MAR
Giriş
1917
yılına gelindiğinde Rus İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı derin
bir girdabın içindeydi. Savaşın getirdiği topyekûn kriz, cephedeki yenilgiler,
ekonomik çöküş ve toplumsal sefalet, Çarlık rejimini yönetim meşruiyetini ve
kapasitesini yitirdiği bir çöküşün eşiğine getirmişti. Bu koşullar, Rusya'yı
geri döndürülemez bir devrimci patlamaya hazırladı. Bu analizin amacı, Şubat ve
Ekim Devrimleri arasındaki dinamik süreci, siyasi güç dengelerini değiştiren
kilit dönüm noktalarını ve bu süreçte yaşanan ideolojik kaymaları kapsamlı bir
şekilde ortaya koymaktır.
1.
Devrimin Eşiğindeki Rusya: Savaş ve Toplumsal Bunalım (1914-1917)
1.1.
Stolipin Gericiliği ve Devrimci Hareketin Durumu
Birinci
Dünya Savaşı'nın devrimci bir patlamaya yol açan koşulları, savaş öncesi
dönemin siyasi atmosferinden bağımsız anlaşılamaz. Özellikle 1907-1910 yılları
arasındaki Stolipin diktatörlüğü, 1905 Devrimi'nin ardından yükselen devrimci
dalgayı bastırmak için uyguladığı yoğun baskılarla Rusya'daki siyasi iklimi
derinden şekillendirmiştir. Bu "Gericilik Dönemi", devrimci örgütleri
zayıflatmış, ancak savaşın getirdiği yıkım ile birlikte yeniden alevlenecek
olan toplumsal hoşnutsuzluğun birikmesine de zemin hazırlamıştır.
• Devrimci
Faaliyetlerdeki Düşüş: Stolipin döneminin en somut etkisi, devrimci
kitle hareketlerindeki dramatik düşüş olmuştur. Veriler bu gerilemeyi net bir
şekilde ortaya koymaktadır: 1905'te 2 milyon 863 bin olan grevci işçi sayısı,
1909'da yalnızca 64 bine inmişti. Bu baskı ortamı, Bolşevik örgütlerini de
derinden etkilemişti. Örneğin, partinin en güçlü olduğu merkezlerden
Moskova'daki Bolşevik üye sayısı, Mayıs 1905'te 5320 iken, 1908 ortalarında
250'ye, 1910'da ise pratikte yok olma noktasına gelerek bir polis ajanı olan
Kukuşkin'in yönettiği bir avuç insana düşmüştü.
• Savaşın
Başlaması ve Bolşeviklerin Tutumu: Birinci Dünya Savaşı patlak
verdiğinde, Bolşevikler emperyalist bir paylaşım savaşı olarak gördükleri bu
çatışmaya net bir şekilde karşı çıktılar. Bu tutumları, Duma'daki
milletvekillerinin tutuklanması gibi ağır bedelleri beraberinde getirdi. Parti,
Şurkanov, Ignatev ve Levtskiy gibi polis ajanlarının Petersburg komitesine
kadar sızdığı bir ortamda faaliyet göstermesine rağmen, yıkılan örgütlerini her
seferinde yeniden inşa etme direncini ve kapasitesini korudu.
• Savaşın
Toplumsal Etkileri: Savaş uzadıkça, yarattığı ekonomik sıkıntılar,
kıtlık ve toplumsal hoşnutsuzluk devrimci bir durumu olgunlaştırdı. Siyasi
istikrarsızlık o denli derinleşmişti ki, yalnızca halk arasında değil, yönetici
elitler ve yabancı diplomatlar arasında bile bir saray darbesi ihtimali açıkça
tartışılıyordu. Nitekim Fransız elçisi günlüğüne, "Devrim havaya sinmişti.
Tek bilinmeyen nokta bunun yukarıdan mı aşağıdan mı geleceğiydi" diye not
düşüyordu. Bu bunalım, Prens Feliks Yusupov gibi aristokratların 17 Aralık
1916'da Rasputin'i öldürmesiyle daha da derinleşti. Bu olay, Grandüklerin bile
Çar'a karşı ayaklandığını göstererek rejimin otoritesini temelden sarstı.
1.2.
Sonuç ve Geçiş
Savaşın
yarattığı yıkım ve iç siyasi istikrarsızlık, Çarlık rejimini geri dönülmez bir
çöküş yoluna sokmuş ve Şubat 1917'deki devrimci patlamayı kaçınılmaz hale
getirmişti.
2.
Şubat Devrimi: Çarlığın Yıkılışı ve İkili İktidarın Doğuşu
2.1.
Spontane Ayaklanmadan Rejimin Çöküşüne
Şubat
Devrimi, önceden planlanmış, merkezi bir siyasi eylemin sonucu değildi. Aksine,
savaşın ve Çarlık rejiminin yarattığı dayanılmaz koşullar altında ezilen halk
kitlelerinin biriken öfkesinin kendiliğinden bir patlamasıydı. Başkent
Petrograd'da ekmek ve kömür kıtlığının had safhaya ulaşması ve savaş
zenginlerinin sefahat alemi içindeki gösterişli yaşamları, toplumsal bunalımı
patlama noktasına getirdi. Bu patlamanın Çarlık rejimini birkaç gün içinde
nasıl yıktığını anlamak, devrimin tabanını ve sonraki ayların siyasi seyrini
belirleyen ikili iktidar yapısının doğuşunu kavramak açısından kritik öneme
sahiptir.
• Devrimin
Tetikleyicileri: Devrimi başlatan olaylar zinciri, Petrograd'daki
temel yaşam sorunlarından kaynaklandı. Kış aylarının sertliğiyle birleşen
yoksulluk, halkın sabrını taşıran son damla oldu. Ocak 1917'de merkezi işçi
grubunun üyelerinin tutuklanması gibi baskılar, gerilimi daha da artırdı ve
biriken öfke, kısa süre içinde rejimin sonunu getiren kitlesel bir ayaklanmaya
dönüştü. Ordunun isyancıların safına geçmesiyle Çarlık, elindeki son baskı
aracını da yitirerek çöktü.
• İkili
İktidarın Oluşumu: Çarlığın hızla çökmesiyle birlikte Rusya'da özgün
bir iktidar yapısı ortaya çıktı. Bir yanda Duma üyeleri tarafından kurulan ve
burjuvazinin çıkarlarını temsil eden Geçici Hükümet, diğer yanda
devrim sırasında işçi ve asker temsilcilerinden oluşan ve kitlelerin gerçek
gücünü temsil eden Petrograd Sovyeti ve ülke geneline yayılan
diğer Sovyetler iktidar odağı haline geldi. Bir yanda savaşı sürdürmek isteyen
burjuva hükümeti, diğer yanda barış, ekmek ve toprak isteyen kitlelerin temsilcisi
Sovyetler vardı.
2.2.
Sonuç ve Geçiş
Çarlığın
yıkılmasıyla Rusya derin bir iktidar boşluğuna düşerken, Geçici Hükümet ile
Sovyetler arasındaki mücadele, ülkenin geleceğini belirleyecek olan ana çatışma
eksenini oluşturdu.
3.
İktidar Mücadelesi: Nisan'dan Eylül'e Kritik Dönüm Noktaları
3.1.
Siyasi Dengeyi Değiştiren Olaylar
Şubat
ve Ekim Devrimleri arasındaki sekiz aylık dönem, Rusya'nın siyasi tarihinde eşi
benzeri görülmemiş bir istikrarsızlık ve güç kayması sürecidir. Bu dönem,
kitlelerin Geçici Hükümet'e olan güvenini sarsarken, Bolşeviklerin halkın temel
taleplerini sahiplenerek nasıl adım adım öne çıktığını ve kitlesel bir güç
haline geldiğini göstermiştir.
• Lenin'in
Dönüşü ve Nisan Tezleri'nin Etkisi: Lenin'in Nisan ayında sürgünden
Petrograd'a dönüşü, Bolşevik Parti'nin stratejisinde köktü bir kırılma yarattı.
Partinin bazı önderleri başlangıçta Geçici Hükümet'e koşullu destek verilmesi
yönünde bir politika izlerken, Lenin'in yayımladığı Nisan Tezleri bu
tutumu reddediyordu. Lenin, partiyi iktidarı Geçici Hükümet'ten Sovyetlere
devredecek ikinci bir devrim için birleştirmeyi hedefliyordu. Tezler, partiye
net hedefler sunuyordu:
◦ Geçici
Hükümet'e hiçbir destek verilmemesi.
◦ Emperyalist
savaşın derhal sona erdirilmesi.
◦ Tüm
iktidarın Sovyetlere devredilmesi. Lenin, başlangıçtaki dirence rağmen,
tezlerini devrimin dinamizmini hisseden parti kadrolarına ve yeni üyelere kabul
ettirerek partiyi iktidar mücadelesine hazırladı. Bu süreçte Lenin'in tezleri, kitlelerdeki
devrimci potansiyelin teorik bir ifadesi haline geldi.
• Bolşeviklerin
Kitleselleşmesi: Geçici Hükümet'in savaşı sürdürme politikası ve
toplumsal sorunları çözmedeki başarısızlığı, Bolşeviklerin halk nezdindeki
desteğini hızla artırdı. Partinin üye sayısı bu dönemi yansıtan rakamlarla
patlama yaptı: Nisan'da 80 bin olan üye sayısı, Ağustos'ta 240 bine ulaştı.
Bu
kitleselleşme, partinin en önemli iki merkezi olan Petrograd ve Moskova
Sovyetlerinde çoğunluğu ele geçirmesiyle sonuçlandı. Bu dönemde parti
örgütlerinin sayısı 78'den 162'ye çıkarken, yalnızca Petersburg örgütü 41 bin,
Moskova örgütü ise yaklaşık 50 bin üyeye ulaştı.
3.2.
Sonuç ve Geçiş
Geçici
Hükümet'in otoritesini ve halk desteğini yitirmesiyle oluşan iktidar boşluğunu,
programatik netliği ve artan kitlesel gücüyle doldurmaya hazır tek örgütlü ve
kararlı güç olarak Bolşevikler kalmıştı.
4.
Ekim Devrimi: İktidarın El Değiştirmesi
4.1.
Ayaklanmanın Stratejisi ve Uygulanması
Ekim
ayına gelindiğinde, Bolşeviklerin iktidarı alması, maceracı bir girişimden
ziyade, ülke çapındaki devrimci krizin derinleşmesine ve partinin kilit
Sovyetlerde çoğunluğu sağlamasına dayanan stratejik bir hesaplamanın sonucuydu.
Ayaklanmanın Petrograd'da görece kansız ve hızlı bir şekilde başarıya ulaşmasının
nedeni, Geçici Hükümet'in artık halk desteğinden ve askeri güçten tamamen
yoksun kalmasıydı. Ayaklanmanın askeri detaylarından çok, Lenin'in bu süreçteki
merkezi rolü önemlidir. Ayaklanma arifesinde "kanun kaçağı" olarak
aranan Lenin, kılık değiştirerek devrimin karargâhı Smolniy'e ulaşmış, ancak
kapıdaki nöbetçiler tarafından tanınmadığı için içeri alınmakta zorlanmıştır.
Bu anekdot, devrimin liderinin bile olayların merkezine ne denli zor koşullarda
ulaştığını göstermektedir. Bir gün sonra Lenin, aynı binadan "Halk
Komiserleri Konseyi" başkanı olarak çıkacaktı.
4.2.
Sonuç ve Geçiş
Ekim
Devrimi, Rusya'da iktidarı burjuvaziden alıp proletaryanın temsilcisi olarak
görülen Sovyetlere devretmişti ve yeni yönetim, ilk iş olarak halkın en acil
taleplerine yanıt verecek kararnameleri yayımlamaya yöneldi.
5.
Yeni Rejimin İnşası ve İlk Meydan Okumalar
5.1.
Devrimin İlk Kararları ve Sonuçları
Bolşevikler,
iktidara geldikten hemen sonra attıkları adımlarla yeni rejimin karakterini
şekillendirmeye ve devrimin temel vaatlerini yerine getirmeye çalıştılar. Bu
ilk kararlar, halk kitlelerinin acil taleplerine yanıt vererek rejimin
meşruiyetini güçlendirirken, aynı zamanda hem içerideki muhalif güçleri hem de
dış dünyayı karşılarına alarak ülkeyi yeni ve daha büyük meydan okumalara
sürükledi.
• Barış
Kararnamesi: Yeni hükümetin ilk adımlarından biri, savaşan tüm
ülkelere ilhaksız ve tazminatsız bir barış çağrısı yapan bir genelge yayımlamak
oldu. Bu, milyonlarca askerin ve halkın en temel talebi olan savaşa son verme
arzusuna doğrudan bir yanıttı. Bu politika, cephedeki askerler arasında
kendiliğinden gelişen "kardeşleşme" hareketine dayanıyordu ve yeni
rejime meşru bir kitlesel dayanak sağladı.
• Kurucu
Meclis'in Dağıtılması: Kasım ayında yapılan Kurucu Meclis seçimlerinde
Bolşevikler çoğunluğu kazanamadı. Ocak 1918'de toplanan Meclis, Sovyet
iktidarını tanımayı reddedince, Bolşevikler Meclis'i dağıttı. Lenin'in bu
eylemi meşrulaştıran tezleri, Paris Komünü deneyimine dayanıyordu. Marx'ın
Komün'ü "parlamenter bir örgüt değil, aynı zamanda hem yürütme ve hem de
yasama gücüne sahip, etkin bir örgüt" olarak tanımlamasından esinlenen
Bolşevikler, Sovyet iktidarının burjuva parlamentarizminden daha üstün ve daha
ileri bir demokrasi biçimi olduğunu savundular.
• Brest-Litovsk
Barışı ve Parti İçi Kriz: Savaşan diğer ülkelerin barış çağrısına
yanıt vermemesi üzerine Sovyet hükümeti, Almanya ile ayrı bir barış antlaşması
imzalamak zorunda kaldı. Mart 1918'de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması'nın
koşulları son derece ağırdı. Bu antlaşma, parti içinde "Sol
Komünistler" grubunun şiddetli muhalefetine yol açtı. Ancak Lenin, bu
adımı devrimin hayatta kalması için zorunlu görerek parti çoğunluğunu ikna
etti. Almanların ilerleyişi o kadar dirençsizdi ki, Alman General Hoffmann
durumu "O güne kadar böyle komik bir savaş görmemiştim" sözleriyle
tasvir etmiştir. Bu durum, Bolşeviklerin barış imzalama konusundaki aciliyetini
ve eski ordunun tamamen dağılmış olduğunu göstermektedir.
5.2.
Sonuç
Bolşevikler
ilk kararnamelerle, Kurucu Meclis'in dağıtılması ve Brest-Litovsk Antlaşması
gibi adımlarla işçi-köylü iktidarını sağlamlaştırmaya çalıştılar.
Genel
Sonuç
1917
yılı, Rusya'nın ve dünyanın kaderini değiştiren iki temel devrimci momentle
şekillendi. Şubat Devrimi, savaşın ve Çarlığın çökerttiği bir toplumda, geniş
tabanlı ve kendiliğinden bir halk isyanıydı. Bu isyan, Çarlığı devirmiş ancak
yerine istikrarlı bir iktidar koyamamıştı. Ekim Devrimi ise, Şubat'ın yarattığı
“ikili iktidar” koşullarını değerlendiren, disiplinli, merkezi ve net bir
programa sahip olan Bolşevik Partisi'nin bilinçli bir iktidar hamlesiydi.
"Eşitsiz ve bileşik gelişim", geri bir tarım ülkesi olan Rusya'da
devrimi somut bir olanak olarak öne çıkarmış; proletarya, tarihsel olarak devrimci
sınıf olma rolünü yerine getirmiştir. Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, yalnızca
Rusya için değil, tüm dünya için yeni bir çağın başlangıcı oldu ve uluslararası
alanda Komünist Enternasyonal'in (Komintern) kuruluşuna zemin hazırlayarak 20.
yüzyılın siyasi haritasını kökten değiştirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.