MAR
Mike
Wayne'in Yeni Başlayanlar İçin Kapital adlı eserinden yapılan bu özet,
Karl Marx'ın kapitalizm eleştirisinin temel kavramlarını ve ana temalarını okura
tanıtmakta ve kapitalist sistemin işleyişini, çelişkilerini ve potansiyel
geleceğini derinlemesine incelemektedir. Aşağıda bu kitaptaki ana temalar,
önemli fikirler ve olgular detaylı bir şekilde sunulmuştur.
Yazar
Hakkında: Mike Wayne,
Brunel Üniversitesi (İngiltere) Film ve Televizyon Bölümünde öğretim üyesi
olup, Marksizm ve Medya Araştırmaları gibi eserlerin yazarıdır. Marx's Das
Kapital For Beginners (2012) adlı eseri, Karl Marx'ın Kapital’ini
yeni başlayanlar için anlaşılır kılmayı amaçlamaktadır.
Ana
Temalar ve Önemli Fikirler:
1.
Kapitalizmin Temel Eleştirisi ve Analiz Yöntemi:
- Marx'ın
Kapital’i, belirli bir kapitalizm örneği yerine, kapitalizmi
"kapitalizm yapan temel özellikleri" saptamak üzere soyut ve
genel bir çözümleme sunar. Bu, eseri zor okunur kılarken, aynı zamanda
"hepimizin benimsediği ve çevremizdeki kurumların durmadan onayladığı
sezgilerimize bir hayli ters düşen bir okumadır."
- Kitap
sadece bir "iktisat" eseri değil, aynı zamanda siyaset, tarih,
sosyoloji, felsefe ve hatta edebiyatı kapsayan çok disiplinli bir
çalışmadır. Marx, paranın doğasını açıklamak için Shakespeare, Goethe,
Balzac gibi yazarlardan alıntılar yapar.
- Marx'ın
inceleme yöntemi "içkin eleştiri"dir. Basit bir kavramdan (meta
gibi) yola çıkarak karmaşık kavram ağlarını açığa çıkarır, kavramların
içindeki ve aralarındaki çelişkileri bulur. Bu yöntem, "kapitalizm
eleştirisine kendi iktisadi, siyasi ve ahlaki ölçülerini gelişigüzel
uygulamasına dayanmaz. Tam tersine, Marx işini bitirdiğinde konusunu
(kapitalizmi) içeriden açıklamış olur."
2.
Meta ve İkili Niteliği (Kullanım Değeri ve Mübadele Değeri):
- Marx,
kapitalizmin eleştirisine günlük bir nesne olan meta ile başlar. Meta,
"alınıp satılan ya da eşit değerde olduğu düşünülen başka bir şeyle
mübadele (değiş-tokuş) edilen bir şeydir."
- Her
metanın iki yüzü vardır: "Bir kullanım değeri, bir de mübadele
değeri." Kullanım değeri, metanın insanlara yararlı olma özelliğidir
ve fiziksel yapısıyla ilişkilidir. Mübadele değeri ise metanın fiyatı
olarak kendini gösterir ve diğer metalarla değiştirilebildiği değeri ifade
eder.
- "Marx'ın
çözümlemesi aslında, çağdaş kapitalizmde kullanım değeri ile mübadele
değerinin birbiriyle savaş halinde olduğunu gösterir." Kullanım
değeri nitel iken, mübadele değeri niceldir.
- Para,
saf mübadele değeridir; "metanın, yalnız parasal değeri cinsinden
ifadesidir. Başka bir deyişle, metanın yalnız mübadele değeri
yüzüdür." Para, nesnelerin özünü, bireyselliğini ve özgül değerini
silip atmıştır.
3.
Emek Gücü ve Soyut Emek:
- Metaların
değerini veren şey, Marx'a göre "insanın metanın içinde cisimleşmiş
emek gücüdür."
- İnsan
emeği, kullanım değerleri üretirken aynı zamanda "soyutlanma"
içine girer ve bu "soyut insan emeği metalardaki değeri üretir."
Kapitalizmde, çok farklı metaları denklikler olarak ölçülebilir hale
getirebilen, farklı somut biçimlerden arındırılmış, eşit insan emeğidir.
- Emek
gücünün kökenleri doğa ve insan emeğindedir. İnsan emeği, hayvanlardan
farklı olarak yaratıcılık ve düş gücüyle yönlendirilir, bu da
"insanlık tarihinin, doğa tarihinden farklı olabilmesini
sağlar."
4.
Dolaşım ve Artık Değerin Kökeni:
- Marx
iki farklı dolaşım döngüsünü karşılaştırır:
- M -
P - M (Meta - Para - Meta) Döngüsü: Çoğu insanın içinde yer aldığı bu döngü, bir metadan
(emek gücü gibi) başlayıp başka bir meta (palto gibi) ile sona erer. Amacı
insan ihtiyaçlarının karşılanmasıdır (tüketim).
- P -
M - P+ (Para - Meta - Daha Fazla Para) Döngüsü: Sermayenin döngüsüdür. Parayla
başlar ve daha çok parayla (P+) sona erer. Amacı "başlangıçtaki
miktarı arttırmak"tır. Bu döngü "sınır tanımaz" ve
"ahlaki sınırları da yoktur."
- "Sermayeyi
sermaye yapan P'nin P+'ya çıkmasıdır." Bu fazladan para ya da değer
"artık değer"dir ve bunun kaynağı, Marx'a göre, emek gücünün
kendisidir.
- "Emek
gücünün değeri ile emek gücünün emek süreci sırasında yarattığı değer birbirlerinden
tamamen farklı büyüklüklerdir." Kapitalist, emek gücünün satın alma
bedelinden daha fazla değer üretme yeteneğinden yararlanır. Bu fark
"Artık Emek-Zaman" ve "Artık Değer" olarak
adlandırılır.
- Feodalizmde
köylülerin bey için çalıştığı "artık emek" açıkça görünürken,
kapitalizmde "işgünü içinde, Artık Emek-Zaman süresi başlıyor diye
işçiyi uyaran bir zil çalmadığından, işçinin zamanının çalınıp zenginlik
üretilmesi gözden kaçar."
5.
Kapitalist Sistemde Çalışma ve Sömürü:
- Emek
gücünün metaya dönüşmesi, kapitalist ve işçi arasında bir çatışma yaratır.
İşçi, kendi emek gücünün satıcısı olarak hak iddia ederken, kapitalist,
satın aldığı emek gücünü mümkün olduğunca uzun çalıştırmak ister. Bu
çatışmada "eşit haklar arasında son sözü kuvvet söyler."
- Kapitalist
üretim, "emek gücünün yaşam süresini kısaltarak" artık değer
elde etme eğilimindedir, "tıpkı açgözlü bir çiftçinin daha fazla ürün
almak için toprağın verimliliğini sömürmesi örneğinde olduğu gibi."
- Marx,
"mutlak artık değer üretimi"ni (iş gününü uzatarak) ve
"göreli artık değer üretimi"ni (iş yoğunluğunu artırarak veya
verimliliği yükselterek) analiz eder.
- Teknolojik
gelişmeler, emek-zamanı kısaltarak bir metanın üretimini hızlandırır,
ancak bu işçiye daha fazla boş zaman kazandırmaz; aksine,
"yaptıklarımızın daha büyük bir bölümünün artık emek-zaman olarak
gerçekleşmesidir."
- Sermayenin
"değişmez sermaye" (binalar, makineler, hammaddeler) ve
"değişir sermaye" (insan emek gücü) olarak iki ana türü vardır.
Sadece değişir sermaye yeni değer yaratabilirken, değişmez sermaye sadece
mevcut değeri ürüne aktarır.
6.
Yeniden Üretim ve Krizler:
- Kapitalizmin
kendini yeniden üretebilmesi için işçinin emek piyasasına bağımlılığının
yeniden üretilmesi gerekir. Tarihsel olarak bu, köylülerin topraklarından
koparılmasıyla sağlanmıştır ve bu süreç "insanlık tarihine kandan ve
ateşten harflerle yazılmıştır."
- Kapitalizm,
işçilerin para biriktirip emek güçlerini satmaya mahkûm olmaktan
kurtulmalarını engelleyecek düzeyde düşük ücretler ödeme eğilimindedir.
"İşçi kendisini kapitaliste satmadan önce de sermayeye aittir."
- Marx
iki temel kriz kuramı geliştirir:
- Aşırı
Üretim Kuramı:
Kapitalizm, kitle tüketiminin emecek gücünden fazlasını üretme
eğilimindedir. Bu, "krizlerin nihai nedeni her zaman kitlelerin
yoksulluğu ve sınırlanmış tüketimidir." Üretim gücünün artışı ile
tüketimin kısıtlılığı arasındaki çelişki krize yol açar.
- Kar
Oranının Düşme Eğilimi Kuramı:
Teknolojik gelişmeler verimliliği artırırken, emek gücüne oranla değişmez
sermayenin (makineler) maliyeti artar. Canlı emek, yeni değerin tek
kaynağı olduğundan, bu durum kar oranları üzerinde uzun vadeli bir aşağı
doğru baskı yaratır. Marx, bu eğilimin "mutlak kar kitlesinin büyüme
olasılığını engellemeyeceği"ni belirtir, ancak "kar oranı,
Marx'ın deyimiyle 'mahmuz' niteliği taşır." Bu düşüş, yatırım
isteğini azaltır ve ekonomik durgunluğa yol açar.
- Krizler,
"var olan çelişkilerin vahşi, parasal çözümlerinden, bozulmuş dengeyi
şimdilik yeniden kuran şiddetli patlamalardan başka bir şey
değildir." ve "kapitalistler arasında da kazananlar ve
kaybedenler yaratma eğilimindedir." Bu süreç, sermayenin
merkezileşmesini ve yoğunlaşmasını hızlandırır.
7.
Meta Fetişizmi ve İdeoloji:
- Meta
fetişizmi, Marx'ın din dünyasındaki fetişizme benzeterek açıkladığı bir
kavramdır. Kapitalizmde, "insan elinin ürünleri olan metalar
dünyasında da böyledir. Emek ürünleri metalar olarak üretilmeye başlar
başlamaz onlara yapışan ve dolayısıyla da meta üretiminden ayrılmaz olan
bu şeye fetişizm diyorum."
- Fetişizm,
şeylerin (para, sermaye, meta, fiyat, değer vb.) insanlar üzerinde
"kendi başlarına bir yaşama geçmesi", "irademizden
bağımsız" ve "bir doğa gücü gibi" görünmesi anlamına gelir.
Bu, kapitalizmin yarattığı toplumsal ilişkilerin denetimimiz dışında
algılanmasından kaynaklanır.
- Meta
fetişizmi, kapitalist sistemin özgürlük, eşitlik ve bireysellik gibi
ideallerini piyasa mübadelelerinin görünürdeki eşitliğine dayandırarak
gerçek sömürü ve eşitsizlikleri gizler.
- Egemen
sınıfın fikirleri (ideolojisi), toplumun maddi gücünü yöneten sınıfın
fikirleridir. Bu fikirler, "hâkim maddi ilişkilerin ideal ifadesinden
daha öte bir şey değildir." Eğitim sistemi, medya, din ve siyasal
sistem gibi kurumlar, bu ideolojiyi üretir ve yayar.
- Antonio
Gramsci, aydınların ve sivil toplum ile devletin, "büyük halk
yığınlarının 'kendiliğinden' razı olması"nı sağlayarak hegemonyayı
nasıl tesis ettiklerini açıklamıştır. Bu rıza, zorlamadan çok,
"gönüllerin ve akılların kazanılması için verilen acımasız savaşın
sonucudur."
8.
Kapitalizm Sonrası Toplum:
- Marx,
kapitalizm sonrası bir topluma dair ayrıntılı bir "yemek tarifi"
vermese de eleştirilerinden bazı ilkeler çıkarılabilir.
- Kapitalizmin
devasa üretici güçleri geliştirdiğini kabul eden Marx, tam da bu
başarıların "kapitalizmin tarihsel sonunu hem gerekli hem olası
kılar." Gerekli kılar çünkü kapitalizmin toplumsal ilişkileri, bu
olasılıkları (ihtiyaçların, yoksulluğun, açlığın, eşitsizliğin ortadan
kaldırılması) engeller.
- Sosyalizm,
"gerekli emek ile artık emek arasındaki ayrımı kaldırmak"
anlamına gelir. Artık değer gibi bir şey olamaz, çünkü "bütün emek,
işçilerin gerek duyup talep ettikleri şeylere dönüşür."
- Yeni
toplumda, zenginliğin ölçütü emek-zaman değil, "çalışmadan arta kalan
kullanılabilir zaman" olacaktır.
- Üretim
araçları "yeniden insanların kontrolüne" verilecektir.
"Bütün üretim üreticilerin özgür birliklerince örgütlenecektir."
Bu da üretimin kolektif katılıma ve demokratik denetime tabi olmasını
gerektirir.
- Marx,
kapitalizmin kendi çelişkileri içinde çökeceğini ve yerini daha yüksek bir
toplumsal üretim aşamasına bırakacağını savunur. Bu dönüşüm, "hayali
ya da dışsal umut kaynaklarında değil, kapitalizmin kendisi"nde
temellenir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.