Giriş
"Karl
Marx-Genç Düşünceler (1838-1845)" derlemesi, Marx'ın düşünsel gelişiminin
kritik bir dönemine ışık tutmaktadır. Önder Kulak tarafından derlenen bu eser,
Marx'ın olgunluk dönemi teorilerinin tohumlarını barındıran ve Hegel, Feuerbach
ve Kant gibi filozofların etkisinin yoğun bir şekilde görüldüğü metinleri bir
araya getirmektedir. Bu dönemin metinleri, genellikle kapalı bir dil taşısa da,
Marx'ın felsefe, din, siyaset, hukuk ve ekonomi alanlarındaki erken dönem
kavrayışlarını anlamak için vazgeçilmezdir. Derleme, büyük ölçüde Rheinische
Zeitung'daki makalelerinden ve çeşitli not defterlerinden oluşmaktadır.
1.
Felsefe ve Tarih Felsefesi
Marx,
gençlik döneminde felsefe tarihi üzerine eleştirel bir bakış açısı geliştirir.
Özellikle Hegel'in felsefe tarihi okumalarına hem olumlu göndermeler yapar hem
de eleştiriler getirir.
- Felsefenin
Doğal ve Toplumsal Gerçeklikle İlişkisi: Marx, felsefenin yaşamla olan ilişkisinin
"ağır-aksak yürümesiyle" ilgili eleştiriler getirir. Felsefenin
kendini "kusursuz, bütünsel bir dünyaya kapatırken" aynı zamanda
"bakışlarını dış dünyaya çevirdiği ve onu daha fazla kavrayamadığı"
anlar olduğunu belirtir.
- Hegel
Eleştirisi ve Diyalektik:
Marx, Hegel'in felsefesini bir yandan olumlarken, diğer yandan ona karşı
eleştireldir. Özellikle felsefenin gelişimindeki "dönüm
noktaları"nı ve bu noktaların "felsefenin kendisini
somutlaşmaya, soyut ilkeleri bir bütünlük içinde kavramaya zorlayan"
yapısını inceler. Hegel sonrası felsefelerin "esasın temelsiz ve
bayağı çabalar" olduğunu belirtirken, bu "tarihsel zorunluluğu
kabul etmeyen" düşünürleri eleştirir.
- Platonculuk
ve Hristiyanlık:
Marx, Profesör Baur'un Platonculuk ile Hristiyanlık arasında kurduğu
analojiyi eleştirir. Baur'un "Sokratesçi felsefe ve Hristiyanlık,
hareket noktaları bakımından, kendilik bilinci ve günah bilinci olarak
birbirleriyle ilişkilidir" görüşüne karşı çıkarak, felsefe ve din
arasındaki ilişkinin yüzeysel benzetmelerle açıklanamayacağını savunur.
Platon'un Devlet'ini ve Hristiyan Kilisesi'nin gerçekleşmesini
karşılaştırarak, gerçek bir ayrım olduğunu ve İsa'nın Platon'un İdeasından
farklı bir gerçekliği temsil ettiğini öne sürer. Marx, "Felsefeye
atfedilen bu kurtarma gücü, son tahlilde, kuşkusuz, Platonculuğun
tek-yanlılığıdır" der.
2.
Siyaset ve Devlet Anlayışı
Marx'ın
gençlik dönemi metinleri, devlet, hukuk ve siyaset üzerine yaptığı derinlikli
tartışmalarla doludur. Bu dönemde, devletin sınıflar-üstü bir yapı olduğuna
dair naif bir fikirden, proletaryanın iktidarı alması gerektiği fikrine doğru
bir evrim gözlenir.
- Merkeziyetçilik
Sorunu: Moses
Hess'in Almanya'daki uluslaşma sorununa ilişkin merkeziyetçilik
görüşlerini eleştirir. Marx, Hess'in "mevcut olgulara hiç dokunmadan
'yüksek perdeden' konuştuğunu" ve içkin eleştiriyi göz ardı ettiğini
belirtir. Gerçek sorunların teorik soyutlamalarla değil, pratik ve empirik
bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurgular.
- Felsefe,
Din ve Basın Özgürlüğü:
Kölnische Zeitung'un dini devletin ve toplumun asli unsuru olarak
görmesine karşı çıkar. Felsefenin gazetelerdeki etkisini ve din üzerine
tartışmaları olumlu bularak, "felsefenin dünyaya girişi, düşüncelerin
ateşlediği yangına karşı, düşmanlarının yardım isteyen bağrışları,
düşüncelerin kendilerine bulaştığını ele veren çığlıklar olarak
kaydedilir" der. Basın özgürlüğünü savunur ve sansürü eleştirir.
Devletin "Hristiyan" bir devlet olduğu iddiasını sorgular ve
Fransız Anayasası ile Prusya Yasaları'ndan örnekler vererek dinin devletin
temeli olamayacağını savunur.
- Tarihselci
Hukuk Okulu Eleştirisi:
Bu okulun yasaların "toplumun ortak bilincinden, kendi doğallığı
içerisinde oluştuğunu" düşünmesine karşı çıkar. Marx, bu görüşün
"otoritenin çıkardığı bütün kabul edilemez yasaları bir anda
meşrulaştırdığını" ve "otoritenin varlığına dokunmadığını"
belirtir. Gustav Hugo'nun "insanın tek hukuksal ayırt edici özelliği
onun hayvansal doğasıdır" görüşünü eleştirir ve hukukun rasyonel ve
ahlaki temelini sorgular.
- "Prusya
Kralı ve Toplumsal Reform. Bir Prusyalı" Makalesi Üzerine Eleştirel
Notlar: Marx,
Arnold Ruge'un Silezya'daki işçi ayaklanmasına ilişkin makalesini sert bir
dille eleştirir. İşçilerin yoksulluğunu "eğitimsiz olmalarında,
yeteri kadar çalışmamalarında ya da hayırsever insanların ve kurumların
eksikliğinde bulmanın ne kadar gülünç olduğuna" işaret eder. Bu
dönemde, "naif devlet fikri"ni terk ederek, devletin sınıflar
mücadelesinin bir sonucu olduğunu ve "proletaryanın iktidarı alması
gerektiğini" savunur. Alman proletaryasının, İngiliz proletaryasının
iktisatçısı ve Fransız işçisinin politikacısı olması gibi,
"teorisyeni olduğunu" belirtir.
- Prusya
Mülkler Komisyonu:
Marx, Prusya'daki bölgesel meclislerdeki temsiliyetin mülkiyete dayalı
olmasını eleştirir. "Mülk komisyonlarının mevcut düzenlerinin kısıtlı
etki alanı hakkındaki rahatsızlıklara katılmamakla kalmıyoruz, aksine,
komisyonların etki alanlarının genişletilmesine devlet çıkarlarına aykırı
olduğu gerekçesiyle ciddi bir şekilde karşı çıkıyoruz" der. Fikrin
bir mülk olarak değil, bir ilke olarak devlet yaşamında yer alması
gerektiğini savunur.
3.
Ekonomi Politik ve Yabancılaşma
Marx'ın
erken dönem ekonomi politik çalışmaları, onun Kapital'de olgunlaşacak
fikirlerinin temelini oluşturur. Yabancılaşma kavramı, bu dönemin en
belirleyici fikirlerinden biridir.
- James
Mill Üzerine Notlar, Elements D'economie Politique: Bu metin, Marx'ın ekonomi politik
üzerine düşüncelerini sunduğu bir taslaktır ve 1844 Elyazmaları'ndaki
fikirlerle koşuttur. Üretim, değişim, tüketim ve bölüşümün ilişkiselliğini
inceler ve "zenginliğin kaynağının da emek olduğu argümanına" ulaşır.
"Artı-değer fikri için henüz erkendir" ancak "üretim
fazlası gibi kavramlarla artı-değer fikrinin nüvelerini görmek
mümkündür."
- Para
ve Değişim: Mill'in
parayı "bir çeşit meta" olarak nitelemesini eleştirir. Marx'a
göre, paranın özü "aracı etkinlik veya hareket, insani ve toplumsal
eylemle birbirini karşılıklı tamamlayan insan ürünlerinin insana
yabancılaşması (entfremdet) ve paraya, insanın dışındaki maddi bir şeye
atfedilmiş hale gelmesidir." Bu durum, insanın "kendi
köleliğinin zirveye çıkması" anlamına gelir.
- Yabancılaşma
(Entfremdung ve Entäußerung):
Marx, yabancılaşmayı iki farklı boyutla ele alır.
- Entfremdung
(Ayrışma/Ayrıştırma):
Özne'nin kendisiyle, diğer öznelerle (toplumla) ve nesnelerle (çevresi ve
doğayla) olan ilişkilerinin kopması, parçalanmasıdır.
- Entäußerung
(Dışsallaşma/Dışsallaştırma):
Önceden öznenin bir parçası olan bir nesnenin, öznenin karşısına ona
dışsal/yabancı bir öğe haline gelmesidir. Bu iki kavramın birbirinin
nedeni olduğunu ve "insan topluluğu veya insanın doğasını ortaya
çıkarması... dışsal, yabancılaşmış (entäußerte) tür eylemidir"
ifadeleriyle açıklar. Kredi sistemi gibi ekonomik mekanizmaların, insanın
ahlaki varoluşunu ve güvenini nasıl yabancılaştırdığını vurgular.
- İş bölümü: İş bölümünün insanı
"olabileceği kadar soyut bir varlığa, bir makine aracına ve tinsel ve
fiziksel bir canavara dönüştüren etkinliğin karşılıklı tamamlanması ve
değişimi" olarak ortaya çıktığını belirtir. Yabancılaşmış şeyin insan
üzerindeki hakimiyeti, "parada somutlaşır."
4.
Hukuk ve Adalet
Marx,
hukuk sistemini ve yasama süreçlerini mevcut mülkiyet ilişkileri ve sınıf
çıkarları bağlamında eleştirel bir gözle inceler.
- Odun
Hırsızlığı Yasası Üzerine Tartışmalar: Marx, odun toplama ve odun hırsızlığı arasındaki
farkı vurgulayarak, yasaların mülk sahiplerinin çıkarları doğrultusunda
nasıl işlediğini gösterir. "Yerdeki odunların toplanması ile odun
hırsızlığı, dolayısıyla bütünüyle farklı şeylerdir. Hem edimleri hem de bu
edimlerin yöneldiği nesneleri itibarıyla ayrışırlar" der. Yasaların,
hakikati söyleme zorunluluğuna dikkat çekerek, mülkiyetten doğan gücün
siyasete doğrudan etkide bulunduğunu ve devlet görevlilerinin "egemen
sınıfların hizmetkarları durumuna düştüklerini" gözler önüne serer.
"Özel çıkarın küçük, ahşaptan, dar kafalı, ortalama ve bencil ruhu...
dünyayı sadece kendi incindiği yerden bakar" ifadeleriyle, yasa
yapımındaki çıkar temelli yaklaşımları eleştirir.
- Cezalandırma
ve Adalet: Marx,
cezanın suçun fiili bir sonucu olması gerektiğini savunur ve mülkiyet
ihlalleri için öngörülen cezaların belirlenmesinde "mülkiyete konu
olan şeyin değerinin" esas alınması gerektiğini belirtir. Orman
korucusunun hem ihbarcı hem de yargıç gibi hareket etmesini eleştirerek,
patrimonyal yargılama sisteminin adaletsizliğini gözler önüne serer.
Yasanın, "kamusal cezalandırmayı" bir zararın tazminatı haline
getirmesini ve devletin "suçludan, onun ödeyecek durumu yoksa
herhangi bir tazminat alamazsanız, bundan çıkarılabilecek tek sonuç, söz
konusu tazminatı güvenceye almaya yönelik her türlü hukuki aracın boşa
çıkmış olacağıdır" diyerek yasaların sınırlılıklarını belirtir.
5.
Basın ve Sansür
Marx,
basının toplumsal tartışmalardaki rolünü ve sansürün ifade özgürlüğü üzerindeki
etkilerini analiz eder.
- Son
Prusya Sansür Yönergesi Üzerine Notlar: Yeni sansür yönergesini eleştirerek, bunun eski
kararnameden bile "daha gerici" olduğunu savunur. Sansürün
"düşünceleri ve dolayısıyla insanların eğilimlerini de yargılamaya
çalıştığını" belirtir. Hükümetin, dini bir karakter verme isteğiyle,
sansürcüler aracılığıyla "gazete ve dergilerin editörlerini dahi
kendisi seçmek istemesine" karşı çıkar. "Sansürcülerin neden
hiçbir yazınsal üretimde bulunamadıklarının bir merak konusu
olduğunu" ironik bir şekilde dile getirir.
- Leipziger
Allgemeine Zeitung'un Yasaklanması: Bu gazetenin yasaklanmasını eleştirir ve halkçı
basının önemini vurgular. "Halkın bilincinin gelişmesi, yine halkın
kendi etkinliğinden doğan halkçı basının gelişmesiyle paraleldir"
der. Sansürü ve liberal ile muhafazakâr basının ikiyüzlü tavırlarını
teşhir eder.
- Ekonomik
Felaket ve Basın Özgürlüğü:
Moselle üzüm toplayıcılarının ekonomik sıkıntılarını dile getiren
haberlerin sansürlenmesini örnek göstererek, "birey ve devlet
arasındaki ilişkinin 'sağlıklı' kurulabilmesi için basının özgür
bırakılması gerektiğini" savunur.
Sonuç
Karl
Marx'ın 1838-1845 yılları arasındaki "Genç Düşünceler"i, onun
entelektüel yolculuğunun kritik bir kesitini sunar. Bu dönemde Marx, felsefi
spekülasyonlardan somut toplumsal ve ekonomik analizlere doğru bir geçiş yaşar.
Özellikle yabancılaşma, sınıf mücadelesi ve devletin doğası üzerine yaptığı
erken dönem tartışmalar, Kapital gibi olgunluk dönemi eserlerinin temelini
atmıştır. Metinlerin çoğu dönemin entelektüel ve siyasi polemikleri bağlamında
kaleme alınmış olsa da, Marx'ın düşüncelerindeki süreklilik ve kopuş
noktalarını anlamak için bu gençlik dönemi eserleri büyük önem taşımaktadır. Bu
çalışmalar, Marx'ın eleştirel düşüncesinin derinliğini ve kapsayıcılığını
gözler önüne sererken, onun toplumsal değişime olan inancını ve daha iyi bir
dünya umudunu da yansıtır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.