Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

7 Ekim 2025 Salı

1905 Rus Devrimi: Çarlığın Çöküşünün Provası

MAR

1. Giriş: Bir İmparatorluğun Çatırdayan Temelleri

1905 Rus Devrimi, Rusya tarihinin en sarsıcı dönüm noktalarından biridir. Çarlık rejiminin sonunu getiren 1917 devrimlerinin bir "provası" olarak nitelendirilen bu devrim, Romanov hanedanının yüzlerce yıllık iktidarının temellerini onarılamaz bir şekilde sarsmıştır. Kendiliğinden gelişen kitlesel halk hareketleri ile örgütlü siyasi muhalefetin iç içe geçtiği bu süreç, Rus toplumunun tüm katmanlarını harekete geçirmiş ve rejimin zayıflıklarını acımasızca gözler önüne sermiştir. Bu devrimin yankıları Rusya sınırlarını aşarak uluslararası bir önem kazanmıştır; nitekim, "bir bakıma 1905 Devrimi, Avrupa'nın geleceğinin (…) yansıdığı bir ayna oldu." Bu analiz, 1905 Devrimi'ne yol açan birikmiş toplumsal gerilimleri, devrimci süreci ateşleyen temel olayları ve bu büyük altüst oluşun Rusya'nın geleceği üzerindeki kalıcı etkilerini inceleyecektir.

2. Devrimin Eşiğindeki Rusya: Biriken Gerilimler

20. yüzyılın şafağında Rus İmparatorluğu, derin çelişkilerle dolu bir barut fıçısını andırıyordu. Hızla değişen bir dünyada, arkaik siyasi yapısını ve feodal kalıntıları barındıran toplumsal düzenini korumaya çalışan Çarlık rejimi, sanayileşmenin yarattığı yeni sınıfsal dinamikler ve artan toplumsal sefaletle başa çıkmaktan acizdi. Bu bölümde, devrimci bir patlamaya zemin hazırlayan toplumsal, ekonomik ve siyasi gerilimler mercek altına alınacaktır.

2.1. Toplumsal ve Siyasi Yapı

Rusya, 20. yüzyılın başında bir mutlak monarşi ile yönetiliyordu. Tüm iktidar, hiçbir denetime tabi olmayan Çar'ın şahsında toplanmıştı. Halk, toplantı, ifade ve örgütlenme gibi en temel siyasal haklardan yoksundu. Çarlık hükümeti, büyük toprak sahipleri, sanayi kodamanları ve rüşvetle beslenen bir "devlet aristokrasisi"nden oluşan hâkim sınıfları destekliyordu. Bu seçkin zümrenin şatafatlı ve Avrupai yaşam tarzı, halkın büyük çoğunluğunun içinde bulunduğu derin sefaletle tam bir tezat oluşturuyordu. 1861'de serfliğin kaldırılmasına rağmen, bu reform yüzeysel kalmış; ülkenin toplumsal ve siyasal yaşamında "serflik kalıntıları" varlığını sürdürmeye devam etmiştir.

2.2. Ekonomik Koşullar ve Sınıfsal Yapı

Rusya'nın ekonomik yapısı, bu toplumsal ve siyasi çelişkileri daha da derinleştiriyordu. Toprak sahipleri ve kulaklar (zengin köylüler) tarafından acımasızca sömürülen köylüler, tam bir yoksulluk ve yıkım içindeydi. Bu sefalet, her yıl yaklaşık 5-6 milyon köylüyü toprağını terk ederek bir geçim kapısı aramaya zorluyordu. Köylerinden ayrılan bu büyük nüfus, kentlere göç ederek fabrikalarda ve işyerlerinde yeni bir işçi sınıfı oluşturuyordu. Ancak bu yeni sınıfın yaşam koşulları da en az kırsaldaki kadar ağırdı. Maddi sefaletin yanı sıra, Çarlık halkı bir manevi sefalete de mahkûm etmişti. Nüfusun %80'i okuma yazma bilmiyordu, bu da toplumsal gelişimin önündeki en büyük engellerden birini teşkil ediyordu.

2.3. Muhalif Hareketlerin Yükselişi

Bu baskıcı ve adaletsiz ortamda, çeşitli muhalif gruplar filizlenmeye başlamıştı. Narodnik (halkçı) geleneğin devamı olan Sosyalist Devrimciler Partisi (SR'ler), özellikle suikast eylemleriyle öne çıkıyordu. Öğrenciler, aydınlar ve demiryolu işçileri arasında büyük bir itibar kazanan bu parti, 1905 Devrimi arifesinde Rusya'nın en yaygın tabana sahip devrimci muhalefet partisi konumundaydı. Marksist temelde örgütlenen Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP) ise kendi içinde derin bir ayrışma yaşıyordu. 1903'teki İkinci Kongre'de, parti üyeliğinin tanımı gibi görünüşte teknik bir mesele üzerinden başlayan tartışmalar, Lenin'in önderliğindeki Bolşevikler (çoğunluk) ile Martov'un liderliğindeki Menşevikler (azınlık) arasında kalıcı bir bölünmeye yol açmıştı.

Rusya'yı bir barut fıçısına dönüştüren bu birikmiş toplumsal, ekonomik ve siyasi gerilimler, patlamak için sadece bir kıvılcım bekliyordu.

3. Katalizör: 1904-1905 Rus-Japon Savaşı

1904'te patlak veren Rus-Japon Savaşı, Çarlık rejimi için bir dönüm noktası oldu. Mevcut toplumsal karşıtlıkları keskinleştiren ve çelişkilere evrilten, rejimin çürümüşlüğünü gözler önüne seren bu savaş, devrimci süreci geri dönülemez bir şekilde hızlandıran katalizör işlevi gördü. Çarlık hükümeti, yükselen kitle huzursuzluğunu bir dış düşmana yöneltmek, "kolay" bir zaferle prestijini tazelemek ve devrimci hareketi kontrol altına almak amacıyla bu "serüven siyasetini" izlemişti. Ancak bu hesaplar, acı bir hayal kırıklığıyla sonuçlanacaktı.

Rusya, bu savaşa askeri ve lojistik olarak hazır değildi. Alınan ağır yenilgiler, Çarlığın prestijini yerle bir etti ve yöneticilerin beceriksizliği, rejime açıkça muhalefet etmeyen liberalleri dahi öfkelendirdi. Savaş karşısında devrimci partilerin tavrı ise siyasi stratejilerindeki temel ayrılıkları yansıtıyordu. Bolşevikler, Çarlığın yenilgisinin halkın yenilgisi olmayacağını, aksine devrimin yükselişine katkıda bulunacağını savunarak "kendi hükümetlerinin savaşta askeri bir yenilgiye uğramasından yana bir tavır" takındılar. Menşevikler ise daha muğlak bir pozisyon alarak "ne pahasına olursa olsun barış" sloganını benimsediler fakat bu sloganı Çarlığa karşı devrimci bir mücadeleyle net bir şekilde ilişkilendiremediler.

Savaşın toplumsal etkileri yıkıcı oldu. Ekonomik sıkıntıyı dayanılmaz hale getirerek işçi sınıfının kendiliğinden grev eylemlerini tetikledi. Rejimin çaresizliği, 1904 Temmuz'unda gerici İçişleri Bakanı Plehve'nin bir suikast sonucu öldürülmesiyle daha da belirginleşti. Baskı ve reform vaatleri arasında gidip gelen Çarlık, kontrolü tamamen kaybetmenin eşiğindeydi. Savaşın yarattığı bu derin kriz ortamı, "Kanlı Pazar" olarak bilinen trajik olaya ve devrimin fitilinin ateşlenmesine zemin hazırladı.

4. Kıvılcım: 9 Ocak 1905 Kanlı Pazar

9 Ocak 1905, Rusya tarihinde bir milattır. Bu tarihte, Çar'a barışçıl bir dilekçe sunmak üzere Kışlık Saray'a yürüyen silahsız işçilerin üzerine ateş açılması, Rus işçi sınıfının bilincinde radikal bir kırılma yarattı. Yüzyıllardır süren "Çar babamız" inancını kanla boğan bu katliam, devrimin fitilini ateşleyen kıvılcım oldu.

4.1. Papaz Gapon ve İşçi Yürüyüşü

Yürüyüşün örgütleyicisi Papaz Gapon, çelişkili bir figürdü. Bir yandan "polis sendikalarında hükümetin bir ajanı olarak görevlendirilmiş"ti, diğer yandan da "hünerli bir ajitatör ve örgütçü" olarak işçilerin güvenini kazanmıştı. Onun liderliğinde toplanan binlerce işçinin tek bir amacı vardı: "hayatlarını biraz olsun yaşanabilir kılması için Çar'dan ricada bulunmaya" gitmek. Ellerinde Çar'ın portreleri ve ikonalarla ilerleyen kalabalık, şiddetten uzak, barışçıl bir niyet taşıyordu.

4.2. Katliam ve Etkileri

Ancak Kışlık Saray'ın önünde onları bekleyen, Çar'ın şefkati değil, askerlerin kurşunlarıydı. Barışçıl göstericilerin üzerine acımasızca ateş açıldı ve yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Bu olayın en önemli ve kalıcı sonucu, Rus işçilerinin Çarlığa olan naif inancını paramparça etmesiydi. "Kanlı Pazar, Rusya işçi sınıfının Çarlığa karşı tutumunda radikal bir değişikliğin başlatıcısı oldu." Artık işçilerin gözünde Çar, koruyucu bir "baba" değil, halkının katiliydi. Bu acı gerçek, onları Çarlık rejimine karşı radikal bir mücadeleye yöneltti.

Kanlı Pazar'ın haberi tüm ülkeye yayıldığında, Rusya'yı saran kitlesel bir grev ve protesto dalgasını tetikledi.

5. Devrimin Yayılışı: Grevler ve Ayaklanmalar

Kanlı Pazar katliamının ardından devrimci dalga, benzeri görülmemiş bir hızla tüm Rusya'ya yayıldı. İşçi grevleri siyasal bir karakter kazanırken, kırsaldaki köylü isyanlarıyla birleşerek rejimi temelden sarstı. Bu süreçte, halkın mücadelesi sloganlardan sanata kadar hayatın her alanına yansıdı. Hareketin kitleselliği çarpıcı boyutlardaydı; yalnızca ocak ayı içinde greve giden işçi sayısı (440 bin), önceki on yılın toplamından daha fazlaydı. Bu niceliksel patlama, kısa sürede niteliksel bir dönüşüme yol açtı. 1 Mayıs 1905'te yaklaşık 200 kentte patlak veren siyasal grevlerde, ekonomik talepler yerini doğrudan rejimi hedef alan "Kahrolsun Çarlık rejimi" gibi siyasi sloganlara bıraktı.

Proletaryanın bu mücadelesi, yüz milyonluk köylü yığınları arasında da büyük bir kaynaşmaya yol açtı. Özellikle Volga kıyısı, Baltık ülkeleri ve Polonya'da yoğunlaşan eylemlerde köylüler, toprak sahiplerinin topraklarını işlemeye, çayırlara ve otlaklara el koymaya başladılar. Devrimci ruh, özellikle 1905 sonbaharından itibaren bir mizah ve hiciv dergisi patlamasıyla kültürel alanda da kendini gösterdi. Basın üzerindeki sansürün fiilen kalkmasıyla ortaya çıkan bu canlı yayın ortamı, rejimi hedef alan cüretkâr karikatür ve yazılarla dolup taştı. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, Pulemet (Makineli Tüfek) adlı mizah dergisinin, Çar'ın 17 Ekim Manifestosu'nu, üstüne halkın kanını simgeleyen General Trepov'un kanlı elini basarak yayınlamasıydı.

Devrimci dalganın bu zirve noktası, Çarlık rejimini hem baskı mekanizmalarını sertleştirmeye hem de Duma'nın kurulması gibi bazı tavizler vermeye zorladı.

6. Sonuç ve Miras: 1917'nin Provası

1905 Devrimi, Çarlık rejimini devirmeyi başaramasa da ölümcül bir darbe vurdu ve 1917'ye giden yolu geri dönülmez bir şekilde açtı. Yenilgiye rağmen bu devrim, Rus halkının siyasal bilincini yükselten, yeni mücadele biçimleri yaratan ve rejimin zayıflıklarını tüm çıplaklığıyla ortaya koyan paha biçilmez bir deneyim oldu. Devrimin bastırılmasının ardından Başbakan Pyotr Stolypin liderliğinde bir karşı-devrim ve gericilik dönemi başladı. Stolypin, II. Duma'yı dağıtarak yeni bir seçim tüzüğü getirdi. Bu tüzük, temsili demokrasiyi etkisiz kılmak üzere tasarlanmıştı: Toprak sahipleri 230 kişide bir delege çıkarabilirken, işçiler ancak 150.000 kişide bir delege çıkarabiliyordu. Bu düzenleme, Duma'yı toprak sahipleri ve burjuvazinin kontrolündeki göstermelik bir meclise dönüştürerek, rejimle uzlaşma veya reform umutlarının ne denli boş olduğunu gözler önüne serdi.

Bu deneyim, devrimci partiler üzerinde de derin etkiler bıraktı. Özellikle parti tabanından gelen baskılar, ayrı hareket eden Bolşevikler ve Menşevikler'in 1906'da geçici olarak yeniden birleşmelerine yol açtı. Bu birlik uzun ömürlü olmasa da, devrimin yarattığı ortak mücadele ruhunu yansıtıyordu. Ancak 1905'in en büyük mirası, şüphesiz 1917 Büyük Ekim Devrimi için bir "genel prova" işlevi görmesidir. Bu süreçte kitleler, siyasal kitle grevi gibi yeni ve etkili mücadele biçimlerini keşfettiler. Rejimin baskı karşısındaki acizliği ve ordunun dahi sarsılabilir olduğu görüldü. Lenin, devrimin kendiliğinden yarattığı örgütlenmelerin (Sovyetler gibi) önemini kavramış ve partinin eski, hiyerarşik yapısına sıkı sıkıya bağlı kalanları şu sözlerle uyarmıştı: Aksi takdirde, "üzerinize vurulmuş resmi parti mühürünüzle birlikte... küflenip öleceksiniz." Bu uyarı, 1905'in en kritik dersini özetliyordu: Devrimci bir parti, teorik netliğine rağmen, kitlelerin kendiliğinden yarattığı patlayıcı ve yaratıcı enerjiyi anlamaz ve ona öncülük edemezse, tarihin gerisinde kalmaya mahkumdu.

Nihai olarak, 1905 Devrimi yenilgiye uğramasına rağmen, Rus halkının kolektif belleğinde silinmez bir iz bırakmış ve Çarlık rejiminin meşruiyetini onarılamaz bir şekilde sarsarak on iki yıl sonraki nihai çöküşün habercisi olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]