Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

22 Kasım 2025 Cumartesi

Faşizm Üzerine

Mahmut Üstün

Özet

Bu yazı, "Faşizm Yazıları" adlı çalışmadaki temel argümanları ve metodolojik yaklaşımları sentezlemektedir. Çalışmanın ana tezi, faşizmin kapitalizmden bağımsız, hatta ona karşıt bir "üçüncü yol" ya da "sol" bir hareket olduğu yönündeki egemen burjuva literatürünü çürütmektir. Bunun yerine, faşizmin özellikle tekelci aşamadaki büyük sermayenin çıkarlarına hizmet eden, kapitalizmin çoklu ve derin kriz dönemlerinde başvurduğu olağanüstü bir devlet biçimi olduğu savunulmaktadır.

Temel Çıkarımlar:

• Faşizm ve Sermaye İlişkisi: Faşizm, büyük sermaye tarafından finanse edilen, desteklenen ve nihayetinde iktidara taşınan bir harekettir. Faşist rejimler, büyük sermayenin kârlarını artırmış, tekelleşmenin önünü açmış ve işçi sınıfı hareketlerini acımasızca bastırarak sermayenin çıkarlarına hizmet etmiştir. Bu ilişki, ampirik verilerle (şirket kârları, kartelleşme yasaları, devlet-tekel bütünleşmesi) kanıtlanmaktadır.

• Egemen Literatürün Eleştirisi: Liberal ve muhafazakâr faşizm literatürü, faşizmi anlamaktan çok Marksist faşizm teorisinin hegemonyasını kırma motivasyonuyla hareket etmektedir. Bu literatür, faşizmi sınıfsal ve ekonomik kökenlerinden kopararak bir ideoloji ve kültür olgusuna indirger. Sermaye ile faşizm arasındaki bağı önemsizleştirmek için verileri çarpıtır veya yanlış yorumlar.

• "Anti-Kapitalizm" Mitosu: Faşistlerin, özellikle ilk dönemlerinde kullandığı "anti-kapitalist" söylem, yüzeysel ve stratejiktir. Bu söylem, özel mülkiyeti değil, "tefeci" finans sermayesini hedef alır ve pratikte antisemitizm ile yabancı düşmanlığına dönüşür. İktidara gelindiğinde bu söylem terk edilmiş, ekonomi politikaları ise tekelci sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillenmiştir.

• Metodolojik Yaklaşım: Faşizmi anlamak için "soy kütüğü" çıkarmak yerine, onu bir süreç olarak analiz etmek gereklidir. "Faşistleşme süreci", "faşistleşme momenti" ve "ön faşizm" gibi kavramsal araçlar kullanılabilir. Faşizm, sadece alttan gelen bir hareket değil, aynı zamanda devlet katındaki otoriterleşme ve bu ikisinin büyük sermaye ile bütünleştiği bir sürecin ürünüdür.

I. Faşizm, Sermaye ve Kapitalizm İlişkisi

Faşizmin sermaye ve kapitalizmle olan organik bağı ortaya konulmalı ve bu bağı reddeden veya önemsizleştiren "egemen burjuva faşizm literatürü" eleştirilmelidir.

Egemen Literatürün Eleştirisi ve Temel Argümanlar

Liberal ve muhafazakâr faşizm literatürünün temel motivasyonu, faşizmi anlamaktan ziyade Marksist faşizm analizini itibarsızlaştırmaktır. Bu literatürün temel zaafları şunlardır:

• İdeoloji ve Kültüre Odaklanma: Faşizmi, ekonomik ve sınıfsal temelinden kopararak, tüm sınıfları kesen bir "kültürel devrimcilik" olarak tanımlama eğilimindedirler.

• Ampirik Yüzeysellik: Sermaye-faşizm ilişkisini, sermayedarların faşist partiye üye olma, mali destek sağlama gibi dar ve nicel verilere indirgerler. Bu yaklaşım, faşizmin kapitalizmin yapısal krizlerine sunduğu "çözüm" işlevini göz ardı eder.

• Çifte Standart: Faşizm ile komünizm veya devrimci halk hareketleri arasında benzerlikler ararken; faşizmin liberaller, muhafazakârlar ve yönetici elitlerle olan derin ilişkisini kasıtlı olarak görmezden gelirler.

Oysa faşizm "kapitalizmin ekonomik, siyasal-kurumsal, ideolojik-kültürel alanlarının tümünü kapsayan ve olağan yöntemlerle aşılamayacağı düşünülen çoklu krizini kapsamlı bir yeniden yapılanmaya giderek aşmaya yönelen bir olağanüstü devlet biçimi"dir.

Sermaye-Faşizm Bağlantısına Dair Kanıtlar

Burjuva literatürün kendi sunduğu veriler dahi sermaye ile faşizm arasındaki sıkı bağı kanıtlamaktadır.

İktidar Öncesi Dönem

• Maddi ve Siyasi Destek: Burjuva yazarlar dahi (Passmore, Paxton, Michel) kapitalistlerin, solu ve işçi hareketlerini ezmek için faşist çeteleri finanse ettiğini ve kullandığını kabul etmektedir. İtalya'da büyük sanayiciler ve toprak sahipleri "Bolşevizm’e karşı bir kutsal ittifak" kurarak Mussolini'nin çetelerini fonlamıştır.

• Artan Destek: Sermayenin desteği, faşist hareketler kitleselleşip iktidar alternatifi haline geldikçe azalmamış, aksine artmıştır. Michel'in aktardığına göre, Nazi Partisi 1932 seçimlerinde oy kaybedince, ağır sanayi (Thyssen, Krupp), basın kralları (Hugenberg) ve finansörler (Shroeder) tarafından "çok daha kuvvetli biçimde elinden tutularak yeniden başarılı duruma getirilmiştir."

• Tercih ve Meşrulaştırma: Sermayenin ilk tercihinin "otoriter muhafazakârlık" olduğu argümanı, faşizmin bir seçenek olarak yedekte tutulduğu gerçeğini değiştirmez. Kriz derinleştiğinde ve yerleşik elitler yetersiz kaldığında, sermaye faşist seçeneğe yönelmiştir. Hitler'in burjuva partilerin desteğiyle şansölye yapılması ve olağanüstü yetkilerle donatılması, bu tercihin somut kanıtlarıdır.

İktidar Dönemi

Faşist iktidarlar döneminde büyük sermaye, rejimin en kârlı çıkan ve neredeyse tek kazanan kesimi olmuştur.

• Almanya Örneği:

    ◦ Kartelleşme: Naziler, iktidara gelir gelmez çıkardıkları "zorunlu kartelleşme yasaları" ile büyük sermayenin pazar üzerindeki egemenliğini garantilemiştir.

    ◦ Sermaye Yoğunlaşması: Küçük ve orta ölçekli şirketler tasfiye olurken, büyük tekellerin gücü ve sermayesi katlanarak artmıştır.

    ◦ Kâr Artışı: Renton'ın verilerine göre, 1932-1938 arasında kapitalistlerin geliri ortalama %433 artmıştır. IG Farben'in kârı 1933'te 74 milyon Reichsmark'tan 1939'da 240 milyona çıkmıştır.

    ◦ Devlet-Tekel Bütünleşmesi: "Dört Yıllık Plan Dairesi" gibi kurumlar aracılığıyla devlet, büyük tekellerle (özellikle IG Farben) bütünleşmiş, kaynaklar ve siparişler bu tekellerin çıkarları doğrultusunda tahsis edilmiştir.

• İtalya Örneği:

    ◦ Sermayeye İmtiyazlar: Savaş dönemindeki haksız kazançların üzerine sünger çekilmiş, veraset vergileri indirilmiş, sigorta şirketlerinin millileştirilmesinden vazgeçilmiştir.

    ◦ Zararların Toplumsallaştırılması: Michel'e göre, "kârlar özelleştirilirken zararlar toplumsallaştırıldı." Devlet, bunalım döneminde bankaların ve sanayi şirketlerinin yardımına koşmuştur.

    ◦ Emek Düşmanlığı: İşçi sendikalarının kapatılması ve grevlerin yasaklanması, kapitalistlere verilen desteği artırmıştır.

“Anti-Kapitalist Söylem” Mitosunun Yapısökümü

Burjuva literatürün faşizmi kapitalizm karşıtı göstermek için kullandığı iki temel argüman bulunmaktadır: Faşistlerin "anti-kapitalist" söylemleri ve devletçi ekonomi politikaları. Bu iki argüman şu şekilde çürütülmektedir:

1. Söylemin İçeriği ve Konumu:

    ◦ Geçicilik: "Anti-kapitalist" söylem, hareketin ilk dönemlerine özgüdür ve iktidara yaklaştıkça terk edilmiştir. Bu, söylemin ilkesel değil, taktiksel olduğunu gösterir.

    ◦ Sığ İçerik: Faşizmin "anti-kapitalizmi", üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete değil, "üretken olmayan" finans sermayesine ve "tefeciliğe" yöneliktir. Pratikte bu, antisemitizm ve yabancı düşmanlığına indirgenmiştir.

    ◦ Dışsallaştırma: Kapitalizm, "proleter ulus" (İtalya, Almanya) ile "sömürücü zengin uluslar" arasındaki bir çelişki olarak sunulmuş, böylece "anti-kapitalizm" içerdeki sermayeye değil, dışarıdaki emperyalist rakiplere yönelik bir saldırganlığa dönüştürülmüştür.

2. Devletçilik, Planlama ve Otarşi:

    ◦ Dönemsel Bir Özellik: Devlet müdahaleciliği ve içe kapanmacılık (otarşi), sadece faşizme özgü değildir. 1929 Krizi sonrası ABD'nin "New Deal" politikaları gibi, bu yönelimler dönemin küresel ekonomik krizine verilen yaygın bir yanıttır.

    ◦ Sermaye Lehine Müdahale: Faşizmdeki "planlama" ve "devletçilik", tekelci sermaye lehine sermaye transferi yapmanın, savaş ekonomisini örgütlemenin ve işçi sınıfını baskılamanın araçlarıdır. Planlama kurumlarının yönetiminde bizzat büyük sermaye temsilcileri yer almıştır.

    ◦ Piyasacılıkla Uyum: Faşizmin piyasa karşıtı olduğu tezi yanlıştır. Şili'de Pinochet ve Türkiye'de 12 Eylül gibi faşizan rejimler, neoliberal politikaların en sadık uygulayıcıları olmuştur. Bu, faşizmin ekonomik modelinin ilkesel değil, konjonktürel olduğunu gösterir.

II. Faşizm Analizinde Yöntemsel Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Faşizm literatüründeki karmaşanın nedenleri analiz edildiğinde:

Faşizm Çalışmalarındaki Karmaşanın Kaynakları

• İçsel Karmaşıklık: Faşizm, söylem düzeyinde eklektik bir yapıya sahiptir ve farklı gruplara çelişkili vaatlerde bulunur (Adorno).

• Akademik "Özgünlük Hevesi": Her akademisyenin faşizme yeni bir tanım getirme çabası, kavramın içini boşaltan bir "çeşitlendirme" sürecine yol açmıştır.

• Mikro Uzmanlık: Faşizmin temel karakteri üzerinde bir uzlaşı yokken, "faşizmin estetiği", "gündelik hayat faşizmi" gibi spesifik alanlara odaklanmak, konunun nirengi noktalarından uzaklaşılmasına neden olmuştur.

• İdeolojik Perdeleme: Faşizmi kapitalizm ve yerleşik elitlerden yalıtarak komünizmle aynı "totalitarizm" başlığı altında inceleme çabası, en önemli karartıcı unsurdur.

Bu karmaşayı aşacak metodolojik araçlar şunlardır:

Önerilen Metodolojik Araçlar: Faşistleşme Süreci, Momenti ve Ön-Faşizm

Faşizmi statik bir tanıma hapsetmek yerine, onu diyalektik bir süreç olarak ele almak gerekir:

1. Faşistleşme Süreci: Bu, sadece faşist partilerin yükselişini değil, bütünsel bir dönüşümü ifade eder. Üç temel halkası vardır:

    ◦ Çoklu Kriz: Sistemin ekonomik, siyasi ve ideolojik alanlarda derin ve yapısal bir krize girmesi.

    ◦ Devlet Katında Otoriterleşme: Yürütmenin güçlenmesi, hukukun askıya alınması ve parlamenter sistemin işlevsizleştirilmesi gibi adımların "yukarıdan" atılması.

    ◦ Sivil Alanda Reaksiyon: Gerici, küçük burjuva reaksiyoner hareketlerin ("ön-faşist" hareketler) güç kazanması ve devlet/sermaye tarafından desteklenmesi.

2. Faşistleşme Momenti: Gerici bir küçük burjuva hareketini "faşist" kılan kritik an, bu hareketin "devlet ve büyük sermaye ile süreklilik arz eden biçimde ilişkilenmesi, eklemlenmesi" anıdır. Bu andan önce hareket, "ön faşizm" (proto-faşizm) olarak tanımlanmalıdır.

3. Ön Faşizm (Proto-Faşizm): Faşistleşme potansiyeli taşıyan ancak henüz devlet ve sermaye ile organik bağ kurmamış küçük burjuva reaksiyoner hareketler için kullanılan bir kavramdır. Bu hareketler, faşizmin potansiyel kitle tabanı ve paramiliter gücüdür.

Yaygın Metodolojik Zaafların Eleştirisi

• Birincil ve İkincil Nedensellikler Ayrımı: Literatür, sıkça dönemsel ve yerel faktörleri (I. Dünya Savaşı, liderlerin karizması, demokrasiye yabancılık vb.) faşizmin birincil nedeni olarak sunar. Oysa bunlar, faşizmin ortaya çıkışını kolaylaştıran "ikincil nedenselliklerdir". Faşizmin birincil nedeni, kapitalizmin olağan yöntemlerle aşılamayan yapısal krizidir.

• Zamansal ve Mekânsal Daraltma: Faşizmi sadece 1921-1945 arasına veya İtalya/Almanya örneklerine hapsetme eğilimi, faşizmin küresel ve süreğen bir tehdit olduğu gerçeğini perdeler. Bu yaklaşım, faşizmi "tarihte kalmış" bir olgu olarak göstererek güncel tehlikeyi önemsizleştirir.

• "Soy Kütüğü" Yöntemi: Faşizmi embriyo halinden başlayarak düz bir evrim çizgisiyle analiz etme çabası, sürecin çelişkilerini, kopuşlarını ve asıl karakterini veren "faşistleşme momenti"ni gözden kaçırır. Doğru yöntem, olgun halinden (bir rejim olarak faşizm) geriye doğru diyalektik bir analiz yapmaktır.

III. "Sol Faşizm" ve "Üçüncü Yol" Kavramlarının Eleştirisi

Faşizmi kapitalist sistemin dışına yerleştirmeye çalışan "sol faşizm" ve "üçüncü yol" gibi kavramların eleştirisi yapılmalıdır.

"Sol Faşizm": Akademik Bir Oksimoron

"Sol faşizm" kavramı, aşağıdaki yüzeysel ve dönemsel unsurlara dayandığı için reddedilmelidir:

• Faşist hareketlerin ilk dönemlerindeki anti-kapitalist ve sosyalizan söylemleri.

• Bazı faşist liderlerin (örn. Mussolini) sosyalist geçmişleri.

• Sol ile kitle tabanı için rekabet etme stratejisi.

Bu kavram, faşizmin kategorik olarak sola ve işçi sınıfı örgütlenmelerine düşman olduğu gerçeğini göz ardı eden, yöntemsel olarak hatalı ve ideolojik olarak yanıltıcı bir "oksimorondur".

Faşizmin “Üçüncü Yol” Teorisinin Reddi

Faşizmin ne kapitalizm ne de sosyalizm olan, kendine özgü bir "üçüncü yol" olduğu tezi de eleştirilmelidir.

• Bir Sistem Değil, Kapitalizmin Bir Biçimi: Faşizm, özel mülkiyeti ve piyasa ekonomisini ortadan kaldırmamış, aksine bu temelleri koruyarak tekelci sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden organize etmiştir. Uyguladığı "devletçi", "karma ekonomi" benzeri politikalar, kapitalizmin dışında yeni bir sistem değil, kriz dönemlerine özgü kapitalist birikim stratejileridir.

• "Üçüncü Yol" Söyleminin İşlevi: "Üçüncü yol" söylemi, 20. yüzyıl boyunca kapitalizmin, özellikle sosyalizmin bir alternatif olarak var olduğu koşullarda kullandığı savunmacı bir meşrulaştırma argümanıdır. Faşizm de bu argümanı, kendisini hem liberalizmin krizinden hem de komünist "tehditten" bir çıkış yolu olarak sunmak için kullanmıştır.

• Sermayenin Uyum Değil, Ortaklık İlişkisi: Passmore gibi yazarların "büyük işletmelerin ilke olarak karşı oldukları rejimlere uyum sağlama yeteneği" argümanı eleştiri konusudur. Büyük sermaye, faşizme sadece "uyum sağlamamış", aksine onunla aktif bir çıkar ortaklığı kurmuş, rejimden olağanüstü kârlar elde etmiş ve son ana kadar (askeri yenilgiye kadar) rejimi desteklemiştir. Bu durum, rejimin sermaye karşıtı olmadığını, bilakis onun hizmetinde olduğunu gösterir.

Daha detaylı bir okuma için:

https://drive.google.com/file/d/1_DaGw0RfSKVPIG3QrTwcCuNJc_oYOFQO/view?usp=sharing

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]