Mahmut Boyuneğmez
“Siyasi parti ve örgütler olarak; ekmek, barış, özgürlük diyen tüm ilerici güçleri gittikçe gericileşen ve otoriterleşen tek adam yönetimine karşı gerçek bir demokrasi, barış ve demokratik bir Türkiye inşa etmek için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi
Emekçi Hareket Partisi
Emek Partisi
Halkevleri
Sosyalist Meclisler Federasyonu
Sol Parti
Toplumsal Özgürlük Partisi
Türkiye İşçi Partisi
20 Şubat 2025”
İşte böyleydi sosyalist
örgütlerin ve yasal Kürt hareketinin bir-iki ay önceki çağrısı. İnanılmaz değil
mi?.. Yakın zamanda “birlikte mücadele” için güç birliği yapıyorsunuz, kısa zaman
sonra 19 Mart günü geldiğinde sokaklara taşan toplumsal öfke ve itirazları
örgütlemek, oluşan toplumsal harekete bir yön vermek, eylemlilik takvimi
açıklayıp, çeşitli etkinliklerle desteklemek, mevcut iktisadi krizden ve siyasi
iktidardan kurtulmanın yolu olarak somut önerilerle, yapılacaklar listesiyle
halkın umudunu ve direnişini sırtlayıp geleceğe taşımak için kılınızı
kıpırdatmıyorsunuz. Varsa yoksa CHP, “o ne derse o olur” şeklinde bir anlayışla
bu partinin kuyruğuna takılıp, “faşizme karşı cephe/direniş hattı” oluşturmaya
koyuluyorsunuz. Bu bir akıl tutulması, bir öncü olamama durumu, teorik olarak
yaşananları okuyamama ve yakın geleceği öngörememe hali, değilse nedir?..
Türkiye sosyalist solunun hal-i pür melali budur.
Bianet.org sitesinde 9 Nisan 2025
tarihli “Sol, üzerine düşeni yapacak mı?” adlı yazısında Onur
Hamzaoğlu bakın ne yazıyor:
“İçinde bulunduğumuz dönem, 21.
yüzyıl faşizmi “birlikte mücadeleyi” hatta cephe mücadelesini gerekli kılıyor. Mücadeleye
solun, sosyalistlerin “rengini verebilmesi” ve nihayetinin Türkiye halkları,
işçi sınıfı, kadınları, gençleri için bir kazanım olabilmesi için birlikte
mücadelenin-cephenin içinde ayrı ayrı değil, ortaklaşabilmiş bir yapı olarak
yer almaları gerekiyor. Ana muhalefet partisiyle tek tek ilişkilenmek, ayrı
sokaklarda, ayrı meydanlarda olmak yerine “birlikte” olabilmeleri gerekiyor.”
“Ana muhalefet partisiyle” tek
tek ilişki kurulmasın, “birlikte” olunsun deniyor. CHP’nin yer aldığı, yer
almakla kalmayıp bileşenleri üzerinde hegemonyasını/liderliğini kurduğu ve
onaylattığı bir birliktelikten, sosyalist sol parti ve örgütlerin
birlikteliğinden bahsediyor.
19 Mart’tan sonra gelişen sokak
hareketliliği, CHP’yi sokağın nabzını tutacak söylemler kullanmaya ve Saraçhane
önünde barutu çabuk bitecek eylemler için çağrıda bulunmaya götürmüştü. Bu
günlerde sokağa inen kitlelerin arasında bulunup, onlara sosyalist solun
sloganlarını ve söylemlerini taşımak, fiilen eylemcilerin yanında bulunup duygu
ortaklığını düşünsel ortaklaşmaya doğru evriltmeye çalışmak gerekliydi. Fakat
gelinen noktada, sosyalist solun kendi bağımsız çizgisini, politik söylemlerini
ve sloganlarını, iktisadi krizin yoksullaştırdığı ve mevcut iktidara itirazı
olan emekçilere ulaştırması, aralarında bir güç birliği de olduğuna göre geniş
toplumsal kesimlere seslenecek ve onları toparlayacak politik hamleler yapması
beklenmektedir. Sosyalistlerin diğer parti ve örgütleri kapsamaya doğru
genişleyen fakat CHP dışarıda bırakılarak oluşturacağı bir mücadele
birlikteliği yerindedir.
Bu yapılmadığı takdirde, toplumumuzda
biriken itirazlar, öfke ve rahatsızlıklar CHP’nin oy oranlarını artırmaya ve bu
partinin CB adayının toplumsal onayının güçlenmesine yarar. Sosyalistlerin CHP’nin
kuyruğuna takılmadan, bağımsız siyasal hattını emekçilerle buluşturacak
kampanyalara, projelere, etkinlik ve eylemlere ivedilikle gereksinimi olduğu görülmektedir.
Bu konuda inisiyatifsizliğin, toplumsal duyarlılıkları kapsayamamanın sonucu
güçlenme olanağı varken yerinde saymak olacaktır.
Alıntı için kaynak:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.