Pavel Krasnov
Çeviren: Mahmut Boyuneğmez
"Kitle Baskıları
Teorisinin Mantıksal Bir Analizi" makalesinde, sözde "on milyonlarca
bastırılmış insan"ın - en basit mantıksal analize bile dayanamayan bir
grup uydurulmuş yalandan başka bir şey olmadığını öğrendik. Ama gerçekte işler
nasıldı? GULAG'a kaç kişi gönderildi ve neden? Orada yaşamak ne kadar
ürkütücüydü, televizyon propagandası palyaçolarının yalanlarında değil de
gerçek hayatta oraya gönderilme şansı ne kadar yüksekti?
Bununla ilgili çok net
Sovyet istatistikleri var, çünkü milyonlarca insanı muhasebe ve veri kayıtları
olmadan idare etmek tamamen imkânsızdır. Üstelik bırakın koca bir ülkeyi, yüz
kişilik bir fabrikayı muhasebesiz işletmek bile mümkün değildir. Bu veriler var
ve ciddi bilimsel topluluklardan hiç kimse o yılların istatistiklerini
sorgulamıyor. Aksi takdirde, 20. yüzyılın 30'lu yıllarında SSCB
hapishanelerinin 2 istatistik kaydı tuttuğuna dair çılgınca bir varsayımda
bulunmak zorunda kalacaklardı - gerçek bir tanesi onların kullanması için ve sahte
bir tanesi de onlarca yıl sonra yaşayacak insanlar için.
Sovyet Belbaltlag çalışma kampından bir fotoğraf. Bu mahkumların görünüşünü, bir Nazi toplama kampından alınan aşağıdaki fotoğrafla karşılaştırın. |
Nazi Ebensee toplama
kampından bir fotoğraf. |
Bu konudaki en büyük uzman,
'Perestroyka' döneminde Sovyet arşivlerinde çalışan Viktor Zemskov, şu
gerçekleri aktarıyor.[1] "1937'de GULAG'da 1.196.369
mahkûm vardı ve bunların %87'si hırsızlar, dolandırıcılar, vb.’ydi. 1938'de GULAG'da
1.881.570 mahkûm vardı ve bunların %81'i adi suçluydu.”
1939'dan İkinci Dünya
Savaşı'na kadar, mahkûmların sayısı, esas olarak cezalarını tamamladıktan sonra
serbest bırakmaları nedeniyle düşüyordu. Sıradan suçluların en küçük yüzdesi
1947'deydi - %40 - ama o zaman hapishaneler baba/akraba katilleri, kaçaklar,
işbirlikçiler, yağmacılar ve bu türden diğer sözüm ona "masum
kurbanlar" gibi savaş suçlularıyla doluydu.
GULAG mahkûmlarının en büyük
sayısı 1 Ocak 1950’de 2.567.351’di ve bunların %77'si, çoğunlukla savaş sonrası
haydutlar olmak üzere adi suçlulardı.
Bu sayılar ne anlama
geliyor? Çok mu yoksa değil mi? 1,9 milyon mahkûm, 'kitlesel baskıların'
zirvesi mi, yoksa sıra dışı bir şey değil mi? Bu rakamları bugün 2,3 milyondan
fazla insanın hapsedildiği ABD ("demokrasinin beşiği") ile
karşılaştıralım.[2]
ABD nüfusu yaklaşık 300
milyon ve 1930'ların SSCB nüfusu yaklaşık 200 milyondu. Oranı yeniden hesaplar
ve ABD'nin 1930'larda SSCB'nin nüfusu kadar bir nüfusa sahip olduğunu
düşünürsek, o zaman ABD'nin 1,53 milyon mahkûmu olurdu ki bu sözüm ona "baskıların"
zirvesindeki düzeyden biraz daha az (1.88 milyon), ama sözüm ona "korkunç
1937"deki düzeyden daha fazla ve 1939'daki tüm GULAG mahkûmlarının
sayısına neredeyse eşit.
Şimdi Rusya'da
hapishanelerde ve hapishane kamplarında yaklaşık 1,1 milyon erkek ve kadın var.
Bunu SSCB'nin nüfusuna (145 ila 200 milyon) oranla yeniden hesaplarsak, o zaman
göreli mahkûm sayısının 1937'deki SSCB'den %25 daha fazla ve 1938'deki SSCB'den
%25 daha az olduğunu görürüz. Pratik olarak aralarında hiçbir fark olmadığını
söyleyebiliriz: Stalin veya Yeltsin-Putin rejimleri döneminde hapsedilmiş olmak
eşittir (ÇN: Yeltsin-Putin döneminde hapishanelerdeki “kötü muameleleri”
saymazsak-MB).
Ruslara, mevcut hükümet
tarafından hapsedilmekten ürkütücü bir korku duyup duymadıklarını sorabilir
miyiz? Amerikalılara Bush veya Obama tarafından hapse atılmaktan korkup
korkmadıklarını sorabilir miyiz? Güleceklerdir.
SSCB'deki toplam mahkûm
sayısı, hiçbir zaman tüm SSCB'nin emek kaynaklarının %2'sinden fazla değildi.
Bu nedenle, "SSCB'de sanayileşme, esas olarak köleleştirilmiş mahkûmlar
tarafından yapıldı" ifadesi, açık ve cüretkâr bir yalandan başka bir şey
değildir. %2'nin ekonomiye ve sanayileşmeye önemli bir katkı sağlaması
kesinlikle imkânsızdır. Üstelik mahkûmlar, modern endüstri ve inşaatın yüksek
vasıflı işçiler gerektirdiği durumlarda, ancak yeri kazmak gibi en vasıfsız işlerde
kullanılabilir.
Ayrıca 1938'e kadar Sovyet sanayileşme
görevlerinin çoğu başarıyla tamamlandı (%80'den fazla). Sanayileşme 1928'de
başlamış ve fiilen 1939'da tamamlanmıştı.
1938'den önce SSCB'de 1,2
milyondan az mahkûm vardı ve sanayileşmenin en zor döneminde (1934) sadece 0,5
milyon mahkûm vardı. Bu, SSCB sanayileşme yıllarında (1937 yılı dâhil)
'milyonlarca köle-mahkum' olmadığı anlamına gelir - ortalama sayı bir milyondan
azdı.
SSCB sanayileşmesinde mahkûmların
ortalama yüzdesi, SSCB işgücü kaynaklarının yaklaşık %0,8’iydi. Mahkûmların emeğinin
SSCB ekonomisinin inşasına katkısının ihmal edilebilir düzeyde olduğu sonucuna
varmalıyız.
SSCB'de cezaların durumu çok
karmaşıktı: İç savaştan hemen sonra 4 milyona ulaşan evsiz çocuk varken örneğin
ve yine örneğin Polonya, Romanya, Macaristan, Çin, Finlandiya vb. devletlerden SSCB
sınırına sızan binlerce özel eğitimli terörist ve komando birliği (bu devletler
tarafından ağırlandılar, desteklendiler ve eğitildiler) varken… Ayrıca, SSCB'nin
pratikte bir tür askeri kamp olduğu ve bir savaşın diğerini takip ettiği
zamanlardı: Orta Asya’daki savaş ('basmatch savaşı'), Çin ile savaş ('KVZhD
savaşı'), Japonya ile Hasan çatışması, Japonya ile Halhin-Gol savaşı, İkinci
Dünya Savaşı'ndan bahsetmiyorum bile.
Ve tüm bu savaşlara ve ülkenin
yıkımına rağmen, Stalin SSCB'sinde toplumdaki mahkûmların yüzdesi, şimdiki
ABD'dekiyle aynıydı.
“Gerçekte, 1921'den 1953'e
kadar (33 yıl) siyasi karşı-devrimci hükümlü mahkûmların sayısı toplam 3,8
milyonu oluşturmaktadır.”[3]
'Siyasi veya karşı-devrimci suçlular' kimlerdi? Casuslar, parazitler, teröristler, yurt dışından desteklenen haydutlar, Hitler yandaşları, işbirlikçileri, anti-Sovyet ve devlet karşıtı propaganda yürüten kişiler (Nazi ve Japon propagandacıları dâhil) ve devlet karşıtı isyanlara katılanlar, bu suçlardan mahkûm edildi. Ve sürekli savaş içerisindeki Sovyet Hükümeti tarafından tehlikeli olarak kabul edildiler. İç Savaşın yeni bittiği ve Kızıl Ordu'nun SSCB'den ve Bolşevik rejiminden tamamen nefret eden birçok eski muhalifi olduğu dikkate alınmalıdır. Bu "muhalifler" SSCB'ye zarar vermek için her yola başvurmaya hazırdılar.
Bu karşı-devrimci suçlular,
sınır dışı edilme ve bazı şehir sürgünleri (765.180 kişi) dâhil olmak üzere çok
farklı cezalara çarptırıldılar.
Mahpusların %38,4’ü 5-10
yıl, %35,5’i 3 yıldan 5 yıla kadar, %25,2’si 3 yıldan az ve sadece %0,9’u 10
yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmıştır.
Dolayısıyla Gulag'daki
ortalama hapis cezası süresi 4 yıldan azdı – özellikle 'demokrasi ve insan
haklarının kalesi' ile karşılaştırırsak, bu durum, ezici bir şey değil; ABD’de
2007'de ortalama hapis cezası 5 yıldan fazlaydı (63 ay) (http://www.albany.eduu/sourcebook/pdf/t5252007.pdf)
Stalin dönemindekinden daha
kötü durumda olan ABD-GULAG hakkında çığlıkları neden duymuyoruz?
80'lerin sonunda Michael
Gorbaçov, Yeltsin'in zamanında daha da genişletilen sözde bir 'rehabilitasyon
komisyonu' kurulmasını emretti. Bu 'komisyon'un vardığı sonuçlara göre:
"Başsavcılık ofisinin bilgisine göre, 901.127 kişinin yer aldığı 636.302
dava yeniden açılmış ve bunlardan 637.614'ünün rehabilite edildiği ifade
edilmiştir."[4]
Lütfen sadece 636.302 davanın yeniden açıldığını unutmayın, çünkü diğer
davaların tümünde hiçbir suçlunun "rehabilite" edilmiş durumda
sayılamayacağı açıktı.
Kusura bakmayın ama
'milyonlarca kurban' nerede?
Bu 'rehabilitasyon
komisyonunun' çalışmasına taraflı dersek, yine de çok yumuşak bir terim olur,
çünkü orada olup bitenler kısaca tamamen kanunsuz eylemler olarak
tanımlanabilir - insanlar birkaç dakika içinde bir kalabalığın içinde
'rehabilite edildi'! Bariz suçlulardan oluşan 'rehabilite edilmiş' bir
kalabalık vardı. Pek çok kişi, General Vlasov'un (Hitler'e katılan ve sivillerin
katledilmesine katılan biri) 'masum bir kurban' olduğunu iddia etme
girişiminin, yalnızca İkinci Dünya Savaşı gazilerinin kitlesel öfkesi nedeniyle
başarısız olduğunu söyleyebilir.
Kamuoyuna sunulan birkaç
dava, olağanüstü bir küstahlık gösteriyor: Ellerinde silahlarla Sovyet sınırını
geçmeye çalışırken yakalanan teröristlerin, yıkıcıların ve casusların
'tahliyeleri'.
Bu komisyonun başkanı, 'Perestroyka'nın kilit isimlerinden biri olan ünlü yalancı ve hain Yakovlev'di. Komisyona verdiği talimata göre, "mahkeme dışı tüm kuruluşlar tarafından suçlu olarak mahkûm edilen herkes artık masum kabul ediliyor." Bu ifade bir sahtekârlıktır, çünkü bahsedilen askeri mahkemeler ve aslında bir suçlunun suçluluğunun bariz olduğu durumlarda (suçüstü yakalamalarda) davaların daha hızlı işlemesi için oluşturulan mahkemeler olan 'üçlü mahkeme' ("troyka") idi.[5] Onaylanmış suçlarına rağmen tüm bu suçlulara 'baskı kurbanları' deniyordu.
Yeltsin 'rehabilitasyon
yasası'na (bölüm 5) göre, aşağıdaki suçlardan mahkemede suçlu olduğu yasal
olarak elde edilmiş bir kanıtla doğrulanan insanlar 'masum' olarak
adlandırıldı: "Sovyet karşıtı propaganda" (savaş zamanı dahil), Sovyet
rejimini karalayan bariz yalanların yayılması, bağlılık bahanesiyle Sovyet
vatandaşlarının haklarının çiğnenmesi ve hatta 'bastırılmış' denilenlerin Sovyet
hapishanesinden kaçması.
Yani bu, Rusya'daki mevcut
rejime göre, birinin sözde "bastırılmış" olduğu için hapisten kaçmasının
yasal kabul edildiği veya birisinin Sovyet vatandaşlarının haklarını
çiğnemesinin iyi olduğu ve birilerinin savaşta ve savaş öncesi dönemde düşman
adına hükümet karşıtı yalanlar söylemesinin ve propaganda yapmasının iyi olduğu
anlamına gelir. Bütün bunlar sadece hukuk açısından değil, sağduyu ve adalet
açısından da anlam ifade etmiyor.
Tüm bu 'temelsiz toplu
rehabilitasyonlar' hainlere yardım edemez.
Yakovlev'i bu tür
komisyonların başkanlığına atamanın, Hitler'in Goebbels'i Nürnberg mahkemesi
başkanlığına veya Judas Iscariot'u İsa Mesih'in barmenliğine atamakla aynı şey
olduğunu söyleyebiliriz.
Bu sınırsız sahtekârlık ve
yalanlarla bile, “Yakovlev komisyonu”nun tüm resmi sonucu 637.614 “kurban”dır.
“Milyonlarca” mavalının izi yok. Bu bilgiyi Rusya'da bulmak o kadar kolay değil
- resmi medyada görünmüyor, dolayısıyla 'milyonlarca kişiye baskı uygulandı' yalanını
her gün birçok kez duyabiliyoruz.
Peki, Yakovlev'in Putin ile
görüşmesinde iddia ettiği gibi '32 milyon kurban' nerede?[6] Bu iddia, sınırsız bir
yalan olduğu anlamına mı geliyor? Evet öyle. SSCB'yi öldürmenin temel kamu
motivasyonu buydu, değil mi?
Şu noktayı vurgulamam gerekiyor
– “düzinelerce milyon” histerisi bir anlık bir hata değildi – bu bir gerçeği sarma
ve gizleme operasyonudur. Açıkça 30 ya da 50 milyon vatandaş suçlu olamaz ve bu
doğru olsaydı, o zaman herhangi bir ek kanıt olmadan SSCB insanlığa karşı suçtan
mahkûm edilebilirdi. Ama 30 yıldan fazla bir süre içinde 600 bin, hatta 3
milyon 'kurban' olduğunu iddia edersek, bir sonraki soru hemen ortaya çıkar:
"Neden onları kurban olarak ilan ediyorsunuz; belki de o zamanların Sovyet
yasalarına göre gerçek suçlulardır?" Onları 'mağdur' olarak ilan etmek
için bu davaları tüm uygun prosedürlerle adil ve bağımsız bir mahkemede yeniden
açmamız gerekiyor ve bundan önce kimse onları 'masum' olarak adlandıramaz.
Yakovlevler, Yeltsinler ve
'Gorbaçovlar' gibi hainlerin adalet yarışında şansları yoktu -'hapisten kaçan
tüm mahkûmların masum olduğu' gibi açıklamalarından biri bile onları herhangi
bir adil mahkemeden kovmak için ve hatta Yakovlev'in bir sahtekâr olduğunu
iddia etmek için yeterli bir neden olurdu. Herhangi bir adil soruşturma
durumunda 'kitlesel baskı' iddiasının kazanma şansının olmadığını çok iyi
biliyorlardı ve bu nedenle tamamen kendi kitle iletişim araçları tarafından
kontrol edilen bu baskı histerisini başlattılar.
Ölüm cezasına çarptırılmış
ülke masummuş, bu ne anlama geliyor? Evet öyle. Sovyetler Birliği'ne karşı
ileri sürülen insanlığa karşı işlenen korkunç suçlar olduğu iddiası tamamen
yanlıştır.
Kaynak: https://www.northstarcompass.org/nsc0901/gulag.htm
[1] 1.
В.Н. Земсков. ГУЛАГ (историко-социологический аспект) Социологические
исследования. 1991, N. 6, C. 10-27; 1991, N. 7, C. 3-16, http://www.hrono.ru/statii/2001/zemskov.html
[3]
1.
В.Н. Земсков. ГУЛАГ (историко-социологический аспект) Социологические
исследования. 1991, N. 6, C. 10-27; 1991, N. 7, C. 3-16, http://www.hrono.ru/statii/2001/zemskov.html
[5] Игор Пыхалов НЕВИННЫ ЛИ
"ЖЕРТВЫ РЕПРЕССИЙ" http://www.specnaz.ru/article/?817
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.