Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

15 Aralık 2025 Pazartesi

Marksizm Üzerine | Metin Çulhaoğlu

MAR

Özet

Bu yazı, Metin Çulhaoğlu'nun bir webinarında Marksist öğretiye dair sunduğu kapsamlı analizin temel bulgularını ve ana hatlarını sentezlemektedir. Analiz, Marksizmin 150 yıl önce şekillenmiş olmasına rağmen günümüz dünyasını anlama ve açıklamadaki değişmeyen geçerliliğini vurgulamaktadır. Çulhaoğlu'na göre, kapitalist ekonomik krizler, işçi sınıfının değişen yapısı, sermaye-devlet ilişkileri ve modern yabancılaşma biçimleri gibi temel olguları derinlemesine kavramak için Marksist teorik araçlara başvurmak bir zorunluluktur.

Belgenin ana temaları şunlardır:

• Marksizm ve Sol Hareketler: Sol hareketlerin kitlesel yükselişi ile Marksizme duyulan ilgi arasında doğrusal bir ilişki yoktur. Ancak, bir ülkede "sağlam bir Marksist damarın" varlığı, bu öğretinin doğrudan nüfuz edemediği alanları bile dolaylı yoldan etkilemesi için yeterlidir.

• Aydınlanma ile İlişki: Marksizm, Aydınlanma düşüncesinin basit bir uzantısı değil, onu "içerip aşan" (Aufhebung) diyalektik bir sıçramadır. Aydınlanma materyalist olsa da diyalektik değildir; Marksizm, materyalizme diyalektik boyutunu katarak bu düğümü çözmüştür.

• Diyalektik Perspektifin Özü: Diyalektik, karmaşık bir kavram olmaktan ziyade, olgulara iki temel ilkeyle yaklaşmaktır: bütünsellik ve hareket. Analizler, olayların anlık (senkronik) durumunun yanı sıra tarihsel süreç (diyakronik) boyutunu da içermelidir.

• Marksizmin Temel Alanları: Öğretinin yedi temel alanı incelenmiştir: sınıf mücadelesi, toplumsal formasyon, devlet, geleceğin komünist toplumu, yabancılaşma, siyaset ve ideoloji. Bu alanlarda, üretici güçler-üretim ilişkileri çelişkisinin tek başına devrim getirmeyeceği, "temel"in "üstyapı"yı mekanik olarak değil dolaylı olarak belirlediği ve devletin sermaye birikiminde giderek daha aktif bir rol oynadığı gibi kritik noktalar öne çıkarılmıştır.

• Değişmeyen İlkeler ve Güncellenmesi Gereken Alanlar: Analiz, toplumsal devrimin siyasal bir devrimi gerektirmesi gibi Marksizmin dört temel ilkesinin geçerliliğini koruduğunu belirtir. Bununla birlikte, işçi sınıfının yapısı, devletin "ilkel birikim"deki rolü ve dijital teknolojinin toplumsal ilişkilere ve örgütlenmeye etkileri gibi dört alanın günümüz koşullarında güncellenerek geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyar.

Giriş: Marksizmin Süregelen Güncelliği

Metin Çulhaoğlu, Marksist öğretinin günümüzdeki yerini ve önemini değerlendirirken, sol hareketlerin popülerliği ile Marksist teorinin yaygınlığı arasında doğrudan bir orantı kurmanın yanıltıcı olacağını belirtmektedir. Bir ülkede sol düşüncenin ve politikaların yükselişi, Marksizme olan ilginin de aynı oranda artacağı anlamına gelmez. Ancak bu durum bir eksiklik olarak görülmemelidir. Çulhaoğlu'na göre kritik olan, "gerek siyasi gerek entelektüel dinamizmde sağlam bir Marksist damarın, sağlam bir Marksist ekolün oluşmasıdır." Böyle bir damar oluştuktan sonra, Marksizmin doğrudan ulaşamadığı geniş kesimleri dahi dolaylı yollardan etkileme potansiyeline sahip olacaktır.

Marksizmin 150 yıl önce şekillenmiş bir düşünce sistemi olmasına rağmen, günümüz olgularını açıklamadaki referans kaynağı olma niteliğini koruduğu vurgulanmaktadır. Bu güncellik şu temel alanlarda belirginleşmektedir:

• Ekonomik Kriz: 2008'den bu yana devam eden kapitalist krizin kökenlerini ve içsel nedenlerini anlamak için Marx'ın sermayenin hareket yasalarına ve kapitalizmin neden krizlere mahkûm olduğuna dair analizlerine başvurmak zorunludur.

• İşçi Sınıfı: Günümüzde işçi sınıfının yapısı ve bileşimi değişmiş olsa da, bu değişimi analiz etmek için Marx'ın Kapital'deki "yedek sanayi ordusu" gibi kavramları ve katmanlaşma çözümlemeleri temel bir başlangıç noktasıdır.

• Sermaye-Devlet İlişkileri: Devletin sermaye sınıfı için sadece bir baskı aracı olup olmadığı veya başka işlevlerinin bulunup bulunmadığı gibi güncel tartışmalar, Marksist devlet teorisine bakmayı gerektirir.

• Yabancılaşma: Bireyselleşme, izolasyon ve toplumsal ilişkilerdeki mesafelenme gibi modern sorunları anlamak için Marx'ın, özellikle 1844 Elyazmaları'ndaki yabancılaşma teorisine dönmek gerekir. Bu kavram, günümüzün "teknoloji fetişizmi" olarak yeniden üretilebilir ve analiz edilebilir.

Marksizm ve Fikri Öncülleri

Aydınlanma: Aşılması Gereken Bir Temel

Marksizm, kendisinden önceki Aydınlanma düşüncesinin bir ürünü ve uzantısı olarak görülebilir. Ancak bu ilişki, basit ve doğrusal bir devamlılık ilişkisi değildir. Marksizm, Aydınlanma düşüncesini Almanca tabiriyle Aufhebung, yani içerip aşan bir nitelik taşır.

• Retrospektif Bağlantı: Bugün geriye dönük bir bakışla (retrospektif olarak) Marksizm ile Rousseau veya Montesquieu gibi Aydınlanma düşünürleri arasında bir bağ kurmak mümkündür.

• Öngörülemez Sıçrama: Ancak 18. yüzyılda yaşayan bir Aydınlanmacı düşünürün, o dönemin düşünce zenginliği içinden Marksizm gibi bir sistemin doğabileceğini öngörmesi imkânsızdır. Bu durum, Marksizmin Aydınlanma'yı mekanik olarak takip etmediğini, aksine onu aşarak yeni bir üst merhaleye sıçradığını gösterir.

Materyalizm ve Diyalektiğin Bütünleşmesi

Aydınlanma düşüncesi büyük ölçüde materyalist bir karaktere sahiptir. Ancak bu materyalizm, diyalektik değildir. Marksizm, materyalizme diyalektik boyutunu katarak felsefi bir devrim gerçekleştirmiştir.

• Aydınlanma, insanlığı belirli bir noktaya getirmiş ve radikal bir üst aşamaya sıçrama vizyonu yerine, sistem içi reformlar ve düzeltmelerle ilerlenebileceği fikrini benimsemiştir.

• Marx, Aydınlanma'nın bu temelini benimsemekle birlikte, onu durağanlığı ve diyalektikten yoksun olması nedeniyle eleştirmiştir. Materyalizm ile diyalektiği birleştiren öğreti Marksizmdir.

Diyalektik Mantık: Bütünsellik ve Hareket

Diyalektik, sıklıkla anlaşılamaz veya gizemli bir kavram olarak görülse de, özünde iki temel ilkeye dayanır: bütünsellik ve hareket. Olgulara, kendi iç bütünlükleri ve temsil ettikleri daha geniş bütünlük içinde ve sürekli bir değişim ve hareket halinde bakmak, diyalektik düşüncenin temelidir.

• Örnek: Aile Yapısı: Dört kişilik bir aile (anne, baba, iki çocuk) dışarıdan bakıldığında statik bir birim gibi görünebilir. Ancak diyalektik bir bakış, çocukların büyümesi, üniversiteye gitmesi, yeni ilişkiler kurması gibi süreçlerin aile içindeki tüm ilişkileri (karı-koca, ebeveyn-çocuk, kardeşler arası) sürekli olarak değiştirdiğini ve dönüştürdüğünü görür. Aile, statik değil, "hareket halindeki bir bütün" olarak kavranır.

Senkronik ve Diyakronik Analiz

Diyalektik perspektif, herhangi bir durumun analizinde iki farklı zaman boyutunu birleştirmeyi gerektirir:

1. Senkronik (Eş Zamanlı) Çözümleme: Bir olgunun belirli bir andaki durumunu, tüm bileşenleriyle birlikte analiz etmektir. Örneğin, Türkiye'nin bugünkü siyasi durumunu incelerken AKP, CHP, HDP gibi partilerin anlık pozisyonlarını ve niyetlerini değerlendirmek senkronik bir analizdir.

2. Diyakronik (Ardışık Zamanlı) Çözümleme: Senkronik analize tarihsel süreç boyutunu eklemektir. Aynı siyasi partilerin nereden gelip nereye evrildiğini, tarihsel gelişimlerini ve gelecekteki potansiyel yörüngelerini analize katmak, çözümlemeyi daha derin ve tatmin edici kılar.

Yalnızca senkronik analize dayanan bir çözümleme, ne kadar derin olursa olsun, tarihsel boyuttan yoksun olduğu için yetersiz kalacaktır.

Marksist Analizin Yedi Temel Alanı

Çulhaoğlu, Marksist öğretinin odaklandığı yedi temel alanı sıralayarak her birindeki kritik noktalara değinmektedir.

Alan

Temel Kavram ve Argümanlar

1. Sınıflar ve Sınıf Mücadelesi

Taşıyıcı Unsur Sınıf Mücadelesidir: Üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çelişki ne kadar derinleşirse derinleşsin, bu çelişki sınıf mücadeleleri tarafından taşınmadığı sürece kapitalizmden başka bir topluma geçiş mümkün değildir. Teknolojik gelişmelerin kendi başına sosyalizmi getireceği fikri, kolaycı ve Marksist olmayan bir yaklaşımdır.

Kendinde Sınıf / Kendisi İçin Sınıf: Bu ayrım sadece işçi sınıfı için değil, burjuvazi için de geçerlidir. Sermaye sınıfı, işçi sınıfı hareketinden ciddi bir tehdit algılamadığı sürece kendi iç çelişkileriyle meşgul olan bir "kendinde sınıf" olarak kalır. Ancak egemenliğine yönelik bir tehdit ortaya çıktığında, iç çelişkilerini ikinci plana atarak yekvücut hareket eden bir "kendisi için sınıf" haline gelir.

2. Toplumsal Formasyon

"Temel" ve "Üstyapı": Altyapı yerine "temel" (üretim tarzı) kavramını kullanmak daha doğrudur. Temel, üstyapıyı (hukuk, devlet, ideoloji, kültür) belirler ancak bu belirleme birebir ve mekanik bir ilişki değildir.

Dolaylı Belirlenim: Temel, üstyapı ögelerinin şekilleneceği ortamı ve genel koşulları belirler. Eğer belirleme mekanik olsaydı, aynı üretim tarzına sahip tüm ülkelerde aynı hukuk ve ideoloji sistemlerinin olması gerekirdi. Oysa her ülkenin tarihsel birikimi ve kültürel özellikleri bu süreci etkiler.

3. Devlet

Devletin Değişen Rolü: Devlet, egemen sınıfın baskı aracı olmasının ötesinde, günümüzde sermaye birikim sürecinde aktif bir aktör haline gelmiştir. Sadece sermayenin egemenliğini güvence altına almakla kalmaz, aynı zamanda sermaye sınıfının çeşitli unsurlarına yeni birikim ve yatırım yolları açar, bu sürece bizzat müdahil olur. Türkiye'deki bazı büyük inşaat ve sanayi gruplarına sağlanan imkanlar bu duruma bir örnektir.

4. Geleceğin Komünist Toplumu

Bilimsel Tutum ve Ütopyacılıktan Kaçınma: Marx ve Engels, kendilerini ütopyacı sosyalistlerden ayırmak için geleceğin toplumu hakkında ayrıntılı tasavvurlar ortaya koymaktan kaçınmışlardır. Geleceğe dair bugünden kesin kestirimlerde bulunmanın bilimselliğe aykırı olduğunu düşünmüşlerdir. Bu konuda temel ilkeler için Gotha Programı'nın Eleştirisi adlı esere bakılabilir.

5. Yabancılaşma

Sürekli Geçerlilik: Yabancılaşma kavramının Marx'ın yalnızca gençlik yazılarına ait olduğu ve olgun döneminde terk ettiği fikri yanlıştır. Marx'ın düşünce sisteminde bu konuda bir kopuş yoktur.

Modern Yabancılaşma ve Meta Fetişizmi: Bu kavramlar, günümüzün dijital ortamında ve teknolojiyle şekillenen insan ilişkilerinde "teknoloji fetişizmi" olarak yeniden üretilebilir ve analiz edilebilir. İnsanın kendi yarattığı nesnelerin (teknolojik araçlar) insana hükmetmesi, meta fetişizminin güncel bir tezahürüdür.

6. Siyaset

Gelişkin Bir Siyaset Teorisinin Yokluğu: Machiavelli veya Hobbes'da olduğu gibi, yönetenlerin ve yönetilenlerin ilişkilerini sistematik olarak ele alan genel bir siyaset teorisi Marx'ta bulunmaz. Bunun nedeni, Marx için sınıf mücadelesinin, siyasetin içinden çıkarılabileceği temel dinamiği sunmasıdır. Siyaset, bu temel mücadelenin bir yansıması olarak görülür.

7. İdeoloji

Sistemdeki Boşluk: İdeoloji, Marx'ın sisteminde en fazla boşluk bulunan alanlardan biridir. "İdeolojik mücadele" kavramı Marx ve Engels'te yer almaz. Başlangıçta ideoloji, gerçeği gizleyen bir yanılsama ve "yanlış bilinç" olarak görülür.

Kavramın Evrimi: Marx, 1859 tarihli Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı'nın önsözünde ideolojiye daha olumlu bir anlam yükler ve onu "insanların (maddi) çatışmanın bilincine vardıkları ve onu sonuna kadar götürdükleri biçimler" olarak tanımlar. Bu, ideolojinin bilince varma sürecinde bir vasıta olabileceğini gösterir.

Sonuç: Değişmeyen İlkeler ve Güncellenmesi Gereken Alanlar

Çulhaoğlu, analizini Marksizmin zamanla değişmeyen temel tezleri ile günümüz koşullarında yeniden ele alınması gereken alanları belirterek tamamlamaktadır.

Değişmeyen Dört İlke

1. Siyasal Devrim Zorunluluğu: Herhangi bir toplumsal devrim, kendisinden önce gelen bir siyasal devrim olmadan, yani siyasi iktidar ele geçirilmeden gerçekleşemez.

2. Komünist Manifesto'nun Güncelliği: Manifesto'da devrimden sonra yapılacaklar listesinde yer alan bankaların devletleştirilmesi gibi temel adımlar, bugün de geçerliliğini korumaktadır.

3. Proletarya Diktatörlüğünün Gerekliliği: Bir sınıfın diğerine baskısı olarak dar anlamda değil, yeni toplumun kapitalizmden miras aldığı "doğum lekeleri"nin tüm toplumu sarmasını önleyecek bir güç ve irade olarak proletarya diktatörlüğü kavramı gerekliliğini sürdürmektedir.

4. "Doğum Lekeleri" Kavramı: Komünist toplumun ilk evresi, kaçınılmaz olarak kapitalizmin doğum lekelerini taşıyacaktır. Günümüz kapitalizminin bırakacağı doğum lekeleri, geçmiştekilerden daha az değil, aksine daha fazla olacaktır.

Güncellenmesi Gereken Dört Alan

1. İşçi Sınıfının Yapısı ve Bileşimi: Marx'ın Kapital'deki sınıflandırmaları temel alınarak, günümüzdeki esnek istihdam, göçmen işçiler ve fiilen çalışan proletarya ile "yedek sanayi ordusu" arasındaki artan gerilim gibi yeni olgular ışığında işçi sınıfının yapısı üzerine değerlendirmeler güncellenmelidir.

2. Sermaye-Devlet İlişkileri ve "İlkel Birikim": Devletin öncülüğünde yürütülen ve Marx'ın kapitalizmin ilk dönemlerine özgü gördüğü "ilkel birikim" süreçlerinin günümüzde yeniden ortaya çıkması, bu ilişkinin yeniden analiz edilmesini gerektirmektedir. Artık sermaye birikimi, bakir alanlara yayılmaktan çok, "yerinden ederek birikim" şeklinde gerçekleşmektedir.

3. Teknolojinin Toplumsal Etkileri: Günümüzün dijital teknolojilerinin insanı toplumsal bir varlık olarak nasıl değiştirdiği, insanlar arası ilişkileri nasıl etkilediği ve hangi özelliklerden yoksun bıraktığı Marksist bir çerçeveden derinlemesine incelenmelidir.

4. Teknolojinin Örgütlenme Olanakları: Aynı teknolojik imkânların, toplumsal hareketlerin örgütlenmesi, tabanların harekete geçirilmesi ve tepkilerin yaygınlaştırılması açısından ne gibi olanaklar sunduğu ve bu olanakların nasıl daha ileriye taşınabileceği üzerine ciddi çalışmalar yapılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]