MAR
Özet
Erkin
Özalp'ın Teorisyeniniz Devrimciydi: 21. Yüzyılda Marksizm ve Sosyalizm
adlı eseri, Marksizmi, yalnızca dünyayı yorumlayan bir teori olarak değil, onu
değiştirmeyi hedefleyen devrimci bir pratik kılavuzu olarak yeniden
konumlandırmaktadır. Kitabın ana tezi, Karl Marx'ın her şeyden önce bir
devrimci olduğu ve teorisinin de işçi sınıfının kapitalist düzeni yıkma
mücadelesine hizmet etmek amacıyla geliştirildiğidir. Kitap, kapitalizmin içsel
çelişkilerinin (kâr oranlarının düşme eğilimi, kaçınılmaz bunalımlar) bu
düzenin reformlarla iyileştirilemeyeceğini, zorunlu olarak yıkılması
gerektiğini bilimsel olarak ortaya koyduğunu savunur.
Eser,
Marx'ın devrim stratejisinin 1848 Devrimleri ve 1871 Paris Komünü
deneyimleriyle nasıl evrildiğini detaylandırır; burjuvazinin devrimci rolünü
yitirmesinden mevcut devlet aygıtının parçalanması gerekliliğine uzanan teorik
gelişimleri inceler. 20. yüzyılın en önemli sosyalizm deneyi olan Sovyetler
Birliği'ni, geri kalmışlık ve emperyalist kuşatma koşullarında dahi merkezi
planlama ve sosyal haklar alanında önemli başarılar elde etmiş, ancak halkın
yönetime katılımındaki yetersizlikler nedeniyle çözülmüş bir girişim olarak
değerlendirir.
Kitap,
21. yüzyılda internet, özgür yazılım ve "Wall Street'i İşgal Et" gibi
yeni işbirlikçi üretim biçimleri ve toplumsal hareketlerin, sermaye
ilişkilerini sorgulayan yeni bir aydınlanma ve devrimci olanaklar çağı açtığını
öne sürer. Son olarak, Türkiye solunun siyasi etkisizliğini aşması için somut
bir strateji önerir: Soyut propagandadan uzaklaşarak, seçimler yoluyla belirli
yerelliklerde (belediyeler gibi) iktidarı hedeflemek, bu mevkileri halk
yararına somut kazanımlar üreten ve daha geniş bir siyasal mücadelenin
başlangıç noktası haline getiren örnekler olarak kullanmak. Bu yolla solun,
halk nezdinde gerçek bir iktidar alternatifi haline gelebileceği savunulur.
1.
Marx'ın Kimliği: Filozoftan Devrimciye
Kitabın
temel argümanı, Marx'ın kimliğinin bir "filozof" ya da
"iktisatçı" olarak değil, öncelikle bir işçi sınıfı
devrimcisi olarak anlaşılması gerektiğidir. Marx'ın entelektüel
yolculuğu, dünyayı yalnızca farklı şekillerde yorumlayan felsefeden, onu
değiştirmeyi amaçlayan devrimci eyleme doğru bir geçişi temsil eder.
• Felsefeden
Kopuş: Marx, gençliğinde Alman idealizminden etkilenmiş olsa da, bu
akımın ve genel olarak felsefenin gerçekliği dönüştürmekte yetersiz kaldığını
erken yaşta fark etmiştir. Alman İdeolojisi eserinde
belirttiği gibi, "gerçek, pozitif bilim" başladığında "bağımsız
felsefe var olma aracını yitirir." (Elbette Marksizmin bilim ve
siyasetle ilişkili realist/materyalist bir felsefesi vardır -MAR)
• Öncelik:
Dünyayı Değiştirmek: Marx'ın en bilinen sözlerinden biri olan Feuerbach
Üzerine Tezler'deki "Filozoflar dünyayı yalnızca farklı şekillerde
yorumladılar; ama önemli olan, onu değiştirmektir" ifadesi, bu kopuşun
manifestosudur. (Marksizm felsefeden bir kopuşu temsil etmez, aksine felsefi
anlayışta bir sıçramayı barındırır -MAR)
• Devrimci
Pratiğin Önceliği: Marx için tüm teorik çalışmalar, işçi sınıfı
devrimine hizmet ettiği ölçüde anlamlıdır. Kapital'in ikinci ve
üçüncü ciltlerini tamamlamak yerine enerjisini Birinci Enternasyonal gibi
siyasi örgütlenme faaliyetlerine ayırması, bu önceliğin somut bir kanıtıdır.
2.
İşçi Sınıfının Devrimci Rolü ve Sınıf Bilinci
Marksizm,
kapitalizmi yıkacak ve sınıfsız topluma giden yolu açacak tek gücün işçi sınıfı
olduğunu savunur. Ancak kitap, işçi sınıfının her zaman ve her koşulda devrimci
olduğu yönündeki mekanik anlayışı reddeder.
• Olağan
Dönemlerde İşçi Sınıfı: Kapitalist düzenin normal işleyişi içinde
işçiler, devrimci bir bilinç taşımazlar. Bunun nedenleri şunlardır:
◦ Rekabet: İş
bulmak, işini korumak ve daha iyi ücret almak için işçiler birbirleriyle
rekabet etmek zorundadır.
◦ Egemen
İdeoloji: Eğitim, medya ve dini kurumlar aracılığıyla yayılan egemen
sınıf düşünceleri, mevcut toplumsal ilişkilere uygun düştüğü için geniş kabul
görür.
◦ Çoklu
Kimlikler: İşçiler kendilerini yalnızca sınıf kimlikleriyle değil;
etnik köken, din, cinsiyet, hemşerilik gibi çok sayıda başka kimlikle de
tanımlarlar.
• Sınıf
Bilincinin Gelişimi: Sınıf bilinci, soyut bir aydınlanmayla değil,
ancak patronlara karşı yürütülen ortak mücadeleler (grevler,
direnişler) içinde ortaya çıkar ve gelişir.
• Siyasal
Devrimin Zorunluluğu: Kazanılan mücadelelere rağmen, kapitalizm
koşulları altında işçilerin bilincinde kalıcı bir dönüşüm sağlamak mümkün
değildir. Marx'a göre, işçi sınıfının "geçmişin bütün pisliklerinden"
kurtulması ve toplumsal devrimi gerçekleştirecek bilince ulaşması, ancak
iktidarı ele geçireceği bir siyasal devrim yoluyla mümkündür.
3.
Marx'ın Devrim Stratejisinin Gelişimi
Marx'ın
devrim teorisi, Avrupa'daki siyasi mücadelelerin deneyimleriyle birlikte statik
kalmamış, dinamik bir şekilde gelişmiştir.
• İlk
Devrim Modeli (Komünist Manifesto):
◦ Aşamalı
Devrim: Gelişmiş Avrupa ülkelerinde burjuvazinin öncülük edeceği
demokratik devrimler bekleniyordu.
◦ İşçi
Sınıfının Eğitimi: Burjuvazi, bu devrimler sırasında işçi sınıfını
siyaset sahnesine çekecek ve böylece kendi mezar kazıcısını siyasi olarak
eğitecekti.
◦ Nihai
Hedef: Burjuva devriminin hemen ardından bir proleterya devrimi
gelecekti.
• 1848
Devrimlerinden Çıkarılan Dersler:
◦ Burjuvazinin
Gericileşmesi: Fransa'daki 1848 Devrimi, burjuvazinin işçi sınıfı
tehlikesi karşısında hızla gericileştiğini ve feodal güçlerle ittifak kurduğunu
gösterdi.
◦ "Sürekli
Devrim" Fikri: Demokrasi mücadelesinin öncülüğü küçük burjuvaziye
geçmişti. İşçi sınıfının görevi, küçük burjuvaziyi mümkün olduğunca ileri itmek
ve ardından mücadelenin liderliğini devralarak devrimi kendi hedeflerine doğru
"sürekli" kılmaktı.
• 1871
Paris Komünü'nün Öğrettikleri:
◦ Devlet
Aygıtının Parçalanması: Komün, işçi sınıfının mevcut devlet
mekanizmasını olduğu gibi devralıp kullanamayacağını, onu parçalaması gerektiğini
gösterdi.
◦ Proletarya
Diktatörlüğü'nün Somut Biçimi: Komün, "proletarya
diktatörlüğü"nün somut bir örneği olarak görüldü. Bu, bir azınlık
diktatörlüğü değil, halkın kendi kendini yönettiği radikal bir demokrasi
biçimiydi. Temel özellikleri şunlardı:
▪ Sürekli
ordunun kaldırılması ve halkın silahlandırılması.
▪ Tüm
kamu görevlilerinin seçimle gelmesi, sorumlu ve her an görevden alınabilir
olması.
▪ Yöneticilere
işçi ücreti ödenmesi.
▪ Yasama
ve yürütme güçlerinin birleştirilmesi.
4. Das
Kapital: Kapitalizmin Eleştirisi
Das
Kapital, bir iktisat
teorisi kitabı olmaktan çok, kapitalizmin yıkılmasının neden gerekli ve
kaçınılmaz olduğunu gösteren devrimci bir eserdir. Kapitalizmin
sorunlarının reformlarla çözülemeyeceğini, sistemin doğasından kaynaklandığını
kanıtlamayı amaçlar.
|
Kavram |
Açıklama |
|
Meta |
Kullanım
için değil, mübadele (satış) için üretilen ürün veya hizmet. Kapitalist
üretimin temel hücresidir. |
|
Emek-Değer
Teorisi |
Bir
metanın değerini, onun üretimi için toplumsal olarak gerekli olan emek-zamanı
belirler. Makineler yeni değer yaratmaz, yalnızca kendi değerlerini ürüne
aktarır. |
|
Emek
Gücü |
İşçinin
kapitaliste sattığı şey emeği değil, belirli bir süre çalışma potansiyelidir.
Değeri, işçinin kendisini ve ailesini yeniden üretmesi için gereken metaların
değeriyle belirlenir. |
|
Artık
Değer |
İşçinin,
kendi ücretinin karşılığını ürettiği sürenin ötesinde çalıştığı ve
karşılığını almadığı emektir. Kârın kaynağı budur. Mutlak artık değer (iş
gününü uzatmak) ve göreli artık değer (üretkenliği artırarak
ücretlerin değerini düşürmek) yoluyla artırılır. |
|
Sermaye
Birikimi |
Artık
değere el koyulması ve yeniden yatırıma dönüştürülmesiyle sermaye büyür. Bu
süreç, sermayenin yoğunlaşmasına (daha büyük sermayeler
gerekmesi) ve merkezileşmesine (sermayenin daha az elde
toplanması) yol açar. |
|
Kâr
Oranlarının Düşme Eğilimi |
Teknolojik
gelişmeyle birlikte sermayenin makine, hammadde gibi unsurlara (değişmeyen
sermaye) ayrılan kısmının, işçi ücretlerine (değişen sermaye) ayrılan kısmına
oranı artar. Değerin tek kaynağı emek olduğundan, bu durum uzun vadede genel
kâr oranında bir düşüş eğilimi yaratır. |
|
Bunalımlar
ve Hayalî Sermaye |
Kâr
oranlarındaki düşüş eğilimi, kapitalizmin periyodik bunalımlarının temel
nedenidir. Bunalım dönemlerinde, üretim dışı alanlarda kâr arayışı artar ve
finans sektörü şişer; hisse senetleri, devlet borçlanması gibi
araçlarla hayalî sermaye yaratılır. Bu balonların patlaması,
krizleri daha da derinleştirir. |
5.
20. Yüzyıl Sosyalizm Deneyimi: Sovyetler Birliği
Kitap,
Sovyetler Birliği deneyimini idealize etmeden veya toptan reddetmeden, 21.
yüzyıl sosyalizmi için dersler çıkarılması gereken tarihsel bir olgu olarak
analiz eder.
• Zorlu
Koşullar: Devrim, Marx'ın öngördüğü gibi gelişmiş bir ülkede değil (aslında
Marx’ın devrimin coğrafyası hakkındaki düşünceleri yaşamı boyunca dinamik bir
seyir izlemiştir -MAR), geri bir tarım ülkesinde gerçekleşti ve hemen
ardından emperyalist müdahale ve iç savaşla karşılaştı. Soğuk Savaş boyunca
sürekli bir silahlanma yarışı baskısı altında kaldı.
• Başarılar:
◦ Merkezi
Planlama: Kapitalist anarşinin aksine, üretimin merkezi planlama ile
örgütlenmesinin mümkün ve verimli olduğunu kanıtladı. Geri bir ülkeyi kısa
sürede dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline getirdi.
◦ Sosyal
Haklar: Tüm yurttaşlar için çalışma, barınma, ücretsiz eğitim ve
sağlık gibi temel hakları anayasal güvence altına aldı ve fiilen uyguladı.
• Temel
Sorunlar ve Çözülüş:
◦ Bürokratikleşme: Halkın
devlet yönetimine katılımı yetersiz kaldı. Bu durum, ayrıcalıklı bir yönetici
katmanının ortaya çıkmasına ve toplumsal dinamizmin yitirilmesine yol açtı.
◦ Dünya
Devriminden Kopuş: Sovyet halkı, dünya devrimi mücadelesinin aktif bir
öznesi haline getirilemedi. "Barış içinde bir arada yaşama"
politikası, savunmacı bir çerçeveye sıkıştı.
◦ Gizlilik: Devlet
yönetimindeki gizlilik, halkın yönetime yabancılaşmasına ve meşruiyet kaybına
yol açtı.
6.
21. Yüzyıl ve Yeni Devrimci Olanaklar
21. yüzyılda,
özellikle bilişim teknolojilerinin gelişimi, yeni bir aydınlanma ve sosyalizm
mücadelesi için geçmişte olmayan olanaklar sunmaktadır.
• İşbirlikçi
ve Gönüllü Üretim:
◦ Özgür
Yazılım Hareketi (GNU/Linux vb.) ve Wikipedia gibi
projeler, binlerce insanın gönüllülük ve iş birliği temelinde, kâr amacı
gütmeden, insanlığın ortak yararına yüksek kaliteli ürünler ortaya
koyabildiğini göstermektedir.
◦ Bu
örnekler, "insan doğası gereği bencildir" ve "parasal teşvik
olmadan üretim olmaz" iddialarını çürütmektedir.
• Sermayenin
Fikrî Mülkiyet Engeli: Sermaye, telif hakları ve patentler
aracılığıyla insanlığın ortak bilgi birikimini metalaştırmaya ve özel mülk
haline getirmeye çalışarak bu yeni üretim biçimlerinin önünde bir engel
oluşturmaktadır.
• Yeni
Toplumsal Hareketler: Dosya paylaşım kültürü, Korsan Partiler ve
özellikle "Wall Street'i İşgal Et" gibi hiyerarşik olmayan, ağ
tabanlı hareketler, kapitalizmin temel direklerini (şirket egemenliği,
toplumsal adaletsizlik) doğrudan sorgulamaktadır.
• Yönetimde
Yeni Olanaklar: Bilişim teknolojileri, planlama, denetim ve üretim
süreçlerinin yönetimini şeffaf hale getirme ve bu süreçlere kitlesel halk
katılımını sağlama konusunda devrimci olanaklar sunmaktadır.
7.
Türkiye Solu İçin İktidar Stratejisi
Kitap,
tarihsel deneyimlerden ve güncel koşullardan yola çıkarak Türkiye solu için
somut bir siyasi strateji önermektedir.
|
Solun
Tarihsel İktidar Yolları |
|
Monarşi,
Diktatörlük, İşgal Koşullarında: Halk ayaklanması ve/veya silahlı
mücadele (Ör: Rusya 1917, Çin 1949, Küba 1959). |
|
Burjuva
Demokrasisi Koşullarında: Seçimler yoluyla (Ör: Şili 1970,
Venezüella 1999, Bolivya 2006). |
Bu
tablodan hareketle, Türkiye gibi burjuva demokrasisiyle yönetilen bir ülkede
solun iktidar yolunun seçimlerden geçtiği savunulur. (Elbette toplumsal
mücadelelerle ve bu mücadeleleri yürüten örgütlenmelerin varlığıyla desteklenen
bir seçim mücadelesi; iktidar alındıktan sonra korunması için de işçi
iktidarının toplum içerisinde çeşitli organizasyonlarla kökleşmiş olması
gerekir; ayrıca seçimlerle yürütme gücü olmak bir siyasal devrimin başlangıç
merhalelerinden biri olabilirse de gelişen süreçler içerisinde eşlik eden
kitlesel kalkışmalar/yükselişler yaşanabilir -MAR)
• Mevcut
Durumun Eleştirisi: Türkiye solu, soyut propaganda,
"örgütlenelim" çağrıları ve kendi içine kapanma gibi nedenlerle
siyaseten etkisiz bir konumdadır ve bir kısır döngü içindedir.
• Önerilen
Strateji:
1. Somut
ve Gerçekçi Hedefler Koymak: Sol, gücünü, ülke genelinde dağınık
kullanmak yerine, kazanma potansiyeli olan belirli yerelliklerde (ilçeler,
belediyeler) yoğunlaştırmalıdır.
2. Seçimleri
Kazanmak: Bu yerelliklerde belediye başkanlığı, meclis üyelikleri gibi
mevkileri kazanmak için sistemli ve uzun vadeli bir seçim çalışması
yürütülmelidir.
3. Örnek
Yönetimler Yaratmak: Kazanılan belediyeler, halkın yönetime katıldığı,
şeffaf, yolsuzluklardan arınmış ve halk yararına somut kazanımlar (ücretsiz
hizmetler vb.) üreten örnekler haline getirilmelidir.
4. Mücadeleyi
Büyütmek: Bu yerel başarılar, solun ülke genelindeki mücadelesi için
birer dayanak noktası ve meşruiyet kaynağı olarak kullanılmalı, halk nezdinde
solun gerçek bir iktidar alternatifi olduğu algısı
yaratılmalıdır.
5. Halk Önderleri Yaratmak: Bu mücadele tarzı, halkla doğrudan temas içinde olan, güvenilir ve tanınan halk önderlerinin yetişmesini sağlayacaktır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.