Mahmut
Boyuneğmez
Marx ve Engels’in bağlamından koparılarak zikredilen “işçilerin vatanı yoktur” cümlesi, ne anlatmaktadır? Bu söz, siyasal bir slogan olarak kullanılabilir mi? Tersine işçiler “bu vatan bizim” dediklerinde sınıfsal çıkarlarına aykırı bir şey mi söylemiş olurlar?..
Marx ve Engels “işçilerin
vatanı yoktur” cümlesini Komünist
Manifesto’da yazmıştır. Cümlenin anlamını kavramak için, yer aldığı bağlamı
bilmek gerekir. Bu cümlenin geçtiği pasaj şu şekildedir:
“Komünistler ayrıca vatanı, milliyeti
ortadan kaldırmak istemekle suçlanıyorlar. İşçilerin vatanı yoktur. Onlarda
olmayan bir şeyi alamayız onlardan. Proletarya önce siyasi hâkimiyeti ele
geçirmek, ulusal sınıf (1888: ulusun öncü sınıfı) durumuna yükselmek, kendini
ulus olarak kurmak zorunda olduğu ölçüde kendisi de hala ulusaldır, ama asla
sözcüğün burjuva anlamında değil.” (Komünist
Manifesto, Almancadan çeviren: Nail Satlıgan, Yordam Kitap, 7. Basım, 2019,
s. 64)
Günümüzde Küba ve Kuzey Kore
dışında hiçbir ülkede siyasal hâkimiyet işçi sınıfında olmadığından, kapitalist
ülkelerde işçilerin kendilerine ait bir vatanlarının olduğu söylenemez. Birçok
ülkede proletarya kendini ulus olarak var etmiş değildir. Kendilerini evlerinde
hissedecekleri bir vatanı olmayan işçilerin, ürettikleri toplumsal
zenginliklerden, yaşadıkları ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarından,
doğal/coğrafi güzelliklerden yararlanmaları kısıtlanmıştır. Sınıfsal eşitsizlik
ve üzerlerindeki sömürü yüzünden, yaşadıkları ülkelerin olanak ve
zenginliklerinden yararlanma hürriyetleri sınırlıdır. Siyasal iktidar
proletaryanın elinde olduğunda, proletarya kendini ulusun egemen ve lider
sınıfı yaptığında ise, bir vatana sahip olacak, toplumsal olanak ve
zenginliklerden azami derecede yararlanacaktır.
Kapitalist ülkelerde işçilerin
kendilerine ait olan bir vatanı ve öncü konumda bulunduğu bir milliyeti yoktur,
çünkü bu ülkelerin egemen sınıfı onlar değildir. Ancak işçi sınıfı, ülkeler
ölçeğinde ve ulusal düzeyde çıkarlarının bilincine varmış bir sınıf olmalı, gelişiminde
“kendi için sınıf” uğrağına yükselmeli, nihayetinde yaşadığı ülkenin hâkim
sınıfı durumuna gelmelidir. İşçilerin siyasal hâkimiyeti/iktidarı devralma mücadelesi,
ulusaldır, ülke ölçeğinde gerçekleşir.
Öyleyse siyasal ve toplumsal iktidar
yürüyüşünde, her bir ülke ölçeğinde iktidarı almak için verdiği mücadelelerde
işçi sınıfının, “bu vatanda üreten biziz, onu yöneten de biz olacağız” demesi
gerekir. Proletarya ülkeler ölçeğinde bir siyasal özne olarak var olmalı, vatanın/memleketin
sahibi olmak istediğini belirtmelidir. Çünkü işçi sınıfının amacı ülke
ölçeğinde iktidarın sahibi olmaktır.
Peki işçi sınıfı ulusal
mücadelesinde, “bizim vatanımız yoktur” dese, bu doğru olur mu?.. Yoksa “bu
vatan bizim” şeklinde bir siyasal slogana mı sahip olmalıdır?..
Bize göre, ulusun egemen
sınıfı olma amacını gerçekleştirmek ve iktidarı kapitalist sınıftan almak için
verdiği mücadele süreçlerinde, kendisinin sağlıklı kültürel değerlerini öne
çıkarmalı, halkların kardeş olduğu gerçeğini esas almalı, emperyalist
bağımlılık ilişkilerine karşı bağımsızlıkçı duruş sergilemelidir. İşçilerin
memleketlerini ve emekçi halklarımızın ilerici değerlerini sahiplenmesi,
halkçılık ve yurtseverliktir. İşçi sınıfının kendini ulus olarak kurma
yolundaki mücadelesinde, çıkarları doğrultusunda vatanın bağımsızlığını ve bu
vatanda yaşayan halkların kültürel değerlerini savunarak ilerlemesi dışında
başka bir yolu yoktur. “Bizim vatanımız yoktur” cümlesi siyasal bir ilke ve slogan
olarak anlam taşımazken, “bu vatan bizim” cümlesi, iktidar yürüyüşünde işlevi
olan ve sağlıklı bir anlama sahiptir.
İşçilerin ağırlıkta olduğu bir
ulusu siyasal iktidarına bağlayan sermaye sınıfı, siyasal ve toplumsal iktidar
mekanizmaları sayesinde egemen olduğu, hür şekilde olanaklarını kullandığı,
zenginliklerini gasp ettiği ve bununla yetinmeyip işi yağmaya vardırdığı bir
vatana elbette sahiptir. Fakat aslında sermaye sınıfının vatanı yoktur! İlk
olarak, uluslararasılaşmış sermaye birikim ve üretim süreçleri nedeniyle bu
böyledir. Üretim ve dolaşım süreçlerinde, ayrıca finansal olarak serbestlikle
küredeki her noktayı birbirine bağlayan bir uluslararasılaşma mevcuttur.
İkincisi, siyasal ve toplumsal iktidarı bir hegemonya kriziyle sarsıldığında,
kaçırabildiklerini yurt-dışına ışık hızıyla aktaracak bir sınıftır sözde
“ulusal burjuvazi” denilen sınıf.
Kapitalist sınıfın, “yerli”si,
“yabancı”sı olmaz. “Yerli” ya da “yabancı” olarak kodlanan sermayeler, iş
birliği içerisinde ulusal pazarları değerlendirir, ulusun çoğunluğunu oluşturan
emekçileri ortaklaşa sömürür, bağımlı ülkelerdeki yeraltı ve yer üstü
kaynakları birlikte talan ederler.
Marx ve Engels’in ne demek
istediği anlaşılmış, sorumuzun yanıtı netleşmiş olmalıdır. Sermayenin at
koşturduğu bir vatanı vardır, fakat sahip çıktığı bir vatanı yoktur; işçi
sınıfının paryası olarak sahibi olduğu bir ülkesi yoktur, fakat kazanacağı bir
memleketi vardır. Sonuçta, memleket bizimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.