Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

19 Eylül 2025 Cuma

Kafka’nın Dönüşüm’ü: Marksist Bir Analiz

Metin Cabadağ

iç mekan, mobilya, duvar, çürüme içeren bir resim

Yapay zeka tarafından oluşturulmuş içerik yanlış olabilir.

Dönüşüm adlı eserinde Kafka, yabancılaşma, metalaşma, ekonomik determinizm, sınıf çatışması ve burjuva ailesinin iç yüzü gibi Marksist eleştirinin merkezindeki önemli temaları olağanüstü bir edebi güçle resmeder. Kafka, bireyin kapitalist toplumdaki varoluşsal çıkmazını, onu tamamen işlevsiz bir "şey"e dönüştürerek anlatır. Gregor Samsa'nın trajedisi, sadece bir böceğe dönüşmesi değildir; emek-gücünün bir meta olarak değerini kaybettiği anda insan olarak da değersizleştirilmesidir. Bu eser, kapitalizmin insan ruhu üzerindeki yıkıcı etkisinin zamanı aşan ve evrensel bir eleştirisidir.

Yabancılaşma Kavramının Somutlaşmış Hali

Marx'a göre kapitalist sistemde işçi, ürettiği üründen, üretim sürecinden, kendi özünden ve diğer insanlardan yabancılaşır. Gregor Samsa'nın dönüşümü, bu yabancılaşmanın metaforik değil, gerçek bir temsilidir.

Gregor, işini sevmez. Sürekli seyahat etmek zorunda olması, astı sayılabilecek müdürünün baskısı altında çalışması, onu bir makinenin dişlisi haline getirmiştir. Zaten bir böceğe dönüşmeden önce ruhsal olarak bir böcek gibi hissetmektedir. Dönüşüm, bu içsel yabancılaşmanın dışa vurulmuş, fiziksel halidir. Artık üretken değildir ve bu onun toplumdaki ve ailesindeki tek değerini kaybetmesine neden olur.

Gregor'un insan bilinci ve duyguları varlığını sürdürür, ancak bedeni onu tamamen dışlar. Bu, kapitalist sistemde insanın kendi doğasına yabancılaşmasının çarpıcı bir resmidir. İnsan, yaptığı işle değil, sadece işleviyle tanımlanır. Ailesi, özellikle de babası, Gregor'u artık bir oğul ya da kardeş olarak değil, sadece bir "geçim kaynağı" olarak görmektedir. Bu işlevini kaybettiği anda, onunla olan duygusal bağları da hızla kopar. Aile içindeki ilişkiler bile metalaşmış ve çıkara dayalı hale gelmiştir.

Kapitalist sistemde bireyin değeri, ürettiği ekonomik değerle ölçülür. Dönüşüm bu fikri en acımasız haliyle gösterir.

Samsa, ailenin borçlarını ödeyen, onları rahat bir dairede yaşatan, kız kardeşinin müzik eğitimi almasını hayal eden kişidir. O, bir "meta-üreticisi"dir. Dönüşüm, onu bu kapasitesinden mahrum bırakır. Artık kendisi bir "meta" bile değil, tüketen bir "yüktür".

Gregor'un değer kaybı, ailedeki rolünün tamamen tersine dönmesine neden olur. Baba, anne ve kız kardeş onun yerine çalışmak zorunda kalır. Bu, onlar için bir tür "proleterleşme" sürecidir. Artık değer üretmeyen Gregor, ailenin gözünde bir parazit, evlerini işgal eden, temizlik ve bakım gerektiren bir nesneye dönüşür. Onun ölümü, ailenin ekonomik ve sosyal bir yükten kurtulması olarak sunulur.

Kafka, burjuva ailesinin sevgi ve şefkatten ziyade ekonomik çıkar üzerine kurulu olduğunu acımasızca gözler önüne serer.

Baba figürü, kapitalist sistemin otoriter ve acımasız yüzünü temsil eder. Gregor çalışırken bile ona karşı mesafelidir. Gregor böceğe dönüştüğünde ise bu düşmanlık fiziksel şiddete (elma fırlatma sahnesi) dönüşür. Baba, ailenin ekonomik düzenini tehdit eden her şeyi ortadan kaldırmak ister. Anne sevgi dolu gibi görünse de bu sevgi, Gregor'un sağladığı ekonomik rahatlığa bağımlıdır. Kız kardeşi Grete başlarda ona bakmaya gönüllü olsa da zamanla bu görev onu yorar ve sonunda Gregor'u "ondan kurtulmamız gerekiyor" diyerek reddeden kişi olur. Duygusal bağlar, maddi çıkarlar karşısında yenik düşer.

Müdür, kapitalist/patron sınıfının küçük ama güçlü bir temsilcisidir. Gregor hasta bile olsa onu kontrol etmek, işten kaytarmadığından emin olmak için evine kadar gelir. Bu, kapitalistin çalışan/işçi üzerindeki mutlak denetim ve güç talebinin bir göstergesidir. Hikâyenin sonlarına doğru ortaya çıkan ve ailenin oturma odasında kalan kiracılar, burjuva sınıfının küçümseyen, yargılayan ve talepkâr tavrını simgeler. Onlar, ailenin Gregor'dan sonra kendini nasıl konumlandırdığını gösterir. Aile, artık hizmet eden konumuna düşmüştür.

Başlangıçta Gregor'dan korkan ve iğrenen hizmetçi kadın, onun ölümünün ardından cesedini süpürürken "bunu da alın götürün!" der. Bu, işçi sınıfı içinde en aşağıdaki bireyin bile, artık hiçbir değeri kalmamış bir "meta"ya karşı takındığı küçümseyici tavrı gösterir. Sistem herkesi, değerleri sağladıkları ekonomik faydaya göre ölçülen bireylere dönüştürmüştür.

Dönüşüm genellikle umutsuz bir eser olarak okunur. Gregor herhangi bir direniş göstermez, olduğu haliyle kabul eder ve yok olup gider. Bu, bireysel bir başkaldırının imkansızlığını gösterir. Gregor'un trajedisi, sistemi değiştirmeye çalışmamasından değil, onun içinde "değerli" bir birey olmak için var gücüyle çabalamasından kaynaklanır. Bu trajedi, proletaryanın yanlış bilincinin bir yansımasıdır; sistem tarafından ezildiğinin farkında olmasına rağmen, sistemin içinde kalıp onu onaylamaya devam etmesidir.

Öte yandan Gregor'un ölümü, ailenin ondan "kurtulması" ve son sahnede trene binip şehre doğru giderken hissettikleri rahatlama ve umut, sistemin acımasız verimliliğini gösterir. Sistem, işlevsiz unsurları atar ve yoluna devam eder. Bu, kapitalizmin kendi içindeki acımasız "yaratıcı yıkım" sürecinin küçük ölçekli bir alegorisidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]