Konu: İşsizlik oranının, işçi sınıfındaki gerçek düzeyinin saptanması için bir öneri.
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)’nun “istihdam” tanımına, ücretli-maaşlı, yevmiyeli çalışanların yanı sıra “kendi hesabına çalışanlar”, “işverenler” ve “ücretsiz aile işçileri” kategorileri dâhil edilmektedir. Üretici kooperatifi üyeleri, mesleki bilgi ve görgülerini artırmak amacıyla belirli bir menfaat (ayni ya da nakdi gelir, sosyal güvence, cep harçlığı, bahşiş vb.) karşılığında çalışan çıraklar ve stajyer öğrenciler de “istihdam” halinde olanlar kapsamına alınmaktadır. TÜİK’in “işgücü” olarak değerlendirmeye aldığı kesimse, “istihdam edilenler” ile “işsizlerin” oluşturduğu nüfusu kapsamaktadır.[1]
TÜİK’e göre bir kişinin işsiz olarak tanımlanabilmesi için, şu üç koşulu
birlikte sağlaması gerekmektedir: “Çalışabilir çağdaki nüfusa dâhil olan
kişilerden;
a. Referans döneminde bir işi olmayan,
ücretli, kendi hesabına veya işveren olarak ‘bir saat bile olsa’ bir işte
çalışmayan,
b. Referans haftası ile biten son 3 ay içinde
iş aramak üzere, ücretli, kendi hesabına veya işveren olarak çalışmak üzere iş
arayan (iş arama kanallarından en az birini kullanmış olan),
c. Referans dönemini takip eden iki hafta
içinde işbaşı yapabilecek durumda olanlar.”[2]
“işsiz” sayılmaktadır.
Bu tanımlara ve
kıstaslara göre düzenlenmiş Hanehalkı İşgücü Anketi’yle elde edilen veriler,
“işsizlik oranının” bulunmasında kullanılmaktadır. “TÜİK-işsizlik oranı”,
“işsizler”/“işgücü” formülüyle hesaplanmaktadır. Bunu 2006 yılı verilerini
dikkate alarak örneklendirelim: 2006 yılında TÜİK verilerine göre 2 milyon 328
bin kişi “işsiz”, 22 milyon 751 kişiyse “işgücü” olarak görünmektedir. Bu
durumda 2 milyon 328 bin/22 milyon 751=%10,2 “işsizlik oranı” olarak
sunulmaktadır.
Hesaplanan bu
işsizlik oranına, “sahte işsizlik oranı” denmelidir. TÜİK-işsizlik oranını
“sahte” olarak nitelendirmemizin iki nedeni bulunmaktadır. Birincisi,
işsizlerin niceliği eksik bir biçimde hesaba katılmaktadır. İkincisi, işsizlik
oranı hesaplanırken dikkate alınan “işgücü” niceliğine, patronların,
esnafların, ücretsiz aile çalışanlarının sayıları da dâhil edilmektedir.
Sonuçta “TÜİK-işsizlik oranı”, işçi sınıfının işsizlik oranını
yansıtmamaktadır. İşsizlik oranı TÜİK tarafından, gerçekte olduğundan daha
düşük düzeylerde gösterilmektedir.
Biz, işsizlik
oranı hesaplanırken dikkate alınacak işgücü kapsamına patron sınıfının,
geleneksel küçük burjuvazi ve köylü sınıfının büyüklüklerinin dâhil edilmemesi
gerektiğini, işgücü olarak sadece işçi sınıfının niceliksel toplamının dikkate
alınması gerektiğini savunuyoruz. Sadece işçi sınıfının sahip olduğu metalaşmış
işgücüne, proleter işgücü diyoruz. Üstelik işsizlik oranı hesaplanırken
değerlendirmeye alınacak işsiz kitlesinin büyüklüğüne, “işgücüne dâhil
olmayanlar” kategorisindeki “iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar”ın[3] da
eklenmesi gerektiğini öne sürüyoruz.
Dolayısıyla proleter
işgücü sayısını bulmak için, “TÜİK-işgücü” sayısından, “kendi hesabına
çalışanlar”, “işverenler”, “ücretsiz aile işçileri” olarak adlandırılanların
niceliğini çıkarmak gerekmektedir. Proleter işgücü sayısı, ücretli-maaşlı ya da
yevmiyeli olarak çalışanların sayısına, gerçek işsiz sayısı eklenerek de
bulunabilmektedir. Örnek olarak seçtiğimiz 2006 yılı için, “kendi hesabına
çalışanlar” 4 milyon 555 bin, “işverenler” 1 milyon 162 bin ve “ücretsiz aile
işçileri” 2 milyon 678 bin kişidir. Bu sayıların toplamı olan 8 milyon 395 bin
kişi, işgücünü satmadığından işçi sınıfının nicel büyüklüğüne dâhil
edilmemelidir. Çalışan işçilerin sayısı, “TÜİK-istihdam” sayısından bu sayıyı
çıkararak ya da doğrudan ücretli-maaşlı ve yevmiyeli çalışanların sayıları
toplanarak elde edilebilmektedir. Bu durumda 2006 yılında, 12 milyon 028 bin
kişi ücretli-maaşlı ya da yevmiyeli olarak çalışmaktadır.[4]
2006 yılı için işçi sınıfının işsizlik oranı (“gerçek işsizlik oranı” da
denebilir) hesaplanırken kullanılması gereken işgücü niceliği, bu sayıya, 2006
yılı için hesapladığımız işsiz sayısının eklenmesiyle bulunur.
İşsiz sayısını daha
gerçekçi biçimde hesaplamak içinse, “TÜİK-işsiz” sayısına, “işgücüne dâhil
olmayanlar” kategorisine dâhil edilmiş olan “iş bulma ümidi olmayanlar” ve
“diğer-iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar”ın niceliğini eklemek gerekir.
Örnek olarak dikkate aldığımız 2006 yılında, “iş bulma ümidi olmayanlar”ın
sayısı 624 bin, “diğer-iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar”ın sayısı 1 milyon 285
bin olduğuna göre, bu yıl için işgücüne dâhil olmayanlardan toplam 1 milyon 909
bin kişi, yanlış bir biçimde işsizlerin sayısına dâhil edilmemektedir. TÜİK’in
“işsiz” sayısı olan 2 milyon 328 bine bu sayı da eklenince, 2006 yılında bulduğumuz
işsiz sayısı 4 milyon 237 bin kişidir.
İşçi sınıfının işsizlik oranı, elde edilen
işsiz sayısı, işçi sınıfının çalışan ve işsiz olan niceliğine bölünerek
hesaplanmalıdır. Bu durumda 2006 yılı için, sınıfın işsizlik oranı, 4 milyon 237
bin işsiz/(12 milyon 028 bin ücretli-maaşlı ve yevmiyeli çalışanlar+4 milyon 237
bin işsiz) hesaplamasıyla % 26.05 olarak karşımıza çıkmaktadır. Tablo’da 2006,
2007, 2008 yılı ve 2009 Ekim ayında Türkiye’de “işgücü” ile işçi sınıfının
işgücü durumuna ilişkin veriler ve işçi sınıfının işsizlik oranı
yansıtılmaktadır.
|
2006
|
2007
|
2008
|
2009
Ekim
|
TÜİK-işgücü (000)
|
22.751
|
23.114
|
23.805
|
25.319
|
TÜİK-istihdam edilenler (000)
|
20.423
|
20.738
|
21.194
|
22.019
|
TÜİK-işsiz (000)
|
2.328
|
2.376
|
2.611
|
3.299
|
TÜİK-işsizlik oranı (%)
|
10.2
|
10.3
|
11
|
13
|
Çalışan işçiler (ücretli + yevmiyeli) (000)
|
12.028
|
12.534
|
12.937
|
13.319
|
“İşgücüne dahil olmayanlar” içinde “iş aramayıp,
çalışmaya hazır olanlar” (iş bulma ümidi olmayanlar + diğer) (000)
|
1.909
|
1.742
|
1.850
|
1.897
|
Hesaplanan işsiz sayısı (TÜİK-işsiz + “iş
aramayıp, çalışmaya hazır olanlar”) (000)
|
4.237
|
4.118
|
4.461
|
5.196
|
Proleter işgücü (Çalışan işçiler + işsizler)
(000)
|
16.265
|
16.652
|
17.398
|
18.515
|
İşçi sınıfının işsizlik oranı (hesaplanan işsiz
sayısı / proleter işgücü sayısı) (%)
|
26.05
|
24.73
|
25.64
|
28.06
|
Tablo: 15 yaş üstü
işgücü durumu. (Kaynak: TÜİK verilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır)
Tabloda da görüldüğü üzere, 2006, 2007 ve
2008 yılında Türkiye’de işsizlik oranı % 10 düzeyinde değildir. Bu oran, % 25
civarındadır. Bu yıllarda TÜİK tarafından her 10 “işgücünden”[5]
1’i işsiz olarak gösterilmekteyse de, gerçekte 15 yaş üzerindeki her 4 işçiden
1’i işsizdir. Türkiye’de bahsedilen üç yılda, her 3 çalışır durumdaki işçiye
karşılık, 1 işçi, işsiz durumdadır. Kapitalist Türkiye’de çocuk işçiliği
(öğrenim görmesi gerekirken çalışmak zorunda kalan işçi çocuklar) konusuysa bu
yazının sınırlarını aşmaktadır.
2009 Ekim ayı verilerine göreyse, sınıfın
işsizlik oranı %28 düzeyinde görünmektedir. Krizin etkisiyle %3 düzeyinde bir artışın
olduğu anlaşılmaktadır.
Not: Bu yazıda kullanılan veriler TÜİK’in
revize ettiği verilerdir. TÜİK’in ADNKS (adrese dayalı nüfus kayıt sistemi)’ni
dikkate alarak verilerde düzeltmeler yapmış olmasının, işsizlik oranlarını belirgin
biçimde etkilemediğini de belirtmek gerekir.
[1]
TÜİK’in “işgücü” tanımı ve bununla ilişkili diğer tanımlamalar için
bakılabilecek internet adresi; http://www.tuik.gov.tr
[2] http://www.tuik.gov.tr/isgucu/jsp/body/issizacik.jsp.
“Ayrıca, üç ay içinde başlayabileceği bir iş bulmuş ya da kendi işini kurmuş
ancak işe başlamak ya da işbaşı yapmak için çeşitli eksikliklerini tamamlamak
amacıyla bekleyenlerden iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan
kişiler de işsiz kabul edilmektedir.”
[3] http://www.tuik.gov.tr Sitede tanımlar şu şekilde
verilmektedir: “İşgücüne dâhil olmayan nüfus: İşşiz
veya istihdamda bulunmayan kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfustur.
İşgücüne dahil olmayanlar aşağıdaki gruplara ayrılmıştır. İş aramayıp, çalışmaya hazır
olanlar: Çeşitli nedenlerle iş aramayan, ancak 2 hafta içinde iş başı
yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir. İş bulma ümidi olmayanlar:
Bölgede iş bulunmadığına veya bölgede kendisine uygun iş olmadığına inandığı ya
da nereden iş arayacağını bilmediği için iş aramayıp, ancak iş başı yapmaya
hazır olduğunu belirten kişilerdir. Diğer: Mevsimlik çalışma, ev kadını
olma, öğrencilik, irad sahibi olma, emeklilik ve çalışamaz halde olma gibi
nedenlerle iş aramayıp, ancak iş başı yapmaya hazır olduğunu belirten
kişilerdir.” Bu noktada, bütün ev kadınlarını, bütün öğrencileri ve emeklileri
vb. işsiz kategorisi kapsamına aldığımız sanılmamalıdır. Belirtilen kesimlerden
iş aramayıp, “çalışmaya hazır olan”, “2 hafta içinde iş başı yapmaya hazır
olduğunu belirten” kişiler işsiz sayılmıştır. Bu kitle işgücünü satmaya hazır
durumda ama çalışmamaktadır. TÜİK’in “işgücüne dâhil olmayanlar” kategorisi
kapsamında, mevsimlik çalışma, ev işleriyle meşgul olma, eğitim/öğretime devam
etme, emekli, çalışamaz halde olma ve ailevi/kişisel ya da diğer nedenlerle,
“iş aramayan ve iş başı yapmaya hazır olmayanlar” da vardır. Ayrıca, Hacer
Ansal, Suat Küçükçifçi, Özlem Onaran, Benan Zeki Orbay, Türkiye Emek Piyasasının
Yapısı ve İşsizlik, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, Kasım 2000,
s.109-112’da, işsizlik olgusu, işsizlere iş aramayıp iş başı yapmaya hazır
olanlar eklenerek de değerlendirilmiştir.
[4] http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8
- İstihdam Edilenlerin Yillar Ve Cinsiyete Göre İşteki Durumu
[5]
TÜİK “işgücüne”, işçilerin yanısıra patronları, esnafları, köylüleri de dâhil
edilmektedir. “Kendi hesabına çalışanların” ve “ücretsiz aile işçilerinin” de
bir işgücü ya da emekgücü vardır. Ancak bu işgücü ücret karşılığı satılan,
metalaşmış bir işgücü değildir. Bu noktada Marx’ın iki saptamasını hatırlamak gerekir.
Bir; kapitalizmin gelişirken, küçük burjuvazi için genel bir proleterleşme
eğilimi söz konusudur (bkz; özellikle Komünist Manifesto). İki; Kırsal
bölgeler/tarım, sanayi için “saklı artı-nüfus” deposu konumundadır (bkz; Karl
Marx, Kapital I. Cilt, Çeviren: Alaattin Bilgi, Sol Yayınları, Yedinci
Baskı, 2004, s. 612). Türkiye’de nispi artı-nüfusun bu “saklı” kısmı, tarımdaki
“ücretsiz aile çalışanları”dır. Türkiye’de günümüzde kırsal nüfusun %30’lar
düzeyine kadar gerilemiş olması, proleterleşme süreciyle uyumludur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.