Mahmut Boyuneğmez
YGT’ler
korkulması gereken bir “Frankenstein” mı, yoksa açlık, hastalık ve iklim
değişikliği gibi küresel sorunlara çözüm sunabilecek bir umut mu?
Genetik mühendislik, 20. yüzyılın sonlarından itibaren insanlığın tarım, tıp ve çevre sorunlarına çözüm arayışında atılım yaratmıştır. Yeni Genomik Teknikler (YGT), bu alanda en son yenilik olarak öne çıkmaktadır. Peki, bu teknolojiler korkulması gereken bir “Frankenstein” mı, yoksa açlık, hastalık ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlara çözüm sunabilecek bir umut mu? Yeni Genomik Teknikler (YGT), genetik materyali hassas bir şekilde düzenlemek için geliştirilen modern biyoteknolojik yöntemleri kapsamaktadır. Bu teknikler, geleneksel genetik modifikasyon (GMO, eş deyişle GDO) ve klasik ıslah yöntemlerinden farklı bir kategori olarak değerlendirilmektedir. YGT’ler, genetik mühendislikte atılım oluşturmuş, tarım, tıp ve endüstriyel biyoteknoloji gibi alanlarda yenilikçi çözümler sunmuştur [1].
YGT’ler
nedir?
YGT’ler,
genetik materyalde değişiklik yapmak veya gen ekspresyonunu düzenlemek için
kullanılan bir dizi yöntemi içermektedir:
- Gen
düzenleme: CRISPR/Cas9, TALENs (Transcription Activator-Like Effector
Nucleases) ve ZFNs (Zinc Finger Nucleases) gibi araçlarla hedefli
mutajenez.
- Cisgenesis:
Aynı türden veya yakın akraba türlerden gen aktarımı.
- Intragenez:
Aynı türden alınan genetik materyalin yeniden düzenlenmesi.
- Epigenetik
düzenleme: DNA dizisini değiştirmeden gen ekspresyonunu kontrol etme
(örneğin metilasyon).
- RNA
interferansı (RNAi): Genlerin susturulması için kullanılan bir yöntem.
- Yapay
DNA sentezi: Laboratuvarda tasarlanmış DNA dizilerinin kullanımı [2].
YGT’ler,
genetik materyalde istenmeyen değişiklik riskini en aza indirmektedir. Örneğin,
CRISPR/Cas9, tek nükleotit düzeyinde doğruluk sağlayabilmektedir [3].
Geleneksel ıslah yöntemleri on yıllar alabilirken, YGT’ler birkaç yıl içinde
sonuç verebilmektedir. Bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar ve insan
hücreleri gibi çeşitli organizmalarda uygulanabilirlikleri bulunmaktadır.
YGT’ler,
iklim değişikliğine uyum sağlayabilen, hastalıklara dirençli ve verimli bitki
çeşitleri geliştirmede kullanılabilir. Örneğin, CRISPR ile geliştirilen
kuraklığa dayanıklı mısır, Afrika’daki gıda güvenliğini artırma potansiyeline
sahiptir [4]. YGT’lerin, gen terapileri, kanser immünoterapileri, nadir
hastalıkların tedavisi ve kişiselleştirilmiş tıpta kullanımı umut vaat
etmektedir. Örneğin, orak hücre anemisi için CRISPR tabanlı tedaviler klinik
başarı göstermiştir [5]. Endüstrideyse biyoyakıtlar, biyoplastikler ve enzim
üretimi gibi sürdürülebilir ürünlerin üretiminde YGT’lerin yeri olacaktır.
YGT’lerin
sunduğu avantajlar şunlardır:
- Pestisit
kullanımını azaltabilir, su ve toprak kaynaklarını daha verimli kullanmaya
yol açabilir.
- Besin
değeri yüksek (örneğin içeriği zenginleştirilmiş ürünler) ve daha
dayanıklı gıdalar üretilebilir.
- Üretim
maliyetlerini düşürme potansiyeli vardır.
Ancak,
YGT’lerin getireceği olası riskler de göz ardı edilmemelidir. Örneğin, hedefli
mutajenezde “off-target” etkiler (hedef dışı genetik değişiklikler),
beklenmedik sağlık ya da ekolojik sorunlara yol açabilir. Örneğin, YGT ile
geliştirilen bitkilerin yabani akrabalarına gen aktarımı, biyoçeşitliliği
tehdit edebilir [6]. Çevreci gruplar, bu teknolojilerin biyogüvenlik
testlerinin yeterince sıkı olmadığını savunmaktadır [7]. Ayrıca, YGT
ürünlerinin ekosistem üzerindeki uzun vadeli etkileri hâlâ tam olarak bilinmemektedir.
YGT
ürünleri, AB ülkelerinde GMO/GDO olarak sınıflandırılırken, ABD, Japonya,
Avustralya gibi ülkelerde daha esnek düzenlemelere tabidir. AB’nin 2023’te
önerdiği YGT düzenlemeleri, cisgenik ve hedefli mutajenezle üretilen bazı
ürünlerin GMO kapsamından çıkarılmasını öngörmüştür [8]. Bu öneriye karşı
organik tarım savunucuları ve çevreciler, biyogüvenlik testlerinin
gevşetilmesinin ekolojik riskler yaratabileceğini belirtmektedir [9].
Kapitalist
dünyada gen düzenleme, şirketlerin ürünleri patentlemesiyle erişim
eşitsizliklerine yol açacaktır. Oysa birçok bilim insanının ve emekçinin
ortaklaşa faaliyetleriyle oluşturulan teknolojik yeniliklerin, kapitalist
şirketlerin karını artırma ve sermaye birikimi doğrultusunda patentlenmesi
kabul edilemez. Çocuk felci aşısını geliştiren bilim insanlarından biri olan
Sabin’in dediği gibi “Güneş’in patentini alabilir misiniz?” Buna benzer şekilde
insanlığın ortak kullanımında olması ve yaşanılan sorunlara çözüm sunması
gereken tekniklerin, “paraya para katma” saikiyle özel mülkiyetin tasarrufunda
bulunması reddedilmelidir. Açık kaynak biyoteknoloji modelleri geliştirilmesi,
kamu fonlu araştırma ve geliştirme (AR-GE) projeleri yürütülmesi savunulmalıdır.
YGT’lerin küçük çiftçiler ve gelişmekte olan ülkeler için erişilebilir olmasını
sağlayacak çözüm, kapitalist sistemin toplumcu/kamucu sisteme dönüşümüdür.
Komünist dünya toplumunda, Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsü (IRRI)’nün
günümüzde yaptığı gibi biyoteknoloji ürünlerini patentlemeden çiftçilere
sunması söz konusu olacaktır [10].
Öte
yandan insan embriyolarında gen düzenleme, 2018’de Çin’deki CRISPR bebekleri
vakasıyla küresel etik tartışmaları tetiklemiştir [11]. Çinli bilim insanı He
Jiankui, CRISPR/Cas9 gen düzenleme teknolojisini kullanarak insan
embriyolarında genetik değişiklikler yapmış ve bu embriyolardan doğan ikiz kız
bebekler (Lulu ve Nana) dünyaya gelmiştir. Bu vaka, kalıtsal gen düzenlemenin
uzun vadeli etkilerinin bilinmemesi ve etik sınırların aşılabileceği
endişelerini doğurmuştur. Örneğin, düzenlenen genlerin gelecek nesillerde
kanser veya diğer genetik hastalıklara yol açma riski hâlâ araştırılmaktadır.
2023’te DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), insan gen düzenleme için etik bir çerçeve
yayınlamıştır. Ayrıca, bazı ülkeler (örneğin Japonya, İngiltere) kalıtsal gen
düzenlemeyi sınırlı tıbbi amaçlarla onaylamaya başlamıştır. Bu konuda
söylenmesi gereken özetle şudur: Kalıtsal gen düzenleme yalnızca bazı ciddi
hastalıklar için ve sıkı etik denetimle yapılabilmelidir.
Bazı
yorumcuların yanıltıcı bilgileri, tüketicilerin genetik modifikasyonlara karşı
önyargılar geliştirmesine neden olsa da YGT’lerin ürünleri toplumsal hayata
dahil olmakta, tıpta bu tekniklerin kullanımı artmaktadır. Örneğin, 2024’te
CRISPR tabanlı bir gen terapisi, kalıtsal körlük (Leber konjenital amaurosis)
tedavisinde FDA (Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi) onayı almış
durumdadır [12]. ABD ve Japonya, YGT ürünlerini (özellikle SDN-1 tipi hedefli
mutajenez) GMO olarak sınıflandırmamaktadır ve bu durum, bu alandaki
ticarileşme süreçlerini hızlandırmaktadır. Japonya’da CRISPR ile geliştirilen
GABA (beyinde bir nörotransmiter) içeriği yüksek domates piyasaya sürülmüş
bulunmaktadır [13]. Afrika’da ise YGT’ler, gıda güvenliği için umut vaat etmektedir;
Nijerya ve Kenya’da kuraklığa dayanıklı mısır denemeleri devam etmektedir [14].
Arjantin ve Brezilya, YGT ürünlerini hızla ticarileştirmektedir; Arjantin’de
kuraklığa dayanıklı soya fasulyesi onaylanmış bulunmaktadır [15].
Kapitalist
dünyada YGT’lerle üretilen tohumların tekeller tarafından küçük çiftçilere
satılmasıyla, tekeller ile çiftçiler arasındaki egemenlik-bağımlılık ilişkisi
derinleşecek, patentlerle bu ürünlerin insanlık yararına yaygın kullanımının
önüne geçilecektir. Tekellerin bu egemenliğine son verildiğinde, YGT’lerin
insanlık yararına kullanımı olanaklı hale gelecektir. Gelecekte açlığın ve
yetersiz beslenmenin yok edilmesinde kök nedenler olan sömürü ve
eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına ek olarak 2050 yılında ulaşılacak dünya
nüfusu olarak 10 milyar insanı yeterli ve sağlıklı şekilde besleyecek bir gıda
bolluğunun oluşturulması için gıda israfının önlenmesi gibi tedbirlerin yanı
sıra YGT’lerin kullanılması da gerekecektir. Ayrıca bilim insanları YGT’lerin
iklim değişikliğiyle mücadelede “oyun değiştirici” olduğunu vurgulamaktadır
[16].
Hedefli
Mutajenez
Hedefli
mutajenez, bir organizmanın DNA’sında belirli bir gen veya gen bölgesinde
kontrollü ve hassas değişiklikler (mutasyonlar) oluşturmak için kullanılan bir
genetik mühendislik yöntemidir. Rastgele mutasyon tekniklerine kıyasla yüksek
doğruluk sunar ve istenmeyen genetik değişikliklerin riskini azaltır [17].
En
yaygın araç, CRISPR/Cas9’dur. Bir rehber RNA (gRNA), hedef DNA dizisine
bağlanır ve Cas9 enzimi bu bölgede çift sarmal kesimi yapar. Hücre, kesimi
onarmak için homoloji yönlendirmeli onarım (HDR, DNA’nın tamirinde bir şablon
kullanarak hassas değişiklikler yapar) veya non-homolog uç birleştirme (NHEJ,
kesilen uçları rastgele birleştirir ve küçük ekleme/silmeler oluşturur) gibi
mekanizmalar kullanır, bu süreçte istenen genetik değişiklikler tanıtılır [18].
Diğer araçlar, TALENs ve ZFNs’dir.
Bu
mekanizmayla tarımda hastalıklara (örneğin buğdayda pas hastalığı), kuraklığa
veya tuzluluğa dayanıklı bitkiler üretilebilir. Örneğin, mantar dirençli
buğday, pestisit kullanımını azaltabilir [19]. Bu teknoloji, tıpta genetik
hastalıkların tedavisinde kullanılabilir. Orak hücre anemisi ve β-talasemi için
CRISPR tedavileri klinik başarı göstermiştir [5]. Endüstride biyoyakıt
üretiminde verimli mikroorganizmalar da bu teknikle oluşturulabilir.
Hedefli
mutajenezin, hedef dışı mutasyonlar oluşturma riski bulunmaktadır, ancak yeni
nesil Cas9 varyantları bunu azaltmaktadır [20]. Öte yandan insan embriyolarında
gen düzenleme biyoetik kaygılar doğursa da bilim insanları tarafından
saptanacak bir ilkeler ve kurallar bütünlüğünde hangi durumlarda insan
embriyolarına gen düzenlemesi yapılacağı kararlaştırılabilir. Örneğin, ciddi
genetik hastalıkların tedavisi için embriyo gen düzenlemesi kabul
edilebilirken, estetik veya zihinsel özelliklerin geliştirilmesi için buna izin
verilmemelidir [11].
Cisgenesis
Cisgenesis,
bir organizmaya aynı türden veya yakın akraba türlerden (çaprazlanabilir
türler) alınan genlerin genetik modifikasyon yoluyla aktarılmasıdır. Aktarılan
genler, promotör ve terminatör gibi düzenleyici dizilerle birlikte doğal
genetik materyalden türetilir ve yabancı DNA kullanılmaz. Bu durum, cisgenesisi
transgenik yöntemlerden ayırır ve bu teknik, geleneksel ıslaha yakın bir
yaklaşım olarak kabul edilir [21]. Örneğin, bir elma türünde bulunan hastalık
direnç geni, aynı türün başka bir bireyine Agrobacterium tumefaciens (bakteri
yoluyla gen aktarımı) veya gen tabancası (DNA’yı doğrudan hücreye enjekte etme)
ile aktarılmaktadır [22].
Bu
teknoloji, tarımda elma ağaçlarında ateş yanıklığı (Erwinia amylovora) direnci
geliştirmede kullanılmaktadır. Cisgenik elma çeşitleri, kimyasal pestisit
ihtiyacını azaltmıştır [23]. Patateste geç yanıklık (Phytophthora infestans)
direnci, bu teknikle geliştirilmiştir. Örneğin, cisgenik domatesler, raf ömrünü
uzatarak gıda israfını azaltabilir [24]. Bu mekanizmayla meyve ve sebzelerde
tat, besin içeriği veya raf ömrü iyileştirmeleri yapılabilir.
Cisgenesiste
doğal gen havuzuna sadık kalınmaktadır. Ayrıca geleneksel ıslaha göre daha
hızlı sonuç alınmaktadır. Ancak, bazı organik tarım savunucuları, cisgenik
ürünlerin “doğal” olmadığını savunarak organik sertifikasyon kapsamına
alınmasına karşı çıkmaktadır [7].
Intragenez
Biyogüvenlik
riskleri düşük olan bu teknik cisgenesise benzer, ancak aynı türden alınan
genetik materyalin farklı düzenleyici elementlerle (örneğin promotör,
terminatör) birleştirilmesiyle uygulanır. Intragenez, doğal kombinasyonlarda
olmayan düzenlemelere olanak tanır ve cisgenesisten daha esnektir, ancak
transgenik organizmalar kadar tartışmalı değildir [25]. Örneğin, bir bitkinin
hastalık direnç geni, aynı türdeki farklı bir promotörle birleştirilerek
ekspresyonu artırılabilir [26].
Bu
teknik, tarımda kuraklığa veya tuzluluğa dirençli bitkilerin üretilmesinde
kullanılabilir. Besin içeriğinin iyileştirilmesi (örneğin pirinçte A vitamini
artışı) ve endüstriyel bitkilerde verimlilik artışının sağlanması diğer
uygulama alanlarıdır. Intragenez tropikal bitkilerde (örneğin muz, manyok)
stres toleransını artırmak için araştırılmaktadır [27]. Örneğin, intragenik
yöntemlerle geliştirilen A vitamini açısından zengin “altın muz”, bu konudaki
yetersiz beslenme sorununa çözüm sunabilir.
Sonuç
Hedefli
mutajenez, cisgenesis ve intragenez gibi bileşenleriyle yeni genomik teknikler
(YGT’ler), tarım, tıp ve endüstriyel biyoteknolojide atılımlar oluşturma
potansiyeline sahiptir. Hassas tekniklerdir. Bu tekniklerle hızlı sonuç alınır.
Çevresel sürdürülebilirlik avantajına sahiptirler. Şu anda kapitalist dünyada
bu teknolojinin kullanımına ilişkin mevzuatta düzenleyici belirsizlikler
bulunmaktadır. Öte yandan farklı ülkelerde yanıltıcı bilgilerin
yönlendirmeleriyle bu teknolojiye karşı yanlış kamuoyu algıları oluşmaktadır.
YGT’lerden
korkmak yerine, bu teknolojilerin potansiyelini insanlık yararına yönlendirmek
için bilinçli bir mücadele gereklidir. Çevreci grupların biyogüvenlik
endişeleri, daha sıkı testlerle giderilebilir. Ekolojik riskler, kapsamlı saha
denemeleri ve uzun vadeli izleme programlarıyla en aza indirilebilir. Bilimsel
ilerlemeler, şirketlerin kârı için değil, açlık, hastalık ve iklim değişikliği
gibi küresel sorunlara çözüm üretmek için kullanılmalıdır.
Bir
benzetme yapalım. Satrançta her yeni hamleyle birçok olasılık gündeme gelir ve
bunlardan bazıları iyi bir yol haritası sunarken bazıları olumsuzdur.
İçerisinde bulunulan durum avantajlı değilse bile, bu durumu düzeltmenin ve
inisiyatif alarak olumlu bir rota çizmenin olanağı çoğunlukla vardır. YGT’ler
tarihsel bir kazanım olarak değerlendirildiğinde, tekellerin güdümüne
bırakılacak bir rotanın reddedilme ve emekçi toplumsallığın insanlığın yararına
olacak hamleleri yapmasının zamanı gelmiş demektir. Teknolojik gelişmelerden
tedirgin olup, korkuya kapılmak, ilerlemeler karşısında tutuculaşıp, mevcut
olana ya da daha ilkel olanlara sarılmak yerine, yeniliklerden ötürü
heyecanlanıp, potansiyel durumdaki olanakları görmek ve bugünden bu
teknolojilerin eşitlikle ve kapsayıcılıkla tüm insanlığın yararına
kullanılacağı geleceğin toplumunun ilke, değer ve motiflerini dillendirmek
gereklidir.
Not:
Bu makalenin yazılmasında YZ’den yararlanılmıştır.
Kaynaklar
- European
Commission. (2023). New genomic techniques: Q&A. https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/qanda_23_3567
- Lusser,
M., Parisi, C., Plan, D., & Rodríguez-Cerezo, E. (2012). New plant
breeding techniques: State-of-the-art and prospects for commercial
development (JRC Scientific and Policy Reports). European Commission Joint
Research Centre.
- Zhang,
D., Hussain, A., & Manghwar, H. (2021). CRISPR/Cas9 applications in
crop improvement. Trends in Plant Science, 26(9), 875–888. https://doi.org/10.1016/j.tplants.2021.04.007
- International
Service for the Acquisition of Agri-biotech Applications. (2022). Global
status of commercialized biotech/GM crops: 2022. ISAAA.
- Frangoul,
H., Altshuler, D., Cappellini, M. D., Chen, Y.-S., Domm, J., &
Eugster, E. A. (2021). CRISPR-Cas9 gene editing for sickle cell disease
and β-thalassemia. New England Journal of Medicine, 384(3), 252–260. https://doi.org/10.1056/NEJMoa2031054
- Wolfenbarger,
L. L., & Phifer, P. R. (2000). The ecological risks and benefits of
genetically engineered plants. Science, 290(5499), 2088–2093. https://doi.org/10.1126/science.290.5499.2088
- Greenpeace.
(2023). Position on new genomic techniques. https://www.greenpeace.org/eu-unit/issues/nature-food/46582/position-new-genomic-techniques/
- European
Commission. (2023). Proposal for a regulation on plants obtained by
certain new genomic techniques (COM(2023) 411 final). https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX:52023PC0411
- Corporate
Europe Observatory. (2023). New GMOs: Deregulation under pressure. https://corporateeurope.org/en/2023/07/new-gmos-deregulation-under-pressure
- International
Rice Research Institute. (2023). Golden Rice project: Open-access
biotechnology for food security. https://www.irri.org/golden-rice
- Cyranoski,
D. (2019). The CRISPR-baby scandal: What’s next for human gene-editing.
Nature, 566(7745), 440–442. https://doi.org/10.1038/d41586-019-00673-1
- U.S.
Food and Drug Administration. (2024). Approval of CRISPR-based therapy for
Leber congenital amaurosis. https://www.fda.gov/news-events/press-announcements
- Nature.
(2021). Japan’s gene-edited food revolution. Nature Biotechnology, 39(3),
267–268. https://doi.org/10.1038/s41587-021-00854-2
- African
Union. (2023). Policy brief on new genomic techniques for African
agriculture. https://au.int/en/documents/2023-policy-brief-ngts
- International
Service for the Acquisition of Agri-biotech Applications. (2024).
Argentina approves drought-tolerant soybean developed with gene editing. https://www.isaaa.org/kc/cropbiotechupdate/article.asp?ID=20567
- Ricroch,
A., & Martin-Laffon, J. (2022). New genomic techniques and climate
change: Opportunities and challenges. Frontiers in Plant Science, 13,
Article 1025467. https://doi.org/10.3389/fpls.2022.1025467
- Doudna,
J. A., & Charpentier, E. (2014). The new frontier of genome
engineering with CRISPR-Cas9. Science, 346(6213), Article 1258096. https://doi.org/10.1126/science.1258096
- Jinek,
M., Chylinski, K., Fonfara, I., Hauer, M., Doudna, J. A., &
Charpentier, E. (2012). A programmable dual-RNA-guided DNA endonuclease in
adaptive bacterial immunity. Science, 337(6096), 816–821. https://doi.org/10.1126/science.1225829
- Zhang,
Y., Bai, Y., Wu, G., Zou, S., Chen, Y., & Gao, C. (2020).
CRISPR/Cas9-mediated gene editing in wheat for drought tolerance. Plant
Biotechnology Journal, 18(3), 703–712. https://doi.org/10.1111/pbi.13239
- Slaymaker,
I. M., Gao, L., Zetsche, B., Scott, D. A., Yan, W. X., & Zhang, F.
(2016). Rationally engineered Cas9 nucleases with improved specificity.
Science, 351(6268), 84–88. https://doi.org/10.1126/science.aad5227
- Schouten,
H. J., Krens, F. A., & Jacobsen, E. (2006). Cisgenic plants are
similar to traditionally bred plants. EMBO Reports, 7(8), 750–753. https://doi.org/10.1038/sj.embor.7400769
- Vanblaere,
T., Szankowski, I., Schaart, J., Schouten, H., Flachowsky, H., &
Broggini, G. A. L. (2014). Cisgenic apple trees with resistance to fire
blight. Plant Biotechnology Journal, 12(2), 179–188. https://doi.org/10.1111/pbi.12127
- Krens,
F. A., Schaart, J. G., van der Burgh, A. M., Tinnenbroek-Capel, I. E. M.,
& Groenwold, R. (2015). Cisgenic apple trees: Development,
characterization, and performance. Frontiers in Plant Science, 6, Article
286. https://doi.org/10.3389/fpls.2015.00286
- Mattoo,
A. K., & Handa, A. K. (2008). Higher polyamines restore and enhance
metabolic memory in ripening fruit from tomato plants expressing
suppressed lycopene cyclase genes. Plant Biotechnology Journal, 6(7),
679–688. https://doi.org/10.1111/j.1467-7652.2008.00353.x
- Holme,
I. B., Wendt, T., & Holm, P. B. (2013). Intragenesis and cisgenesis as
alternatives to transgenic crop development. Plant Biotechnology Journal,
11(4), 395–407. https://doi.org/10.1111/pbi.12055
- Schaart, J. G., van de Wiel, C. C. M., Lotz, L. A. P., & Smulders, M. J. M. (2016). Opportunities for cisgenesis in fruit breeding. Acta Horticulturae, 1127, 1–8. https://doi.org/10.17660/ActaHortic.2016.1127.1
- Tripathi, L., Ntui, V. O., & Tripathi, J. N. (2022). Genome editing for tropical crops: Challenges and opportunities. Frontiers in Plant Science, 13, Article 834195. https://doi.org/10.3389/fpls.2022.834195
Meftun
YanıtlaSilBu araştırmalar için kim hangi amaçla finansman sağlamaktadır? Finansörlerin, çözülmesini istediği, beklediği sorunlardaki sorumlulukları ne kadardır? Sorunun nedeni olanlar çözümü ister mi? Bu tür araştırmaları sosyalist veya komünist bir ülke kamu kaynakları ile yapmadığı sürece ticari amaçlı olacaktır. Yani sömürüye hizmet eder. Öncelikle etik ve insancıl olduğu, olacağı garanti altına alınmalıdır ki bu olanaksızdır. Örneği nükleer güçtür. Barışçı amaçlarla geliştirilmiş olan bu çalışmalar dünyanın sonunu getirmeye de adaydır.
YanıtlaSil