MAR
Özet
Bu
yazı, Metin Çulhaoğlu'nun bir webinarında Marksist öğretiye dair sunduğu
kapsamlı analizin temel bulgularını ve ana hatlarını sentezlemektedir. Analiz,
Marksizmin 150 yıl önce şekillenmiş olmasına rağmen günümüz dünyasını anlama ve
açıklamadaki değişmeyen geçerliliğini vurgulamaktadır. Çulhaoğlu'na göre,
kapitalist ekonomik krizler, işçi sınıfının değişen yapısı, sermaye-devlet
ilişkileri ve modern yabancılaşma biçimleri gibi temel olguları derinlemesine
kavramak için Marksist teorik araçlara başvurmak bir zorunluluktur.
Belgenin
ana temaları şunlardır:
• Marksizm
ve Sol Hareketler: Sol hareketlerin kitlesel yükselişi ile Marksizme
duyulan ilgi arasında doğrusal bir ilişki yoktur. Ancak, bir ülkede
"sağlam bir Marksist damarın" varlığı, bu öğretinin doğrudan nüfuz
edemediği alanları bile dolaylı yoldan etkilemesi için yeterlidir.
• Aydınlanma
ile İlişki: Marksizm, Aydınlanma düşüncesinin basit bir uzantısı
değil, onu "içerip aşan" (Aufhebung) diyalektik bir sıçramadır.
Aydınlanma materyalist olsa da diyalektik değildir; Marksizm, materyalizme
diyalektik boyutunu katarak bu düğümü çözmüştür.
• Diyalektik Perspektifin Özü: Diyalektik, karmaşık bir kavram olmaktan ziyade,
olgulara iki temel ilkeyle yaklaşmaktır: bütünsellik ve hareket.
Analizler, olayların anlık (senkronik) durumunun yanı sıra tarihsel süreç
(diyakronik) boyutunu da içermelidir.
• Marksizmin
Temel Alanları: Öğretinin yedi temel alanı incelenmiştir: sınıf
mücadelesi, toplumsal formasyon, devlet, geleceğin komünist toplumu,
yabancılaşma, siyaset ve ideoloji. Bu alanlarda, üretici güçler-üretim
ilişkileri çelişkisinin tek başına devrim getirmeyeceği, "temel"in
"üstyapı"yı mekanik olarak değil dolaylı olarak belirlediği ve
devletin sermaye birikiminde giderek daha aktif bir rol oynadığı gibi kritik
noktalar öne çıkarılmıştır.
• Değişmeyen
İlkeler ve Güncellenmesi Gereken Alanlar: Analiz, toplumsal devrimin
siyasal bir devrimi gerektirmesi gibi Marksizmin dört temel ilkesinin
geçerliliğini koruduğunu belirtir. Bununla birlikte, işçi sınıfının yapısı,
devletin "ilkel birikim"deki rolü ve dijital teknolojinin toplumsal
ilişkilere ve örgütlenmeye etkileri gibi dört alanın günümüz koşullarında
güncellenerek geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyar.
Giriş:
Marksizmin Süregelen Güncelliği
Metin
Çulhaoğlu, Marksist öğretinin günümüzdeki yerini ve önemini değerlendirirken,
sol hareketlerin popülerliği ile Marksist teorinin yaygınlığı arasında doğrudan
bir orantı kurmanın yanıltıcı olacağını belirtmektedir. Bir ülkede sol
düşüncenin ve politikaların yükselişi, Marksizme olan ilginin de aynı oranda
artacağı anlamına gelmez. Ancak bu durum bir eksiklik olarak görülmemelidir.
Çulhaoğlu'na göre kritik olan, "gerek siyasi gerek entelektüel dinamizmde
sağlam bir Marksist damarın, sağlam bir Marksist ekolün oluşmasıdır."
Böyle bir damar oluştuktan sonra, Marksizmin doğrudan ulaşamadığı geniş
kesimleri dahi dolaylı yollardan etkileme potansiyeline sahip olacaktır.
Marksizmin
150 yıl önce şekillenmiş bir düşünce sistemi olmasına rağmen, günümüz
olgularını açıklamadaki referans kaynağı olma niteliğini koruduğu
vurgulanmaktadır. Bu güncellik şu temel alanlarda belirginleşmektedir:
• Ekonomik
Kriz: 2008'den bu yana devam eden kapitalist krizin kökenlerini ve
içsel nedenlerini anlamak için Marx'ın sermayenin hareket yasalarına ve
kapitalizmin neden krizlere mahkûm olduğuna dair analizlerine başvurmak
zorunludur.
• İşçi
Sınıfı: Günümüzde işçi sınıfının yapısı ve bileşimi değişmiş olsa da,
bu değişimi analiz etmek için Marx'ın Kapital'deki "yedek
sanayi ordusu" gibi kavramları ve katmanlaşma çözümlemeleri temel bir
başlangıç noktasıdır.
• Sermaye-Devlet
İlişkileri: Devletin sermaye sınıfı için sadece bir baskı aracı olup
olmadığı veya başka işlevlerinin bulunup bulunmadığı gibi güncel tartışmalar,
Marksist devlet teorisine bakmayı gerektirir.
• Yabancılaşma: Bireyselleşme,
izolasyon ve toplumsal ilişkilerdeki mesafelenme gibi modern sorunları anlamak
için Marx'ın, özellikle 1844 Elyazmaları'ndaki yabancılaşma teorisine dönmek
gerekir. Bu kavram, günümüzün "teknoloji fetişizmi" olarak yeniden üretilebilir
ve analiz edilebilir.
Marksizm
ve Fikri Öncülleri
Aydınlanma:
Aşılması Gereken Bir Temel
Marksizm,
kendisinden önceki Aydınlanma düşüncesinin bir ürünü ve uzantısı olarak
görülebilir. Ancak bu ilişki, basit ve doğrusal bir devamlılık ilişkisi
değildir. Marksizm, Aydınlanma düşüncesini Almanca tabiriyle Aufhebung,
yani içerip aşan bir nitelik taşır.
• Retrospektif
Bağlantı: Bugün geriye dönük bir bakışla (retrospektif olarak)
Marksizm ile Rousseau veya Montesquieu gibi Aydınlanma düşünürleri arasında bir
bağ kurmak mümkündür.
• Öngörülemez
Sıçrama: Ancak 18. yüzyılda yaşayan bir Aydınlanmacı düşünürün, o
dönemin düşünce zenginliği içinden Marksizm gibi bir sistemin doğabileceğini
öngörmesi imkânsızdır. Bu durum, Marksizmin Aydınlanma'yı mekanik olarak takip
etmediğini, aksine onu aşarak yeni bir üst merhaleye sıçradığını gösterir.
Materyalizm
ve Diyalektiğin Bütünleşmesi
Aydınlanma
düşüncesi büyük ölçüde materyalist bir karaktere sahiptir. Ancak bu
materyalizm, diyalektik değildir. Marksizm, materyalizme diyalektik boyutunu
katarak felsefi bir devrim gerçekleştirmiştir.
• Aydınlanma,
insanlığı belirli bir noktaya getirmiş ve radikal bir üst aşamaya sıçrama
vizyonu yerine, sistem içi reformlar ve düzeltmelerle ilerlenebileceği fikrini
benimsemiştir.
• Marx,
Aydınlanma'nın bu temelini benimsemekle birlikte, onu durağanlığı ve
diyalektikten yoksun olması nedeniyle eleştirmiştir. Materyalizm ile
diyalektiği birleştiren öğreti Marksizmdir.
Diyalektik
Mantık: Bütünsellik ve Hareket
Diyalektik,
sıklıkla anlaşılamaz veya gizemli bir kavram olarak görülse de, özünde iki
temel ilkeye dayanır: bütünsellik ve hareket.
Olgulara, kendi iç bütünlükleri ve temsil ettikleri daha geniş bütünlük içinde
ve sürekli bir değişim ve hareket halinde bakmak, diyalektik düşüncenin
temelidir.
• Örnek:
Aile Yapısı: Dört kişilik bir aile (anne, baba, iki çocuk) dışarıdan
bakıldığında statik bir birim gibi görünebilir. Ancak diyalektik bir bakış,
çocukların büyümesi, üniversiteye gitmesi, yeni ilişkiler kurması gibi
süreçlerin aile içindeki tüm ilişkileri (karı-koca, ebeveyn-çocuk, kardeşler
arası) sürekli olarak değiştirdiğini ve dönüştürdüğünü görür. Aile, statik
değil, "hareket halindeki bir bütün" olarak kavranır.
Senkronik
ve Diyakronik Analiz
Diyalektik
perspektif, herhangi bir durumun analizinde iki farklı zaman boyutunu
birleştirmeyi gerektirir:
1. Senkronik
(Eş Zamanlı) Çözümleme: Bir olgunun belirli bir andaki durumunu, tüm
bileşenleriyle birlikte analiz etmektir. Örneğin, Türkiye'nin bugünkü siyasi
durumunu incelerken AKP, CHP, HDP gibi partilerin anlık pozisyonlarını ve
niyetlerini değerlendirmek senkronik bir analizdir.
2. Diyakronik
(Ardışık Zamanlı) Çözümleme: Senkronik analize tarihsel süreç boyutunu
eklemektir. Aynı siyasi partilerin nereden gelip nereye evrildiğini, tarihsel
gelişimlerini ve gelecekteki potansiyel yörüngelerini analize katmak,
çözümlemeyi daha derin ve tatmin edici kılar.
Yalnızca
senkronik analize dayanan bir çözümleme, ne kadar derin olursa olsun, tarihsel
boyuttan yoksun olduğu için yetersiz kalacaktır.
Marksist
Analizin Yedi Temel Alanı
Çulhaoğlu,
Marksist öğretinin odaklandığı yedi temel alanı sıralayarak her birindeki
kritik noktalara değinmektedir.
|
Alan |
Temel
Kavram ve Argümanlar |
|
1.
Sınıflar ve Sınıf Mücadelesi |
Taşıyıcı
Unsur Sınıf Mücadelesidir: Üretici güçler ile üretim
ilişkileri arasındaki çelişki ne kadar derinleşirse derinleşsin, bu çelişki
sınıf mücadeleleri tarafından taşınmadığı sürece kapitalizmden başka bir
topluma geçiş mümkün değildir. Teknolojik gelişmelerin kendi başına sosyalizmi
getireceği fikri, kolaycı ve Marksist olmayan bir yaklaşımdır. Kendinde
Sınıf / Kendisi İçin Sınıf: Bu ayrım sadece işçi sınıfı için
değil, burjuvazi için de geçerlidir. Sermaye sınıfı, işçi sınıfı hareketinden
ciddi bir tehdit algılamadığı sürece kendi iç çelişkileriyle meşgul olan bir
"kendinde sınıf" olarak kalır. Ancak egemenliğine yönelik bir
tehdit ortaya çıktığında, iç çelişkilerini ikinci plana atarak yekvücut
hareket eden bir "kendisi için sınıf" haline gelir. |
|
2.
Toplumsal Formasyon |
"Temel"
ve "Üstyapı": Altyapı yerine "temel"
(üretim tarzı) kavramını kullanmak daha doğrudur. Temel, üstyapıyı (hukuk,
devlet, ideoloji, kültür) belirler ancak bu belirleme birebir ve
mekanik bir ilişki değildir. Dolaylı
Belirlenim: Temel, üstyapı ögelerinin şekilleneceği
ortamı ve genel koşulları belirler. Eğer belirleme mekanik olsaydı, aynı
üretim tarzına sahip tüm ülkelerde aynı hukuk ve ideoloji sistemlerinin
olması gerekirdi. Oysa her ülkenin tarihsel birikimi ve kültürel özellikleri
bu süreci etkiler. |
|
3.
Devlet |
Devletin
Değişen Rolü: Devlet, egemen sınıfın baskı
aracı olmasının ötesinde, günümüzde sermaye birikim sürecinde aktif bir aktör
haline gelmiştir. Sadece sermayenin egemenliğini güvence altına almakla
kalmaz, aynı zamanda sermaye sınıfının çeşitli unsurlarına yeni birikim ve
yatırım yolları açar, bu sürece bizzat müdahil olur. Türkiye'deki bazı büyük
inşaat ve sanayi gruplarına sağlanan imkanlar bu duruma bir örnektir. |
|
4.
Geleceğin Komünist Toplumu |
Bilimsel
Tutum ve Ütopyacılıktan Kaçınma: Marx ve Engels, kendilerini
ütopyacı sosyalistlerden ayırmak için geleceğin toplumu hakkında ayrıntılı
tasavvurlar ortaya koymaktan kaçınmışlardır. Geleceğe dair bugünden kesin
kestirimlerde bulunmanın bilimselliğe aykırı olduğunu düşünmüşlerdir. Bu
konuda temel ilkeler için Gotha Programı'nın Eleştirisi adlı
esere bakılabilir. |
|
5.
Yabancılaşma |
Sürekli
Geçerlilik: Yabancılaşma kavramının Marx'ın yalnızca
gençlik yazılarına ait olduğu ve olgun döneminde terk ettiği fikri yanlıştır.
Marx'ın düşünce sisteminde bu konuda bir kopuş yoktur. Modern
Yabancılaşma ve Meta Fetişizmi: Bu kavramlar, günümüzün dijital
ortamında ve teknolojiyle şekillenen insan ilişkilerinde "teknoloji
fetişizmi" olarak yeniden üretilebilir ve analiz edilebilir. İnsanın
kendi yarattığı nesnelerin (teknolojik araçlar) insana hükmetmesi, meta fetişizminin
güncel bir tezahürüdür. |
|
6.
Siyaset |
Gelişkin
Bir Siyaset Teorisinin Yokluğu: Machiavelli veya Hobbes'da olduğu
gibi, yönetenlerin ve yönetilenlerin ilişkilerini sistematik olarak ele alan
genel bir siyaset teorisi Marx'ta bulunmaz. Bunun nedeni, Marx için sınıf
mücadelesinin, siyasetin içinden çıkarılabileceği temel dinamiği sunmasıdır.
Siyaset, bu temel mücadelenin bir yansıması olarak görülür. |
|
7.
İdeoloji |
Sistemdeki
Boşluk: İdeoloji, Marx'ın sisteminde en fazla boşluk
bulunan alanlardan biridir. "İdeolojik mücadele" kavramı Marx ve
Engels'te yer almaz. Başlangıçta ideoloji, gerçeği gizleyen bir yanılsama ve
"yanlış bilinç" olarak görülür. Kavramın
Evrimi: Marx, 1859 tarihli Ekonomi Politiğin
Eleştirisine Katkı'nın önsözünde ideolojiye daha olumlu bir anlam yükler
ve onu "insanların (maddi) çatışmanın bilincine vardıkları ve onu sonuna
kadar götürdükleri biçimler" olarak tanımlar. Bu, ideolojinin bilince
varma sürecinde bir vasıta olabileceğini gösterir. |
Sonuç:
Değişmeyen İlkeler ve Güncellenmesi Gereken Alanlar
Çulhaoğlu,
analizini Marksizmin zamanla değişmeyen temel tezleri ile günümüz koşullarında
yeniden ele alınması gereken alanları belirterek tamamlamaktadır.
Değişmeyen
Dört İlke
1. Siyasal
Devrim Zorunluluğu: Herhangi bir toplumsal devrim, kendisinden önce
gelen bir siyasal devrim olmadan, yani siyasi iktidar ele geçirilmeden
gerçekleşemez.
2. Komünist
Manifesto'nun Güncelliği: Manifesto'da devrimden sonra yapılacaklar
listesinde yer alan bankaların devletleştirilmesi gibi temel adımlar, bugün de
geçerliliğini korumaktadır.
3. Proletarya
Diktatörlüğünün Gerekliliği: Bir sınıfın diğerine baskısı olarak dar
anlamda değil, yeni toplumun kapitalizmden miras aldığı "doğum
lekeleri"nin tüm toplumu sarmasını önleyecek bir güç ve irade olarak
proletarya diktatörlüğü kavramı gerekliliğini sürdürmektedir.
4. "Doğum
Lekeleri" Kavramı: Komünist toplumun ilk evresi, kaçınılmaz
olarak kapitalizmin doğum lekelerini taşıyacaktır. Günümüz kapitalizminin
bırakacağı doğum lekeleri, geçmiştekilerden daha az değil, aksine daha fazla
olacaktır.
Güncellenmesi
Gereken Dört Alan
1. İşçi
Sınıfının Yapısı ve Bileşimi: Marx'ın Kapital'deki
sınıflandırmaları temel alınarak, günümüzdeki esnek istihdam, göçmen işçiler ve
fiilen çalışan proletarya ile "yedek sanayi ordusu" arasındaki artan
gerilim gibi yeni olgular ışığında işçi sınıfının yapısı üzerine
değerlendirmeler güncellenmelidir.
2. Sermaye-Devlet
İlişkileri ve "İlkel Birikim": Devletin öncülüğünde
yürütülen ve Marx'ın kapitalizmin ilk dönemlerine özgü gördüğü "ilkel
birikim" süreçlerinin günümüzde yeniden ortaya çıkması, bu ilişkinin
yeniden analiz edilmesini gerektirmektedir. Artık sermaye birikimi, bakir alanlara
yayılmaktan çok, "yerinden ederek birikim" şeklinde
gerçekleşmektedir.
3. Teknolojinin
Toplumsal Etkileri: Günümüzün dijital teknolojilerinin insanı
toplumsal bir varlık olarak nasıl değiştirdiği, insanlar arası ilişkileri nasıl
etkilediği ve hangi özelliklerden yoksun bıraktığı Marksist bir çerçeveden
derinlemesine incelenmelidir.
4. Teknolojinin
Örgütlenme Olanakları: Aynı teknolojik imkânların, toplumsal
hareketlerin örgütlenmesi, tabanların harekete geçirilmesi ve tepkilerin
yaygınlaştırılması açısından ne gibi olanaklar sunduğu ve bu olanakların nasıl
daha ileriye taşınabileceği üzerine ciddi çalışmalar yapılmalıdır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.