Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

24 Ağustos 2025 Pazar

İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu'nu Okurken Kılavuz

Bu yazı, Friedrich Engels'in 1845 yılında yayınlanan "İngiltere'de Emekçi Sınıfın Durumu" adlı eserinin temel temalarını, ana fikirlerini ve en önemli tespitlerini özetlemektedir. Eserin oluşum süreci, etkileri ve içerdiği temel değerlendirmeler orijinal kaynaklardan alıntılarla desteklenerek sunulmuştur.


1. Eserin Arka Planı ve Oluşumu

Engels, eserini 1844 Eylül ayında yazmaya başlamış ve Mart 1845'te tamamlamıştır. Eserin Almanca baskısı, dönemin sosyalist eğilimli gazete ve dergilerinde geniş yankı bulmuş, Rusya, Avusturya ve Polonya gibi birçok ülkede ilerici çevrelerde etkili olmuştur.

Engels, bu eseri yazarken çeşitli kaynaklardan yararlanmıştır: otantik kitaplar, meclis komisyonu ve fabrika müfettişlerinin raporları, istatistikler, gazete ve dergi haberleri (özellikle Çartist gazete Northern Star). Ancak eserin oluşumunda Engels'in kendi gözlemleri ve İngiliz işçilerinin anlatımları önemli bir paya sahiptir.

Eserin en belirgin özelliği, Engels'in komünist bir bilinçle ve işçi sınıfının yanında, burjuvaziye karşıt bir konumda olmasıdır. Bu eser, İngiltere'de sanayi devriminin sonuçlarını değerlendiren ilk komünist yazarın ürünüdür.

2. Sanayi Devrimi ve Proletaryanın Oluşumu

Engels, 18. yüzyılın ikinci yarısında sanayi üretim tekniklerindeki önemli değişimleri (mekanik dokuma tezgâhı, buhar makinesi gibi makinelerin geliştirilmesi) ve bunun sonucunda fabrika üretiminin yaygınlaşmasını inceler. Bu durum, emek üretkenliğinde ve sanayi üretiminde muazzam artışlara yol açmış ve modern sanayi işçileri yani proletaryayı oluşturmuştur.

Eser, iplik eğirici ve dokumacılar, örgü ve dantel fabrikalarındaki işçiler, kadın terziler ve şapkacılar, cam ve metal işçileri, maden ve tarım proletaryası gibi farklı işçi kesimlerinin yaşam ve çalışma koşullarıyla mücadelelerini detaylandırır.

Engels'in temel tespitlerinden biri şudur:

  • "İngiltere’de yaşanan sanayi devrimi, mülksüz sınıf olan proletaryanın oluşumunu hızlandırmıştır. Bu sınıfın karşısında mülk sahibi sınıf olan burjuvazi bulunmaktadır. Arada kalan sınıf ve tabakalar giderek yok olmaktadır."

Sanayi devrimiyle birlikte tarımsal bölgelerden kentlere kitlesel göçler yaşanmış, ev içinde yapılan çalışma yerini makineli sanayi üretimine bırakmıştır. İşçilerin bağımsız etkinlikleri yok olmuş ve makinelerin bir parçası haline gelmişlerdir.

3. Kentlerin Rolü ve Sınıf Mücadelesi

Engels, kentlerin toplumsal ilişkiler üzerindeki etkisini derinlemesine analiz eder. Kentlerde insanların "özel çıkarları için kendilerini diğer insanlardan soyutladığını" ve "birbirlerine yararlanılacak nesneler gözüyle baktığını" gözlemler. Bencil bireysel ilişkilerin geliştiği kentlerde, güçsüz konumdaki işçiler yoksulluk içinde bulunmakta ve kapitalistler tarafından ezilmektedir.

Ancak kentler, proletarya açısından olumlu bir yön de taşır:

  • "Büyük kentler, işçi hareketinin doğum yerleridir (…) Proletarya ile burjuvazi arasındaki karşıtlık ilkin kendini büyük kentlerde ortaya koymuştur."

Kentlerde nüfusun merkezileşmesi ve fabrikalarda kolektif üretimin gerçekleşmesi, işçilerin bir sınıf oluşturduklarını anlamalarına yardımcı olur.

4. Rekabet, Yedek Emek Ordusu ve Krizler

Engels'e göre "Herkesin herkesle savaşımı, rekabet olarak gözlenir." Sınıfların içinde ve sınıflar arasında rekabet ve savaşım mevcuttur. İşçiler arasındaki rekabet, onların insanca yaşama koşullarından mahrum olmalarına dayanır ve kapitalistlerin daha fazla kar elde etmesine yarar.

Rekabetin oluşmasında ve ücretlerin düşürülmesinde önemli bir faktör yedek emek ordusudur. Makine kullanımının artışı, yeni makinelerin bulunuşu ve üretimde kullanımı ile iş bölümü, işsizliğin artmasına yol açar. İngiltere sanayisinde gönenç dönemleri dışında her zaman yedek emek ordusu bulunur ve bunalım dönemlerinde "artı-nüfus" artar.

Engels, bunalımların nedeni olarak kar için yapılan üretimi görür. Kapitalizmde üretim doğrudan gereksinimleri karşılamak için değil, kar için yapılmaktadır. Henüz bunalımlara dair bilimsel açıdan yetkin bir kavrayışa sahip olmasa da, Engels'in gözlemleri sonucunda bunalımların her 5 yılda bir yinelendiğini saptaması önemlidir. (1892 önsözünde bu periyodu 10 yıl olarak düzeltecektir.)

Malthus'un nüfus fazlalığından kaynaklanan sefalet teorisini eleştiren Engels, sefaletin nedeninin nüfus fazlalığı olmadığını belirtir. Ayrıca, göçmen İrlandalı işçilerin daha düşük ücretle çalışmasının, İngiltere'de işçi sınıfı içerisindeki rekabeti artırdığını ve ücretlerin düşmesine yaradığını ifade eder.

5. Ahlaki Çöküntü ve Direniş Biçimleri

Engels, İngiliz burjuvazisinin ahlaksız olduğunu belirtir ve işçi sınıfının burjuvazi tarafından yaratılan kötü koşulların, onu ahlak çöküntüsüne iteklediğini ve suç işlemeye hazır duruma getirdiğini gözler. Bu ahlaksal çöküşün panzehiri, burjuvaziye isyan olarak benimsenir.

Burjuvazinin işçileri içki içmeye ve alkolizme teşvik ettiğini, çalışma sürecinin tüketiciliğinin bir dış uyaran olarak alkole gereksinim doğurduğunu vurgular. Alkol tüketimi, dertleri kısa süreliğine unutmanın bir yoludur. Hırsızlık ise, işsiz kalan, yoksullaşmış işçilerin mülkiyete dönük "ilkel, güdüsel bir protestosudur." Ancak Engels, bu bireysel saldırının düzenin suç oluşturucu yapısını yok etmediğinin altını çizer.

Engels, kadınların ve çocukların emeğinin burjuvazi tarafından ücretlerin düşürülmesinde kullanıldığını belirtir. Başlangıçta ahlakçı bir bakışla kadınların fabrika çalışmasına katılımını olumsuzlasa da, ileride kadınların toplumsal üretime katılmasını savunacaktır.

6. Burjuvazi ve Proletarya Arasındaki Farklılıklar

Engels, serf ile işçinin farklı üretim biçimlerinde de olsa emekçi olarak konumlarını ve sömürülmelerini karşılaştırır. Proleterlerin birden çok efendisi olduğu için "emeğini satmada özgür göründüğünü" ancak içinde bulundukları köleliğin gizli, kurnazca örtülü ve ikiyüzlü bir durum olduğunu belirtir. İşçilerin fabrikalardaki çalışması, aç kalmama zorunluluğundan kaynaklanır ve çalışma sürecinde yabancılaşmışlardır. Engels, burada yabancılaşmayı "hayvanlaşma" olarak değerlendirir ve bu hayvanlaşmaya karşı gelişen öfkenin, burjuvaziye karşı savaşıma dönüşmesi gerektiğini ifade eder.

Engels'e göre işçiler, burjuvaziye göre daha insancıldır. Paraya ihtiyaçları olmasına rağmen açgözlü değillerdir. Oysa burjuvalar paraya tapar ve açgözlüdür. İşçiler yoksul olduklarından yoksulun halinden anlar ve yardımseverdir. Burjuvazinin hayırseverliği ise gösteriş içindir ve ikiyüzlücedir.

  • "Sadaka, alandan çok vereni aşağılar; ayaklar altında ezileni daha da toza toprağa bulayan sadaka; aşağılananın, paryanın, toplumun dışına atılanın, önce kendisine kalmış son şeyi, insanlığını da teslim etmesini isteyen sadaka; sizin merhametiniz bir zekât şeklinde onun alnına aşağılanmanın damgasını vurmadan önce onun merhamet dilemesini isteyen sadaka, alandan çok vereni aşağılar."

7. Devlet ve Burjuvazi İlişkisi

Engels, burjuvazi ile devlet arasındaki ilişkiye dair ilk tespitleri bu eserde yapar. Burjuvazinin devlet gücü tarafından korunduğunu, devletin burjuvazinin çıkarlarını savunduğunu ve koruduğunu yazar. Yasaların da burjuvaların kendilerini ve çıkarlarını koruduğunu ve (genel olarak) emekçilerin çıkarlarına aykırı olduğunu belirtir.

8. İşçi Örgütlenmeleri ve Sınıf Mücadelesi

Engels, işçiler arasındaki rekabeti yenmenin yolunun örgütlenme olduğunu vurgular. Sendikaları bu rekabeti yenmenin araçlarından biri olarak görür ve onları sisteme karşı savaşması gereken örgütler olarak tanımlar. Grevleri, işçiler için verecekleri son kavganın eğitim alanları olarak gören Engels, grevlerin toplum düzenini değiştirme sorununu tek başına çözmeyeceğini belirtir.

9. Dönemin İşçi Akımları ve Engels'in Eleştirileri

Engels, İngiltere'de proletaryayı iki akımın temsil ettiğini belirterek bunların eksiklerini değerlendirir:

  • Reformist sosyalistler: İşçi sınıfının öfkesini ve sınıf nefretini değersiz buluyor, insan severliği öğütlüyorlar. İşçi sınıfıyla bütünleşmeyi başaramayan reformist sosyalistlerin, Çartistlerin bakışına ve konumuna gelmesi gerektiğini savunur.
  • Çartist hareket: Teorik olarak geri olsalar da işçilere dayanmakta ve burjuvaziyle radikal biçimde hesaplaşmaktadırlar.

Engels, bu iki akımın sahip oldukları eğilimlerin birleşmesini önermektedir.

10. Engels'in Gelecek Beklentileri ve Sonraki Düzeltmeleri

Engels, eserinde sınıf mücadelelerinin yoğunlaştığını gözler ve devrimin yakın zamanda patlayacağını düşünür. Ancak bu beklentisi tarih tarafından karşılanmamıştır. Ayrıca, burjuvazinin çok az sayıda da olsa bazı öğelerinin komünizme yandaş olabileceği ve devrim sürecine katılabileceği düşüncesini de dile getirir ki, bu da yanlış bir düşüncedir. Engels, 1892 yılında eserine yazdığı önsözde bu yanlış düşünceyi düzeltir.

11. Eserin Bilimsel Yetersizlikleri ve Genel Değeri

Engels, bu eserde ücretlerin nasıl belirlendiğini bilimsel açıdan ortaya koymaz. Ücreti yaşam için gerekli fiziksel ihtiyaçlarla sınırlar ve ücretin toplumsal ve moral bileşenini dikkate almaz. Ahlak konusundaki yaklaşımı da daha sonra aşılacak, ahlakın sınıflar üstü olamayacağını benimsemesiyle değişecektir.

1892 tarihli önsözde Engels, eserinin genel teorik yaklaşımının, o günkü yaklaşımıyla çakışmadığını belirtir. 1844 yılındaki düşüncelerinin, komünizmin gelişim aşamalarından birine işaret ettiğini yazar. Ancak buna rağmen, "İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu" adlı kitapta, işçilerin durumu ayrıntılı biçimde yansıtılır ve onlardan yana tutkulu biçimde tavır alınır. Çeşitli sorunlara bilimsel açıdan yetersiz biçimde, fakat cesaretle değinilir. Bunlara, burjuva siyasal iktisadın ideolojik çerçevesinin ötesinde ve karşısında yer alan bir konumlanışla yaklaşılır.

Sonuç:

Engels'in "İngiltere'de Emekçi Sınıfın Durumu" eseri, sanayi devriminin İngiliz işçi sınıfı üzerindeki yıkıcı etkilerini, ortaya çıkan sefaleti, ahlaki çöküntüyü ve aynı zamanda işçi hareketinin doğumunu ve yükselişini ele alan çığır açıcı bir çalışmadır. Döneminin sınırlı bilimsel araçlarına rağmen, işçi sınıfının içinde bulunduğu somut koşulları betimleme, kentleşmenin toplumsal etkilerini analiz etme, sınıf mücadelesinin önemini vurgulama ve kapitalizmin temel çelişkilerine işaret etme konusunda büyük bir cesaret ve tutku sergilemiştir. Eser, Marksist düşüncenin gelişiminde kritik bir kilometre taşı olarak kabul edilmektedir.Formun Altı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]