Kerem
Cantekin
05.09.2013
Gezi Parkı Direnişi’nin en
ilginç ve üzerinde yeteri kadar durulmadığını düşündüğüm yanlarından birisi AVM
karşıtlığıydı. Gezi Parkı Direnişi’nin diğer boyutları ile ilgisiz gibi
görünen, ama yine de özellikle ilk günlerde sıklıkla dile getirilen söylemlerin
arasında idi, AVM karşıtlığı… Aslına bakılırsa, 90’lardan beri Türkiye’de
gelişen yaşam tarzının en problemli yanlarından birisini temsil ediyordu AVM’ler.
Sadece AVM’ler de değil, AVM’lere benzeyen ve özellikle orta düzeyde gelir
sahibi olan insanların hayatına yerleşen bir dolu başka şey. Mesela tatil
köyleri, siteler, plazalar, giderek daha yaygınlaşan özel okullar. Bunlara,
İstanbul gibi kentlerde toplu taşımanın giderek daha az kullanılması ve bu
araçlar yerine özel araçların tercih edilmesi de eklenebilir. 80’lerin sonundan
itibaren yukarıda saydıklarım orta sınıf yaşamının karakteristik boyutları
haline gelmeye başladı. Ve bu birbirinden bağımsız görünen boyutların tamamının
ortak özelliği orta gelir düzeyine sahip insanları, hem düşük gelirli
insanlardan, hem de birbirlerinden koparması.
Örnekler çoğaltılabilir,
ancak bütün bu örneklerin ötesinde bir bütün olarak 90’larda orta gelir
seviyesine sahip olan insanların kendi yaşamlarını, daha yüksek standarda
yükseltmek ve daha güvenli hale getirmek adına, giderek daha renksiz hale
getirdiklerini ve kendilerini daha yalnızlaştırdıkları söylenebilir. Sonuç orta
sınıf olarak adlandırılan sınıfın içindeki insanlar önce kendilerinden farklı
insanların, giderek birbirlerinin sorunlarından habersiz hale geldiler.
İnsanların etraflarındaki topluma güvenleri giderek azaldı. Öyle ki, sokakta
gördükleri dilencilerin aslında milyoner olduğuna, bir kafede görüp sohbet
ettikleri bir insanın böbreklerini alıp kaçabileceğine, sokakta görüp hastaneye
yetiştirdikleri insanın ailesinin başlarına bela olabileceğine inandılar. Öyle
ki, zor duruma düştüklerinde onlara yardım edecek belki aileleri dışında kimse
olmayacaktı.
80’lerin Özal dönemini
değerlendiren arkadaşlarımdan birisinin, bu dönemde özellikle eğitimli kesimin iyi
para kazandığını söylediğini hatırlıyorum. Sadece gelir düzeylerine
bakıldığında evet belki 80’lerde ve 90’larda bu kesimin kazandığı
düşünülebilir. Ama bu kesim elde ettikleri geliri kendilerine daha sağlıksız ve
yalnız bir yaşamı inşa etmek için harcadı. Ve sonuç olarak Türkiye’nin en iyi
eğitim almış kesimindeki insanların çoğu kendi yalnız ve renksiz yaşamlarının
içine hapsoldular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.