Mahmut
Boyuneğmez
Giriş
“Çocuk işçiliği; çocukları
çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını
eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren işlerde
çalıştırılmaları olarak tanımlanabilir. Daha geniş bir ifade ile çocuklar için
zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı
işler, okula düzenli devam etmelerini engelleyerek eğitimlerini aksatmalarına
veya okullarından erken ayrılmalarına yol açacak işler ve çocukların okula devam
ederken uzun süren ve ağır işlerde çalıştırılmaları ‘çocuk işçiliği’ kavramı
altında değerlendirilir.”[1]
18 yaşına kadar her insan
çocuk sayılmaktadır. Çocuk işçiliği, çocukların emek gücü olarak kullanımı,
dolayısıyla onların sağlık, güvenlik ve eğitim haklarının çiğnenmesi demektir.
Bu nedenlerle çocuk işçiliği kabul edilebilir değildir.
Çocuk işçiliği, çocukların
eğitimi ile fiziksel, duygusal, zihinsel, ahlaksal ve sosyal gelişimlerini
olumsuz etkileyen çalışmaları kapsamaktadır. Çocuk işçiliği, eğitim hakkından
mahrum bırakma yanı sıra, çocukların üzerinde fizyolojik ve psikolojik olarak da
olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Çalışma, çocukların akranlarıyla vakit
geçirmelerine, oyun oynamalarına ve boş zamanlarını değerlendirmelerine engel
olmaktadır.
• Çok genç yaşta çalışmaya
başlamak,
• Uzun çalışma süreleri,
• Gerek bedensel gerekse
psikolojik açıdan kapasitelerini zorlayan koşullarda faaliyet göstermek,
• Çok az bir ücret karşılığı
çalışmak,
• Bedensel, ruhsal ve
psikolojik gelişimlerini engelleyen; sürekli tekrardan ibaret monoton işlerde
çalışmak,
• Baskı, korku ve tehdit
altında çalıştırılmak ve buna bağlı olarak heves duymadan faaliyet göstermek,
• Sokaklarda çalışmak.[2]
Küçük işletmelerde çalışan
veya kayıt dışı çırak olarak kullanılan çocuklar, sosyal güvenceden ve sağlıklı
çalışma koşullarından yoksundurlar. Bu çocuklar, iş kazası ve meslek hastalığı
riski altında çalışmaktadırlar.
Çocuk emeği, çocuk işçiliğin
en kötü biçimleri arasında kabul edilen sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli
işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma, aile işleri dışında, ücret
karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma alanlarında
yoğunlaşmaktadır.[3]
Öte yandan TÜİK çocuk işgücü
istatistiklerine göre ev işleri, hane halkı fertleri tarafından kendi evlerinde
gerçekleştirilen ve ekonomik faaliyet tanımının dışında kalan faaliyetlerdir.
Bu faaliyetler, hane halkı fertleri tarafından (çocuklar da dâhil olmak üzere)
ücretsiz olarak gerçekleştirilen evle ilgili işleri kapsamaktadır. Hane halkı
için alışveriş yapma, yemek pişirme, çamaşır yıkama, ütü yapma, küçük
kardeşlere veya hanede bulunan hasta fertlere bakma, evi temizleme, hanede
bulunan eşyaları onarma vb. faaliyetler bu kapsamda değerlendirilmektedir.[4] Bütün bu alanlardaki çocuk
emeği, çocuk işçiliği/istihdamı kapsamında değerlendirmemekte ve istatistiklere
de yansımamaktadır.
Evet, çocukluk 18 yaşına
kadar sürüyor. Fakat Türkiye’de 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 71. maddesi
uyarınca sadece 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasak ve
suç… 2004 yılında çıkarılan “Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmelik"e göreyse, genç işçi 15 yaşını tamamlamış,
ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi, çocuk işçi ise 14 yaşını bitirmiş, 15
yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişiyi ifade etmektedir. Özcesi
hukuksal mevzuat çocukların istihdamını meşrulaştırıyor…
Çocuk
işçiliğinin nedenleri
ILO çocuk işçiliğinin
nedenlerine şu şekilde değinmektedir:
“Çocuk işçiliğinin temel
sebepleri yoksulluk, ücretsiz ve kaliteli eğitime erişememe, göç, yetişkin aile
bireylerinin işsizliği, geleneksel bakış açısı ve sosyal dışlanma, denetim
eksikliği, kayıt dışılık ve ucuz iş gücü talebi olarak sıralanabilir.”[5]
Gelin, bu nedenlere daha
yakından bakalım.[6]
1) Yoksulluk: Çocukların
istihdamının en önemli nedeni, yoksulluktur. Yoksul ailelerde çocuğun
çalışmayla sağladığı ek gelir veya evdeki bazı işleri üstlenmesiyle
ebeveynlerin dışarıda çalışma imkânına katkıda bulunması, yaşamsal önemdedir. Çünkü
bu ailelerde kazançların önemli bir miktarı ancak temel gıda maddeleri tüketimini
karşılamaktadır. Yoksulluk arttıkça, çocuk emeği kullanımı da artmaktadır. Yoksulluk,
erkenden emek gücüne katılımı getirmekte, çocukların bedensel ve zihinsel
kapasiteleriyle uyumsuz işlerde erken yaşlarda çalışmalarına yol açmaktadır.
Ayrıca, eğitim sürecinden geçmelerini engellemekte ya da kısıtlamaktadır. Vasıf
kazanamadıklarından gelecekte ücretleri az olmakta ve bu durum bir kısır döngü
oluşturmaktadır. Böylelikle gelecekte kendi kuracakları ailelerde de,
çocukların çalışmasıyla sağlanan ek gelire ihtiyaç duyulmaktadır.
Ailede işsiz olan erişkin
birey varsa, bu durum, çocukların aile kararıyla çalışma hayatına atılmasında
önemli bir neden olmaktadır.
Marx Kapital’in 1. cildinde sefaletin, nüfus artışına yol açtığını belirtir.
Yapılan çalışmalar da gelir ve eğitim düzeyi düşük ailelerin daha çok çocuk
sahibi olduklarını göstermektedir. Ailelerin nüfusları arttıkça, çocukların
eğitime katılımları düşmekte, işgücüne katılımları artmaktadır. Yoksul
ailelerde, çocuklar gelir getirmenin aracıdır. Ayrıca ebeveynlerin gelecekteki
“sosyal güvenlik araçları” da çocuklarıdır.
2) Kayıt dışı sektörün
ve KOBİ’lerin ucuz emek gücü talebi: Çocuk işçiliği, kayıt dışı sektörde
yoğunlaşmaktadır. Kayıt dışı sektörde çalışan iki büyük işçi grubu, kırdan kente
göç etmiş proleterler ile çocuk işçilerdir. Bu sektördeki çocuk işçilerin
büyük çoğunluğu ise kırdan kente göç eden ve çoğunlukla varoşlarda yaşayan ailelerin
ikinci kuşağına dâhildir. Kayıt dışı sektörde, mesleki eğitim yoktur, istihdam
düzensizdir ve çocuklar yasa dışı işlerde kolaylıkla çalıştırılabilmektedir.
Çocuk işçiliğinin ücretleri düşüktür, verilen işe itiraz ve örgütlenme devre
dışıdır, fiziksel istismar olağandır.
Çocuk işçiliği özellikle
hizmet sektöründe olmak üzere daha çok KOBİ’lerde yaygındır. Bunun nedenleri
daha az vasıflı ve eğitimli emek gücüne olan talep, denetim yokluğunda düşük
ücretle ve uzun süreler çalıştırmanın yaygın olduğu KOBİ’lerde çocuk emek
gücünün patronlar için cazip olması ve sabit sermayesi düşük, teknolojisi geri
olan küçük işletmelerde çocuk emeğinin kullanımının patronlar açısından avantaj
yaratmasıdır. Daha büyük şirketler ise, fason üretim yoluyla küçük şirketlerdeki
ve kayıt dışı sektördeki çocuk emek gücü sömürüsüne katılmaktadır. İhracata
yönelik üretim yapan büyük işletmeler, iş yasalarından doğan yükümlülüklerden
kaçabilmek ve üretim maliyetini minimize edebilmek amacıyla taşeron
uygulamalarına başvurmaktadır. Bu yolla kayıt dışı sektördeki ucuz işgücünü
oluşturan çocuk emeğinden faydalanmaktadırlar. Özellikle ihracata dönük üretim
yapan endüstrilerde faaliyet gösteren işletmeler açısından çocuk emeğinin
sömürüsü, dünya pazarlarında rekabet gücünü belirleyen en önemli faktörlerden
biridir. 1980’lerden buyana az ve orta gelişkinlikteki kapitalist ülkelerde
ihracata dönük üretim modeli içerisinde patronlar, işgücü maliyetini kısıp
rekabet avantajı elde edebilmek için özellikle emek yoğun sektörlerde çocuk
işçiliğine daha çok yönelmiştir.
Çocuk işçiler, patronlar
açısından daha düşük maliyet ve daha az problem demektir. Çocukların emek
güçleri ucuz olduğu kadar, çalışma sürecinde de uysaldırlar, daha az
devamsızlık yapar, daha az kaytarırlar ve verilen tüm işleri yerine getirirler.
İşten çıkarılmaları da erişkin işçilere göre daha kolaydır. Küçük atölyelerde,
kar marjını artırmanın etkili yolu çocuk işçi çalıştırmaktır. Kayıt dışı çıraklık,
günümüzde mesleki eğitim olmaktan çıkarak, çocukları ucuz emek gücü olarak çalıştırmanın
kılıfı haline gelmiştir. Çocukların "çırak" olarak gösterilmesi ise, patronlara
asgari yaş sınırına ilişkin yasal hükümleri ihlal edebilme olanağı vermektedir.
Böylece, mevzuatın belirlediği yaş grubundan daha küçük çocukların istihdam
edilmesi mümkün olabilmektedir.
Kayıt dışı sektör kapsamında
sokak satıcıları, ayakkabı boyacıları ve otopark görevlileri olarak çalışan
çocuklar da yer almaktadır. Bu çocuklar, günlük yaşamlarının önemli bir
dilimini sokaklarda geçirmektedir.
3) Tarımsal üretimin nüfus
artışına olan talebi: Az gelişmiş kapitalist ülkelerde, çocuk işçiliği kayıt dışı sektör yanı sıra tarım sektöründe yoğunlaşmaktadır. Tarımda belirgin masraf
oluşturmadan çocukların üretime katılmaları, ailelerin ürün ve dolayısıyla
gelir miktarını artırmaktadır. Tarımsal üretimde, geleneksel becerilerin
kuşaklar arası aktarımı, çocukların çalışmalara katılımıyla gerçekleşmektedir.
Öte yandan az gelişmiş
kapitalist ülkelerdeki kapitalistleşme süreciyle birlikte kırsaldan kentlere
göç eden bir artı-nüfus bulunmakta, kentlerde tümüyle soğrulamayan bir işsiz
ordusu oluşmaktadır. Kentleşme süreciyle birlikte gelişen işsizlik, çocuk
emeğinin istihdamına yönelik bir eğilimi de beraberinde getirmektedir.
Bu noktada emperyalist
hiyerarşinin üst kesimindeki gelişmiş kapitalist ülkelerin, ucuz emek gücü
talebini bağımlı ve az gelişmiş kapitalist ülkelerin işçi sınıfına ve çocuk
işçilerine, kendi sınırları içerisindeyse azınlıklara ve göçmen işçilere
yönelttiğini hatırlamak gerekmektedir.
ABD'de 1911'de madenlerde çalışan çocuk işçiler |
Türkiye özelinde ise 2012
yılında yasalaşan 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşı 6-13 yaş aralığına
çekilmiştir. Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı, aynı zamanda çocuk işçiliğinin
yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürmüştür.[7]
5) Çocuk işçiliğine dönük
yasal yaptırımların yokluğu, yetersizliği ve denetimsizlik: Çocuk işçiliğine
ket vuracak yasal yaptırımlar ve denetimlerin yokluğu, çocuk işçiliğini teşvik
etmektedir. Ayrıca çocukların en çok çalıştığı yerler olan küçük işletmeler, ev
hizmeti, tarım hizmeti ve sokak işleri iş kanunu dışında kalmaktadır.
Dünyada
çocuk işçiliğinin durumu[8]
Tahminlere göre 2020’nin
başlarında dünyada 63 milyonu kız, 97 milyonu erkek olmak üzere toplamda 160
milyon çocuğun emeği, çalışma yaşamında kullanılmaktadır. Son dört yılda 8,4
milyon çocuk daha çalışma hayatına girmiş bulunuyor. 160 milyon çocuk işçi,
oransal olarak dünyadaki çocukların yaklaşık 1/10’una karşılık gelmektedir.
Toplam çocuk emeğinin
yaklaşık yarısı çocukların sağlığını, güvenliğini ve moral gelişmesini
tehlikeye atacak işlerden oluşmaktadır. Başka bir ifadeyle 79 milyon çocuk,
tehlikeli işlerde çalışmaktadır. 5-17 yaş arasında tehlikeli işlerde çalışan
çocuk sayısına, 2016’dan 2021 Haziran’ına kadarki dönemde 6,5 milyon çocuk
eklenmiş bulunuyor. Dünyadaki çocuk emeği kullanımının çoğunluğu ise Sahra-altı
Afrika bölgesinde yoğunlaşmaktadır.
Afrika’da 92 milyon çocuk,
yani her beş çocuktan biri çocuk işçidir. Asya-Pasifik bölgesinde çocukların %
5,6’lık bir oranını oluşturan 49 milyon çocuk, çocuk işçidir. 8,3 milyon çocuk
işçi Amerika kıtalarında, 8,3 milyon çocuk işçi Avrupa ve Orta Asya’da, 2,4
milyonuysa Arap ülkelerinde bulunuyor.
Çocuk işçilerin oranı erkek
çocuklarda, kız çocuklara oranla daha fazladır. Kırsal bölgelerdeki çocuk
işçiliği, şehirlerdeki çocuk işçiliğin neredeyse 3 katı fazla yaygınlığa
sahiptir. Dünyadaki çocuk işçiliğin % 70’i tarımda (112 milyon çocuk), % 19,7’si
hizmetler sektöründe (31,4 milyon çocuk), %10,3’üyse sanayide (16,5 milyon
çocuk) bulunmaktadır.
Çocuk işçilerin %48’i 5-11
yaş grubunda, %28’i 12-14 yaş grubunda ve %25’i de 15-17 yaş grubunda
bulunuyor. 5-11
yaş arasındaki çocuk işçilerin ¾’ünden fazlası, tarımda çalışmaktadır. Çocuk
işçilerin %72’si ailesi için ve öncelikle tarımda ya da ailenin küçük
işletmesinde çalışıyor.
Çocuk işçiliğinin az gelişmiş
kapitalist ülkelerin bir sorunu olduğu doğru olsa da, ileri kapitalist
ülkelerde de çocuk emeği kullanımı sürmektedir. Örneğin ABD’de pek çok çocuk
tarımsal üretimde çalışmakta olup, bunların büyük bölümü göçmen ailelere
mensuptur.
Türkiye’de
çocuk işçiliği[9]
Öncelikle
çocuk istihdamına ait verilerin tam olarak güvenilir olmadığı belirtilmelidir. Örneğin
kayıt dışı sektörde çalışan çocuklar, istatistiksel verilere dahil
olmamaktadır. Çalışan her 10 çocuktan 8’i ise kayıt dışı çalıştırılıyor.[10]
Okula giden çocukların sayısı 2019 yılında 680 binken, yaklaşık 400 bin çocuk
okul dışında bulunuyor ve bu çocukların önemli bir bölümü kayıt dışı olarak
çalıştırılıyor.[11]
Kayıt dışı olarak çalışan
çocukların önemli bir bölümünü, sığınmacı ailelerin çocukları oluşturuyor.
Türkiye’de 6 milyon göçmen ve mülteci olduğu tahmin ediliyor. Göçmen ve mülteci
çocukları, tarım, sanayi, inşaat, ticaret gibi işkollarında günübirlik ve
güvencesiz şekilde işgücü piyasasına dâhil oluyor. Bu da patronlar açısından,
ücret pazarlığı imkânı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da
geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla
çalıştırabileceği ek bir çocuk işçi kitlesi anlamına gelmektedir.[12] Suriyeli mültecilerin yaklaşık
1 milyonu ilkokul çağındaki çocuklardan oluşuyor ve bunların sadece ¼’ü okula
gidebiliyor. Okula gidemeyen çocukların önemli bir bölümü, çocuk işçiler
ordusuna katılıyor.
İstihdam içinde
değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı ise 1999 yılında 4
milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012
yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine
yükselmiştir.[13]
Aslında yapılan
araştırmalarda Türkiye’deki çocuk işçi sayısının 2 milyonun üzerinde olduğu
belirtiliyor. İstatistiklerde, sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve
meslek eğitimi gören öğrenciler olmak üzere çocuk işçiliğinin ana gövdeleri yer
almıyor. Öte yandan çocuk işgücü anketleri, Türkiye’de mevsimsel olarak, çocuk
işçiliğin en az olduğu Ekim ila Aralık aylarında yapılıyor, bu da çocuk
işçiliğin gerçek boyutlarını gizliyor. Bunlar göz önüne alındığında, bugün
Türkiye’de en az 2 milyon (yaz aylarında 4 milyon civarı) çocuk işçi olduğu
görülmektedir.[14]
TÜİK tarafından 2019 yılının
sonlarında yapılan "Çocuk İşgücü Araştırması" sonuçlarına göre ise Türkiye’de
bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin kişidir.
5-17 yaş grubunda çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içindeki payı
%4,4’tür (bkz; görsel-1). Bu “resmi” veriler, gerçek sayının ve oranın çok
altında bulunuyor.
Görsel-1: TUİK verilerine göre Türkiye'de çocuk işçiliğinin durumu |
Çalışan çocukların %34,3’ü
eğitime devam etmemektedir. Çalışan çocukların çalışma nedenleri şöyledir:
- -
%35,9 ile "hane halkının ekonomik
faaliyetine yardımcı olmak"
- -
%34,4 ile "iş öğrenmek, meslek sahibi
olmak"
- -
%23,2 ile "hane halkı gelirine katkıda
bulunmak"
- -
%6,4'ü ise "kendi ihtiyaçlarını
karşılamak" amacıyla çalıştıklarını ifade etmişlerdir.
Aslında bu nedenleri büyük
oranda üst-belirleyenin hane halkının ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda
bulunmak olduğu görülmelidir. Başka bir deyişle çocuk işçiliğine yol açan en
önemli faktör yoksulluk ve çocuk emeğine ailenin duyduğu ihtiyaçtır.
Çalışan çocukların %30,8'i
tarım, %23,7'si sanayi, %45,5'i ise hizmet sektöründe yer almaktadır. 5-14 yaş
grubunda çalışan çocukların %64’ü tarım sektöründe, 15-17 yaş grubunda çalışan
çocukların ise %51’i hizmet sektöründedir. Daha önce belirttiğimiz gibi, çocuk
işçiliği özellikle hizmet sektöründe olmak üzere kayıt dışı sektör ile KOBİ’lerde
yaygındır. Ayrıca çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında sayılan tarım,
Türkiye’de ücretli ve ücretsiz aile işçisi çocuk işçiliğin en yoğun olduğu sektör
durumundadır.
Çalışan çocukların %66,0'ı
düzenli işyerinde, %30,4'ü tarla-bahçede, %3,0'ı seyyar/sabit olmayan işyeri
veya pazar yerinde, %0,5'i ise evde çalışmaktadır.
Çocuk işçiliğinin bir biçimi
de çıraklık ve stajyerliktir. Bu çocuklar organize sanayide ve fabrikalarda
uzun çalışma saatleri boyunca, çok düşük ücretlerle çalıştırılmaktalar. Çalışma
sürelerinin bir kısmı teorik eğitime ayrılan çıraklar ‘öğrenci’ sayılmakta,
MEB’in belirlediği işkollarında çıraklık sözleşmesi yapılarak ucuza çalışmaktadır.
Stajyer çocuk işçilerin ise notunun yarısını patronlar verdiğinden, koşullara
boyun eğmekteler. Meslek okulları günümüzde sanayinin fason işletmeleri haline
gelmiş bulunuyor.[15] Koç’un “meslek lisesi
memleket meselesi”dir sözü, kendileri için bu liselerin “eğitim” sürecinde
olduğu kadar, sonrasında da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Özel meslek
liselerine son yıllarda giden öğrenci sayısında ise astronomik artışlar
yaşanıyor; buna zemini 4+4+4 eğitim sistemi sağlıyor.
2013 TUİK verilerine göre,
okula devam etmeyen çocuklar için haftalık ortalama fiili çalışma süresi 54,3
saattir.
Oysa
4857 sayılı iş kanunun 71. maddesine göre; temel eğitimini tamamlamış ve okula
gitmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada otuz beş saatten
fazla olamaz. Ancak 15 yaşını tamamlamış çocuklar için bu süre günde sekiz
haftada kırk iki saate kadar artırılabilir.[16]
Ücretli ya da yevmiyeli olarak çalışan çocukların;
- % 3,4’ü sakatlanma ve yaralanma yaşamıştır
- % 34’ü aşırı yorulmaktadır
- 3’te 1’ine işyerinde yemek verilmemektedir
- % 36’sının haftalık izni yok
- Yıllık ücretli izin % 89 için yoktur
- Mesleki eğitim için çalışanların oranı %21,7 seviyesindedir.[17]
Çalışma ortamında sağlığı
olumsuz etkileyen faktörlere bakalım… Çalışan çocukların %12,9'unun aşırı
sıcak/soğuk ya da aşırı nemli/nemsiz bir ortamda çalıştığı görülüyor. %10,8'inin
kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kaldığı anlaşılıyor.
Çalışan çocukların %10,1'i zor duruş şekli/hareketle çalışıyor veya ağır yük
taşıyor. %10’u ise gürültü veya şiddetli sarsıntıya maruz kalıyor. Çalışan
çocukların %6,4'ünün çalıştığı ortamda kaza riski ile karşı karşıya kaldığı, %4,6'sının
ise çalıştığı işyerinde göz yorgunluğu veya görsel odaklanma konusunda risk
altında olduğu belirlenmiş bulunuyor.[18]
Peki iş cinayetleri?.. İSİG
Meclisi’nin araştırmasına göre 2013-2022 yılları arasında en az 616 çocuk işçi
çalışırken hayatını kaybetmiş durumda (bkz; görsel-2).
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi çocuk iş cinayetleri raporundan... |
Sonuç:
Çocuk işçiliğiyle mücadele nasıl olmalı?..
ILO’nun Türkiye’de Çocuk İşçiliği
İle Mücadele Programı (2021-2025) adlı belgede mevsimlik tarım işçisi olarak
çalışan çocuklara ilişkin şunlar yazıyor:
“Mevsimlik tarım işçilerinin
çocukları ekonomik ve sosyal nedenlerden ötürü, 4-7 ay süre ile seyahat eden
ebeveynlerine katılmakta, ailelerinin geçimlerine katkıda bulunmak için
yaşlarına uygun olmayan işlerde çalıştırılmaktadırlar. Çoğunlukla temel
altyapıdan yoksun geçici yerleşim alanlarında ve asgari standartların altındaki
koşullarda yaşayan ailelerin çocukları okula düzenli devam edememekte,
eğitimden geride kalmakta, okul terk riski ile karşılaşmaktadırlar. Tarımda
kullanılan makine ve ekipmanın tehlikeleri, pestisitlere maruz kalma, uzun
çalışma saatleri, iklim koşullarına (sıcak ve soğuk) maruz kalma, ağır yük
kaldırma / taşıma, fiziksel zorlanma, izole ortamlarda çalışma gibi durumlar
olumsuz barınma koşulları ile birleştiğinde çocuklarda yaşamları boyunca
sürecek kronik sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.”[19]
Bu belgeden mevsimlik tarım
işlerinde çalışan çocuk işçilerin koşullarının ne kadar sağlıksız olduğunu bir
kez daha görüyoruz. Fakat ILO’nun sadece mevsimlik tarım işlerindeki çocuk
işçiliğini öncelikli bir sorun olarak değerlendirdiğinin ve Avrupa Birliği’nin
de desteklediği bir mücadele programı/projesi yürüttüğünün, bunun “komşular
alışverişte görsün”den öteye bir anlamı olmadığının altını çizmek gerekiyor. Oysa çocuk işçiliği bir bütün olarak ele
alınmalı ve 18 yaşına kadar tüm çocukların çalışması yasaklanmalıdır. İşsizliği
azaltmak mı istiyorsunuz?.. İşsizler, çocuk işçilerin yaptığı işlerde istihdam
edilsin!.. Bu taleplerin Türkiye kapitalist toplumsal sistemi içerisinde
karşılanması ise mümkün değildir.
Karl Popper’in aşama aşama
ilerlemeyi, parça parça düzeltmeleri öngören pragmatik parça-pinçik toplum
mühendisliği (piece-meal social engineering), kapitalist toplumsal sistem
içerisinde sorunlara liberal bir çözüm yolunu anlatır. Bize göre toplumsal ilişkiler
bir açık sistem oluşturduğundan ve sorunlar, toplumsal sistemin bütünlüğü
içerisinde süreçlerin, eğilimlerin ve etkileşimlerin bileşkesiyle oluştuğundan,
toplumsal ilişkilerin farklı bir iktisadi temelin belirleyiciliğinde yeni bir
düzlemde kurulması gerçekleşmeden, basit çözümleri varmış gibi görünen küçük
ölçekli birçok sorun dahi çözülememektedir. Örneğin ILO’nun bahsettiğimiz mevsimlik
tarım işlerinde çalışan çocuklara dönük projesinde, çocuklara, ailelerine ve
tarımsal üretimde işçi çalıştıran toprak sahiplerine eğitim verilmesi,
çocuklara eğitim materyali, giysi verilmesi ve beslenme desteği sağlanması,
yine çocukların sportif, sanatsal ve kültürel faaliyetlerden faydalandırılması
gibi unsurlara yer verilmektedir. Bu çabaların, mevsimlik tarım işlerinde
çalışan çocuklar için en fazla palyatif (geçici bir yatışma sağlayan) bir
etkisi olacağı, kalıcı, köklü (radikal) ve bütüncül bir çözümü temsil etmediği
açıktır.
Başka bir çocuk işçiliğiyle
“mücadele” örneğine, UNICEF’in çalışmalarına bakalım:
“Çocuk işçiliğini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalarımız, 5 temel bileşene dayanmaktadır:
- Çocuk işçi olarak çalıştığı veya risk altında olduğu belirlenen Türk vatandaşı veya sığınmacı çocuklar ve ailelerinin çocuk koruma, sosyal koruma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini artırmak;
- Mesleki Teknik Eğitim ve çıraklık programlarının kapasitelerini güçlendirerek örgün eğitim yoluyla mesleki beceri kazanımı ve nitelikli istihdama geçişi artırmak;
- Ulusal düzeyde çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasından ve faaliyetlerin koordinasyonundan sorumlu kurumların kapasitelerinin güçlenmesine katkıda bulunmak;
- Çocuk işçiliğini normalleştiren ve süreklilik kazandıran düşünce ve toplumsal ön kabulleri değiştirmek ve
- Çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik politika savunu çalışmalarının ve sosyal koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi amacıyla bilgi ve kanıt üretmek.”[20]
Çocuk işçiliğinin
nedenlerine değinmiştik. Bu nedenlerin ortadan kaldırılmasına, çocuk
işçiliğinin oluşumunun önlenmesine yönelik tavır alamayacak olan UNICEF de, ILO
gibi zevahiri kurtarma derdinde…
Bize göre, çocukların eğitim
süreci, üretim süreçleriyle uyumlu hale getirilmeli ve eğitimleri boyunca
öğrenciler yalnızca üretim işlemlerini tanımak amacıyla belirli pratiklerde
bulunmalıdır. Öğrencilerin üretime katılması, örneğin “çıraklık”, “stajyerlik”
adları altında işgücü olarak kullanılmaları amaçlı olmamalı, eğitimlerinin
nitelikli ve yeterli olması açısından sağlanmalıdır.
Hükumetlerin çocuk işçiliği
konusunda tek yaptığı bazı sınırlı yasaklayıcı hukuksal düzenlemelerin
getirilmesidir. Aslında bu düzenlemelerle 18 yaşın altındaki çocukların
çalıştırılabilmesinin yasal zemini oluşturuluyor. Bir de kapitalist devletler,
çıraklık ve stajyerlik gibi konulara meşruiyet kazandıran mevzuatı yürürlüğe
koyuyor. Yapmadıkları da var elbette; denetimler, kayıt dışı sektörle mücadele
gibi…
Çocuk işçiliğinin kökünün
kazınması için, kar amaçlı üretimin yerine planlı, bilimsel kamucu bir üretim
sisteminin kurulması, refah içerinde yaşanılan bir toplumsal ilişkiler
sisteminin oluşturulması ve çocukların haklarını güvence altına alan
yasal/anayasal düzenlemelerin yapılması gereklidir. Bu toplumda, büyük ya da
küçük ölçekli, radikal ya da reformist birçok toplum mühendisliği örnekleri
uygulanacak ve bunlar arasında çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması da yer
alacaktır.
[1] https://www.ilo.org/ankara/areas-of-work/child-labour/WCMS_774760/lang--tr/index.htm Erişim tarihi: 06.11.2022
[2] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/9784 Erişim tarihi: 08.11.2022
[3] https://www.isigmeclisi.org/20752-cocuk-iscilik-yasaklansin-son-dokuz-yilda-en-az-556-akp-li-yillarda-en Erişim tarihi: 10.11.2022
[4] https://disk.org.tr/2015/04/disk-ar-turkiyede-cocuk-isciligi-gercegi-raporu-2015/ Erişim tarihi: 10.11.2022
[5]https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---europe/---ro-geneva/---ilo-ankara/documents/publication/wcms_774760.pdf Erişim tarihi: 06.11.2022
[6] Çocuk işçiliğinin nedenleri konusunda
yararlanılan kaynaklar: i) https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2154258 Erişim tarihi: 06.11.2022 ii) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/9784 Erişim tarihi: 07.11.2022 iii) https://evrimagaci.org/cocuk-isciler-ve-cocuk-hukuku-neden-cocuk-isciler-var-8711 Erişim tarihi: 10.11.2022
[7] https://disk.org.tr/2015/04/disk-ar-turkiyede-cocuk-isciligi-gercegi-raporu-2015/ Erişim tarihi: 10.11.2022
[8]
Child Labour: Global estimates 2020, trends and the road forward, 10 Haziran
2021
[9] Bu başlık altındaki sayısal veriler
için temel kaynak; https://www.ilo.org/ankara/projects/child-labour/lang--tr/index.htm Erişim tarihi: 08.11.2022
[10] https://haber.sol.org.tr/haber/20-yas-duzenlemesinin-gorunmeyen-yuzu-cocuk-isci-gercegi-817 Erişim tarihi: 09.11.2022
[11] https://haber.sol.org.tr/haber/bu-duzenden-cocuklara-dusen-cocuk-isci-ordusu-buyuyor-cocuk-isci-cinayetleri-katlaniyor-6811 Erişim tarihi: 09.11.2022
[12] https://www.isigmeclisi.org/20752-cocuk-iscilik-yasaklansin-son-dokuz-yilda-en-az-556-akp-li-yillarda-en Erişim tarihi: 10.11.2022
[13] https://disk.org.tr/2015/04/disk-ar-turkiyede-cocuk-isciligi-gercegi-raporu-2015/ Erişim tarihi: 10.11.2022
[14] https://www.isigmeclisi.org/20752-cocuk-iscilik-yasaklansin-son-dokuz-yilda-en-az-556-akp-li-yillarda-en Erişim tarihi: 10.11.2022
[15] https://www.isigmeclisi.org/20752-cocuk-iscilik-yasaklansin-son-dokuz-yilda-en-az-556-akp-li-yillarda-en Erişim tarihi: 10.11.2022
[16] https://evrimagaci.org/cocuk-isciler-ve-cocuk-hukuku-neden-cocuk-isciler-var-8711
Erişim tarihi: 10.11.2022
[17] https://disk.org.tr/2015/04/disk-ar-turkiyede-cocuk-isciligi-gercegi-raporu-2015/ Erişim tarihi: 10.11.2022
[18] https://haber.sol.org.tr/haber/bu-duzenden-cocuklara-dusen-cocuk-isci-ordusu-buyuyor-cocuk-isci-cinayetleri-katlaniyor-6811 Erişim tarihi: 09.11.2022
[19]https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---europe/---ro-geneva/---ilo-ankara/documents/publication/wcms_774760.pdf Erişim tarihi: 06.11.2022
[20] https://www.unicef.org/turkiye/%C3%A7ocuk-i%C5%9F%C3%A7ili%C4%9Fi Erişim tarihi: 09.11.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.