28 Eylül 2022 Çarşamba

AVM’lerden Çıkmak

Kerem Cantekin

05.09.2013

Gezi Parkı Direnişi’nin en ilginç ve üzerinde yeteri kadar durulmadığını düşündüğüm yanlarından birisi AVM karşıtlığıydı. Gezi Parkı Direnişi’nin diğer boyutları ile ilgisiz gibi görünen, ama yine de özellikle ilk günlerde sıklıkla dile getirilen söylemlerin arasında idi, AVM karşıtlığı… Aslına bakılırsa, 90’lardan beri Türkiye’de gelişen yaşam tarzının en problemli yanlarından birisini temsil ediyordu AVM’ler. Sadece AVM’ler de değil, AVM’lere benzeyen ve özellikle orta düzeyde gelir sahibi olan insanların hayatına yerleşen bir dolu başka şey. Mesela tatil köyleri, siteler, plazalar, giderek daha yaygınlaşan özel okullar. Bunlara, İstanbul gibi kentlerde toplu taşımanın giderek daha az kullanılması ve bu araçlar yerine özel araçların tercih edilmesi de eklenebilir. 80’lerin sonundan itibaren yukarıda saydıklarım orta sınıf yaşamının karakteristik boyutları haline gelmeye başladı. Ve bu birbirinden bağımsız görünen boyutların tamamının ortak özelliği orta gelir düzeyine sahip insanları, hem düşük gelirli insanlardan, hem de birbirlerinden koparması.


Mesela AVM’leri düşünelim. Sokaklarda her biri farklı bir kişiye ait bin bir farklı dükkân varken, AVM’lerde, AVM yönetiminin belirlediği çoğu zaman birbirine benzer mağazaların olduğu bir alışveriş ortamı var. Bunun yanında sokakta görebileceğimiz dilenciler, sokak çocuklarının AVM’ye girmesi mümkün değil. Sokak göstericilerinin ve satıcılarının AVM’ye girmesi imkânsız olmasa da çok zor. Bu açılardan baktığımızda siteler ve tatil köyleri de AVM’lerin benzeri yapılar. Eski mahallelerdeki birbirinden farklı insanların ve evlerin yerine siteler, birbirine benzer evlerin ve insanların olduğu yaşam alanları yarattı. Semtler ve mahalleler, orada yaşamayanlar da dâhil herkese aitken, her site, sadece evleri ile değil, evin dışındaki yaşam alanları ile de sadece orada oturanlara ait. Dolayısı ile sitede oturanların kendilerini etraflarındaki Dünya’nın tamamından izole ettiğini söylemek mümkün. Benzer bir durum tatil köyleri için de geçerli. Bir tatil beldesinde, pansiyonda tatil yaptığında o beldedeki insanlarla tanışabilecek, o beldedeki birbirinden farklı yaşam tarzlarını görebilecek insanlar, tatil köylerinde, sadece kendilerine benzer insanların olduğu ve tatil yapmak adına kendilerine sadece birbirlerine benzer standart aktiviteler sunabilen bir mekâna hapsoluyorlar.

Örnekler çoğaltılabilir, ancak bütün bu örneklerin ötesinde bir bütün olarak 90’larda orta gelir seviyesine sahip olan insanların kendi yaşamlarını, daha yüksek standarda yükseltmek ve daha güvenli hale getirmek adına, giderek daha renksiz hale getirdiklerini ve kendilerini daha yalnızlaştırdıkları söylenebilir. Sonuç orta sınıf olarak adlandırılan sınıfın içindeki insanlar önce kendilerinden farklı insanların, giderek birbirlerinin sorunlarından habersiz hale geldiler. İnsanların etraflarındaki topluma güvenleri giderek azaldı. Öyle ki, sokakta gördükleri dilencilerin aslında milyoner olduğuna, bir kafede görüp sohbet ettikleri bir insanın böbreklerini alıp kaçabileceğine, sokakta görüp hastaneye yetiştirdikleri insanın ailesinin başlarına bela olabileceğine inandılar. Öyle ki, zor duruma düştüklerinde onlara yardım edecek belki aileleri dışında kimse olmayacaktı.

80’lerin Özal dönemini değerlendiren arkadaşlarımdan birisinin, bu dönemde özellikle eğitimli kesimin iyi para kazandığını söylediğini hatırlıyorum. Sadece gelir düzeylerine bakıldığında evet belki 80’lerde ve 90’larda bu kesimin kazandığı düşünülebilir. Ama bu kesim elde ettikleri geliri kendilerine daha sağlıksız ve yalnız bir yaşamı inşa etmek için harcadı. Ve sonuç olarak Türkiye’nin en iyi eğitim almış kesimindeki insanların çoğu kendi yalnız ve renksiz yaşamlarının içine hapsoldular.

Etrafımdaki insanlarla çelişme pahasına, bu yaşamı reddetmenin, tatil köyleri dışında tatil yapmanın, AVM’lerde alışveriş yapmamanın, sitelerde değil mahallelerde yaşamanın beni ne kadar ferahlattığını düşünüyorum. Bence Gezi Parkı Direnişi ile de bu kesim daha önce hiç olmadığı kadar bu yaşamın dışına çıktı ve bu yaşamın dışına çıkmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu keşfetti. Direnişin ilk günlerinde kendiliğinden dile getirilen AVM karşıtlığının temelinde bence bu var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[Toplumbilim İçin Materyalist Kılavuz]

Mahmut Boyuneğmez Giriş Maddenin organizasyon düzeyleri ya da gelişim evreleri bulunmaktadır. Bunlara biz temel gerçeklik katmanları diyo...