Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

28 Eylül 2025 Pazar

1917 Rus Devrimleri: Şubat'tan Ekim'e

MAR

Giriş

1917 yılına gelindiğinde Rus İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı derin bir girdabın içindeydi. Savaşın getirdiği topyekûn kriz, cephedeki yenilgiler, ekonomik çöküş ve toplumsal sefalet, Çarlık rejimini yönetim meşruiyetini ve kapasitesini yitirdiği bir çöküşün eşiğine getirmişti. Bu koşullar, Rusya'yı geri döndürülemez bir devrimci patlamaya hazırladı. Bu analizin amacı, Şubat ve Ekim Devrimleri arasındaki dinamik süreci, siyasi güç dengelerini değiştiren kilit dönüm noktalarını ve bu süreçte yaşanan ideolojik kaymaları kapsamlı bir şekilde ortaya koymaktır.

1. Devrimin Eşiğindeki Rusya: Savaş ve Toplumsal Bunalım (1914-1917)

1.1. Stolipin Gericiliği ve Devrimci Hareketin Durumu

Birinci Dünya Savaşı'nın devrimci bir patlamaya yol açan koşulları, savaş öncesi dönemin siyasi atmosferinden bağımsız anlaşılamaz. Özellikle 1907-1910 yılları arasındaki Stolipin diktatörlüğü, 1905 Devrimi'nin ardından yükselen devrimci dalgayı bastırmak için uyguladığı yoğun baskılarla Rusya'daki siyasi iklimi derinden şekillendirmiştir. Bu "Gericilik Dönemi", devrimci örgütleri zayıflatmış, ancak savaşın getirdiği yıkım ile birlikte yeniden alevlenecek olan toplumsal hoşnutsuzluğun birikmesine de zemin hazırlamıştır.

• Devrimci Faaliyetlerdeki Düşüş: Stolipin döneminin en somut etkisi, devrimci kitle hareketlerindeki dramatik düşüş olmuştur. Veriler bu gerilemeyi net bir şekilde ortaya koymaktadır: 1905'te 2 milyon 863 bin olan grevci işçi sayısı, 1909'da yalnızca 64 bine inmişti. Bu baskı ortamı, Bolşevik örgütlerini de derinden etkilemişti. Örneğin, partinin en güçlü olduğu merkezlerden Moskova'daki Bolşevik üye sayısı, Mayıs 1905'te 5320 iken, 1908 ortalarında 250'ye, 1910'da ise pratikte yok olma noktasına gelerek bir polis ajanı olan Kukuşkin'in yönettiği bir avuç insana düşmüştü.

• Savaşın Başlaması ve Bolşeviklerin Tutumu: Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde, Bolşevikler emperyalist bir paylaşım savaşı olarak gördükleri bu çatışmaya net bir şekilde karşı çıktılar. Bu tutumları, Duma'daki milletvekillerinin tutuklanması gibi ağır bedelleri beraberinde getirdi. Parti, Şurkanov, Ignatev ve Levtskiy gibi polis ajanlarının Petersburg komitesine kadar sızdığı bir ortamda faaliyet göstermesine rağmen, yıkılan örgütlerini her seferinde yeniden inşa etme direncini ve kapasitesini korudu.

• Savaşın Toplumsal Etkileri: Savaş uzadıkça, yarattığı ekonomik sıkıntılar, kıtlık ve toplumsal hoşnutsuzluk devrimci bir durumu olgunlaştırdı. Siyasi istikrarsızlık o denli derinleşmişti ki, yalnızca halk arasında değil, yönetici elitler ve yabancı diplomatlar arasında bile bir saray darbesi ihtimali açıkça tartışılıyordu. Nitekim Fransız elçisi günlüğüne, "Devrim havaya sinmişti. Tek bilinmeyen nokta bunun yukarıdan mı aşağıdan mı geleceğiydi" diye not düşüyordu. Bu bunalım, Prens Feliks Yusupov gibi aristokratların 17 Aralık 1916'da Rasputin'i öldürmesiyle daha da derinleşti. Bu olay, Grandüklerin bile Çar'a karşı ayaklandığını göstererek rejimin otoritesini temelden sarstı.

1.2. Sonuç ve Geçiş

Savaşın yarattığı yıkım ve iç siyasi istikrarsızlık, Çarlık rejimini geri dönülmez bir çöküş yoluna sokmuş ve Şubat 1917'deki devrimci patlamayı kaçınılmaz hale getirmişti.

2. Şubat Devrimi: Çarlığın Yıkılışı ve İkili İktidarın Doğuşu

2.1. Spontane Ayaklanmadan Rejimin Çöküşüne

Şubat Devrimi, önceden planlanmış, merkezi bir siyasi eylemin sonucu değildi. Aksine, savaşın ve Çarlık rejiminin yarattığı dayanılmaz koşullar altında ezilen halk kitlelerinin biriken öfkesinin kendiliğinden bir patlamasıydı. Başkent Petrograd'da ekmek ve kömür kıtlığının had safhaya ulaşması ve savaş zenginlerinin sefahat alemi içindeki gösterişli yaşamları, toplumsal bunalımı patlama noktasına getirdi. Bu patlamanın Çarlık rejimini birkaç gün içinde nasıl yıktığını anlamak, devrimin tabanını ve sonraki ayların siyasi seyrini belirleyen ikili iktidar yapısının doğuşunu kavramak açısından kritik öneme sahiptir.

• Devrimin Tetikleyicileri: Devrimi başlatan olaylar zinciri, Petrograd'daki temel yaşam sorunlarından kaynaklandı. Kış aylarının sertliğiyle birleşen yoksulluk, halkın sabrını taşıran son damla oldu. Ocak 1917'de merkezi işçi grubunun üyelerinin tutuklanması gibi baskılar, gerilimi daha da artırdı ve biriken öfke, kısa süre içinde rejimin sonunu getiren kitlesel bir ayaklanmaya dönüştü. Ordunun isyancıların safına geçmesiyle Çarlık, elindeki son baskı aracını da yitirerek çöktü.

• İkili İktidarın Oluşumu: Çarlığın hızla çökmesiyle birlikte Rusya'da özgün bir iktidar yapısı ortaya çıktı. Bir yanda Duma üyeleri tarafından kurulan ve burjuvazinin çıkarlarını temsil eden Geçici Hükümet, diğer yanda devrim sırasında işçi ve asker temsilcilerinden oluşan ve kitlelerin gerçek gücünü temsil eden Petrograd Sovyeti ve ülke geneline yayılan diğer Sovyetler iktidar odağı haline geldi. Bir yanda savaşı sürdürmek isteyen burjuva hükümeti, diğer yanda barış, ekmek ve toprak isteyen kitlelerin temsilcisi Sovyetler vardı.

2.2. Sonuç ve Geçiş

Çarlığın yıkılmasıyla Rusya derin bir iktidar boşluğuna düşerken, Geçici Hükümet ile Sovyetler arasındaki mücadele, ülkenin geleceğini belirleyecek olan ana çatışma eksenini oluşturdu.

3. İktidar Mücadelesi: Nisan'dan Eylül'e Kritik Dönüm Noktaları

3.1. Siyasi Dengeyi Değiştiren Olaylar

Şubat ve Ekim Devrimleri arasındaki sekiz aylık dönem, Rusya'nın siyasi tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir istikrarsızlık ve güç kayması sürecidir. Bu dönem, kitlelerin Geçici Hükümet'e olan güvenini sarsarken, Bolşeviklerin halkın temel taleplerini sahiplenerek nasıl adım adım öne çıktığını ve kitlesel bir güç haline geldiğini göstermiştir.

• Lenin'in Dönüşü ve Nisan Tezleri'nin Etkisi: Lenin'in Nisan ayında sürgünden Petrograd'a dönüşü, Bolşevik Parti'nin stratejisinde köktü bir kırılma yarattı. Partinin bazı önderleri başlangıçta Geçici Hükümet'e koşullu destek verilmesi yönünde bir politika izlerken, Lenin'in yayımladığı Nisan Tezleri bu tutumu reddediyordu. Lenin, partiyi iktidarı Geçici Hükümet'ten Sovyetlere devredecek ikinci bir devrim için birleştirmeyi hedefliyordu. Tezler, partiye net hedefler sunuyordu:

    ◦ Geçici Hükümet'e hiçbir destek verilmemesi.

    ◦ Emperyalist savaşın derhal sona erdirilmesi.

    ◦ Tüm iktidarın Sovyetlere devredilmesi. Lenin, başlangıçtaki dirence rağmen, tezlerini devrimin dinamizmini hisseden parti kadrolarına ve yeni üyelere kabul ettirerek partiyi iktidar mücadelesine hazırladı. Bu süreçte Lenin'in tezleri, kitlelerdeki devrimci potansiyelin teorik bir ifadesi haline geldi.

• Bolşeviklerin Kitleselleşmesi: Geçici Hükümet'in savaşı sürdürme politikası ve toplumsal sorunları çözmedeki başarısızlığı, Bolşeviklerin halk nezdindeki desteğini hızla artırdı. Partinin üye sayısı bu dönemi yansıtan rakamlarla patlama yaptı: Nisan'da 80 bin olan üye sayısı, Ağustos'ta 240 bine ulaştı.

Bu kitleselleşme, partinin en önemli iki merkezi olan Petrograd ve Moskova Sovyetlerinde çoğunluğu ele geçirmesiyle sonuçlandı. Bu dönemde parti örgütlerinin sayısı 78'den 162'ye çıkarken, yalnızca Petersburg örgütü 41 bin, Moskova örgütü ise yaklaşık 50 bin üyeye ulaştı.

3.2. Sonuç ve Geçiş

Geçici Hükümet'in otoritesini ve halk desteğini yitirmesiyle oluşan iktidar boşluğunu, programatik netliği ve artan kitlesel gücüyle doldurmaya hazır tek örgütlü ve kararlı güç olarak Bolşevikler kalmıştı.

4. Ekim Devrimi: İktidarın El Değiştirmesi

4.1. Ayaklanmanın Stratejisi ve Uygulanması

Ekim ayına gelindiğinde, Bolşeviklerin iktidarı alması, maceracı bir girişimden ziyade, ülke çapındaki devrimci krizin derinleşmesine ve partinin kilit Sovyetlerde çoğunluğu sağlamasına dayanan stratejik bir hesaplamanın sonucuydu. Ayaklanmanın Petrograd'da görece kansız ve hızlı bir şekilde başarıya ulaşmasının nedeni, Geçici Hükümet'in artık halk desteğinden ve askeri güçten tamamen yoksun kalmasıydı. Ayaklanmanın askeri detaylarından çok, Lenin'in bu süreçteki merkezi rolü önemlidir. Ayaklanma arifesinde "kanun kaçağı" olarak aranan Lenin, kılık değiştirerek devrimin karargâhı Smolniy'e ulaşmış, ancak kapıdaki nöbetçiler tarafından tanınmadığı için içeri alınmakta zorlanmıştır. Bu anekdot, devrimin liderinin bile olayların merkezine ne denli zor koşullarda ulaştığını göstermektedir. Bir gün sonra Lenin, aynı binadan "Halk Komiserleri Konseyi" başkanı olarak çıkacaktı.

4.2. Sonuç ve Geçiş

Ekim Devrimi, Rusya'da iktidarı burjuvaziden alıp proletaryanın temsilcisi olarak görülen Sovyetlere devretmişti ve yeni yönetim, ilk iş olarak halkın en acil taleplerine yanıt verecek kararnameleri yayımlamaya yöneldi.

5. Yeni Rejimin İnşası ve İlk Meydan Okumalar

5.1. Devrimin İlk Kararları ve Sonuçları

Bolşevikler, iktidara geldikten hemen sonra attıkları adımlarla yeni rejimin karakterini şekillendirmeye ve devrimin temel vaatlerini yerine getirmeye çalıştılar. Bu ilk kararlar, halk kitlelerinin acil taleplerine yanıt vererek rejimin meşruiyetini güçlendirirken, aynı zamanda hem içerideki muhalif güçleri hem de dış dünyayı karşılarına alarak ülkeyi yeni ve daha büyük meydan okumalara sürükledi.

• Barış Kararnamesi: Yeni hükümetin ilk adımlarından biri, savaşan tüm ülkelere ilhaksız ve tazminatsız bir barış çağrısı yapan bir genelge yayımlamak oldu. Bu, milyonlarca askerin ve halkın en temel talebi olan savaşa son verme arzusuna doğrudan bir yanıttı. Bu politika, cephedeki askerler arasında kendiliğinden gelişen "kardeşleşme" hareketine dayanıyordu ve yeni rejime meşru bir kitlesel dayanak sağladı.

• Kurucu Meclis'in Dağıtılması: Kasım ayında yapılan Kurucu Meclis seçimlerinde Bolşevikler çoğunluğu kazanamadı. Ocak 1918'de toplanan Meclis, Sovyet iktidarını tanımayı reddedince, Bolşevikler Meclis'i dağıttı. Lenin'in bu eylemi meşrulaştıran tezleri, Paris Komünü deneyimine dayanıyordu. Marx'ın Komün'ü "parlamenter bir örgüt değil, aynı zamanda hem yürütme ve hem de yasama gücüne sahip, etkin bir örgüt" olarak tanımlamasından esinlenen Bolşevikler, Sovyet iktidarının burjuva parlamentarizminden daha üstün ve daha ileri bir demokrasi biçimi olduğunu savundular.

• Brest-Litovsk Barışı ve Parti İçi Kriz: Savaşan diğer ülkelerin barış çağrısına yanıt vermemesi üzerine Sovyet hükümeti, Almanya ile ayrı bir barış antlaşması imzalamak zorunda kaldı. Mart 1918'de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması'nın koşulları son derece ağırdı. Bu antlaşma, parti içinde "Sol Komünistler" grubunun şiddetli muhalefetine yol açtı. Ancak Lenin, bu adımı devrimin hayatta kalması için zorunlu görerek parti çoğunluğunu ikna etti. Almanların ilerleyişi o kadar dirençsizdi ki, Alman General Hoffmann durumu "O güne kadar böyle komik bir savaş görmemiştim" sözleriyle tasvir etmiştir. Bu durum, Bolşeviklerin barış imzalama konusundaki aciliyetini ve eski ordunun tamamen dağılmış olduğunu göstermektedir.

5.2. Sonuç

Bolşevikler ilk kararnamelerle, Kurucu Meclis'in dağıtılması ve Brest-Litovsk Antlaşması gibi adımlarla işçi-köylü iktidarını sağlamlaştırmaya çalıştılar.

Genel Sonuç

1917 yılı, Rusya'nın ve dünyanın kaderini değiştiren iki temel devrimci momentle şekillendi. Şubat Devrimi, savaşın ve Çarlığın çökerttiği bir toplumda, geniş tabanlı ve kendiliğinden bir halk isyanıydı. Bu isyan, Çarlığı devirmiş ancak yerine istikrarlı bir iktidar koyamamıştı. Ekim Devrimi ise, Şubat'ın yarattığı “ikili iktidar” koşullarını değerlendiren, disiplinli, merkezi ve net bir programa sahip olan Bolşevik Partisi'nin bilinçli bir iktidar hamlesiydi. "Eşitsiz ve bileşik gelişim", geri bir tarım ülkesi olan Rusya'da devrimi somut bir olanak olarak öne çıkarmış; proletarya, tarihsel olarak devrimci sınıf olma rolünü yerine getirmiştir. Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, yalnızca Rusya için değil, tüm dünya için yeni bir çağın başlangıcı oldu ve uluslararası alanda Komünist Enternasyonal'in (Komintern) kuruluşuna zemin hazırlayarak 20. yüzyılın siyasi haritasını kökten değiştirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]