Bu
metin, Cemal Yıldırım'ın "100 Soruda Bilim Felsefesi" adlı eserindeki önemli temaların ve fikirlerin özetidir.
Cemal
Yıldırım-100 Soruda Bilim Felsefesi
Giriş: Cemal Yıldırım'ın "100 Soruda
Bilim Felsefesi" adlı eseri, bilimi felsefi ve mantıksal bir perspektiften
inceleyen kapsamlı bir çalışmadır. Kitap, bilimin tanımı, doğası, yöntemleri,
ölçme süreçleri, nedensellik ilkesi ve bilimsel teorilerin yapısı gibi temel
konuları ele alırken, bilimin ortak duyu, din, felsefe gibi diğer bilgi
alanlarıyla ilişkisini de sorgular. Eser, bilimin sınırlarını ve bilim
insanlarının topluma karşı sorumluluklarını da tartışmaktadır.
Ana
Temalar ve Önemli Fikirler/Olgular:
1.
Bilimin Tanımı ve Doğası:
- Bilim
Hem Süreç Hem Sonuçtur:
"Bu açıdan bilim hem bir süreç hem de bir sonuçtur. Sonuç olarak
bilim düzenli ya da organize bir bilgi bütünüdür." Bilim, önermeler
biçiminde ifade edilen bilgilerin incelenmesi, eleştirilmesi ve analiz
edilmesidir. Bilim felsefesi, bilimin dilsel yapısını aydınlatma
çabasıdır.
- Bilimi
Tanımlamanın Güçlüğü:
Bilim, sürekli gelişen, değişen, çok yönlü ve sınırları belirsiz karmaşık
bir oluşumdur. Bu nedenle herkesin üzerinde anlaştığı kesin bir tanımı
yapmak zordur.
- Bilimin
Konusu Olgulardır, Dilsel İfadeler Değil: Yazar, bilim insanının
"üzerinde herkesin birleşebileceği yargıları konu alan bir
çalışma" tanımını eleştirir. "Bilimin doğrudan olguları değil,
fakat bunların ifadesi olan birtakım dilsel nesneleri konu aldığını
söylemek pek akla yakın görünmüyor. Dil bir anlatım ve bildirim aracıdır;
bilim dilden yararlanarak incelediği olguları ve ulaştığı sonuçları
saptar. Ama gene de bilimin konusu olguların kendisidir, yoksa bunları
ifade eden önermeler değildir."
- Bilim
Mantıksaldır:
Bilim, sonuçlarının çelişkiden uzak ve tutarlı olmasını ister. Hipotez ve
teorileri doğrulama sürecinde mantıksal düşünme ve çıkarsama kurallarından
yararlanır. Teorilerden gözlenebilir sonuçlar (ön deyiler) çıkarılması
dedüktif mantığa dayanır.
- Bilim
Seçicidir:
Evrendeki sonsuz olgu arasından, bilim yalnızca incelenen probleme veya
bir hipotezin test edilmesine ilişkin olanları seçer. "Bilgin olgu
istifi yapan bir koleksiyoncu değildir, o ancak araştırma amacına uyan,
cevabını aradığı sorulara ilişkin olguları saptamaya çalışır."
- Niceliksel
İfade ve Ölçümün Önemi:
Bilim "var olan her şeyin bir miktarla var olduğu" ilkesine
bağlıdır ve bulguların nicelik cinsinden ifade edilmesine büyük önem
verir. Ölçme, bilimde giderek önem kazanan bir gelişmedir.
2.
Bilim ve Diğer Bilgi Alanları:
- Bilim
ve Ortak Duyu:
Bilim, bazı noktalarda ortak duyu ile çelişebilir. Örneğin, dünyanın
yuvarlaklığı veya hareket halindeki cisimlerin davranışı konusunda
bilimsel bulgular, ortak duyunun sezgisel anlayışından farklıdır.
- Bilim
ve Din: "Din,
inançlar sisteminde, bilimin tam tersine düzeltme, gelişme veya herhangi
bir değişiklik kabul etmez." Din, yanılma ihtimaline yer vermediği
için kendini eleştiri yoluyla düzeltme olanağına sahip değildir. Bilim ise
hiçbir teorinin kesinlik iddiası gütmediği, değişme veya reddedilme
ihtimalini barındırdığı bir alandır. Bilimle dinin çatışması, dinin
olgulara dayanmaksızın ortaya attığı metafizik iddialardan vazgeçmediği
sürece devam edecektir.
- Bilim
ve Mantık: Mantık,
bilimsel düşünmenin vazgeçilmez bir aracıdır. Bilim, olguları saptar ve
açıklar; saptanan olguların açıklanması mantıksal bir işlemdir. Açıklama,
ön-deme (prediction) ve doğrulama gibi bilimsel metodun temel unsurlarında
mantık hayati bir rol oynar.
- Bilim
ve Dil: "Bir
tür dil olmaksızın bilim düşünülemez." Bilimsel bilgilerin temel
özelliklerinden biri, bir ya da daha fazla dilde anlatılabilir
olmalarıdır. Bilimsel bilgiler, ortak anlaşma aracı olan bir dilde ifade
edildiğinde bilimsel nitelik kazanır.
- Betimleyici
Kelimeler ve Mantıksal Kelimeler:
Kelimeler, somut nesneleri, özellikleri, ilişkileri veya soyutlamaları
temsil edebilir. Gramerdeki isimler, sıfatlar, fiiller betimleyici
kelimelerdir. "Bütün", "bazı", "değil",
"ve", "veya", "ise" gibi kelimeler ise
kendiliğinden bir anlamı olmamasına rağmen dilin yapısında önemli
görevleri olan "mantıksal kelimeler" veya "mantıksal
değişmezler" olarak adlandırılır.
- Kelimelerin
Anlamı: Bir
kelimenin anlamı, onun temsil ettiği "şeyler" veya
"şeylere" ait özelliklerdir. "Ev" kelimesi belirli
türden nesneleri belirler (kaplamsal anlam). Kelimenin anlamını, kaplamını
teşkil eden nesnelerin ortak özelliklerine göre de belirleyebiliriz
(içlemsel anlam).
- Günlük
Dilin Belirsizliği:
Günlük dildeki kelimelerin anlamları genellikle belirsizdir ve bu, yanlış
anlaşılmalara yol açabilir. Bilim, bu belirsizliği ortadan kaldırmaya
çalışır.
3.
Tanımlama ve Bilimsel Terimler:
- Tanımlama
Süreci: Tanımlama,
kullanılan kelimelerin anlamlarını açıklama ve kesinlikle belirleme
sürecidir. Geleneksel görüşe göre tanım, konunun özsel niteliğini
belirler.
- Güncel
Görüş: Günümüzde
kelimelerin adlandırdığı nesne veya kavramların değil, kelimelerin
tanımlamaya konu olabileceği görüşü hâkimdir. Bir tanım, bir kelimenin
anlamının ne olduğunu veya nasıl kullanılması gerektiğini belirtir.
- Bilimsel
Terimlerin Tanımlanması:
Klasik mantığın yakın cins ve türel ayırımına dayanan tanımlama yöntemi,
bilimdeki ilişki ve fonksiyon belirten terimler için yetersizdir. Bilimde
sıklıkla işlemsel (operational) tanımlama kullanılır. Örneğin: "x
minerali y mineralinden daha serttir = birbirine sürtüldüğünde x, y’yi
çizer, fakat y, x’i çizmez."
4.
Bilimsel Metot:
- Betimleme
ve Açıklama:
Bilimsel metot, olguları betimleme (saptama, sınıflama, kaydetme) ve
açıklama (olguları ve ilişkilerini teorik kavramlarla anlaşılır kılma)
yollarını kapsayan eylemsel ve zihinsel bir süreçtir.
- Deneysel
Genellemeler ve Kuramsal Genellemeler (Hipotezler): Betimleme aşamasında elde edilen
olgusal genellemeler doğrudan gözleme konu olup endüktif yoldan elde
edilirken, kuramsal genellemelerin (hipotezler) nasıl elde edildiği
bilinmemektedir ve doğrudan gözleme konu olmazlar.
- Buluş
ve Doğrulama Bağlamı:
Bilimsel araştırmada hipotez ve teorinin nasıl ortaya çıktığı (buluş
bağlamı) ile olgular tarafından nasıl desteklendiği (doğrulama bağlamı)
arasında bir ayrım vardır. Bilim için önemli olan teorinin nasıl ortaya
atıldığından çok, olgular tarafından desteklenip desteklenmediğidir.
- Bilimsel
Çözümün Ölçütleri:
Bir çözümün bilimsel olması için üç ölçüt gereklidir:
- Mantıksal
Yönden Kabul Edilebilirlik:
Tutarlı düşünme kurallarına uygunluk, daha önce saptanmış bilgilerle
çelişmeme ve probleme ilişkin olma.
- Doğruluk: Çözümü ifade eden önermelerin
güvenilir gözlem veya deney sonuçlarına uyması.
- Olgusal
Yoldan Test Edilebilirlik:
Önermelerin olgusal içeriğe sahip olması.
- Doğrulanabilirlik
ve Yanlışlanabilirlik:
"Olgusal yoldan doğrulanabilirlik" bilimsel metodun kapsamını
belirleyen bir ölçüt olarak öne sürülmüştür ancak tartışmalıdır. Bir
önermenin doğrulanabilir sayılması için, mümkün bir gözlem sonucunun o
önerme için kanıt teşkil etmesi gerekir. Popper'ın
"yanlışlanabilirlik" ilkesi ise bir teorinin bilimsel olması
için yanlışlanabilir olması gerektiğini savunur. Tümel önermeler
yanlışlanabilirken, varlıksal önermeler (örneğin "Beyaz cüce
yıldızlardan hiç değilse bir tane ikili sistem vardır.") gözlemlerle
kesinlikle yanlışlanamaz.
- Bilimsel
Metod Endüktif midir?:
Endüksiyon, sonlu veya sonsuz bir sınıf teşkil eden münferit nesne veya
olguların gözleminden hareketle, o sınıfın tümünü kapsayan bir genelleme
çıkarma metodudur. Ancak endüksiyon, gözlem sayısı ne kadar büyük olursa
olsun kesin ve tam güvenilir bir yargıya ulaştıramaz. Bilimsel metodun
işleyişi şu adımları içerir: (1) Olguları toplamak ve kaydetmek, (2)
Toplanan olguları sınıflamak, tahlil etmek ve yorumlamak, (3) Endüksiyon
yoluyla genellemelere ulaşmak, (4) Elde edilen genellemeleri yeni gözlem
veya deney sonuçlarıyla karşılaştırarak doğrulamak veya reddetmek.
- Hipotez
Kurma: Hipotez
kurmada sezgi, yaratıcı muhayyile gibi irrasyonel faktörler rol oynasa da,
hipotezin problemin tabiatına uygun olması, akla yakın görünmesi ve
doğrulanmış bilgi ve kanunlara aykırı düşmemesi gerekir. Araştırıcının
problemi iyi tahlil etmesi, gerekli verileri toplaması ve bilgi birikimi
önemlidir.
5.
Gözlem, Deney ve Ölçme:
- Gözlem: Gözlem, olgu toplama değil,
"olgu bulma" işlemidir. Gözlenen olgu, yorumlanmış bir algı
kümesidir. Her gözlemde algı verileri ve yorumlama olmak üzere iki unsur
vardır. Geçmiş yaşantılarımız, kavramlarımız, inançlarımız ve teorilerimiz
gözlemdeki seçme ve yorumlamanın temel koşullarıdır. Saf, teoriden arınmış
bir gözlemden söz etmek zordur.
- Deney: Deney bir gözlem biçimidir.
Gözlemden temel farkı, doğanın akışına müdahale içermesidir. Deneyci,
olguların kendi akışları içinde ortaya çıkmasını beklemeksizin, belli
koşullar altında suni olarak onları üretir.
- Ölçmenin
Önemi: Ölçme,
gözlem veya deney yoluyla sağlanan verilerin kantitatif olarak ifadesi
için başvurulan bir işlemdir. Lord Kelvin'e göre "Üzerinde
konuştuğunuz şeyi ölçebilir ve sayısal olarak ifade edebilirseniz, o şey
hakkında bir şey biliyorsunuz demektir." Ölçme, bilimsel sonuçların
kesinliğini ve açıklığını artırır, matematiksel ifade ve çıkarım
kalıplarından yararlanmayı sağlar. Bilimlerin gelişmişlik düzeyi,
kavramların kantitatif olma derecesi ile ölçülür.
- Ölçme
Tanımı: Dar
anlamda ölçme, bir niteliğin miktarını sayısal olarak belirtme işlemidir.
Geniş anlamda ise, belli kurallara göre nesnelere rakam verme işlemidir.
Ölçülen şey nesnenin kendisi değil, nesneye ait bir niteliktir.
- Sayma: Sayma da bir ölçme biçimidir.
Sayma, bir nesnel kümenin sayısını (çokluk niteliğini) saptamaktır.
- Ölçek
Türleri:
Nominal Ölçek: Nesneleri birbirinden ayırt edici
işaret olarak rakamlar kullanılır (örn: futbolcu numaraları). Nesnelerin
benzerlik ve farklılıklarına dayanır.
Ordinal Ölçek: Nesnelerin belirli bir nitelik yönünden
sıralanmasını gösterir (örn: güzellik yarışması sıralaması). Nesnelerin farklı
miktar veya derecelerde nitelik taşıdığı varsayımına dayanır.
Interval Ölçek ve Rasyo Ölçek: Nominal ölçekten rasyo ölçeğine doğru
gidildikçe, ölçeğin kuvveti ve karşılanması gereken koşullar artar. Rasyo
ölçek, "gerçek" sıfır noktasına sahip olup aritmetik işlemlere olanak
tanır.
- Ölçmede
Hata: Ölçme
işlemleri asla tam ve kusursuz olmadığı için, ölçme verileri daima hatalı
olacaktır. Hatasız ölçme imkansız bir idealdir.
6.
Bilimsel Açıklama ve Kanunlar:
- Açıklama
İhtiyacı: Açıklama
ihtiyacı, beklenmeyen bir gözlem karşısında şaşkınlığa düşmekten ve çevre
ile beklentiler arasında uygunluk sağlamak istemesinden doğar.
- Bilimsel
Açıklamada Genellemeler:
Bilimsel açıklamalarda hem evrensel (tüm nesne veya olguları kapsayan) hem
de istatistiksel (bir kısmını kapsayan) genellemeler kullanılır.
- Ön-deyi
ve Açıklama:
Ön-deyi (prediction), henüz olmamış bir olguyu önceden kestirmedir.
Açıklamada amaç anlamak, ön-deyide ise doğa kuvvetlerini kontrol altına
almaktır.
- Bilimsel
Kanun:
"Şimdiye kadar tüm gözlem veya deney sonuçları tarafından
doğrulanmış, olgusal muhtevalı genelleme" olarak tanımlanır. Evrensel
ve istatistiksel, gözlemsel ve teorik olmak üzere farklı tipleri vardır.
- Kanunlara
Ulaşma Yolları:
Endüktif (gözlem/deney verilerinden genelleme), dedüktif (daha genel
yasalardan özel durumları çıkarma) ve retrodüktif (gözlemlerden en iyi
açıklamaya ulaşma) olmak üzere üç yolla bilimsel kanunlara ulaşılabilir.
- Bilimsel
Kanunların İfade Biçimleri:
Bilimsel genellemeler, iki veya daha fazla değişken arasındaki değişmez
bir ilişkiyi dile getiren önermelerdir. Matematiksel olarak ifade
edilebilirler.
- Koşullara
Bağlılık: Doğa
kanunları, birtakım koşullara bağlıdır. Koşullara bağlı olmaksızın mutlak
ve evrensel doğa kanunları bulmak pek mümkün görünmemektedir.
- Kanunların
Önemi: Kanunlar,
olgular arasındaki ilişkileri bulmayı ve açıklamayı sağlar. Olgusal ve
teorik kanunlar, bilimin temelini oluşturur ve bilginin ilerlemesi için
hayati öneme sahiptir.
7.
Hipotezler ve Teoriler:
- Hipotez: Doğruluğu bilinmeyen ve doğrudan
test edilemeyen bir önermedir. Doğrulandığı ölçüde bilimsel bir gerçek
veya kanun niteliği kazanır.
- İyi
Bir Hipotezin Özellikleri:Mantıksal
tutarlılık ve mevcut bilgilerle çelişmeme.
- Test
edilebilir sonuçlar içerme.
- Açıklama
ve ön-deme gücünün yüksek olması. Hipotezin, gözlenmiş olgulardan ne
kadarını kapsadığı ve henüz gözlenmemiş olgulardan ne kadarını içerdiği
önemlidir.
- Teori: Bir bilimsel teori, birtakım
olguları veya olgusal ilişkileri açıklayan kavramsal bir sistemdir. Kısmen
doğrulanmış ancak henüz tümüyle kesinleşmemiş bir sistemdir. Bir teori,
bir dünya görüşü kadar kapsamlı olamaz, belirli bir olgu türünü kapsar.
- Teorinin
Kaynağı:
Einstein'a göre, bilimsel teorilerin kaynağı olgular değil, insan
kafasının yaratıcı gücüdür. Teori, olgulardan çıkarılamaz; olgu dünyası
ile kavram dünyası arasında mantıksal olarak bağlanması imkânsız bir
açıklık vardır.
8.
Nedensellik İlkesi:
- Olgular
Arasındaki İlişkiler:
Bilimde olgular tek tek değil, birbirleriyle olan ilişkileri içinde
incelenir. İlişkiler gözlemsel veya teorik, değişmez/evrensel veya
istatistiksel olabilir.
- Ampirist
ve Rasyonalist Görüşler:
Ampirist: "X, Y'nin nedenidir," yargısı
X ve Y arasında gözlenen olgusal bir ilişkiyi (birlikte gitmeyi) betimler.
Rasyonalist: Nedensel ilişki, gözlem konusu bir
birlikte gitme ile gözlemi aşan "zorunlu bir bağıntı" içerir.
- Nedenselliği
Koşul Olarak Niteleme:
"X, Y'nin nedenidir" önermesi X'in Y için yeterli bir koşul (X
varsa Y de vardır) veya gerekli bir koşul (X olmazsa Y de olmaz)
olabileceğini gösterir. Bir neden birden fazla koşulun bir araya
gelmesiyle oluşabilir.
- Nedensellik
İlkesinin Çöküşü (Determinizm):
Newton mekaniği ile doruk noktasına ulaşan determinizm (geçmişi bilerek
geleceği kesinlikle kestirme), kuantum fiziğindeki belirsizlik ilkesi
(Heisenberg) ile sarsılmıştır. Atom altı düzeyde, ölçümün belirsizlikle
sonuçlanma zorunluluğu determinizmi yıkmıştır. (Aslında gerçekliğin
mikrokosmoz katmanında indeterminizm değil, olasılıksal bir determinizm
vardır -MB).
- Probabilistik
Nedensellik:
Suppes, nedensellik kavramını olasılık üzerinden açıklar: "Y gibi bir
olgunun ortaya çıkışı X gibi başka bir olgunun ortaya çıkışını yüksek bir
olasılıkla etkiliyorsa ve bu ilişkiye sorumlu üçüncü bir olgu yoksa, X,
Y’nin nedenidir."
9.
Bilime Yönelik Eleştiriler ve Bilim Adamının Sorumluluğu:
- Bilimin
Toplumsal Etkisi:
Bilimin sağladığı teknik olanaklar, insanlığın refahı ve mutluluğu için
kullanılabileceği gibi, yıkım için de kullanılabilir. Russell,
"bilgelik (hikmet)'le birleşmeyen kudretin tehlikeli olduğunu"
belirtir.
- Bilim
Adamının Eleştirisi ("Bilen Cahil"): Ortega y Gasset, bilim insanını
"yığın-adamı" veya "modern bir barbar" olarak niteler.
Deneysel bilimin ilerlemesi, sıradan insanların mekanik türden işler
yaparak anlam ve temelleri üzerinde derinlemesine bir kavramaya sahip
olmaksızın bile başarılı sonuçlar elde edebildiği bir alandır. Bilim
insanının kendi dar alanı dışında başka hiçbir şey bilmemesi eleştirilir.
"Ona belki 'bilen cahil' demek en yakışanıdır."
- Bilim
İnsanının Sorumluluğu:
Bilim insanları, bilimi halka indirme ve anlamlı kılma konusunda yeterli
çaba göstermemekle eleştirilir. Bilimi "insan üstü bir zekâ, bir deha
işi gibi gösterip, küçük bir 'seçkinler' grubu"nun alanı olarak sunma
eğilimi, bilime karşı tepkinin ortaya çıkmasında ve büyümesinde bilim
insanlarının sorumluluğuna işaret eder.
Sonuç: Cemal Yıldırım'ın bu eseri, bilimi
sadece bir bilgi alanı olarak değil, aynı zamanda felsefi, mantıksal ve
toplumsal boyutlarıyla ele alarak okura derinlemesine bir bakış açısı
sunmaktadır. Bilimin tanımından metodolojisine, diğer bilgi alanlarıyla
ilişkisinden toplumsal etkilerine kadar geniş bir yelpazede ele aldığı konular,
bilim felsefesi alanında önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Özellikle bilimin
dinamik doğası, ölçmenin önemi, nedensellik kavramının evrimi ve bilim
insanlarının topluma karşı sorumluluğu gibi noktalar eserin vurguladığı temel
mesajlardır.