Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

16 Aralık 2025 Salı

Siyasal İktisat ve Kapital | Erkin Özalp

MAR

Özet

Bu yazı, Erkin Özalp'in Karl Marx'ın Kapital eseri üzerine yaptığı sunumları sentezleyerek, kapitalist üretim tarzının temel kavramlarını, içsel çelişkilerini ve kriz dinamiklerini analiz etmektedir. Sunumun ana argümanları, "ekonomi politik" yerine "siyasal iktisat" teriminin doğruluğuyla başlayıp, emek değer teorisi ve artı değerin kârın yegâne kaynağı olduğu teziyle devam eder. Kapitalizmin temel bir yasası olarak sunulan kâr oranının azalması eğilimi, sistemin döngüsel bunalımlarının ana nedeni olarak konumlandırılır. Modern kapitalizmin, bu temel çelişkiyi ertelemek için finansallaşmaya, teknolojiyle bağlantılı spekülatif balonlara ve uluslararası sömürü mekanizmalarını güçlendirmeye giderek daha fazla başvurduğu vurgulanmaktadır. Sunum, yapay zekâ gibi güncel teknolojik gelişmelerin dahi bu temel sermaye birikim mantığı çerçevesinde şekillendiğini ve sömürü ilişkilerini ortadan kaldırmak yerine dönüştürdüğünü ortaya koymaktadır.

Terminolojik Çerçeve: "Ekonomi Politik" ve "Siyasal İktisat"

Sunum, temel bir terminolojik tartışmayla başlamaktadır. Türkiye sol literatüründe yaygın olarak kullanılan "ekonomi politik" kavramının, aslında Fransızcadan yapılmış çevirilerden miras kaldığı belirtilmektedir. Kavramın İngilizce ("political economy") ve Almanca ("politische Ökonomie") orijinallerinin doğru karşılığının "siyasal iktisat" veya "politik ekonomi" olduğu savunulmaktadır.

• Eleştirel Yaklaşım: Özalp, "ekonomi politik" teriminin, konuyu gereksiz yere yücelten ve anlaşılmaz kılan bir "hissi" uyandırdığını, özellikle Marksizm'i yeni öğrenenler için bir engel oluşturduğunu ileri sürmektedir. "Parti politik" yerine "siyasi parti" denmesi gibi, dilin doğal akışına daha uygun olanın "siyasal iktisat" olduğunu ifade etmektedir.

• Tarihsel Bağlam: Siyasal iktisat, Adam Smith ve David Ricardo gibi burjuva iktisatçılarının kurduğu modern iktisat biliminin başlangıçtaki adıdır. Bu ekol, iktisadi yasaları doğal ve ebedi, kapitalizmi ise doğal toplum düzeni olarak görmüştür.

• Marx'ın Konumu: Kapital'in alt başlığı "Siyasal İktisadın Eleştirisi"dir. Marx, bu ekolden farklı olarak kapitalist düzenin geçici olduğunu ve iç çelişkileri nedeniyle yıkılmaya mahkûm olduğunu göstermeyi amaçlar. Bu nedenle, "marksist ekonomi politik" yerine "marksist iktisat" demek daha doğru olabilir.

Kapitalist Üretimin Temel Taşları

Meta: Kullanım Değeri ve Değişim Değeri

Kapitalist toplumun zenginliği, devasa bir meta yığını olarak kendini gösterir. Marx'ın analizi bu temel birim olan "meta" ile başlar.

• Meta Nedir? Üreticisi tarafından doğrudan tüketilmek için değil, başka metalarla veya parayla değiştirilmek (mübadele edilmek) için üretilen her ürün veya hizmettir. Bir hizmetin fiziksel bir nesne olmaması, onun meta olmasına engel değildir.

• Metanın İki Yüzü:

    1. Kullanım Değeri: Metanın yararlılığı ve işlevidir. Subjektiftir; kişiden kişiye değişebilir. Bir metanın satılabilmesi için bir kullanım değerine sahip olması zorunludur.

    2. Değişim Değeri: Metanın diğer metalarla veya parayla olan niceliksel ilişkisidir (örneğin, bir masa kaç sandalye eder?).

• Sermayenin Amacı: Sermayenin amacı, topluma yararlı kullanım değerleri üretmek değil, kendisini büyütmek için sürekli daha fazla değişim değeri (kâr) üretmektir.

Emek Değer Teorisi ve Artı Değerin Kökeni

Bir metanın değişim değerini belirleyen nihai ölçüt, emektir.

• Değerin Ölçüsü: Emek değer teorisine göre, bir metanın değişim değeri, o metanın üretilmesi için toplumsal olarak gerekli olan çalışma süresiyle belirlenir. Bu süre, belirli bir teknolojideki ortalama bir üretkenlikle harcanan emek zamanıdır; bireysel bir işçinin yavaşlığı veya ustalığı belirleyici değildir.

• Emek ve Emek Gücü Ayrımı: İşçi, kapitaliste emeğini değil, emek gücünü, yani belirli bir süre boyunca çalışma potansiyelini satar.

• Ücretin Niteliği: İşçinin aldığı ücret, harcadığı emeğin tam karşılığı değildir. Ücret, işçinin ve ailesinin yaşamını sürdürmesi ve ertesi gün yeniden işbaşı yapabilmesi için gerekli olan metaların değerine, yani emek gücünün değişim değerine eşittir.

• Artı Değer (Artık Değer): İşçinin, ücretiyle karşılanan emek süresini aştıktan sonra, kapitalist için karşılıksız olarak çalıştığı sürede yarattığı yeni değerdir. Kârın, faizin, rantın ve vergilerin yegâne kaynağı bu karşılığı ödenmemiş emektir. Eğer bir işçi 8 saat çalışıyorsa, ücreti belki de sadece 3-5 saatlik çalışmasının karşılığıdır; geri kalan süre artı değer üretir.

Sermayenin Bileşenleri ve Sömürü Oranı

Sermaye, artı değer üretimi sürecindeki rolüne göre iki ana bileşene ayrılır.

Sermaye Türü

Tanım

Rolü

Örnekler

Değişmeyen Sermaye (C)

Değer üretmeyen, yalnızca kendi değerini ürüne aktaran sermaye kısmı.

Kendi başına yeni bir değer yaratmaz.

Fabrika binası, makineler, hammaddeler.

Değişen Sermaye (D)

Ürünün değerine kendi değerinden fazlasını (artı değeri) aktaran sermaye kısmı.

Artı değerin kaynağıdır.

İşçilere ödenen ücretler.

• Sömürü Oranı (A/D): Artı değerin (A), değişen sermayeye (D) oranıdır. Karşılığı ödenmemiş emeğin, karşılığı ödenmiş emeğe oranını ifade eder ve kapitalist sömürünün derecesini gösterir.

• Artı Değer Üretim Yolları:

    ◦ Mutlak Artı Değer: İş gününü uzatarak, çalışma yoğunluğunu artırarak veya ücretleri doğrudan düşürerek sömürü oranını yükseltmek.

    ◦ Göreli Artı Değer: Teknolojik ilerleme ile emek üretkenliğini artırmak. Bu, işçinin yaşaması için gerekli metaları ucuzlatır ve emek gücünün değerini düşürür. Böylece, işçinin yaşam standardı düşürülmeden dahi ücretler geriletilebilir ve artı değer artırılabilir.

Kâr Oranları, Rekabet ve Fiyatların Oluşumu

Kâr Oranının Azalması Eğilimi Yasası

Bu yasa, kapitalizmin bunalım dinamiklerinin ardındaki temel eğilim olarak tanımlanır.

• Kâr Oranı (A / (C+D)): Artı değerin, toplam sermayeye (değişmeyen + değişen) oranıdır. Kapitalistin asıl ilgilendiği oran budur.

• Sermayenin Organik Bileşimi (C/D): Değişmeyen sermayenin değişen sermayeye oranıdır.

• Eğilimin Mekanizması: Teknolojik ilerleme, makine ve hammaddeye yapılan yatırımı (C) işçiliğe yapılan yatırıma (D) kıyasla artırma eğilimindedir. Sermayenin organik bileşimi (C/D) yükselir. Artı değerin kaynağı yalnızca D olduğu için, C'nin D'ye göre payı arttıkça, toplam sermayeye oranla elde edilen kâr (kâr oranı) uzun vadede düşme eğilimine girer.

• Çelişkili Motivasyon: Kapitalistler, kâr oranını düşürdüğü halde neden teknolojiye yatırım yapar? Çünkü yeni teknolojiyi ilk uygulayan, rakiplerinden daha verimli üreterek ve ürününü mevcut piyasa fiyatından satarak geçici bir aşırı kâr elde eder. Ancak teknoloji yaygınlaştığında, yeni ve daha düşük bir ortalama kâr oranı oluşur.

Ortalama Kâr Oranı ve Üretim Fiyatları

Emek değer yasası, piyasadaki bireysel fiyatları doğrudan belirlemez. Fiyatlar, değer etrafında dalgalanır ve bu dalgalanma sistematik bir mekanizmaya bağlıdır.

• Ortalama Kâr Oranı: Farklı sektörlerdeki ve firmalardaki farklı organik bileşimlere rağmen, sermayenin kârlı alanlara akmasıyla tüm ekonomi için bir ortalama (genel) kâr oranı oluşur.

• Değerin Fiyata Dönüşümü: Kapitalistler, metalarının fiyatını belirlerken bireysel değerlerine göre değil, yatırdıkları toplam sermaye üzerinden bu ortalama kârı elde edecek şekilde hareket ederler.

• Sonuç: Organik bileşimi ortalamanın altında olan (emek-yoğun) sektörler, ürettikleri artı değerin bir kısmını, organik bileşimi yüksek olan (sermaye-yoğun) sektörlere devreder. Bu nedenle, metaların üretim fiyatları (ve piyasa fiyatları), onların bireysel emek-değerlerinden sistematik olarak sapar. Ancak toplamda, yaratılan toplam değer ile toplam fiyatlar ve toplam artı değer ile toplam kâr birbirine eşittir.

Sermaye Birikimi, Devreleri ve Bunalımlar

Yeniden Üretim Şemaları ve Eksik Tüketim Sorunu

Kapitalizmin birikim yapabilmesi için, ürettiği metaları satması gerekir. "Eksik tüketim" teorisi, işçilerin ve kapitalistlerin tüketiminin tüm metaları satmaya yetmeyeceğini, bu nedenle sistemin çökmesi gerektiğini iddia eder. Marx, Kapital'in 2. cildinde bu sorunu yeniden üretim şemalarıyla analiz eder.

• İki Kesimli Model: Marx, ekonomiyi iki ana kesime ayırır:

    ◦ Kesim 1: Üretim araçları (makine, hammadde vb.) üreten kesim.

    ◦ Kesim 2: Tüketim malları (gıda, giyim vb.) üreten kesim.

• Çözüm: Model, kapitalistlerin yalnızca nihai tüketicilere değil, aynı zamanda birbirlerine de satış yaptığını gösterir. Kesim 1'deki kapitalistler, ürettikleri makineleri hem Kesim 2'deki hem de kendi kesimlerindeki diğer kapitalistlere satar. Bu sayede, kapitalist olmayan pazarlara ihtiyaç duymadan, teorik olarak sermaye birikimi mümkündür.

• Bunalım Bağlantısı: Eksik tüketim, bunalımın nihai nedeni değil, bir sonucudur. Kâr oranlarının düşmesi nedeniyle Kesim 1'deki yatırım yavaşladığında, ekonominin genelinde bir talep daralması ve aşırı üretim sorunu ortaya çıkar.

Sermayenin Devreleri: Sanayi, Ticaret ve Faiz

Sermaye, statik bir varlık değil, sürekli bir hareket ve döngü halindedir.

Sermaye Devresi

Formülü

Açıklama

Sanayi Sermayesi

P → M ... Ü ... M' → P'

Kapitalist parayla (P) meta (emek gücü ve üretim araçları) alır, üretim sürecinde (Ü) yeni ve daha değerli metalar (M') yaratır ve bunları satarak başlangıçtakinden fazla para (P') elde eder. Devrenin hızı kârlılık için kritiktir.

Ticaret Sermayesi

P → M → P'

Üretim yapmadan, meta alıp satarak kâr elde eder. Sanayi sermayesinin dolaşım süresini (alım-satım) kısaltarak genel kârlılığa katkıda bulunur ve bu hizmeti karşılığında toplam artı değerden, yatırdığı sermayeyle orantılı bir pay (ortalama kâr) alır.

Faiz Getiren Sermaye

P → P'

En "akıl dışı" formüldür. Para, görünüşte hiçbir süreçten geçmeden daha fazla para yaratır. Faiz oranı, teorik bir temele sahip değildir ancak normal dönemlerde ortalama kâr oranının altında seyreder.

Hayali Sermaye, Finansallaşma ve Spekülasyon

Finans sektörü, sermaye birikimini hızlandırırken aynı zamanda sistemik riskler de yaratır.

• Hayali (Fiktif) Sermaye: Üretim sürecindeki gerçek bir sermayeyi temsil etmeyen, ancak gelecekteki bir gelir beklentisine dayanan finansal varlıklardır (hisse senetleri, devlet tahvilleri vb.). Örneğin, devletin borçlanıp harcadığı para yok olur, ancak bu borcu temsil eden tahvil piyasada bir sermaye gibi alınıp satılmaya devam eder.

• Spekülatif Balonlar: Bu hayali sermaye araçlarının değerinin, temelindeki gerçek varlıktan koparak sürekli artacağı beklentisiyle şişirilmesidir. 2000'deki .com balonu ve 2008 krizi bunun örnekleridir. Balonlar şişerken ekonomiyi canlandırır, ancak patladıklarında yıkıcı krizlere yol açarlar.

Çağdaş Kapitalizmde Teknoloji ve Kriz Dinamikleri

Teknoloji Yatırımları ve Toplumsal Öncelikler

Finansallaşmış kapitalizmde, teknolojik gelişimin yönünü toplumsal ihtiyaçlar değil, spekülatif kâr beklentileri belirler.

• Örnek: Sürücüsüz Otomobiller: Milyarlarca dolarlık yatırım, toplu taşıma veya demir yolları gibi daha verimli ve ekolojik çözümler yerine, trilyonlarca dolarlık yeni bir pazar yaratma potansiyeli taşıyan sürücüsüz otomobil teknolojisine yönlendirilmiştir. Bu, sermayenin çıkarları ile toplumsal çıkarlar arasındaki ayrışmayı gösterir.

Yapay Zekâ: Sömürü, Altyapı ve İdeoloji

Yapay zekâ (AI) devrimi, kapitalizmin temel yasalarından muaf değildir.

• Yağmacılık ve Altyapı: AI modelleri, insanlığın ortak bilgi birikimini fikri mülkiyet haklarını çiğneyerek "yağmalamakta"dır ve devasa enerji tüketimi ile maden sömürüsü gerektiren fiziksel bir altyapıya dayanmaktadır.

• Emeğin Değersizleşmesi: AI, bazı işleri ortadan kaldırırken, amacı herkes için çalışma süresini azaltmak değil, maliyetleri düşürerek kârı artırmaktır. Yazılımcılar gibi nitelikli emek de dahil olmak üzere emeği değersizleştirme aracı olarak kullanılmaktadır.

• İdeolojik İşlev: "Yapay zekanın dünyayı ele geçirmesi" korkusu, bu alana devasa kamu ve özel yatırımların akmasını sağlamak için sektörün önde gelenleri tarafından körüklenmektedir.

Kapitalist Sınıfın Bunalımlara Tepkileri

Bunalım dönemlerinde kâr oranlarını yeniden tesis etmek için sermaye sınıfı üç temel stratejiye başvurur:

1. Ücret Fonunu Küçültmek: Ücretleri, sosyal hakları ve kamu harcamalarını keserek doğrudan sömürü oranını artırmaya çalışmak. Bu, eksik tüketim sorununu daha da derinleştirir.

2. Hayali Sermayeyi Büyütmek: Reel sektördeki kârlılık düşünce, yüksek getiri arayışıyla finansal spekülasyona yönelmek ve yeni balonlar şişirmek.

3. Uluslararası Sömürüyü Güçlendirmek: Küreselleşme adı altında, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar aracılığıyla çevre ülkeler üzerinde baskı kurarak pazarlarını ve kaynaklarını merkez kapitalist ülkelerin sermayesine açmak.

Sonuç: Kapitalizmin İçsel Çelişkileri ve "Yeni Evre" Tartışmaları

Sunum, kapitalizmin bunalımlarının, eşitsizliğin ve yoksulluğun sistemdeki hatalardan değil, meta üretimi ve özel mülkiyete dayalı işleyişinin kaçınılmaz sonuçları olduğunun altını çizmektedir. Kapitalizmin "yeni bir evreye girdiği" ve ücretli emek sömürüsünün önemini yitirdiği iddiaları, sermayenin dünya genelinde emekçilerin haklarına ve ücretlerine yönelik aralıksız saldırılarıyla çelişmektedir. Bilgi ve teknoloji üretimi dahi, emek sömürüsüne dayalı bir meta üretimi sürecidir ve bu alandaki emeği de değersizleştirme çabaları sürmektedir. Bu bağlamda, kapitalizmin temel çelişkileri ortadan kalkmamış, aksine finansallaşma ve teknoloji aracılığıyla yeni ve daha karmaşık biçimler almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]