16 Ekim 2023 Pazartesi

‘Aksa Tufanı’nın düşündürdükleri

Mahmut Boyuneğmez

Aksa Tufanı operasyonunu kısaca değerlendirip, o coğrafya için bundan sonra aslında tek gerçekçi çözümün ne olduğuna değinmek istiyoruz. Filistinli mevcut politik güçler bu çözüm yoluna inanmakta istekli olmayabilir, fakat o coğrafyadaki ve farklı ülkelerdeki komünistlerin, İsrailli ve Filistinli halkları bu çözüm yoluna ikna etmek için çalışmaları, Filistinli direniş örgütlerini etkilemeleri gerekmektedir.

1) 7 Ekim sabahı M-L FHKC ve FDKC dâhil olmak üzere Hamas öncülüğündeki direniş grupları, İsrail’e karşı “Aksa Tufanı” adını verdikleri bir operasyona başlamıştı. İstihbarat örgütlenmesi dâhil İsrail devletinin ruhu duymamıştı. İsrail devletinin uzun erimli bir yerinden etme ve Filistin halkı üzerinde süreklileşmiş terör politikasına karşı verilen bu yanıtla, İsrail devletinin prestiji sarsıldı. Evet bu, Filistin halkının İsrail devletinin zulmüne verdiği bir yanıttı.

2) ABD’nin ve Avrupa Birliği ülkelerinin İsrail devletine desteklerini açıklaması, emperyalist ülke kapitalistlerinin ve burjuva politikacılarının arasındaki işbirliğinin somut bir örneğini oluşturdu. ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletler, bölgeye savaş gemileri ve uçakları gönderiyor. İsrail-Filistin arasındaki savaşın derinleşmesi ve genişlemesi, diğer emperyalist ve bölge ülkelerinin süreçlere müdahil olmaları muhtemel görünüyor.

3) Türkiye solunun Filistin halkının onurlu ve haklı karşı-saldırısını değerlendirirken, “ama sivilleri de öldürüyorlar” şeklindeki bireyci vicdan sızlamalarını değil, yaşananları yıllara yayılmış bir halk kurtuluş mücadelesi için verilen savaş bağlamında dikkate alması isabetlidir.

4) Hamas’ın İran devleti ve Lübnanlı Hizbullahla ilişkileri biliniyor. İsrail hükümeti, Filistin halkının kurtuluş mücadelesini bölmede Hamas’ın varlığından yararlanıyor. Hamas’ın gerici bir örgüt olarak sivilleri öldürme eylemlerinde sınır tanımadığı açık bir gerçeklik. Elbette Hamas’ın ve sivil insanlara uyguladığı “terör”ün savunulacak bir tarafı bulunmuyor. Fakat Aksa Tufanı karşı-saldırısının, Filistin halkının üzerindeki zulme karşı bir tepki/isyan olduğunu görmek gerekiyor.

5) Bundan sonrası gerçekten “tufan”… İsrail, ABD ve Avrupalı emperyalist devletlerin de desteğiyle, Filistin halkına korkunç bedeller ödetecektir. İsrail devleti “özgüvenine” dönük indirilen darbenin etkisinden çabuk kurtulacak, Filistinli direnişçilere ve Filistin halkına karşı savaşı, bir imha savaşına vardıracaktır.

6) Ulusal kurtuluş mücadeleleri, reel sosyalizmin varlığında ya emperyalist kampın ya da sosyalist kampın etki alanına giriyordu. Bu mücadelelerin başarıya ulaşması, sosyalizmle sonuçlanmasa bile, emperyalist cephenin denetimi altına alamadığı ülkelerin oluşumunu sağlaması açısından değer taşıyordu. Günümüzde reel sosyalizmin çözülüşü sonrasında, ulusal kurtuluş mücadeleleri geçmişteki sosyalizan etkilerden arınmış biçimde veriliyor. İşte bu durum emekçi halklar için aşılması gereken bir handikap oluşturuyor.

7) Filistin halkının kurtuluşunun yolu, tek başına “silahlı mücadele”den değil, kitlelerin siyasal hareketinin ve eylemliliğinin geliştirilmesinden geçmektedir. Filistin halkının mücadelesi, Ortadoğu’daki diğer emekçi halklarla dayanışma içerisinde bulunurken, İsrail halkının kendi hükümetine ve onun politikalarına karşı yürüttükleri mücadeleyle birleşmelidir. Filistinli ve İsrailli emekçi halklar, aralarındaki dayanışmayı yükseltmeli ve sosyalizm mücadelesini güçlendirmelidir. Artık “iki devletli” çözüm yerine, neden barışı ve halkların kardeşleşmesini sağlayacak sosyalist ortak bir devlet kurulmasın, bu doğrultuda mücadele edilmesin sorusunun yanıtı tartışılmalıdır.

8) Filistin halkının özgürleşmesi için İsrail devletinin yıkılması gerekiyor. İsrail devletinin yıkılması demek, bu devletin arkasındaki diğer emperyalist devletlerin desteğinin de çökmesi demektir. Bu yıkılış anti-kapitalist olduğu kadar, anti-emperyalist de olacaktır. İsrail devletinin yıkılması, ancak ve ancak Filistinli ve İsrailli emekçi halkların sosyalist bir devlet/iktidar kurmak için birlikte verecekleri bir mücadelenin ürünü olabilir. On yıllardır verilen mücadelelere bakıldığında, “iki devletli” ve kapitalizmin ufkuyla sınırlı bir çözümün gerçekçi olmadığı görülmektedir. Filistinli ve İsrailli emekçi halkların birlikte mücadeleleriyle kuracakları “sosyalist tek devletli” bir çözümün yollarını aramanın vakti gelmiştir.

9) İsrail Komünist Partisi’nin Hamas dışındaki Filistinli direnişçi örgütlerle ilişkiler kurması, varsa bu ilişkileri geliştirmesi ve o topraklarda emekçi halkların sosyalist iktidarının kurulması için verilecek mücadelenin tek gerçekçi kurtuluş yolu olduğunu göstermesi gerekiyor. “Düşmanımızın düşmanı dostumuz” değildir denmeli, Hamas’a meşruiyet tanınmamalıdır. Diğer Filistinli direniş örgütleriyle İsrailli komünistlerin ve ilericilerin birlikte hareket etmeleri, o topraklardaki emekçi halkların kurtuluşunun sosyalizm mücadelesinden başkaca bir gerçekçi yolunun olmadığını görmeleri gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.