküvi firması, bir-iki petrol/gaz şirketi, bir mobilya şirketi, bir-iki bahis firması, bir-iki kitapçı-kırtasiye, bir yayınevi, bir turizm şirketi vd.’nı boykot ederek, derinleştirmeyi düşünmek saflık olur.

İkincisi; bu şirketlerden alış-veriş yapılmamasıyla emekçiler açısından elde edilecek bir kazanım yoktur.

Üçüncüsü; yıllardır zaten toplumumuzun muhalif kesimleri tarafından takip edilmeyen birkaç TV kanalını izlememeyi önermek, “havanda su dövmek” dışında bir anlama sahip değildir.

Dördüncüsü; devrimcilerin boykot anlayışıyla, Özgür Özel’in boykot teklifinin arasındaki farkın doldurulamaz bir uçurum gibi olduğu görülmelidir.

Devrimci politikalar geliştirmek için içerisinde bulunduğumuz süreçleri doğru okumak gerekir. Bunu yapabilmek için de teori gereklidir. Son günlerde yaşanılan süreçlerde Marksistler şunları görmektedir:

CHP, kitlelerin mevcut siyasal rejime ilişkin düzen içi ya da düzen dışı alternatif arayışını kendi arkasına almakta, kitlelerde biriken siyasi iktidara karşı hoşnutsuzlukların ve iktisadi krizin getirdiği yoksullaşmayla ilişkili öfkenin sosyalist harekete yönelmesinin önüne geçmekte, bunların düzen içinde kalınarak soğurulması işlevini yerine getirmektedir.

Sokağın açığa çıkan enerjisi, İmamoğlu adında bir bireyin CB adaylığını desteklemeye daraltılmakta, sosyal demokratik liberalizmin son yıllarda yıldızı parlayan partisi CHP’nin toplumsal onayını artırmaya dönük kullanılmakta, “tüketimden gelen gücün(!) kullanılması” şeklinde hiçbir etkiye/sonuca ulaşmayacak protesto türleri ile şimdiye dek Saraçhane önüne ve bundan sonra bazı miting alanlarına sıkışmış/sıkışacak türkülü-şarkılı, bol keseden bıçkın laflar ederek duygusal rahatlamanın sağlandığı mitinglerle heba edilmekte, yatıştırılmakta, dizginlenmektedir.

Öyleyse sosyalistler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da CHP’ye oy verenler ve sokak eylemlerine/mitinglere katılan emek yanlısı, yurtsever, Cumhuriyetçi, seküler duyarlılıklara sahip emekçiler arasında propaganda yürütmeli, mitinglere kendi renklerini çalmaya gayret ederken, CHP politikalarının kuyruğuna takılmadan, bağımsız siyasal söylemini ve çizgisini kitlelere ulaştırmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[Toplumbilim İçin Materyalist Kılavuz]

Mahmut Boyuneğmez Giriş Maddenin organizasyon düzeyleri ya da gelişim evreleri bulunmaktadır. Bunlara biz temel gerçeklik katmanları diyo...