Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

17 Ekim 2025 Cuma

Erzincan Şûrası: Anadolu'da Bir Sovyet Deneyimi (1916-1918)

MAR

1. Giriş: Tarihsel Bağlam

1917 Rus Devrimi’nin ardından Doğu Anadolu’da ortaya çıkan Erzincan Şûrası, savaşın ve devrimin tetiklediği siyasi çalkantıların ortasında teşekkül etmiş özgün bir siyasi oluşumdur. Osmanlı İmparatorluğu topraklarında kurulan ilk Sovyet tarzı hükümet denemesi olması hasebiyle tarihsel açıdan benzersiz bir vaka teşkil eden “Şûra” (Sovyet), Bolşeviklerin “halkların kendi kaderini tayin hakkı” ilkesinin bölgedeki somut bir yansımasıdır. Erzincan Şurası, Rus işgali altında 1916’da başlayan geçici bir yerel yönetimle temellenmiş, ancak fiili bir Sovyet hükümeti olarak 1917 Ekim Devrimi ve Erzincan Mütarekesi (17-18 Aralık 1917) sonrası teşekkül etmiştir. Şura, 1918 başında Osmanlı ordusunun bölgeyi geri almasıyla dağılmıştır. Bu yazıda, Erzincan Şûrası’nın kuruluşuna yol açan koşulları, siyasi ve idari yapısını, karşılaştığı iç ve dış zorlukları ve nihayetinde dağılma sürecini analiz edeceğiz.

2. Kuruluşa Giden Tarihsel Zemin

Erzincan Şûrası’nın oluşumu, belirli tarihsel, askeri ve ideolojik koşulların bir araya gelmesinin bir sonucudur. Bu bölümde, Şûra’nın doğuşunu tetikleyen Kafkas Cephesi’ndeki askeri durum ve Rusya’da yükselen devrimci dalganın, bölgedeki güç dengelerini kökten değiştiren stratejik önemi ele alınacaktır.

2.1. I. Dünya Savaşı ve Kafkasya Cephesi’ndeki Askeri Durum

I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun açtığı Kafkas Cephesi, ciddi askeri yenilgilere sahne olmuştur. Özellikle Enver Paşa komutasındaki ordunun Allahuekber Dağları’nda yaşadığı büyük kayıplar, cephedeki dengeyi Çarlık Rusyası lehine çevirmiştir. 20.000’den fazla Osmanlı askerinin çatışmaya dahi giremeden donarak hayatını kaybettiği bu hezimetin ardından, Rus orduları karşı saldırıya geçerek Doğu Anadolu’nun kuzeyini ve Doğu Karadeniz bölgesini hızla ele geçirmiştir. Ancak Rus ilerleyişi, Erzincan’a ulaştığında Dersim (bugünkü Tunceli) halkı ve aşiretlerinin yerel direnişiyle karşılaşmış ve bu direniş, dağınık olmasına rağmen Rus kuvvetlerini durdurmayı başarmıştır. Bu durumun akabinde, geri çekilen Osmanlı Ordusu’na bağlı 28. ve 36. tümenler Dersim’e gelerek burada konuşlanmış, böylece bölgede merkezi otoritenin zayıfladığı ve yerel güçlerin önem kazandığı karmaşık bir askeri tablo ortaya çıkmıştır.

2.2. Rusya’daki 1917 Devrimlerinin Bölgesel Etkisi

Rusya’da 1917 yılında gerçekleşen Şubat ve ardından Ekim Devrimleri, Kafkasya Cephesi’ndeki Çarlık ordusunun yapısını temelden sarsmıştır. Bolşevik fikirler askerler arasında hızla yayılmış, ordudaki disiplin tamamen bozulmuştur. Askerler, “Devrimci Asker Konseyleri” kurarak askeri hiyerarşiye el koymuş ve Çar yanlısı subayları tutuklamaya başlamıştır. Bu ideolojik dönüşüm, savaşı anlamsız bulan Rus askerlerinin artık sivil halka karşı savaşmak istememesiyle sonuçlanmıştır. Anadolu’daki işgalci ordu, bir savaş gücü olmaktan çıkıp bir devrim odağına dönüşmüştür. Bolşevik liderler, işgal altındaki topraklarda bulunan halkları, “emperyalist savaşa” karşı çıkarak kendi yerel yönetimlerini kurmaları yönünde aktif olarak teşvik etmişlerdir. Bu teşvik, Erzincan Şûrası gibi oluşumların filizlenmesi için gerekli ideolojik zemini hazırlamıştır.

2.3. Erzincan Mütarekesi (17-18 Aralık 1917) ve Stratejik Sonuçları

İktidara gelen Bolşevikler, I. Dünya Savaşı’nı “emperyalist bir paylaşım savaşı” olarak nitelendirerek tüm cephelerde savaşı durdurma kararı almışlardır. Bu politika doğrultusunda, Anadolu’daki 1. Ordu komutanlığı, 17-18 Aralık 1917 tarihlerinde Osmanlı Hükümeti ile Erzincan Mütarekesi’ni imzalamıştır. Bu mütarekenin maddeleri, bölgenin kaderini şekillendirecek stratejik sonuçlar doğurmuştur:

  • Rus Ordularının Çekilmesi: Antlaşma uyarınca, Kızıl Muhafızlar da dahil olmak üzere tüm Rus birliklerinin üç ay içinde Anadolu topraklarından çekilmesi kararlaştırılmıştır.
  • Osmanlı Ordusuna Yönelik Yasak: Antlaşmanın en kritik maddesi, Rus ordusunun boşalttığı bölgelere Osmanlı Ordusu’nun girmesinin yasaklanmasıydı.
  • “Kendi Kaderini Tayin Hakkı”: Bolşeviklerin bu ilkesini Anadolu’da uygulama amacı, Osmanlı’ya karşı yerel hareketleri teşvik ederek Rusya’nın jeopolitik etkisini artırmaktı. Bu yasağın asıl amacı, bölge halklarının Sovyetler Birliği’ne sempati duyan yerel Sovyet hükümetleri kurmasına siyasi ve askeri bir alan açmaktı.

Osmanlı tarafı bu antlaşmaya derin bir şüpheyle yaklaşmıştır. Osmanlı mütareke komisyonu başkanı ve Enver Paşa’nın amcası olan yetkili, “Bu mütareke kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur. Bu topraklar Osmanlı idaresine geçecektir” diyerek niyetlerini açıkça ortaya koymuştur. Buna rağmen mütarekenin sağladığı bu geçici askeri ve siyasi boşluk, Erzincan Şûrası’nın fiilen kurulması için eşsiz bir fırsat yaratmıştır.

3. Erzincan Şûrası’nın Teşekkülü, Yapısı ve Politikaları

Erzincan Mütarekesi’nin ardından oluşan güç boşluğu, bölgedeki Bolşevik komutanlar ve yerel liderler tarafından hızla doldurulmuştur. Bu bölümde, Şûra’nın kuruluş süreci, çok uluslu etnik kompozisyonu ve bir hükümet olarak uygulamaya koyduğu siyasi, idari ve askeri politikalar incelenecektir.

3.1. Kurucu Aktörler ve Çok Uluslu Temsiliyet

Antlaşmanın hemen ardından Bolşevik komutan Arşak Cemalyan öncülüğünde, bölgedeki Türk, Kürt ve Ermeni ileri gelenleri ile bu uluslardan işçileri bir araya getiren tarihi bir toplantı düzenlenmiştir. Çok uluslu bir temsiliyete dayanan Şûra’nın oluşumunda rol alan kilit figürler şunlardır:

  • Ermeni Temsilciler: Muradov Paşa, Bolşevik ideolojiye yakın bir Ermeni lider olarak, Şûra’nın çok uluslu yapısını birleştirme çabalarında kilit bir figürdü. Ancak, onun liderliği, Türk ve Kürt delegeler arasında Ermeni hegemonyası korkusunu tetikledi.
  • Kürt Temsilciler: Alişer ve Alişan Beyler.
  • Türk Temsilciler: Erzincan Müftüsü.

Erzincan, Bayburt ve Dersim’den seçilen toplam 25 temsilci (Ermeni kaynaklarına göre bu sayı 75’tir) ile Şûra Hükümeti resmen kurulmuştur. Muradov Paşa’nın göreve başlama konuşması, Şûra’nın Bolşevik ideolojiden devşirdiği sınıf temelli, enternasyonalist ve anti-emperyalist söylemi net bir şekilde ortaya koymaktadır:

“Türkler, Kürtler ve Ermeniler kardeştir. Bizi birbirimize kırdıranlar emperyalistler ve onların yerli işbirlikçileridir... Bütün Kürt, Ermeni ve Türk emekçileri ve işçileri birleşerek kendi şûramızı kuralım... Lenin ve ordusu bizi destekliyor.”

3.2. Siyasi, İdari ve Askeri Yapılanma

Erzincan Şûrası, Sovyet Rusya’dan aldığı siyasi, askeri ve ekonomik destekle kısa sürede bir iktidar organına dönüşmüştür. Yönetim, Sovyet modelini örnek alarak kapsamlı idari ve yasal düzenlemeler yapmıştır. Hükümetin temel politikaları ve kurduğu teşkilatlar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:

Alan

Uygulama / Kurum

Açıklama

Ekonomi

Kolektif Üretim Çiftlikleri

Sovyetler Birliği’ndeki “Kolhoz” modeline benzer tarımsal üretim birimleri kuruldu.

Toprak Reformu

Toprak Kanunu

Topraksız köylülere toprak dağıtımı yapıldı.

Maliye

Vergi Kanunu

Vergilerin İstanbul Hükümeti yerine Şûra’ya ödenmesi kararlaştırıldı ve vergi miktarları belirlendi.

Askeri

Ordu Teşkilatı

Türk, Kürt ve Ermenilerden oluşan 3.000 kişilik yarı düzenli bir milis ordusu kuruldu.

Güvenlik

Polis ve İstihbarat

500 kişilik bir polis teşkilatı ve istihbarat birimi oluşturuldu.

Hızla kurulan bu düzen hem içeriden gelen etnik gerilimler hem de dışarıdan yönelen askeri ve siyasi tehditlerle kısa sürede yüzleşmek zorunda kalmıştır.

4. İç ve Dış Baskılar: Şûra’nın Zayıflaması

Erzincan Şûrası, kurulduğu andan itibaren hem Osmanlı Hükümeti’nin dış baskıları hem de kendi bünyesindeki etnik ve siyasi gerilimlerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu faktörler, Şûra’nın ömrünü kısaltmış ve stratejik zafiyetlerini açıkça ortaya çıkarmıştır.

4.1. Osmanlı Hükümeti’nin Karşı Hamleleri ve Propagandası

Osmanlı Hükümeti, Erzincan Şûrası’nı bir isyan ve işgal uzantısı olarak görmüş ve onu zayıflatmak için iki yönlü bir strateji izlemiştir:

  1. Anti-Komünist Propaganda: İstanbul Hükümeti, muhafazakâr halkı Şûra yönetimine karşı kışkırtmak için “Komünistlerin dinsiz olduğu” tezini etkili bir araç olarak kullanmıştır. Bu propaganda, Cemiyet-i İslamiye gibi muhafazakâr yapılar aracılığıyla yürütülmüştür.
  2. Bölgesel Silahlanma: Osmanlı Hükümeti, Erzincan Şurası’na karşı bölgedeki Müslüman halkı (Türk ve Kürt aşiretlerini) Ermenilere ve Şura yönetimine karşı aktif olarak silahlandırmıştır. Bu strateji, Şura’nın Rus destekli ve Bolşevik ideolojisine dayalı yapısını bir “isyan ve işgal uzantısı” olarak gören Osmanlı’nın, muhafazakâr ve İslamcı söylemlerle yerel halkı mobilize etme çabalarının bir parçasıydı. Bu süreçte Binbaşı Cibranlı Halit Bey gibi figürler, Dersim bölgesindeki yerel aşiretleri Osmanlı saflarına çekmeye çalışmış ve Şura’ya karşı askeri operasyonlar için zemin hazırlanmasına katkıda bulunmuştur. Halit Bey, Cibran aşiretinin lideri olarak ve Osmanlı subayı kimliğiyle, Osmanlı’nın muhafazakâr propaganda araçlarıyla (örneğin, Cemiyet-i İslamiye gibi yapılar) dolaylı bir uyum içinde hareket ederek Şura’nın bölgedeki etkisini kırmada önemli bir rol oynamıştır.

Bu dış müdahaleler, Şûra’nın kırılgan çok uluslu yapısı içindeki mevcut güvensizlikleri derinleştirmek için tasarlanmış ve büyük ölçüde başarılı olmuştur.

4.2. Etnik Gerilimler ve İttifakların Kırılganlığı

Şûra’nın çok uluslu yapısı, teoride bir güç unsuru iken pratikte en büyük zayıflığı haline gelmiştir. Farklı gruplar arasındaki güvensizlik, ittifakı temelinden sarsmıştır:

  • Türk delegeler, yönetimin Ermeni kökenli Muradov Paşa’nın kontrolüne geçmesinden ciddi rahatsızlık duymuştur. Bu rahatsızlık o kadar ileri gitmiştir ki, Kızıl Muhafızların çekildiği gün İstanbul Hükümeti’ne bağlılıklarını bildirerek 9. Osmanlı Ordusu’nu “Şûra adına” bölgeye davet etmişlerdir.
  • Aynı dönemde Erivan merkezli ayrı bir Ermeni devletinin kurulmuş olması ve bu devletin Sovyetler Birliği’ne karşı savaşması, Şûra içindeki Ermenilerin Bolşeviklere olan bağlılığının sorgulanmasına neden olmuştur.
  • Kızıl Muhafızların bölgeden çekilmesi, farklı etnik gruplar arasındaki hassas dengeyi koruyan ana askeri güvenceyi ortadan kaldırmış, bu durum güvensizliği ve iç bölünmeleri derinleştirmiştir.

4.3. Sovyet Desteğinin Sona Ermesi ve Stratejik İzolasyon

Şûra’nın ayakta kalması, büyük ölçüde Sovyet askeri varlığına ve desteğine bağlıydı. Ancak Erzincan Mütarekesi gereği, Kızıl Muhafızların Şubat 1918 sonuna kadar bölgeden tamamen çekilmesi zorunluydu. Bu çekilme, Şûra’yı askeri olarak savunmasız bırakmıştır. Osmanlı müdahalesinden endişe duyan Şûra yönetimi, Sovyet Rusya’dan askeri yardım talebinde bulunmuştur. Ancak bu talep, iki temel nedenden ötürü karşılıksız kalmıştır: Birincisi, Rusya kendi içinde kanlı bir iç savaşla meşguldü; ikincisi ise Şûra’ya yapılacak bir yardım, Erzincan Mütarekesi’ni ihlal ederek Osmanlı ile yeni bir savaşa yol açma riski taşıyordu. Bu durum, Şûra’yı stratejik bir yalnızlığa itmiş ve çöküşünü hızlandırmıştır.

5. Dağılış Süreci ve Tarihsel Sonuç

İçeriden ve dışarıdan gelen baskılarla giderek zayıflayan Erzincan Şûrası hükümetinin dağılma süreci kaçınılmaz hale gelmiştir. Yönetimin merkezini taşıma kararı, bu çöküşü yavaşlatmaya yetmemiş, askeri müdahalelerle son bulmuştur.

5.1. Hükümet Merkezinin Yeşilyazı’ya Taşınması

Türk delegelerin Osmanlı 9. Ordusu’nu bölgeye davet etmesi, Şûra içinde büyük bir paniğe yol açmıştır. Osmanlı ordusunun ateşkesi tanımayarak bölgeyi işgal edeceği söylentilerinin yayılması üzerine, hükümetin güvenliği ciddi bir tehdit altına girmiştir. Bu tehdit karşısında Dersim delegeleri, hükümet merkezinin Erzincan’da güvende olmadığını belirterek Dersim’e taşınmasını önermiştir. Bu öneri kabul edilmiş ve Şûra hükümetinin merkezi, hem coğrafi olarak daha korunaklı olan hem de demografik destek bulabileceği Ovacık ilçesindeki Yeşilyazı’ya nakledilmiştir. Bu karar, Şûra’nın artık savunmaya çekildiğinin ve kontrolü kaybettiğinin açık bir göstergesiydi.

5.2. Askeri Müdahaleler ve Şûra’nın Sonu

Şûra’nın sonu, Osmanlı Hükümeti’nin askeri operasyonlarıyla gelmiştir. Dağılış süreci kronolojik olarak şu şekilde özetlenebilir:

  • Erzincan’ın Düşüşü (Şubat-Mart 1918): Kızıl Muhafızların Şubat 1918 sonunda çekilmesini fırsat bilen ve Türk delegelerin daveti üzerine harekete geçen Osmanlı ordusu, Sivas üzerinden Erzincan’a girerek ciddi bir direnişle karşılaşmadan kenti ele geçirmiştir. Bu, Şûra’nın ana merkezini ve meşruiyetini kaybetmesi anlamına geliyordu.
  • Yeşilyazı’nın Düşüşü (1918): Hükümetin taşındığı Yeşilyazı’daki yönetim, 1918 başında kısa bir süre varlığını sürdürmeye çalıştı. Ancak Kızıl Muhafızların çekilmesi ve Osmanlı ordusunun Şubat-Mart 1918’de Erzincan’ı geri almasıyla Şûra tamamen dağıldı. 1921’de aynı bölgede Koçgiri İsyanı patlak verdi, ancak bu, Şûra’nın devamı değil, Kürt ulusal hareketinin bir parçasıydı.

5.3. Tarihsel Miras ve Değerlendirme

Erzincan Şûrası, kısa ömrüne rağmen Osmanlı topraklarında kurulan ilk Sovyet hükümeti denemesi olarak tarihte önemli bir yer tutar. Bu olay, sadece yerel bir hareket olmanın ötesinde, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç dinamikleriyle de dolaylı bir ilişkiye sahiptir. Mustafa Kemal Paşa’nın 30 Nisan 1919’da 9. Ordu Müfettişi olarak bölgeye gönderilme görevinin, Osmanlı ordusu tarafından bastırılmış olan bu konsey hareketlerinin sonrasındaki durumu yerinde incelemek ve gerekli önlemleri almak amacını taşıdığı belirtilmektedir. Bu kısa ömürlü deneyim, bölgedeki siyasi ve toplumsal dinamiklerin ne denli karmaşık olduğunu anlamak için de önemlidir.

6. Sonuç

Erzincan Şûrası, I. Dünya Savaşı’nın sonu ve Rus Devrimi’nin yarattığı olağanüstü siyasi ve askeri koşulların doğrudan bir ürünüdür. Yükselişi, devrimci bir dalganın ve “kendi kaderini tayin hakkı” idealinin bir yansımasıdır. Ancak çöküşü, daha öngörülebilir ve klasik tarihsel faktörlerin birleşiminden kaynaklanmıştır: Osmanlı Hükümeti’nin kararlı askeri müdahalesi, Şûra’yı oluşturan Türk, Kürt ve Ermeni unsurlar arasındaki iç etnik ve siyasi bölünmeler ve en önemlisi, varlığını borçlu olduğu stratejik müttefiki olan Sovyet Rusya’nın desteğini çekmesi. Bu kısa ömürlü siyasi deneyim, acımasız jeopolitik gerçekler ve içsel kırılganlıklar karşısında bir işçi iktidarının nasıl dağılabildiğini gösteren önemli ve öğretici bir tarihsel derstir.

Nota Bene:

Binbaşı Cibranlı Halit Bey’in Kimliği ve Erzincan Şurası’ndaki Rolü

Binbaşı (sonradan miralay) Cibranlı Halit Bey (Kürtçe: Xalîd Beg Cibranî, 1882-1925), Osmanlı ordusunda önemli bir Kürt subayıydı. Varto’da doğan Halit Bey, Cibran aşiretinin lideri Mahmud Bey’in oğluydu. Aşiret Mektebi’nde eğitim aldıktan sonra Harp Okulu ve Erkan-ı Harbiye’yi bitirerek subay oldu. I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde Ruslara karşı mücadele etti ve Cibran Süvari Alayı’nı komuta ederek “Ruslara kök söktüren kişi” olarak ünlendi. Savaş sonrası dönemde Kürt ulusal bilincinin güçlendiği bir ortamda, 1921’de Erzurum’da Azadi (Kürdistan İstiklal Cemiyeti) adlı gizli örgütü kurdu ve liderliğini üstlendi. Azadi, Kürt bağımsızlığını hedefleyen seküler ve modern bir örgüttü; aşiret reisleri, subaylar, aydınlar ve din adamlarından oluşan heterojen bir yapıya sahipti. Örgüt, Erzurum, Diyarbakır, Van, Siirt gibi şehirlerde şubeler kurmuş, gizli yeminler ve hücre tipi örgütlenme ile faaliyet göstermişti.

Erzincan Şurası’nın Yıkılışındaki Rolü

Erzincan Şurası, I. Dünya Savaşı sırasında 1916’da Rus işgali altında Doğu Anadolu’da kurulan kısa ömürlü bir Bolşevik-sosyalist oluşumdu. Rus Devrimi’nin etkisiyle yerel Ermeni, Türk ve Kürt unsurların öncülüğünde örgütlendi; amacı Sovyet tarzı bir yönetim kurmaktı. Şûra, Osmanlı’ya ve bölgedeki geleneksel yapılara karşıydı, ancak iç çekişmeler ve dış baskılarla zayıfladı.

Cibranlı Halit Bey’in rolü, bu Şûra’nın yıkılışında stratejik ve diplomatik bir konumda yer almasıdır:

  • Askeri Katkı: Savaş sırasında (1915-1916), Rus birliklerinin Erzincan’dan çekilmesiyle Osmanlı ordusu bölgeye harekât düzenledi. Halit Bey, komuta ettiği Kürt Süvari Alayı ile Osmanlı kuvvetlerine destek verdi. Bu alay, iki koldan ilerleyen Osmanlı ordusunun sol kanadını güçlendirdi ve Şûra’nın askeri direnişini kırmada etkili oldu. Amacı, Ermeni ve Rus destekli Sovyet örgütlenmelerini dağıtmak ve Osmanlı kontrolünü yeniden sağlamak idi.
  • Diplomatik Rol: Erzincan Şurası’na karşı Osmanlı ordusunun harekâtı sırasında, Halit Bey, Osmanlı adına stratejik ve diplomatik bir rol üstlendi. Rus ve Ermeni destekli Şûra’nın sosyalist yapısına karşı, Dersim bölgesindeki yerel aşiretleri Osmanlı saflarına çekmek için çalıştı. Bu dönemde Azadi örgütü henüz kurulmamıştı (Azadi, 1921’de kuruldu). Halit Bey, Cibran aşiretinin lideri olarak ve Osmanlı subayı kimliğiyle, Osmanlı’nın muhafazakâr propaganda araçları (örneğin, Cemiyet-i İslamiye gibi yapılar) ile dolaylı bir uyum içinde, Şûra’nın genişlemesini engelledi ve Ovacık’taki Osmanlı idari yapısının yeniden kurulmasına katkıda bulundu. Bu çabalar, Osmanlı’nın bölgedeki kontrolü yeniden sağlamasında etkili oldu.
  • Sonuç: Halit Bey’in alayı ve diplomatik girişimleri, Şûra’nın yıkılmasında kilit unsurlardan biriydi; Osmanlı zaferi, bölgedeki Kürt aşiretlerini de mobilize etti.

Halit Bey Hangi Tarafın Yanında Çalıştı?

Halit Bey, bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu tarafında çalıştı. Azadi örgütü henüz kurulmamıştı (1921’de kuruldu), ancak Halit Bey’in askeri kariyeri Osmanlı ordusuna bağlıydı. Kürt kökenli bir subay olarak, Rus ve Ermeni işgaline karşı Osmanlı’yı destekledi; amacı hem imparatorluğun bütünlüğünü korumak hem de Kürt aşiretlerini (Cibran gibi) güçlendirmekti. Savaş sonrası Kemalist harekete (TBMM’ye) kısa süre katıldı (Erzurum Kongresi’ne davet edildi), ancak Kürt özerkliği talepleri reddedilince Azadi üzerinden Kürt bağımsızlıkçı bir çizgiye evrildi. 1925 Şeyh Said İsyanı’nda Azadi’nin lideri olarak isyanın ideolojik ve örgütsel öncüsü oldu, ancak 20 Aralık 1924’te (bazı kaynaklarda 24 Aralık) tutuklandığı için fiziksel olarak katılmadı; 15 Nisan 1925’te idam edildi.

Bu rol, Halit Bey’in Osmanlı’dan Kemalist döneme geçişteki karmaşık konumunu gösterir: Başlangıçta sadık bir Osmanlı subayı, sonradan Kürt ulusalcılığının öncüsü. Kaynaklar, onun seküler ve stratejik vizyonunu vurgular; örneğin, Azadi’nin yemin ritüelleri ve hücre yapısı, modern bir örgütlenme örneğidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]