Özet
Bu
yazı, Sovyetler Birliği'ndeki sağlık sisteminin temel ilkelerini, tarihsel
gelişimini ve yaşadığı dönüşümleri analiz etmektedir. Sistemin iki farklı ve
zamanla çelişen yüzü ortaya konmaktadır: 1917 Ekim Devrimi sonrası inşa edilen önleyici
hekimlik odaklı toplumcu model ve 1930'lardan itibaren "hızlı
sanayileşme" politikalarıyla başlayan, tedavi hekimliğine ve merkezileşmiş
hastane yapısına doğru evrilen pragmatik model.
Temel
Bulgular:
1. Devrimci
Kuruluş İlkeleri: Sovyet sağlık sistemi, dünyada bir ilk olarak
sağlığı bireysel bir sorun olmaktan çıkarıp toplumsal bir sorumluluk olarak
tanımlamıştır. Temelini; devlet kontrolü, birlik, planlama, ücretsiz ve
nitelikli hizmete evrensel erişim ve en önemlisi, paradigmayı
tedaviden hastalıkları önlemeye (profilaksi) kaydıran bir
anlayış oluşturmuştur. Bu yaklaşım, dispanserizasyon sistemi, sosyal hijyen ve
halkın yönetime aktif katılımı gibi yenilikçi mekanizmalarla hayata
geçirilmiştir.
2. Devlet
Karakteri ve Planlama: Sağlık hizmetleri, ulusal ekonomik planın
ayrılmaz bir parçası olarak görülmüş, bu sayede geri kalmış bölgelerde ve
kırsal kesimde sağlık altyapısı hızla geliştirilmiş, kent ve kır arasındaki
eşitsizlikler büyük ölçüde giderilmiştir. Tüm sağlık kurumları devlet
mülkiyetinde olup, merkezi bir bütçeden finanse edilmiştir.
3. Önleyici
Hekimlikten Tedavi Hekimliğine Evrim: Sistemin mimarı N. A.
Semaşko'nun öncülük ettiği önleyici hekimlik (profilaksi) anlayışı, 1930'lu
yıllarda "hızlı sanayileşme" hedefi doğrultusunda zayıflamıştır.
Öncelik, sağlıklı bir toplum yaratmaya yönelik geniş sosyal ve ekonomik tedbirlerden
(sağlıklı konut, beslenme vb.), endüstriyel emek gücünün verimliliğini korumaya
yönelik tıbbi tedbirlere ve tedavi hizmetlerine kaymıştır.
4. Yapısal
Dönüşüm ve Çözülme: Başlangıçta önleyici hizmetlerin merkezi olan
dispanserler ve poliklinikler, zamanla önemini yitirmiş ve 1947-1956 arasındaki
yasalarla hastanelerin bünyesine alınmıştır. Bu durum, sağlık sisteminin
hastane merkezli bir yapıya bürünmesine, uzmanlaşmanın ve hekimler arası
hiyerarşinin artmasına, sevk zincirinin kırılarak bakımda sürekliliğin
zayıflamasına yol açmıştır. Bütüncül ve birleşik yapı, yerini parçalı ve çok
başlı bir sisteme bırakmıştır.
5. İdeolojik
Çelişkiler: Devrimin ilk yıllarında kadınları özgürleştirmeyi
amaçlayan ve 1920'de kürtajı serbest bırakan ilerici politikalar, 1936'da
pronatalist (doğum yanlısı) yaklaşımlarla kısıtlanmıştır. Bu, sistemin kuruluş
ideallerinden nasıl uzaklaşıldğının en somut göstergelerinden biridir.
Sonuç
olarak, Sovyet sağlık sisteminin sadece başarıları ve teorik üstünlükleri
değil, aynı zamanda politik ve ekonomik önceliklerdeki değişimlerin bu sistemi
nasıl aşındırdığı ve başlangıçtaki toplumcu karakterinden uzaklaştırdığı ortaya
konulmaktadır.
1.
Sovyet Sağlık Sisteminin Temel İlkeleri ve Yapısı (1956 Perspektifi)
Nikolai
Vinogradov'un 1956 tarihli metni, Sovyet sağlık sistemini sosyalist inşanın
ayrılmaz bir parçası ve kapitalist sistemlerdeki sağlık hizmetlerinden kökten
farklı, üstün bir model olarak sunmaktadır. Bu modelin temel direkleri
şunlardır:
1.1.
Devlet Karakteri, Birlik ve Planlama
Sovyet
sağlık sistemi, doğası gereği bir devlet hizmetidir. Bu, onu özel sektörün ve
pazar dinamiklerinin insafına bırakılmış kapitalist ülke modellerinden ayırır.
• Anayasal
Güvence: SSCB Anayasası'nın 120. Maddesi, her yurttaşın yaşlılık,
hastalık ve engellilik durumunda sağlık bakımı hakkını garanti altına alır. Bu
hak, ücretsiz sağlık hizmetleri ve yaygın bir tesis ağı ile güvence altına
alınmıştır.
• Merkezi
Yönetim ve Birlik: 11 Temmuz 1918'de V. I. Lenin'in imzaladığı
kararname ile dağınık haldeki tüm tıbbi hizmetler tek bir çatı altında, Halk
Sağlığı Halk Komiserliği'nde (daha sonra Bakanlık) birleştirilmiştir. Bu,
kaynakların verimli kullanılmasını ve standartların ülke geneline yayılmasını
sağlamıştır. N. A. Semaşko'nun belirttiği gibi, "tıbbi kurumların tek bir
kurum altında birleştirilmesinin özgünlüğü" sistemin temelini oluşturur.
• Planlı
Gelişim: Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, ulusal ekonomik planın
bir parçasıdır. Bu planlama, özellikle Urallar, Sibirya ve Uzak Doğu gibi
sanayi bölgeleri ile daha önce yetersiz hizmet alan ulusal cumhuriyetlerde
tıbbi altyapının hızla genişletilmesini mümkün kılmıştır.
◦ Veriler: Tacikistan'da
hastane sayısı 1917-1941 arasında 75,4 kat, Kırgızistan'da 29,5 kat artmıştır.
1928'e gelindiğinde hastane yatak sayısı devrim öncesine göre 70.000 artmıştır.
1.2.
Profilaksi (Önleyici Hekimlik) Felsefesi
Sovyet
tıbbının en ayırt edici özelliği, odağını hastaları tedavi etmekten,
hastalıkların ortaya çıkmasını önlemeye kaydırmasıdır.
• Teorik
Zemin: Bu yaklaşım, organizmanın çevresiyle ayrılmaz bir bütün olduğu
ve sağlığın belirleyicisinin sosyal koşullar (barınma, çalışma, beslenme)
olduğu yönündeki Marksist-Leninist anlayışa dayanır. Bu, sağlığı kalıtım gibi
biyolojik faktörlere indirgeyen "gerici" bilim anlayışlarına bir
meydan okumadır.
• Tarihsel
Kökenler: Bu ilkenin kökleri I. M. Sechenov, S. P. Botkin ve N. I.
Pirogov ("Gelecek önleyici hekimliğindir") gibi ilerici Rus
hekimlerinin çalışmalarına dayandırılır.
• Uygulama
Yöntemi: Dispanserizasyon:
◦ N.
A. Semaşko'nun tanımına göre dispanser, pasif bir şekilde hastanın gelmesini
bekleyen bir kurum değildir. Aktif olarak sağlıklı ve hasta nüfusu takip eder,
hastalığı erken evrede saptar, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmeye
yönelik tedbirler alır ve halkı hijyen konusunda eğitir.
◦ Sanayi
kuruluşları, okullar, hamile kadınlar ve çocuklar gibi belirli gruplar sürekli
dispanser gözetimi altındadır.
1.3.
Herkese Nitelikli ve Ücretsiz Tıbbi Yardım
Sistem,
nitelikli tıbbi yardımı tüm yurttaşlar için erişilebilir kılmayı hedefler.
• Personel
Artışı:
◦ Doktorlar: Devrim
öncesi 20.000 olan doktor sayısı 1953'te 277.000'e yükselmiştir.
◦ Ara
Sağlık Personeli: "Feldsher" (hekim yardımcısı), ebe ve
hemşire sayısı 50.000'den 900.000'e çıkmıştır.
◦ Eğitim
Kurumları: 15 olan tıp fakültesi sayısı 84'e çıkarılmıştır.
• Ulusal
Kadrolar: Her birlik cumhuriyeti, kendi dilinde eğitim veren tıp
fakültelerine sahip olmuş, bu da halkın kendi dilini konuşan ve kültürünü bilen
hekimlerden hizmet almasını sağlamıştır. Örneğin Ermenistan'da hekimlerin
%92'si, Gürcistan'da ise %82'si yerli halktandır.
• Kadınların
Rolü: Sovyet Anayasası'nın 122. Maddesi kadınlara erkeklerle tam
eşitlik sağlar. Doktorların yarısından fazlası kadındır. Annelik,
"Kahraman Anne" unvanı gibi onursal unvanlarla yüceltilmiş ve geniş
bir kreş, anaokulu ve doğumevi ağı ile desteklenmiştir.
1.4.
Bilim ve Halk Sağlığının Bütünleşmesi
Bilimsel
gelişmeler, sosyalist inşanın bir aracı olarak görülür ve doğrudan halk sağlığı
hizmetlerine entegre edilir.
• Kurumsal
Yapı: SSCB Tıp Bilimleri Akademisi, 30'dan fazla araştırma enstitüsü
ile tıp bilimini koordine eder.
• Planlı
Araştırma: Bilimsel araştırmalar, grip, kanser ve kalp-damar
hastalıkları gibi en acil halk sağlığı sorunlarına odaklanacak şekilde devlet
tarafından planlanır.
• Yaygınlaştırma: Bilimsel
bulgular, 40'tan fazla tıp dergisi, kongreler ve konferanslar aracılığıyla
hızla pratisyen hekimlere ulaştırılır. Pratisyen hekimler de bilimsel
araştırmalara aktif olarak katılır.
1.5.
Toplum Katılımı ve Halk Karakteri
Sistem,
başarısını halkın ve kitle örgütlerinin aktif katılımına borçludur. V. I.
Lenin'in "emekçileri ve yoksulları devlet yönetiminin günlük işlerine
çekmek" sözü bu alanda da hayata geçirilmiştir.
• Katılım
Mekanizmaları:
◦ Yerel
Sovyetler bünyesindeki Daimî Halk Sağlığı Komisyonları.
◦ Fabrika
komitelerindeki Sosyal Sigorta Konseyleri.
◦ Tıbbi
kurumlarda kurulan ve işçi temsilcilerinin de yer aldığı Yardım
Konseyleri.
◦ 17,5
milyonu aşan üyesiyle Kızılhaç ve Kızılay Cemiyetleri.
2.
Evrim, Çelişkiler ve Toplumcu Modelin Zayıflaması (Eleştirel Perspektif)
Akif
Akalın'ın çevirmen önsözü ve ek okuma metinleri, Vinogradov'un sunduğu ideal
tabloya eleştirel bir mercek tutarak sistemin zaman içinde kuruluş
felsefesinden nasıl uzaklaştığını gözler önüne serer.
2.1.
Devrimin Paradigma Değişimi: Tedaviden Önlemeye Geçiş
Ekim
Devrimi'nin sağlık alanındaki en büyük "devrimi", Henry E.
Sigerist'in de belirttiği gibi, binlerce yıllık tedavi odaklı tıp anlayışını
yıkarak "önleyici hekimlik dönemini" başlatmasıdır.
• Sağlığın
Sosyal Tanımı: Hastalıklar, bireysel ve biyolojik olgular olmaktan
çıkarılıp, temelinde sosyal ve ekonomik koşulların yattığı toplumsal sorunlar
olarak tanımlanmıştır. Bu, "sosyal hijyen" disiplininin doğmasına ve
mücadelenin odağına barınma, beslenme gibi sosyal belirleyicilerin alınmasına
yol açmıştır.
• Demokratikleşme: Sağlık
hizmetlerinin planlanmasına ve denetimine sendikalar, fabrika komiteleri ve
yerel Sovyetler dahil edilerek "işçilerin kendi sağlıklarına kendilerinin
sahip çıkması" ilkesi benimsenmiştir. Tıpta hekim otoritesine dayalı
hiyerarşi kırılarak "deprofesyonelleşme" yönünde adımlar atılmıştır.
2.2.
İdeallerden Sapma: "Hızlı Sanayileşme" ve Tedavi Odaklı Dönüşüm
1928'de
Birinci Beş Yıllık Plan ile başlayan "hızlı sanayileşme" politikası,
sağlık sisteminde köklü bir kırılmaya neden olmuştur.
• Önceliklerin
Değişmesi: Sağlık hizmetlerinin odağı, genel halkın sağlığını
korumaktan, kilit sanayi sektörlerindeki emek gücünün üretkenliğini sürdürmeye
kaymıştır. Bu, bütçenin ve kaynakların önleyici hizmetlerden tedavi
hizmetlerine aktarılmasına yol açmıştır.
• Semaşko'nun
Ayrılışı: Sistemin mimarı Nikolay Semaşko'nun bu yeni politikaları
benimsemeyerek 1930'da görevinden ayrılması, bu sapmanın en önemli sembolüdür.
• Kavramsal
Değişim: "Önleyicilik", artık geniş sosyal ve ekonomik
tedbirler yerine; aşılama, tarama gibi daraltılmış "tıbbi tedbirler"
olarak anlaşılmaya başlanmıştır.
2.3.
Sağlık Sisteminin Yapısal Parçalanması ve Çöküşü
Hızlı
sanayileşme politikası, Semaşko'nun kurduğu bütüncül ve birleşik sağlık
sistemini parçalamıştır.
• Parçalı
Yapı: Genel sağlık sisteminin yanı sıra, ondan ayrı ve özerk bir işçi
sağlığı sistemi, çocuk bakım merkezleri ağı ve çevre
sağlığı hizmetleri örgütlenmiştir. Bu durum, "çok başlılığa"
ve koordinasyon sorunlarına yol açmıştır.
• Hastanelerin
Yükselişi: Öncelik birinci basamaktan hastanelere kaymış, Sovyetler
Birliği yatak sayısı bakımından dünyada ilk sıraya yükselmiştir.
• Çöküş
Yasaları:
◦ 1947
Poliklinik Hastane Reorganizasyon Yasası: Poliklinikler hastanelerin
bünyesine alınmıştır.
◦ 1956
Düzenlemesi: Sanitasyon-Epidemiyoloji (SANEPİD) İstasyonları da
hastanelere bağlanmıştır.
◦ Bu
yasalarla önleyici hizmetler hem idari hem de işlevsel olarak tedavi
hizmetlerine tabi kılınmış, toplumcu tıbbın temeli olan birinci basamak
etkisizleştirilmiştir.
2.4.
Deprofesyonelleşmeden Geri Adım ve Artan Hiyerarşi
Sanayileşme
ve tedavi odaklı sistem, tıpta uzmanlaşmayı ve hiyerarşiyi yeniden
güçlendirmiştir.
• Uzmanlaşma
Vurgusu: Devrimin ilk yıllarındaki genel pratisyenlik vurgusu yerini
uzman hekimliğe bırakmıştır.
• Hiyerarşinin
Geri Dönüşü: Hastanelerde çalışan uzman hekimler, birinci basamaktaki
pratisyen hekimlerden daha "değerli" görülmeye başlanmış, bu durum
feldsher ve hemşirelerin statü kaybına uğramasına neden olmuştur.
2.5.
İlerici Politikaların Zayıflaması
• Kürtaj
Kısıtlaması: 1920'de yasal hale getirilen ve ücretsiz sunulan kürtaj
hizmetine, nüfus artışını teşvik etme amacıyla 1936'da kısıtlamalar
getirilmiştir. Bu, devrimin kadın özgürlüğü idealinden önemli bir geri adımdır.
• Doğum
Teşviki: Kadınları ev işlerinden kurtarmak için semt mutfakları kuran
anlayışın yerini, daha çok çocuk doğurmaları için kadınlara ödüller veren bir
anlayış almıştır.
Yararlanılan kaynak: SOVYETLER BİRLİĞİ'NDE SAĞLIĞIN KORUNMASI, Nikolai Arkadyevich Vinogradov, Foreign Languages Publishing House Moskova – 1956, Çeviri: Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.