MAR
Bu
yazı, "Karl Marx Biyografi" adlı kaynaktan derlenen bilgilerle Karl
Marx'ın hayatını, teorik gelişimini, önemli eserlerini ve Marksizmin ana
temalarını incelemektedir.
1.
Giriş
Karl
Marx'ın biyografisi, SSCB Bilimler Akademisi Kolektifi tarafından hazırlanmış
ve Türkçeye ilk kez 1976 yılında Ertuğrul Kürkçü tarafından çevrilmiştir. Bu
detaylı çalışma, Marx'ın hayatını, teorik gelişimini ve devrimci mücadelesini
kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Marx, insanlığa toplumsal eşitsizliği
ortadan kaldırmanın ve özgür bir toplumsal yaşam kurmanın bilimsel yollarını
gösteren ilk devrimci düşünürdür. Marx hayatı boyunca teorik çalışmaları ile
sınıf mücadelesine ve siyasi pratiğe müdahale eden "militan" kimliği
birleştirmiştir. Marksizmin özünü oluşturan "dünyayı yorumlama önermesinin
ilerisine, dünyayı değiştirme önermesine" geçiş, onun mezar taşına da
kazılı olan ünlü 11. Tezi ile özetlenir.
2.
Karl Marx'ın Hayatı ve Erken Dönem Gelişimi
Çocukluk
ve Gençlik Yılları
Karl
Marx, 5 Mayıs 1818'de Almanya'nın Rheinland bölgesindeki Trier kentinde doğdu.
Babası Heinrich Marx, Aydınlanma düşüncelerini benimsemiş, Rousseau ve Voltaire
gibi Fransız düşünürlerinin eserlerine aşina, liberal görüşlü bir avukattı.
Ailesi, Prusya'daki Yahudilere yönelik baskılar nedeniyle Karl doğmadan kısa
bir süre önce Musevilikten Lutherci mezhebe geçmişti. Karl'ın çocukluğu ve
gençliği, Fransız Devrimi'nin etkilerini yoğun bir şekilde hisseden,
feodalizmin zayıfladığı ve sanayinin gelişmeye başladığı bir bölgede geçti.
Trier, 15.000'den az nüfuslu sessiz bir kent olmasına rağmen,
"varlıklarını sefalet içinde sürdürmeye çalışan şehir yoksullarıyla
varlıklı azınlık arasında keskin bir toplumsal karşıtlık" taşıyordu.
Akademik
Yılları ve Hegel Felsefesiyle İlişkisi
1830
yılında Trier lisesine giren Marx, zekasıyla öne çıkan iyi bir öğrenciydi. 1835
Ekim'inde Bonn Üniversitesi'ne hukuk okumaya başladı ve ardından babasının
önerisiyle Berlin Üniversitesi'ne geçti. Berlin'de, dönemin Alman toplumunun
keskin çelişmeleriyle (Junker iktidarı, burjuvazinin siyasal eşitsizliği ve
halkın sefaleti) yüzleşti. Hegel felsefesine ilgi duyarak Genç Hegelciler
arasına katıldı. Doktora tezini 1841'de Jena Üniversitesi'ne sunarak felsefe
doktoru unvanını aldı. Bu tez, onun ideolojik gelişiminde önemli bir aşamaydı;
zira "bütünüyle Tanrıtanımazlığı savunuyor ve felsefenin gerçeklik
üzerinde etken bir tavır almasında ısrar ediyordu."
Siyasal
Eyleme Başlayışı: Rheinische Zeitung
1841'de
Feuerbach'ın "Hıristiyanlığın Özü" adlı eserinin basılması, Marx'ın
materyalizme geçişini hızlandırdı. Marx, Prusya mutlakiyetçiliğine karşı
mücadelede demokratik özgürlükleri savunarak siyasal eyleme başladı. 1842'de
Köln'de yayımlanan muhalif Rheinische Zeitung gazetesine yazar olarak girdi ve
kısa sürede editörlüğe yükseldi. Gazetedeki yazılarında Prusya sansürünü ve
bürokratik iktidarı eleştirdi, "sansürün gerçekten kökünden tedavisi onun
tümüyle ortadan kaldırılması demektir. Çünkü Kurumun kendisi bir kurum olarak
hastadır" diyerek radikal dönüşümlerin gerekliliğini savundu. Bu dönemde
özel çıkar kavramı, mülkü olanlar ve olmayanlar arasındaki çelişme olarak
somutlaşmaya başladı. Hükümet baskıları sonucunda gazete 1843'te kapatıldı ve
Marx ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Materyalizme
ve Komünizme Geçiş
1843'te
Paris'e taşınan Marx, burada materyalist ve komünist görüşleri tam ve nihai
olarak kabul etti. Deutsche-Französische-Jahrbücher'in ilk sayısında yayımlanan
"Yahudi Sorunu Üzerine" adlı makalesinde “insani özgürleşme”den
bahsederek ve "Hegel'in Tarih Felsefesinin Eleştirilmesine Katkı.
Giriş" adlı makalesinde proletaryayı "bütün insanlığın kurtuluşunu
gerçekleştirebilecek olan sınıf" olarak tanımlayarak bu dönüşümü açıkça
ortaya koydu.
Friedrich
Engels ile Dostluğun Başlangıcı
Marx'ın
Paris'teki döneminde, 1844'te Friedrich Engels ile tanışması hayatında bir
dönüm noktası oldu. Engels'in "İngiltere'de İşçi Sınıfının Durumu"
adlı eseri, kapitalist sömürünün gerçekçi bir resmini çizerek Marx'ın ekonomik
ve toplumsal düşüncelerinin materyalist bir tahlile dayanmasına büyük katkı
sağladı. İki düşünür arasındaki bu dostluk, ortak bilimsel ve devrimci
çalışmalarının temelini oluşturdu. Engels, Marx'ın ailesine düzenli mali destek
sağlayarak onun teorik çalışmalarını sürdürmesine yardımcı oldu.
3.
Proleter Dünya Görüşünün İlk Formülasyonu
1844
Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları: Yabancılaşma Teorisi
Marx'ın
1844 yılında kaleme aldığı "Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları", dönemin
ekonomik ve felsefi görüşlerini içerir ve özel mülkiyetin ve geleneksel ekonomi
politiğin eleştirisini sunar. Marx, burada "işçiyi sefalete sürükleyen ve
onu bir makineye indirgeyen" sistemi sergileyerek yabancılaşma kavramını
merkeze alır. Yabancılaşma, çalışanın kendi ürettiği zenginlikle birlikte artan
sefaleti olarak ortaya çıkar. Marx, insanın kurtuluşunun ancak "sivil
toplumun radikal dönüşümüyle, yani sömürücü kapitalist sistemin yıkılışıyla
mümkün olacağı" düşüncesini geliştirir ve bunu yapacak olan sınıf proletaryadır.
Genç
Hegelcilere Karşı Mücadele: Kutsal Aile
Marx
ve Engels, 1844'te Genç Hegelcilerin, özellikle Bruno Bauer ve çevresinin sağa
kayan ve "kitleyi" pasif gören düşüncelerine karşı ortak bir saldırı
başlattılar. "Kutsal Aile ya da Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi. Bruno
Bauer ve Ortaklarına Karşı" adlı eserleri, materyalist tarih görüşünün
temel önermelerinin işlenmesini içeriyordu. Kitapta, tarihin "insanı kendi
özel amaçlarının bir aracı olarak kullanan başlı başına bir kişi"
olmadığı, aksine "kendi amaçları peşinde koşan insanın faaliyetinden başka
bir şey olamayacağı" vurgulanır. Lenin, Kutsal Aile'nin "Marx'ın
proletaryanın devrimci rolüne ilişkin görüşünü hemen hemen en gelişkin
şekliyle" içerdiğini belirtmiştir.
4.
Materyalist Tarih Görüşü ve Bilimsel Komünizmin Şekillenmesi
Alman
İdeolojisi
Brüksel'e
yerleştikten sonra (1845), Marx ve Engels, materyalist tarih görüşünü bilimsel
komünizmin felsefi temeli olarak geliştirmeye odaklandılar. "Alman
İdeolojisi" (1845-1846), Feuerbach, Bauer ve Stirner gibi Alman idealist
filozoflarını ve "hakiki sosyalizm" akımını eleştiren iki ciltlik bir
eser olarak tasarlandı. Bu eserde, "Komünizm bizim için ne yaratılması
gereken bir durum ne de gerçekliğin kendini uydurmak zorunda kalacağı bir ideal
değildir. Biz bugünkü durumu ortadan kaldıran gerçek harekete komünizm
diyoruz." ifadesiyle komünizmin objektif tarihsel gelişmenin bir sonucu
olduğu vurgulanır. Lenin'in ifadesiyle, Marks'ın tarihsel materyalizmi,
"tarih ve siyaset düşüncesinde daha önce hüküm süren kaos ve keyfiliğin
yerini bilimsel bir teoriye bırakmıştı."
Proudhon'a
Karşı Mücadele: Felsefenin Sefaleti
Marx,
Paris'te tanıştığı Proudhon'un reformist ve küçük burjuva sosyalizmi
görüşlerine karşı sert bir eleştiri yöneltti. Proudhon, toplumun devrimci
dönüşümüne ilişkin komünist düşünceleri "kaba, keyfi davranışlara, şiddet
ve yok etmeye" çağrı olarak görürken, kademeli reformlar yoluyla
"eşit" özel üreticiler toplumu kurmayı hedefliyordu. Marx, 1847'de
yayımlanan "Felsefenin Sefaleti. Bay Proudhon'un 'Sefaletin Felsefesi'ne
Bir Cevap" adlı eserinde, Proudhon'un burjuva ekonomistlerinden ödünç
aldığı kategorileri eleştirdi ve "bilimsel buluşu"nun ütopyacı
olduğunu kanıtladı. Bu eser, "yeni ortaya çıkmakta olan proleter partisi
için büyük bir teorik başarı" olarak görüldü.
Komünistler
Birliği ve Komünist Manifesto
1846
sonlarına doğru Haklılar Birliği üyeleri arasında Marksist düşüncelerin etkisi
arttı ve Birlik, komünist bir örgütlenmeye doğru evrildi. 1847'de Londra'da
toplanan kongrede Komünistler Birliği kuruldu. Marx ve Engels, örgütün komplocu
gizli örgütlere özgü bütün davranışları bir yana bırakmasını sağlayarak,
önderlere kişilik kültü yaratılmasına karşı çıktılar. 1847 sonunda Komünistler
Birliği'nin II. Kongresi'nde Marx ve Engels'ten bir program taslağı
hazırlamaları istendi. Bu taslak, 1848 Şubat'ında "Komünist Partisi
Manifestosu" adıyla yayımlandı. Manifesto, "Bütün Ülkelerin İşçileri
Birleşin!" çağrısıyla, kapitalizmin içsel çelişkilerini, sınıf
mücadelesinin itici gücünü ve proletaryanın devrimci rolünü bilimsel ve siyasal
bir temelde açıklıyordu. Manifesto, kapitalizmin belirli bir avantaja sahip
olduğunu, zira "toplumsal ilişkileri 'kutsal buhur kokularından' ve
ataerkillikten öylesine uzaklaştırdığını ki, alım ve satımın nakit ilişkisi
aradaki tek bağ olarak kalır" diyerek proletaryanın radikal bir toplumsal
devrimi gerçekleştirmeye muktedir bir potansiyele ulaştığını belirtti.
1848
Devrimleri ve Marx'ın Rolü
1848
yılında Avrupa genelinde patlak veren devrimler, Marx ve Engels'in teorik
çalışmalarının önemini ortaya koydu. Fransa'da, işçilerin "toplumsal
cumhuriyet" kurmak için silah elde dövüştüğü görüldü. Marx, Almanya'ya
dönerek Neue Rheinische Zeitung gazetesini kurdu ve devrimci taktikleri yaydı.
"Komünist Partisi'nin Almanya'daki Talepleri" adlı belge, feodal
toprakların, madenlerin ve demiryollarının ulusallaştırılması gibi talepleri
içeriyordu. Marx, burjuva devrimin zaferinin "bütün toplumsal meseleleri
bir anda çözmesini beklemenin ütopyadan başka bir şey olamayacağını"
vurguladı. Alman işçi sınıfının siyasal olgunluğunun eksikliği ve bazı "hakiki
sosyalistlerin" ayrılıkçı faaliyetleri, Komünistler Birliği'nin
başlangıçtaki başarısızlıklarının nedenleriydi.
Komünistler
Birliği'nin Yeniden Yapılanması
1848-1849
devrimlerinin yenilgisinin ardından, Marx ve Engels Komünistler Birliği'nin
faaliyetlerini yeniden örgütlemek zorunda kaldı. 1850'de yayımlanan
"Fransa'da Sınıf Mücadeleleri" ve "On Sekiz Brumaire" gibi
eserler, devrimlerin sonuçlarını analiz ederek proletaryanın siyasal iktidarı almasının
gerekliliğini vurguladı. Marx, Bonapartist darbeyi "burjuvazinin gelişen
karşı-devrimci karakterinin doğal sonucu" olarak gördü. Bu dönemde
Evrensel Komünist Devrimciler Birliği kuruldu ve programında "bütün ayrıcalıklı
sınıfları devirmek ve insan soyunun en son örgütlenme biçimi olarak komünizmin
kurulmasına kadar kesintisiz bir devrim yürüterek bu sınıfları proleterlerin
diktatörlüğü altına almak" amacını ilan etti.
5.
Gericilik Yılları ve Ekonomik Araştırmalar
Londra'daki
Yaşam ve Finansal Zorluklar
1850'lerde
Avrupa'da gericiliğin hüküm sürmesiyle, Marx ve ailesi Londra'ya sığınmak
zorunda kaldı. Bu dönem, Marx için büyük finansal zorluklarla geçti. Ancak
Engels'in düzenli mali desteği sayesinde Marx, teorik çalışmalarını
sürdürebildi. Marx, bu zorlu koşullara rağmen neşeli ve çalışkan bir insan
olmaya devam etti.
Ekonomi
Politiğin Eleştirisi: Kapital'in İlk Taslağı
Marx,
kapitalist toplumun işleyiş mekanizmasını ve yıkılışını sağlayacak yasalarını
keşfetmeyi kendisine görev edinerek ekonomi politik üzerine kapsamlı bir kitap
yazmaya başladı. Londra'nın "burjuva toplumunun gözlemlenmesi için
elverişli bir nirengi noktası" sağlaması ve British Museum'un zengin
kütüphanesi, Marx'ın araştırmalarına büyük katkı sağladı. 1857-1858 Ekonomik
Elyazması, "Kapital'in ilk versiyonu" olarak kabul edilebilir. Bu
çalışmada artı-değer teorisinin temelleri atılarak kapitalist sömürünün ve kârın
kökenleri açıklanır. Marx, sermayeyi "ancak bir hareket olarak
anlaşılabilecek, duran bir şey olarak değil" şeklinde tanımladı.
Doğa
Bilimleri ve Filolojiye İlgi
Marx,
diyalektik materyalist dünya görüşünü geliştirmek için doğa bilimlerine büyük
önem verdi. Kimya, biyoloji, jeoloji gibi alanlardaki ilerlemeleri takip etti.
Filolojiye olan ilgisi ise "sermaye", "faiz", "kâr"
gibi terimlerin kökenlerini araştırmasına ve "her yabancı dil hayat
mücadelesinde bir silahtır" düşüncesini benimsemesine yol açtı.
Sömürgecilik
Siyasetlerinin Eleştirisi
1850'lerden
sonra Marx, sömürge ve bağımlı ülkelerin tarihlerine artan bir ilgi duydu.
İngiliz sömürgeciliğinin Hindistan ve Çin'deki zulmünü eleştirerek, Batılı
güçlerin "altına düşen halkı, yalnızca yere çalmakla kalmayan, aynı
zamanda onurunu kıran, ruhunu aşağılayan bir boyunduruk" uyguladığını
ortaya koydu. Sömürge sorunları üzerine araştırmaları, Kapital'in içeriğine de
yansıdı.
Kırım
Savaşı ve Devrimci Taktikler
Kırım
Savaşı (1853-1856) sırasında Marx ve Engels, ezilen halkların ve Avrupa
proletaryasının çıkarlarına uygun devrimci taktikler geliştirmeye çalıştılar.
Savaşı, halkın iradesine karşın bir kere başladıktan sonra artık işçi sınıfının
ve sosyalist güçlerin görevi, askeri krizi kendi lehlerine çevirmekti şeklinde
yorumladılar. Rusya'daki çarlığa karşı direnen güçlerin canlanmasını ve Avrupa
devriminin Rusya'ya kadar yayılmasını umdular. Marx, Kırım yenilgisinin
"içerde Rusya'nın toplumsal ve idari sisteminin çürümüşlüğünü açığa
çıkardığını" belirtti.
6.
Enternasyonal İşçi Birliği (Birinci Enternasyonal)
Kuruluşu
ve İlkeleri
Enternasyonal
İşçi Birliği (Birinci Enternasyonal), 1864 yılında Londra'da kuruldu ve Marx bu
örgütün temel belgelerini, Açılış Tebliği ve Geçici Tüzüğü hazırladı. Açılış
Tebliği, işçi sınıfının artan sefaletini ve "bugünkü sakat temel üzerinde
üretici emek güçlerinin yeni gelişmesinin toplumsal karşıtlıkları
derinleştirecek ve toplumsal uzlaşmazlıkları keskinleştirecek" olduğunu
vurguluyordu. Marx, örgütün amacını "emekçi sınıfın ekonomik kurtuluşları,
bir araç olarak her siyasal hareketin bağlı olacakları yüce erektir"
şeklinde formüle etti.
Proudhonistlerle
Mücadele
Enternasyonal
içinde Proudhonistler, grevleri reddeden ve siyasal mücadeleye katılmaya karşı
çıkan reformist bir eğilimi temsil ediyordu. Marx, 1865'teki Genel Konsey
toplantılarında Weston gibi Proudhonistlerin görüşlerini eleştiren "Ücret,
Fiyat ve Kar" adlı raporunu sundu. Bu rapor, artı-değer teorisini
açıklayarak işçi sınıfının ekonomik mücadelenin yanı sıra siyasal mücadeleyi de
yürütmesi gerektiğini vurguladı.
Grevler
ve Sendikaların Rolü
Marx,
sendikaların yalnızca sermayenin sınırlamalarına karşı mücadele merkezleri
değil, aynı zamanda işçilerin kapitalizme karşı kararlı mücadele yolunda
eğitildikleri "birer okul" olarak da önem taşıdığını belirtti.
İngiliz işçi sınıfının siyasal hareketini yeniden canlandırmak için
sendikaların Enternasyonal saflarına katılmasını teşvik etti.
İrlanda
Sorunu ve Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri
Marx,
İngiliz işçi sınıfının İrlanda ulusal kurtuluş hareketini desteklemesinin
reformist etkilerden kurtulması ve kendi burjuvazisini başından atması için
gerekli olan devrimci itilimi vereceğine inanıyordu. İrlanda halkının kurtuluş
mücadelesini "yaşamsal bir zorunluluk" olarak görüyordu.
Bakuninistlerle
Mücadele
Enternasyonal
içinde Bakunin liderliğindeki anarşistler, devleti başlıca kötülük kaynağı
olarak görüyor ve kendiliğinden "toplumsal tasfiyeyi" savunuyorlardı.
Marx, Bakunin'in idealist görüşlerine karşı materyalist tarih görüşünü ve
proleter devrimi teorisini savundu. Proleteryanın siyasal eylemden uzak
tutulmasının "işçi sınıfını eylemsizleştirip moralini bozacağını" ve
"ücretli köleliğin sürmesini sağlayacağını" vurguladı.
7.
Kapital ve Sonraki Dönem Çalışmaları
Kapital'in
Yayımlanması ve Etkisi
Marx,
yirmi beş yıllık emek ve ısrarlı araştırmanın ürünü olan "Kapital"in
birinci cildini 1867'de yayımladı. Bu eser, kapitalizmin içsel çelişkilerini,
sermayenin işleyiş mekanizmasını ve artı-değer teorisini bilimsel bir temelde
açıklayarak, "burjuvazinin ve toprak sahiplerinin kafalarına o güne kadar
yöneltilmiş olan en korkunç top mermisiydi." Kapital, uluslararası işçi
sınıfına "yalnızca amaç berraklığı vermekle kalmadı, sömürücü ücretli
kölelik sistemi karşısındaki mücadelenin geleceğine de güven verdi."
Rusya'daki
Gelişmelere İlgi
1869
yılı sonunda Marx, Rusça öğrenmeye başladı ve Rusya'daki sosyo-politik
gelişmeleri yakından takip etti. N. Flerovski'nin "Rusya'da İşçi Sınıfının
Durumu" adlı kitabı, Marx üzerinde büyük etki bıraktı. Marx, Rus ekonomisi
ve toprak mülkiyeti ilişkilerini inceleyerek, Rus köy komününün sosyalist
dönüşümler için bir başlangıç noktası olabileceğini belirtti, ancak bunun için
"yıkıcı unsurların ortadan kaldırılması ve kendiliğinden gelişmesi için
normal koşulların sağlanması" gerektiğini ekledi.
Gotha
Programının Eleştirisi
1875'te
Alman Sosyal demokratları tarafından hazırlanan Gotha Programı, Marx ve Engels
tarafından keskin bir şekilde eleştirildi. Marx, Lassalle'ın "ücretlerin
tunç kanunu" tezinin kabul edilemez olduğunu ve kapitalizmin toplumsal
uzlaşmazlıklarını "ölümsüz nüfus kanunları" ile açıklamaya yönelik
"kaba bir girişim" olduğunu gösterdi. Programdaki "üreticilerin
kooperatif topluluklarına yardım etmesi" talebini ütopyacı ve reformist
olarak değerlendirdi. Marx, "gelecekteki komünist toplumun devlet
sistemi" hakkında yazarken, proletarya diktatörlüğünün kapitalizmden
komünizme geçiş döneminin devlet şekli olduğunu vurguladı.
Anti-Dühring'e
Katkı
1870'lerin
ortalarında, Eugen Dühring'in "gerici" ve "ahmakça"
ütopyacı sosyalizm görüşleri Alman Sosyal demokratları arasında yayılmaya
başlayınca, Engels, Marx'ın da desteğiyle "Herr Eugene Dühring'in
Bilimdeki Devrimi, Felsefe, Ekonomi Politik, Sosyalizm" ya da kısaca
"Anti-Dühring" adlı eseri kaleme aldı. Bu eser, Marksist teorinin üç
bileşeninin (felsefe, ekonomi politik, sosyalizm) içeriğini açıklayarak,
Marksizmin doğa bilimleri, tarih ve askerlik bilimi malzemesinin felsefi olarak
soyutlanmasına yaptığı katkıyı gösterdi.
Rus
Devrimcileriyle İlişkiler
Marx,
Rusya'daki devrimci hareketin gelişimiyle yakından ilgilenerek Rus
devrimcileriyle temas kurdu. Özellikle Narodniklerin çarlığa karşı mücadelesini
destekledi ve Rus devriminin "belki de uzun ve çetin mücadelelerin
ardından bir Rus Komünü'nün kurulmasına yol açacağını" umdu. Rusya'daki
yaklaşan devrimin "dünya tarihinde bir dönüm noktası olabileceğini"
belirtti.
8.
Son Yılları ve Mirası
Sağlık
Sorunları ve Kişisel Kayıplar
Marx'ın
hayatının son yılları, eşi Jenny'nin ve büyük kızı Jenny'nin ölümü gibi kişisel
kayıplar ve kronik sağlık sorunlarıyla geçti. Ancak bu zorluklara rağmen teorik
çalışmalarına devam etti. Doktorların tavsiyeleriyle çeşitli kaplıca ve sahil
kasabalarına gitti, ancak siyasi polisin takibi ve Anti-Sosyalist Kanunlar,
onun Avrupa'da serbestçe hareket etmesini engelledi.
Marksizmin
Tarihsel Kaderi ve Marksizm-Leninizm
Marx'ın
14 Mart 1883'te ölümü, dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Dostları ve
düşmanları, onun entelektüel gücüne ve bilimsel başarılarına büyük değer
verdiler. Engels, Marx'ın mirasını korumak ve geliştirmek için Kapital'in II.
ve III. ciltlerini yayımladı. Marksizm, Lenin'in öncülüğünde yeni bir aşamaya
ulaşarak Marksizm-Leninizm adını aldı. Marksizm-Leninizm, 20. yüzyılın
Marksizmi olarak Ekim Devrimi'nin zaferiyle dünya sosyalist sisteminin
kurulmasına yol açtı.
9.
Sonuç
Karl
Marx'ın hayatı ve eserleri, 19. yüzyılın toplumsal, ekonomik ve siyasal
çelişkilerinin derinlemesine bir analizini sunar. Onun materyalist tarih
görüşü, yabancılaşma teorisi, artı-değer teorisi ve sınıf mücadelesi kavramı,
bilimsel komünizmin temelini oluşturmuştur. Marx, yalnızca kapitalist sistemin
eleştirisini yapmakla kalmamış, aynı zamanda proletaryanın devrimci rolünü ve
yeni, sömürüsüz bir toplumun (komünizm) kurulmasının gerekliliğini ortaya
koymuştur. Onun teorik çalışmaları, dünya çapında işçi sınıfı hareketlerinin ve
sosyalist devrimlerin ideolojik kılavuzu olmuştur. Marksizmin gelişim süreci,
onun eleştirel ruhunu, bilimselliğini ve devrimci pratiğe olan bağlılığını
vurgular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.