8 Eylül 2022 Perşembe

Gulag'a Gönderilme Şansı Neydi?

Pavel Krasnov

Çeviren: Mahmut Boyuneğmez

"Kitle Baskıları Teorisinin Mantıksal Bir Analizi" makalesinde, sözde "on milyonlarca bastırılmış insan"ın - en basit mantıksal analize bile dayanamayan bir grup uydurulmuş yalandan başka bir şey olmadığını öğrendik. Ama gerçekte işler nasıldı? GULAG'a kaç kişi gönderildi ve neden? Orada yaşamak ne kadar ürkütücüydü, televizyon propagandası palyaçolarının yalanlarında değil de gerçek hayatta oraya gönderilme şansı ne kadar yüksekti?

Bununla ilgili çok net Sovyet istatistikleri var, çünkü milyonlarca insanı muhasebe ve veri kayıtları olmadan idare etmek tamamen imkânsızdır. Üstelik bırakın koca bir ülkeyi, yüz kişilik bir fabrikayı muhasebesiz işletmek bile mümkün değildir. Bu veriler var ve ciddi bilimsel topluluklardan hiç kimse o yılların istatistiklerini sorgulamıyor. Aksi takdirde, 20. yüzyılın 30'lu yıllarında SSCB hapishanelerinin 2 istatistik kaydı tuttuğuna dair çılgınca bir varsayımda bulunmak zorunda kalacaklardı - gerçek bir tanesi onların kullanması için ve sahte bir tanesi de onlarca yıl sonra yaşayacak insanlar için.

Sovyet Belbaltlag çalışma kampından bir fotoğraf. Bu mahkumların görünüşünü, bir Nazi toplama kampından alınan aşağıdaki fotoğrafla karşılaştırın.

Nazi Ebensee toplama kampından bir fotoğraf.

İstatistiklere bir göz atalım. Ayrıca, SSCB'de sanayileşmenin "milyonlarca köle-tutsak" tarafından yapıldığı iddiasında ne kadar doğruluk payı olduğunu da ortaya çıkaracağız.

Bu konudaki en büyük uzman, 'Perestroyka' döneminde Sovyet arşivlerinde çalışan Viktor Zemskov, şu gerçekleri aktarıyor.[1] "1937'de GULAG'da 1.196.369 mahkûm vardı ve bunların %87'si hırsızlar, dolandırıcılar, vb.’ydi. 1938'de GULAG'da 1.881.570 mahkûm vardı ve bunların %81'i adi suçluydu.”

1939'dan İkinci Dünya Savaşı'na kadar, mahkûmların sayısı, esas olarak cezalarını tamamladıktan sonra serbest bırakmaları nedeniyle düşüyordu. Sıradan suçluların en küçük yüzdesi 1947'deydi - %40 - ama o zaman hapishaneler baba/akraba katilleri, kaçaklar, işbirlikçiler, yağmacılar ve bu türden diğer sözüm ona "masum kurbanlar" gibi savaş suçlularıyla doluydu.

GULAG mahkûmlarının en büyük sayısı 1 Ocak 1950’de 2.567.351’di ve bunların %77'si, çoğunlukla savaş sonrası haydutlar olmak üzere adi suçlulardı.

Bu sayılar ne anlama geliyor? Çok mu yoksa değil mi? 1,9 milyon mahkûm, 'kitlesel baskıların' zirvesi mi, yoksa sıra dışı bir şey değil mi? Bu rakamları bugün 2,3 milyondan fazla insanın hapsedildiği ABD ("demokrasinin beşiği") ile karşılaştıralım.[2]

ABD nüfusu yaklaşık 300 milyon ve 1930'ların SSCB nüfusu yaklaşık 200 milyondu. Oranı yeniden hesaplar ve ABD'nin 1930'larda SSCB'nin nüfusu kadar bir nüfusa sahip olduğunu düşünürsek, o zaman ABD'nin 1,53 milyon mahkûmu olurdu ki bu sözüm ona "baskıların" zirvesindeki düzeyden biraz daha az (1.88 milyon), ama sözüm ona "korkunç 1937"deki düzeyden daha fazla ve 1939'daki tüm GULAG mahkûmlarının sayısına neredeyse eşit.

Şimdi Rusya'da hapishanelerde ve hapishane kamplarında yaklaşık 1,1 milyon erkek ve kadın var. Bunu SSCB'nin nüfusuna (145 ila 200 milyon) oranla yeniden hesaplarsak, o zaman göreli mahkûm sayısının 1937'deki SSCB'den %25 daha fazla ve 1938'deki SSCB'den %25 daha az olduğunu görürüz. Pratik olarak aralarında hiçbir fark olmadığını söyleyebiliriz: Stalin veya Yeltsin-Putin rejimleri döneminde hapsedilmiş olmak eşittir (ÇN: Yeltsin-Putin döneminde hapishanelerdeki “kötü muameleleri” saymazsak-MB).

Ruslara, mevcut hükümet tarafından hapsedilmekten ürkütücü bir korku duyup duymadıklarını sorabilir miyiz? Amerikalılara Bush veya Obama tarafından hapse atılmaktan korkup korkmadıklarını sorabilir miyiz? Güleceklerdir.

SSCB'deki toplam mahkûm sayısı, hiçbir zaman tüm SSCB'nin emek kaynaklarının %2'sinden fazla değildi. Bu nedenle, "SSCB'de sanayileşme, esas olarak köleleştirilmiş mahkûmlar tarafından yapıldı" ifadesi, açık ve cüretkâr bir yalandan başka bir şey değildir. %2'nin ekonomiye ve sanayileşmeye önemli bir katkı sağlaması kesinlikle imkânsızdır. Üstelik mahkûmlar, modern endüstri ve inşaatın yüksek vasıflı işçiler gerektirdiği durumlarda, ancak yeri kazmak gibi en vasıfsız işlerde kullanılabilir.

Ayrıca 1938'e kadar Sovyet sanayileşme görevlerinin çoğu başarıyla tamamlandı (%80'den fazla). Sanayileşme 1928'de başlamış ve fiilen 1939'da tamamlanmıştı.

1938'den önce SSCB'de 1,2 milyondan az mahkûm vardı ve sanayileşmenin en zor döneminde (1934) sadece 0,5 milyon mahkûm vardı. Bu, SSCB sanayileşme yıllarında (1937 yılı dâhil) 'milyonlarca köle-mahkum' olmadığı anlamına gelir - ortalama sayı bir milyondan azdı.

SSCB sanayileşmesinde mahkûmların ortalama yüzdesi, SSCB işgücü kaynaklarının yaklaşık %0,8’iydi. Mahkûmların emeğinin SSCB ekonomisinin inşasına katkısının ihmal edilebilir düzeyde olduğu sonucuna varmalıyız.

SSCB'de cezaların durumu çok karmaşıktı: İç savaştan hemen sonra 4 milyona ulaşan evsiz çocuk varken örneğin ve yine örneğin Polonya, Romanya, Macaristan, Çin, Finlandiya vb. devletlerden SSCB sınırına sızan binlerce özel eğitimli terörist ve komando birliği (bu devletler tarafından ağırlandılar, desteklendiler ve eğitildiler) varken… Ayrıca, SSCB'nin pratikte bir tür askeri kamp olduğu ve bir savaşın diğerini takip ettiği zamanlardı: Orta Asya’daki savaş ('basmatch savaşı'), Çin ile savaş ('KVZhD savaşı'), Japonya ile Hasan çatışması, Japonya ile Halhin-Gol savaşı, İkinci Dünya Savaşı'ndan bahsetmiyorum bile.

Ve tüm bu savaşlara ve ülkenin yıkımına rağmen, Stalin SSCB'sinde toplumdaki mahkûmların yüzdesi, şimdiki ABD'dekiyle aynıydı.

“Gerçekte, 1921'den 1953'e kadar (33 yıl) siyasi karşı-devrimci hükümlü mahkûmların sayısı toplam 3,8 milyonu oluşturmaktadır.”[3]

'Siyasi veya karşı-devrimci suçlular' kimlerdi? Casuslar, parazitler, teröristler, yurt dışından desteklenen haydutlar, Hitler yandaşları, işbirlikçileri, anti-Sovyet ve devlet karşıtı propaganda yürüten kişiler (Nazi ve Japon propagandacıları dâhil) ve devlet karşıtı isyanlara katılanlar, bu suçlardan mahkûm edildi. Ve sürekli savaş içerisindeki Sovyet Hükümeti tarafından tehlikeli olarak kabul edildiler. İç Savaşın yeni bittiği ve Kızıl Ordu'nun SSCB'den ve Bolşevik rejiminden tamamen nefret eden birçok eski muhalifi olduğu dikkate alınmalıdır. Bu "muhalifler" SSCB'ye zarar vermek için her yola başvurmaya hazırdılar.

Bu karşı-devrimci suçlular, sınır dışı edilme ve bazı şehir sürgünleri (765.180 kişi) dâhil olmak üzere çok farklı cezalara çarptırıldılar.

Mahpusların %38,4’ü 5-10 yıl, %35,5’i 3 yıldan 5 yıla kadar, %25,2’si 3 yıldan az ve sadece %0,9’u 10 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmıştır.

Dolayısıyla Gulag'daki ortalama hapis cezası süresi 4 yıldan azdı – özellikle 'demokrasi ve insan haklarının kalesi' ile karşılaştırırsak, bu durum, ezici bir şey değil; ABD’de 2007'de ortalama hapis cezası 5 yıldan fazlaydı (63 ay) (http://www.albany.eduu/sourcebook/pdf/t5252007.pdf)

Stalin dönemindekinden daha kötü durumda olan ABD-GULAG hakkında çığlıkları neden duymuyoruz?

80'lerin sonunda Michael Gorbaçov, Yeltsin'in zamanında daha da genişletilen sözde bir 'rehabilitasyon komisyonu' kurulmasını emretti. Bu 'komisyon'un vardığı sonuçlara göre: "Başsavcılık ofisinin bilgisine göre, 901.127 kişinin yer aldığı 636.302 dava yeniden açılmış ve bunlardan 637.614'ünün rehabilite edildiği ifade edilmiştir."[4] Lütfen sadece 636.302 davanın yeniden açıldığını unutmayın, çünkü diğer davaların tümünde hiçbir suçlunun "rehabilite" edilmiş durumda sayılamayacağı açıktı.

Kusura bakmayın ama 'milyonlarca kurban' nerede?

Bu 'rehabilitasyon komisyonunun' çalışmasına taraflı dersek, yine de çok yumuşak bir terim olur, çünkü orada olup bitenler kısaca tamamen kanunsuz eylemler olarak tanımlanabilir - insanlar birkaç dakika içinde bir kalabalığın içinde 'rehabilite edildi'! Bariz suçlulardan oluşan 'rehabilite edilmiş' bir kalabalık vardı. Pek çok kişi, General Vlasov'un (Hitler'e katılan ve sivillerin katledilmesine katılan biri) 'masum bir kurban' olduğunu iddia etme girişiminin, yalnızca İkinci Dünya Savaşı gazilerinin kitlesel öfkesi nedeniyle başarısız olduğunu söyleyebilir.

Kamuoyuna sunulan birkaç dava, olağanüstü bir küstahlık gösteriyor: Ellerinde silahlarla Sovyet sınırını geçmeye çalışırken yakalanan teröristlerin, yıkıcıların ve casusların 'tahliyeleri'.

Bu komisyonun başkanı, 'Perestroyka'nın kilit isimlerinden biri olan ünlü yalancı ve hain Yakovlev'di. Komisyona verdiği talimata göre, "mahkeme dışı tüm kuruluşlar tarafından suçlu olarak mahkûm edilen herkes artık masum kabul ediliyor." Bu ifade bir sahtekârlıktır, çünkü bahsedilen askeri mahkemeler ve aslında bir suçlunun suçluluğunun bariz olduğu durumlarda (suçüstü yakalamalarda) davaların daha hızlı işlemesi için oluşturulan mahkemeler olan 'üçlü mahkeme' ("troyka") idi.[5] Onaylanmış suçlarına rağmen tüm bu suçlulara 'baskı kurbanları' deniyordu.

Yeltsin 'rehabilitasyon yasası'na (bölüm 5) göre, aşağıdaki suçlardan mahkemede suçlu olduğu yasal olarak elde edilmiş bir kanıtla doğrulanan insanlar 'masum' olarak adlandırıldı: "Sovyet karşıtı propaganda" (savaş zamanı dahil), Sovyet rejimini karalayan bariz yalanların yayılması, bağlılık bahanesiyle Sovyet vatandaşlarının haklarının çiğnenmesi ve hatta 'bastırılmış' denilenlerin Sovyet hapishanesinden kaçması.

Yani bu, Rusya'daki mevcut rejime göre, birinin sözde "bastırılmış" olduğu için hapisten kaçmasının yasal kabul edildiği veya birisinin Sovyet vatandaşlarının haklarını çiğnemesinin iyi olduğu ve birilerinin savaşta ve savaş öncesi dönemde düşman adına hükümet karşıtı yalanlar söylemesinin ve propaganda yapmasının iyi olduğu anlamına gelir. Bütün bunlar sadece hukuk açısından değil, sağduyu ve adalet açısından da anlam ifade etmiyor.

Tüm bu 'temelsiz toplu rehabilitasyonlar' hainlere yardım edemez.

Yakovlev'i bu tür komisyonların başkanlığına atamanın, Hitler'in Goebbels'i Nürnberg mahkemesi başkanlığına veya Judas Iscariot'u İsa Mesih'in barmenliğine atamakla aynı şey olduğunu söyleyebiliriz.

Bu sınırsız sahtekârlık ve yalanlarla bile, “Yakovlev komisyonu”nun tüm resmi sonucu 637.614 “kurban”dır. “Milyonlarca” mavalının izi yok. Bu bilgiyi Rusya'da bulmak o kadar kolay değil - resmi medyada görünmüyor, dolayısıyla 'milyonlarca kişiye baskı uygulandı' yalanını her gün birçok kez duyabiliyoruz.

Peki, Yakovlev'in Putin ile görüşmesinde iddia ettiği gibi '32 milyon kurban' nerede?[6] Bu iddia, sınırsız bir yalan olduğu anlamına mı geliyor? Evet öyle. SSCB'yi öldürmenin temel kamu motivasyonu buydu, değil mi?

Şu noktayı vurgulamam gerekiyor – “düzinelerce milyon” histerisi bir anlık bir hata değildi – bu bir gerçeği sarma ve gizleme operasyonudur. Açıkça 30 ya da 50 milyon vatandaş suçlu olamaz ve bu doğru olsaydı, o zaman herhangi bir ek kanıt olmadan SSCB insanlığa karşı suçtan mahkûm edilebilirdi. Ama 30 yıldan fazla bir süre içinde 600 bin, hatta 3 milyon 'kurban' olduğunu iddia edersek, bir sonraki soru hemen ortaya çıkar: "Neden onları kurban olarak ilan ediyorsunuz; belki de o zamanların Sovyet yasalarına göre gerçek suçlulardır?" Onları 'mağdur' olarak ilan etmek için bu davaları tüm uygun prosedürlerle adil ve bağımsız bir mahkemede yeniden açmamız gerekiyor ve bundan önce kimse onları 'masum' olarak adlandıramaz.

Yakovlevler, Yeltsinler ve 'Gorbaçovlar' gibi hainlerin adalet yarışında şansları yoktu -'hapisten kaçan tüm mahkûmların masum olduğu' gibi açıklamalarından biri bile onları herhangi bir adil mahkemeden kovmak için ve hatta Yakovlev'in bir sahtekâr olduğunu iddia etmek için yeterli bir neden olurdu. Herhangi bir adil soruşturma durumunda 'kitlesel baskı' iddiasının kazanma şansının olmadığını çok iyi biliyorlardı ve bu nedenle tamamen kendi kitle iletişim araçları tarafından kontrol edilen bu baskı histerisini başlattılar.

Ölüm cezasına çarptırılmış ülke masummuş, bu ne anlama geliyor? Evet öyle. Sovyetler Birliği'ne karşı ileri sürülen insanlığa karşı işlenen korkunç suçlar olduğu iddiası tamamen yanlıştır.

Kaynak: https://www.northstarcompass.org/nsc0901/gulag.htm


[1] 1. В.Н. Земсков. ГУЛАГ (историко-социологический аспект) Социологические исследования. 1991, N. 6, C. 10-27; 1991, N. 7, C. 3-16, http://www.hrono.ru/statii/2001/zemskov.html

[3] 1. В.Н. Земсков. ГУЛАГ (историко-социологический аспект) Социологические исследования. 1991, N. 6, C. 10-27; 1991, N. 7, C. 3-16, http://www.hrono.ru/statii/2001/zemskov.html

[5] Игор Пыхалов НЕВИННЫ ЛИ "ЖЕРТВЫ  РЕПРЕССИЙ" http://www.specnaz.ru/article/?817

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.