MAR
Özet
Bu
yazı, Erkin Özalp'in Karl Marx'ın Kapital eseri üzerine
yaptığı sunumları sentezleyerek, kapitalist üretim tarzının temel kavramlarını,
içsel çelişkilerini ve kriz dinamiklerini analiz etmektedir. Sunumun ana
argümanları, "ekonomi politik" yerine "siyasal iktisat"
teriminin doğruluğuyla başlayıp, emek değer teorisi ve artı değerin kârın yegâne
kaynağı olduğu teziyle devam eder. Kapitalizmin temel bir yasası olarak sunulan
kâr oranının azalması eğilimi, sistemin döngüsel bunalımlarının ana nedeni
olarak konumlandırılır. Modern kapitalizmin, bu temel çelişkiyi ertelemek için
finansallaşmaya, teknolojiyle bağlantılı spekülatif balonlara ve uluslararası
sömürü mekanizmalarını güçlendirmeye giderek daha fazla başvurduğu
vurgulanmaktadır. Sunum, yapay zekâ gibi güncel teknolojik gelişmelerin dahi bu
temel sermaye birikim mantığı çerçevesinde şekillendiğini ve sömürü
ilişkilerini ortadan kaldırmak yerine dönüştürdüğünü ortaya koymaktadır.
Terminolojik
Çerçeve: "Ekonomi Politik" ve "Siyasal İktisat"
Sunum,
temel bir terminolojik tartışmayla başlamaktadır. Türkiye sol literatüründe
yaygın olarak kullanılan "ekonomi politik" kavramının, aslında
Fransızcadan yapılmış çevirilerden miras kaldığı belirtilmektedir. Kavramın
İngilizce ("political economy") ve Almanca ("politische
Ökonomie") orijinallerinin doğru karşılığının "siyasal iktisat"
veya "politik ekonomi" olduğu savunulmaktadır.
• Eleştirel
Yaklaşım: Özalp, "ekonomi politik" teriminin, konuyu
gereksiz yere yücelten ve anlaşılmaz kılan bir "hissi" uyandırdığını,
özellikle Marksizm'i yeni öğrenenler için bir engel oluşturduğunu ileri
sürmektedir. "Parti politik" yerine "siyasi parti" denmesi
gibi, dilin doğal akışına daha uygun olanın "siyasal iktisat"
olduğunu ifade etmektedir.
• Tarihsel
Bağlam: Siyasal iktisat, Adam Smith ve David Ricardo gibi burjuva
iktisatçılarının kurduğu modern iktisat biliminin başlangıçtaki adıdır. Bu
ekol, iktisadi yasaları doğal ve ebedi, kapitalizmi ise doğal toplum düzeni
olarak görmüştür.
• Marx'ın
Konumu: Kapital'in alt başlığı "Siyasal İktisadın
Eleştirisi"dir. Marx, bu ekolden farklı olarak kapitalist düzenin geçici
olduğunu ve iç çelişkileri nedeniyle yıkılmaya mahkûm olduğunu göstermeyi
amaçlar. Bu nedenle, "marksist ekonomi politik" yerine "marksist
iktisat" demek daha doğru olabilir.
Kapitalist
Üretimin Temel Taşları
Meta:
Kullanım Değeri ve Değişim Değeri
Kapitalist
toplumun zenginliği, devasa bir meta yığını olarak kendini gösterir. Marx'ın
analizi bu temel birim olan "meta" ile başlar.
• Meta
Nedir? Üreticisi tarafından doğrudan tüketilmek için değil, başka
metalarla veya parayla değiştirilmek (mübadele edilmek) için üretilen her ürün
veya hizmettir. Bir hizmetin fiziksel bir nesne olmaması, onun meta olmasına
engel değildir.
• Metanın
İki Yüzü:
1. Kullanım
Değeri: Metanın yararlılığı ve işlevidir. Subjektiftir; kişiden kişiye
değişebilir. Bir metanın satılabilmesi için bir kullanım değerine sahip olması
zorunludur.
2. Değişim
Değeri: Metanın diğer metalarla veya parayla olan niceliksel
ilişkisidir (örneğin, bir masa kaç sandalye eder?).
• Sermayenin
Amacı: Sermayenin amacı, topluma yararlı kullanım değerleri üretmek
değil, kendisini büyütmek için sürekli daha fazla değişim değeri (kâr)
üretmektir.
Emek
Değer Teorisi ve Artı Değerin Kökeni
Bir
metanın değişim değerini belirleyen nihai ölçüt, emektir.
• Değerin
Ölçüsü: Emek değer teorisine göre, bir metanın değişim değeri, o
metanın üretilmesi için toplumsal olarak gerekli olan çalışma süresiyle belirlenir.
Bu süre, belirli bir teknolojideki ortalama bir üretkenlikle harcanan emek
zamanıdır; bireysel bir işçinin yavaşlığı veya ustalığı belirleyici değildir.
• Emek
ve Emek Gücü Ayrımı: İşçi, kapitaliste emeğini değil, emek
gücünü, yani belirli bir süre boyunca çalışma potansiyelini satar.
• Ücretin
Niteliği: İşçinin aldığı ücret, harcadığı emeğin tam karşılığı
değildir. Ücret, işçinin ve ailesinin yaşamını sürdürmesi ve ertesi gün yeniden
işbaşı yapabilmesi için gerekli olan metaların değerine, yani emek
gücünün değişim değerine eşittir.
• Artı
Değer (Artık Değer): İşçinin, ücretiyle karşılanan emek süresini
aştıktan sonra, kapitalist için karşılıksız olarak çalıştığı sürede yarattığı
yeni değerdir. Kârın, faizin, rantın ve vergilerin yegâne kaynağı bu karşılığı
ödenmemiş emektir. Eğer bir işçi 8 saat çalışıyorsa, ücreti belki de sadece 3-5
saatlik çalışmasının karşılığıdır; geri kalan süre artı değer üretir.
Sermayenin
Bileşenleri ve Sömürü Oranı
Sermaye,
artı değer üretimi sürecindeki rolüne göre iki ana bileşene ayrılır.
|
Sermaye
Türü |
Tanım |
Rolü |
Örnekler |
|
Değişmeyen
Sermaye (C) |
Değer
üretmeyen, yalnızca kendi değerini ürüne aktaran sermaye kısmı. |
Kendi
başına yeni bir değer yaratmaz. |
Fabrika
binası, makineler, hammaddeler. |
|
Değişen
Sermaye (D) |
Ürünün
değerine kendi değerinden fazlasını (artı değeri) aktaran sermaye kısmı. |
Artı
değerin kaynağıdır. |
İşçilere
ödenen ücretler. |
• Sömürü
Oranı (A/D): Artı değerin (A), değişen sermayeye (D) oranıdır.
Karşılığı ödenmemiş emeğin, karşılığı ödenmiş emeğe oranını ifade eder ve
kapitalist sömürünün derecesini gösterir.
• Artı
Değer Üretim Yolları:
◦ Mutlak
Artı Değer: İş gününü uzatarak, çalışma yoğunluğunu artırarak veya
ücretleri doğrudan düşürerek sömürü oranını yükseltmek.
◦ Göreli
Artı Değer: Teknolojik ilerleme ile emek üretkenliğini artırmak. Bu,
işçinin yaşaması için gerekli metaları ucuzlatır ve emek gücünün değerini
düşürür. Böylece, işçinin yaşam standardı düşürülmeden dahi ücretler
geriletilebilir ve artı değer artırılabilir.
Kâr
Oranları, Rekabet ve Fiyatların Oluşumu
Kâr
Oranının Azalması Eğilimi Yasası
Bu
yasa, kapitalizmin bunalım dinamiklerinin ardındaki temel eğilim olarak
tanımlanır.
• Kâr
Oranı (A / (C+D)): Artı değerin, toplam sermayeye (değişmeyen +
değişen) oranıdır. Kapitalistin asıl ilgilendiği oran budur.
• Sermayenin
Organik Bileşimi (C/D): Değişmeyen sermayenin değişen sermayeye
oranıdır.
• Eğilimin
Mekanizması: Teknolojik ilerleme, makine ve hammaddeye yapılan
yatırımı (C) işçiliğe yapılan yatırıma (D) kıyasla artırma eğilimindedir.
Sermayenin organik bileşimi (C/D) yükselir. Artı değerin kaynağı yalnızca D
olduğu için, C'nin D'ye göre payı arttıkça, toplam sermayeye oranla elde edilen
kâr (kâr oranı) uzun vadede düşme eğilimine girer.
• Çelişkili
Motivasyon: Kapitalistler, kâr oranını düşürdüğü halde neden
teknolojiye yatırım yapar? Çünkü yeni teknolojiyi ilk uygulayan, rakiplerinden
daha verimli üreterek ve ürününü mevcut piyasa fiyatından satarak geçici
bir aşırı kâr elde eder. Ancak teknoloji yaygınlaştığında,
yeni ve daha düşük bir ortalama kâr oranı oluşur.
Ortalama
Kâr Oranı ve Üretim Fiyatları
Emek
değer yasası, piyasadaki bireysel fiyatları doğrudan belirlemez. Fiyatlar,
değer etrafında dalgalanır ve bu dalgalanma sistematik bir mekanizmaya
bağlıdır.
• Ortalama
Kâr Oranı: Farklı sektörlerdeki ve firmalardaki farklı organik
bileşimlere rağmen, sermayenin kârlı alanlara akmasıyla tüm ekonomi için
bir ortalama (genel) kâr oranı oluşur.
• Değerin
Fiyata Dönüşümü: Kapitalistler, metalarının fiyatını belirlerken
bireysel değerlerine göre değil, yatırdıkları toplam sermaye üzerinden bu
ortalama kârı elde edecek şekilde hareket ederler.
• Sonuç: Organik
bileşimi ortalamanın altında olan (emek-yoğun) sektörler, ürettikleri artı
değerin bir kısmını, organik bileşimi yüksek olan (sermaye-yoğun) sektörlere
devreder. Bu nedenle, metaların üretim fiyatları (ve piyasa
fiyatları), onların bireysel emek-değerlerinden sistematik olarak sapar. Ancak
toplamda, yaratılan toplam değer ile toplam fiyatlar ve toplam artı değer ile
toplam kâr birbirine eşittir.
Sermaye
Birikimi, Devreleri ve Bunalımlar
Yeniden
Üretim Şemaları ve Eksik Tüketim Sorunu
Kapitalizmin
birikim yapabilmesi için, ürettiği metaları satması gerekir. "Eksik
tüketim" teorisi, işçilerin ve kapitalistlerin tüketiminin tüm metaları
satmaya yetmeyeceğini, bu nedenle sistemin çökmesi gerektiğini iddia eder.
Marx, Kapital'in 2. cildinde bu sorunu yeniden üretim şemalarıyla
analiz eder.
• İki
Kesimli Model: Marx, ekonomiyi iki ana kesime ayırır:
◦ Kesim
1: Üretim araçları (makine, hammadde vb.) üreten kesim.
◦ Kesim
2: Tüketim malları (gıda, giyim vb.) üreten kesim.
• Çözüm: Model,
kapitalistlerin yalnızca nihai tüketicilere değil, aynı zamanda birbirlerine de
satış yaptığını gösterir. Kesim 1'deki kapitalistler, ürettikleri makineleri
hem Kesim 2'deki hem de kendi kesimlerindeki diğer kapitalistlere satar. Bu
sayede, kapitalist olmayan pazarlara ihtiyaç duymadan, teorik olarak sermaye
birikimi mümkündür.
• Bunalım
Bağlantısı: Eksik tüketim, bunalımın nihai nedeni değil, bir sonucudur.
Kâr oranlarının düşmesi nedeniyle Kesim 1'deki yatırım yavaşladığında,
ekonominin genelinde bir talep daralması ve aşırı üretim sorunu ortaya çıkar.
Sermayenin
Devreleri: Sanayi, Ticaret ve Faiz
Sermaye,
statik bir varlık değil, sürekli bir hareket ve döngü halindedir.
|
Sermaye
Devresi |
Formülü |
Açıklama |
|
Sanayi
Sermayesi |
P
→ M ... Ü ... M' → P' |
Kapitalist
parayla (P) meta (emek gücü ve üretim araçları) alır, üretim sürecinde (Ü)
yeni ve daha değerli metalar (M') yaratır ve bunları satarak
başlangıçtakinden fazla para (P') elde eder. Devrenin hızı kârlılık için
kritiktir. |
|
Ticaret
Sermayesi |
P
→ M → P' |
Üretim
yapmadan, meta alıp satarak kâr elde eder. Sanayi sermayesinin dolaşım
süresini (alım-satım) kısaltarak genel kârlılığa katkıda bulunur ve bu
hizmeti karşılığında toplam artı değerden, yatırdığı sermayeyle orantılı bir
pay (ortalama kâr) alır. |
|
Faiz
Getiren Sermaye |
P
→ P' |
En
"akıl dışı" formüldür. Para, görünüşte hiçbir süreçten geçmeden
daha fazla para yaratır. Faiz oranı, teorik bir temele sahip değildir ancak
normal dönemlerde ortalama kâr oranının altında seyreder. |
Hayali
Sermaye, Finansallaşma ve Spekülasyon
Finans
sektörü, sermaye birikimini hızlandırırken aynı zamanda sistemik riskler de
yaratır.
• Hayali
(Fiktif) Sermaye: Üretim sürecindeki gerçek bir sermayeyi temsil
etmeyen, ancak gelecekteki bir gelir beklentisine dayanan finansal varlıklardır
(hisse senetleri, devlet tahvilleri vb.). Örneğin, devletin borçlanıp harcadığı
para yok olur, ancak bu borcu temsil eden tahvil piyasada bir sermaye gibi
alınıp satılmaya devam eder.
• Spekülatif
Balonlar: Bu hayali sermaye araçlarının değerinin, temelindeki gerçek
varlıktan koparak sürekli artacağı beklentisiyle şişirilmesidir. 2000'deki .com
balonu ve 2008 krizi bunun örnekleridir. Balonlar şişerken ekonomiyi
canlandırır, ancak patladıklarında yıkıcı krizlere yol açarlar.
Çağdaş
Kapitalizmde Teknoloji ve Kriz Dinamikleri
Teknoloji
Yatırımları ve Toplumsal Öncelikler
Finansallaşmış
kapitalizmde, teknolojik gelişimin yönünü toplumsal ihtiyaçlar değil,
spekülatif kâr beklentileri belirler.
• Örnek:
Sürücüsüz Otomobiller: Milyarlarca dolarlık yatırım, toplu taşıma veya
demir yolları gibi daha verimli ve ekolojik çözümler yerine, trilyonlarca
dolarlık yeni bir pazar yaratma potansiyeli taşıyan sürücüsüz otomobil
teknolojisine yönlendirilmiştir. Bu, sermayenin çıkarları ile toplumsal
çıkarlar arasındaki ayrışmayı gösterir.
Yapay
Zekâ: Sömürü, Altyapı ve İdeoloji
Yapay
zekâ (AI) devrimi, kapitalizmin temel yasalarından muaf değildir.
• Yağmacılık
ve Altyapı: AI modelleri, insanlığın ortak bilgi birikimini fikri
mülkiyet haklarını çiğneyerek "yağmalamakta"dır ve devasa enerji
tüketimi ile maden sömürüsü gerektiren fiziksel bir altyapıya dayanmaktadır.
• Emeğin
Değersizleşmesi: AI, bazı işleri ortadan kaldırırken, amacı herkes
için çalışma süresini azaltmak değil, maliyetleri düşürerek kârı artırmaktır.
Yazılımcılar gibi nitelikli emek de dahil olmak üzere emeği değersizleştirme
aracı olarak kullanılmaktadır.
• İdeolojik
İşlev: "Yapay zekanın dünyayı ele geçirmesi" korkusu, bu
alana devasa kamu ve özel yatırımların akmasını sağlamak için sektörün önde
gelenleri tarafından körüklenmektedir.
Kapitalist
Sınıfın Bunalımlara Tepkileri
Bunalım
dönemlerinde kâr oranlarını yeniden tesis etmek için sermaye sınıfı üç temel
stratejiye başvurur:
1. Ücret
Fonunu Küçültmek: Ücretleri, sosyal hakları ve kamu harcamalarını
keserek doğrudan sömürü oranını artırmaya çalışmak. Bu, eksik tüketim sorununu
daha da derinleştirir.
2. Hayali
Sermayeyi Büyütmek: Reel sektördeki kârlılık düşünce, yüksek getiri
arayışıyla finansal spekülasyona yönelmek ve yeni balonlar şişirmek.
3. Uluslararası
Sömürüyü Güçlendirmek: Küreselleşme adı altında, IMF ve Dünya Bankası
gibi kurumlar aracılığıyla çevre ülkeler üzerinde baskı kurarak pazarlarını ve
kaynaklarını merkez kapitalist ülkelerin sermayesine açmak.
Sonuç:
Kapitalizmin İçsel Çelişkileri ve "Yeni Evre" Tartışmaları
Sunum, kapitalizmin bunalımlarının, eşitsizliğin ve yoksulluğun sistemdeki hatalardan değil, meta üretimi ve özel mülkiyete dayalı işleyişinin kaçınılmaz sonuçları olduğunun altını çizmektedir. Kapitalizmin "yeni bir evreye girdiği" ve ücretli emek sömürüsünün önemini yitirdiği iddiaları, sermayenin dünya genelinde emekçilerin haklarına ve ücretlerine yönelik aralıksız saldırılarıyla çelişmektedir. Bilgi ve teknoloji üretimi dahi, emek sömürüsüne dayalı bir meta üretimi sürecidir ve bu alandaki emeği de değersizleştirme çabaları sürmektedir. Bu bağlamda, kapitalizmin temel çelişkileri ortadan kalkmamış, aksine finansallaşma ve teknoloji aracılığıyla yeni ve daha karmaşık biçimler almıştır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.