Mahmut
Boyuneğmez
Hüsn-ü kuruntu, kanıta, rasyonelliğe ya da gerçekliğe dayanmayan, bunun yerine hayal edilmesi hoş olan şeylere yaslanarak inançlar oluşturulmasıdır. Hamza Yalçın, “Artan mücadele olanakları ve yaklaşan büyük tehlike” adlı yazısında bunu yapıyor (https://odakdergisi2.com/artan-mucadele-olanaklari-ve-yaklasan-buyuk-tehlike/).
“(…) dünyadaki gelişmeler
emperyalistlerin aleyhine ve hatta ezilenlerin lehine devam ediyor. ‘Tek
kutuplu dünya’ gerilerken ‘çok kutuplu’ adı verilen daha adaletli bir dünya
düzeni oluşuyor” şeklinde yazan Yalçın, BRICS+ ülkelerinin
oluşturduğu bloklaşmanın, ABD ve Avrupalı emperyalist ülkelere karşıt bir güç
oluşturduğunu ve “dünya güçler ilişkisinde olağanüstü değişmeler”
olduğunu belirtiyor. Emperyalist dünya düzeninin “daha adaletli”
olacağını boş yere umut ve hayal eden Yalçın, “Batılı neo-liberal güçlerin
yenilgisi Batı’da gerçek solun önünü açabilir. Çin’de kamuculuğun ve halkın
yaşam düzeyinin yükselmesi, Çin’i sosyal refah ülkesi yapma
projesi Batıdaki ve dünyadaki işçi hareketlerinin toparlanması yolunda
büyük olanak sunacaktır. Kapitalizm ayakta kalabilmek için işçi haklarına ve
sosyal haklara saldırıya ara vermek zorunda kalacaktır” diyor. Kapitalist
Çin’e dönük hiçbir dayanağı olmayan beklentilerle düşünüp, “Batı
emperyalizminin” gerileyişiyle, Avrupa’da solun yükselişe geçeceğini düşlüyor.
Yalçın şöyle yazıyor: “BRICS
ve özellikle Çin’in az gelişmiş ülkelerle girdiği ilişkiler daha eşitlikçi ve
karşılıklı gelişmeye daha elverişli bulunuyor.” Oysa Çin, bir
emperyalist ülke olarak, az gelişmiş ülkelerle egemenlik-bağımlılık ilişkileri
kuruyor ve onları hegemonyası altına almaya çalışıyor.
Biryandan Avrupa’da
emekçilerin eylemler içerisinde olduğunu belirten Yalçın, bir yandan da “eylemler
Avrupa’da gelişirse Türkiye bundan çok derinden etkilenecektir”
diyiveriyor. Bu etkileşimin hangi mekanizmalarla nasıl gerçekleşeceği ise önem
taşımıyor, çünkü bir hüsn-ü kuruntu için bunların analizini yapmak gerekmiyor.
“’Otoriterleşme’nin asıl
sebebi Batılı güçlerin demokrasi adı altındaki saldırılarıdır”
şeklinde yazan Yalçın, aslında neoliberal otoriter kapitalist devletten
bahsediyor. Bu konuya dönük yabancılığını “sebep” budur demesiyle belli ediyor.
“Emekçiler servetin ve iktidarın dışına düşürüldü” derken, iktidarın
kapitalist sınıf ile proletarya arasındaki güç ilişkileri olduğunu kavramadığı
görülüyor. Emperyalistler tarafından “AKP iktidarının Türkiye’nin başına
bela edilmesi”nden dem vuran Yalçın, burada Türkiye özelinde somut bir
toplumsal formasyondaki ilişkileri değerlendirme dışına bir çırpıda atıp,
kestirmeden komplocu bir yargıda bulunuyor.
“Sosyalist hareket bu
şartlarda etkisizleşmeye devam ederken dinci faşizm iktidara geldi ve
örgütlendi” diyen Yalçın, somut durumu Marksist
kavramlarla analiz etmediğinden, faşizmin bir kapitalist devlet biçimi olarak
Türkiye’de şu anda bulunmadığını anlayamıyor. “Türkiye’de faşistleşme
süreci” olarak adlandırılması gereken bir süreçler toplamı yaşanmamış
bulunuyor.
Yalçın şöyle yazıyor: “Dünya
güçler ilişkisindeki olağanüstü değişmeler sayesinde Türkiye’nin emperyalist
sömürü ve egemenlikten kurtulma olanakları artıyor.” Emperyalist ülkeler
arasındaki hiyerarşik ilişkilerin değişmesi ve aralarındaki
karşıtlıklar/çelişkilerin başkalaşması ile Türkiye gibi emperyalist zincirin zayıf
halkası haline gelebilecek ülkelerde çelişkilerin oluşması ve yoğunlaşması,
somut analizleri gerektiriyor. Sosyalist bir devrimin “olanaklarının artışı”ndan
değil, gerçekleşebilir bir olanak olarak gündemde olduğunu kavramak gerekiyor.
Yazarın onca lafının arasında
neredeyse tek bir doğru/gerçekçi cümlesi bulunuyor: “Sol gelişemediğinde
onun yerine faşizm gelişiyor.” Bunun anlamı, kriz koşullarında,
sosyalistlerin toplumu almaşık politikalar ve sosyalist ideolojiyle buluşturup,
hatırı sayılır ölçeklerde örgütlenmeler oluşturamadığında, ırkçı/sağcı/faşist
hareketlerin güçlenmesi ve emekçiler üzerinde belli ölçülerde bir hegemonya
kurmasının mümkün olduğudur.
Bu eleştirilerimizin yapıcı olarak görülmesini ve karşılıklı gelişmemize yaramasını diliyoruz. 05.10.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.