Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

17 Aralık 2025 Çarşamba

Dijital Kapitalizm Çağında Marx'ı Yeniden Okumak | Christian Fuchs

MAR

Özet

Bu yazı, Christian Fuchs'un Dijital Kapitalizm Çağında Marx'ı Yeniden Okumak adlı eserindeki temel argümanları ve ana temaları sentezlemektedir. Eserin ana tezi, Marx'ın çalışmalarının, özellikle dijital ve iletişimsel kapitalizmin hâkim olduğu 21. yüzyılda, geçerliliğini ve önemini koruduğudur. Marx'ı "yeniden okumak", onun fikirlerini mekanik bir şekilde uygulamak değil; analizini ve radikal siyasetini günümüz koşullarına uyarlayan yaratıcı, diyalektik bir yenileme sürecidir. Bu süreç, 2008 ekonomik krizi, neoliberalizmin ve yeni otoriter kapitalizmlerin yükselişiyle daha da aciliyet kazanmıştır.

Kitap, Marx'ın meta, emek, artı değer, sınıf ve sömürü gibi temel kategorilerini enformasyon ekonomisi, dijital emek, otomasyon (Endüstri 4.0) ve çevrimiçi ideoloji gibi çağdaş fenomenlere uygulamaktadır. İletişimin, geleneksel Marksist kuramda genellikle ihmal edilen bir "kör nokta" olduğu vurgulanarak, Marx'ın eleştirel bir teknoloji sosyoloğu ve iletişim kuramcısı olarak yeniden konumlandırılması gerektiği savunulmaktadır. Eser, Endüstri 4.0'ı sermayenin emek maliyetlerini düşürme ve kâr oranını artırma amacı güden bir "dijital Alman ideolojisi" olarak analiz eder. Siyasi bir strateji olarak, Hardt ve Negri'nin çalışmalarından esinlenerek, yatay hareketler ile örgütsel yapıları, reform ve devrimi birleştiren diyalektik bir mücadele biçimini tartışır. Nihayetinde, eserin amacı, Marx'ın düşüncesinin sadece eleştirel bir analiz aracı olmadığını, aynı zamanda "iletişimsel sosyalizm" ve "dijital müşterekleşme" için verilen mücadelelere ilham veren entelektüel bir temel olduğunu göstermektir.

1. Marx'ı Yeniden Okuma Tezi

Christian Fuchs'un eseri, Marx'ın düşüncesinin günümüz dünyasındaki kalıcı önemini ortaya koyma misyonuyla yola çıkmaktadır. 2008 küresel ekonomik krizi, neoliberalizmin derinleşen çelişkileri ve otoriter kapitalizmlerin yükselişi, Marx'ın sınıf, kapitalizm ve kriz analizlerine olan ilgiyi yeniden canlandırmıştır.

• Yeniden Okumanın Anlamı: Marx'ı yeniden okumak, onun metinlerini kutsal metinler gibi tekrarlamak ya da düşüncesini 21. yüzyıla mekanik olarak uygulamak değildir. Bu, Marx'ın çalışmalarını hatırlamayı, fikirlerini yeniden dile getirmeyi, eleştirisini bugünün koşullarında yeniden yapmayı ve kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesini tekrarlamayı içeren "yaratıcı bir diyalektik aşma sürecidir".

• Eleştirel Kategorilerin Güncelliği: Eser, Marx'ın geliştirdiği temel kategorilerin (meta, emek, artı değer, sınıf, sömürü, yabancılaşma, birikim, ideoloji, genel zekâ, iletişim araçları vb.) dijital ve iletişimsel kapitalizmi analiz etmek için vazgeçilmez olduğunu savunur.

• Tarihsel ve Diyalektik Yaklaşım: Marx hem tarihsel hem de diyalektik bir düşünürdü. Bu nedenle onu yeniden okumak, kapitalizmin krizler yoluyla nasıl değiştiğini ancak temel sömürü ilişkilerini nasıl sürdürdüğünü anlamayı gerektirir. Bu, süreklilik ve değişim diyalektiğine dayalı bir analizdir.

• Üç Temel Görev: Bugün Marx'ı yeniden okumak üç temel görevi içerir:

1. 21. yüzyılda sınıf ve kapitalizmi tarihsel ve diyalektik olarak analiz etmek.

2. Meta fetişizmi ve yeni siyasi milliyetçilikler gibi günümüzün yoğun ideolojik biçimlerini eleştirmek.

3. Kapitalizme karşı alternatifler düşünmek ve bunlar için mücadele etmek.

2. Medya ve İletişim Perspektifinden Marx

Eser, geleneksel Marksist kuramın iletişim, medya ve kültürü genellikle ikincil bir "üstyapı" fenomeni olarak görmesini eleştirir. Bu yaklaşımın, enformasyonun ve dijital teknolojilerin günümüz kapitalizmindeki merkezi rolünü anlamada yetersiz kaldığı iddia edilir.

• Marksizmin "Kör Noktası": Dallas Smythe'ın 1977'de ortaya attığı "iletişim medyasının Marksizmde bir kör nokta" olduğu tezi, esere göre bugün de büyük ölçüde geçerliliğini korumaktadır. Raymond Williams'ın iletişimin "maddi" bir pratik olduğu yönündeki ısrarı, Marksist kuramda yeterince benimsenmemiştir.

• Enformasyonel Kapitalizmin Önemi: Enformasyon ekonomisi (reklamcılık, yazılım, telekomünikasyon vb.), küresel kapitalizmin marjinal bir parçası değil, finans kapitalizmi gibi diğer boyutlarla iç içe geçmiş önemli bir bileşenidir. Bilgisayar, hayatın her alanını etkileyen "evrensel bir makinedir".

• Marx ve İletişim: Marx'ın eserleri, eleştirel bir iletişim analizi için zengin bir temel sunar:

    ◦ Diyalektik Mantık: Dijital medyanın çelişkilerini (örneğin, dosya paylaşımı ve fikri mülkiyet arasındaki çatışma) anlamak için bir araçtır.

    ◦ Meta Analizi: Enformasyonun tuhaf bir meta olarak (tükenmeyen, kolay kopyalanan) nasıl metalaştırıldığını (abonelikler, hedefli reklamcılık vb.) anlamayı sağlar.

    ◦ Sınıf ve Dijital Emek: Sınıf kategorisi, ücretsiz stajyerlerden Foxconn işçilerine, prekaryadan Google kullanıcılarına kadar uzanan "uluslararası dijital iş bölümünü" analiz etmek için güncellenmelidir.

    ◦ İdeoloji ve Fetişizm: Reklamcılık, meta fetişizminin bıraktığı boşluğu dolduran "sihirli bir iletişim sistemidir". Facebook gibi platformlarda sosyal ilişkiler meta formunu örterek fetişizmi tersine çevirir.

    ◦ Genel Zekâ ve Küreselleşme: Marx, bilginin doğrudan üretici güç haline geldiği bir enformasyon ekonomisinin ortaya çıkışını ve iletişim araçlarının küreselleşmedeki rolünü öngörmüştür.

3. Eleştirel Teknoloji Sosyoloğu Olarak Marx

Eser, Marx'ın teknolojiye yaklaşımının tek boyutlu bir eleştiri olmadığını, aksine derinlikli ve diyalektik bir sosyoloji olduğunu savunur. Marx, teknolojik belirlenimcilik ve tekno-iyimserlik/kötümserlik ikilemlerini aşan bir analiz sunar.

• Teknolojinin Diyalektik Karakteri: Marx'a göre teknoloji, kapitalizmde çelişkili bir role sahiptir. Bir yandan sömürü ve denetim aracıdır; diğer yandan, üretici güçleri geliştirerek komünist bir toplumun maddi temelini oluşturma potansiyeli taşır.

• Kavramların Gelişimi: Marx'ın teknoloji analizi, ilk yazılarından (Felsefenin Sefaleti) olgunluk dönemi eserlerine (GrundrisseKapital) doğru evrilmiştir.

    ◦ Grundrisse ve "Makineler Üzerine Fragman": Burada "genel zekâ" kavramı ortaya atılır ve teknolojinin "yararlanılabilir zaman" yaratarak komünizmin temelini nasıl oluşturabileceği vurgulanır.

    ◦ Kapital Cilt 1, Bölüm 15: Bu bölüm, teknolojinin göreli artı değer üretimi ve denetim aracı olarak kapitalist üretim sürecindeki somut rolünü, fabrika müfettişlerinin raporları gibi ampirik verilerle detaylı bir şekilde analiz eder.

• Temel Kavramlar:

    ◦ Sabit Değişmez Sermaye: Makine, değeri yeni baştan yaratmayan, ancak değerini ürüne aktaran bir sermaye biçimidir.

    ◦ Göreli Artı Değer Üretimi: Teknolojinin temel işlevi, gerekli emek zamanını kısaltarak artı emek zamanını (ve dolayısıyla artı değeri) artırmaktır.

    ◦ Biçimsel ve Gerçek İçerilme: Gerçek içerilme, teknolojinin üretim sürecini niteliksel olarak dönüştürdüğü ve kapitalizme özgü üretim tarzını yarattığı aşamadır.

    ◦ Sınıf Mücadelesi: Teknoloji, sermaye için grevleri bastırma ve işçileri denetleme silahı iken, işçiler için de çalışma gününün kısaltılması gibi mücadelelerin bir konusudur.

4. Bir İdeoloji Eleştirisi Olarak İletişim Kuramı

Bu bölümde Marx, iletişimi maddi bir süreç olarak kavrayan ve ideolojiyi "fetişleştirilmiş iletişim" olarak analiz eden bir kuramcı olarak sunulur.

• İletişimsel Materyalizm: Marx'ın "gerçek hayatın dili" ifadesinden yola çıkarak, iletişim ve bilincin maddi toplumsal ilişkilerden doğduğu ve onlarla iç içe geçtiği savunulur. İletişim, sosyal ilişkileri ve dolayısıyla toplumu üreten ve yeniden üreten maddi bir süreçtir. Bu görüş, iletişimi üstyapı olarak gören idealist veya mekanik materyalist yaklaşımlara karşıdır.

• İletişim Araçları ve Kapitalizm: Kapitalizmin sermaye devir zamanını hızlandırma ve "mekânı zamanla yok etme" ihtiyacı, iletişim ve ulaşım araçlarında sürekli devrimleri zorunlu kılar. Telgraftan internete, bu teknolojiler kapitalist küreselleşmenin hem aracı hem de sonucudur.

• İdeoloji Olarak Fetişizm:

    ◦ Meta Fetişizmi: Meta biçiminin kendisi, gizemli bir iletişim aracıdır. İnsanlar arasındaki toplumsal ilişkileri, şeyler arasındaki bir ilişki gibi yansıtır. Fiyat, metaların "evrensel dilidir".

    ◦ Reklamcılık: Reklam, meta fetişizminin yarattığı anlam boşluğunu yapay anlamlar üreterek dolduran fetişleştirilmiş bir iletişim biçimidir.

    ◦ Siyasi Fetişizm: Bu analiz ekonomiyle sınırlı değildir. Milliyetçilik gibi siyasi ideolojiler de fetişist bir karakter taşır. Marx'ın İngiliz işçilerinin İrlandalı işçilere yönelik önyargılarını analizi, egemen sınıfların bu karşıtlığı kendi egemenliklerini pekiştirmek için nasıl kullandığını gösteren klasik bir örnektir.

5. Vaka Çalışması: Endüstri 4.0 ve Dijital Alman İdeolojisi

Eser, güncel bir fenomen olan Endüstri 4.0'ı Marksist bir perspektifle analiz eder. Bu kavram, bir teknolojik devrimden çok, belirli sınıf çıkarlarını gizleyen bir ideoloji olarak değerlendirilir.

• Endüstri 4.0 Nedir?: Nesnelerin İnterneti, büyük veri, yapay zekâ ve robotiğin üretim süreçlerine entegre edildiği "siber-fiziksel sistemler" vizyonudur.

• Bir İdeoloji Olarak Endüstri 4.0: Bu kavram, teknolojik ilerlemenin kaçınılmaz olarak refah getireceğini vaat eden, ancak sınıf çelişkilerini ve sermaye birikiminin mantığını göz ardı eden bir "dijital Alman ideolojisi"dir.

• Ekonomi Politik Arka Planı: Almanya'nın ABD ve İngiltere'nin aksine güçlü bir imalat sektörüne sahip olması, ancak bu sektörde emek maliyetlerinin yüksek ve kâr oranının göreceli olarak düşük olması, Endüstri 4.0 stratejisinin temel nedenidir. Amaç, otomasyon yoluyla işgücü maliyetlerini düşürmek ve küresel rekabette avantaj sağlamaktır.

• On Eleştirel Nokta: Endüstri 4.0'a şüpheyle yaklaşmak için on neden sıralanır:

    1. Teknolojik işsizlik ve emeğin değersizleşmesi.

    2. İşçi ve tüketici gözetiminin artması.

    3. Karmaşık sistemlerden kaynaklanan yeni riskler ve etik sorunlar.

    4. Yeni yabancılaşma biçimleri.

    5. Sermaye yoğunlaşması ve tekelleşme.

    6. İş-yaşam dengesinin bozulması.

    7. Küresel Güney'de endüstrisizleşme riskleri.

    8. Fosil kapitalizm altında çevresel sorunların şiddetlenmesi.

    9. Siber güvenlik tehditleri.

    10. Sabit sermaye maliyetlerini artırarak kâr oranının düşme eğilimini şiddetlendirme potansiyeli.

6. Siyasi Strateji ve Taktikler: Hardt ve Negri'nin Meclis Kitabı Üzerine Düşünceler

Eser, Michael Hardt ve Antonio Negri'nin Meclis adlı kitabını inceleyerek günümüz sol siyaseti için stratejiler tartışır.

• Çağdaş Kapitalizm Analizi: Hardt ve Negri'nin, günümüz kapitalizmini bilginin, iletişimin ve sosyal ilişkilerin yani "müştereklerin" üretimi ve sermaye tarafından "çıkarılması" üzerine kurulu bir sistem olarak analiz ettiği belirtilir.

• Diyalektik Bir Siyaset Önerisi: Kitap ne salt lidersiz yataylığın ne de merkeziyetçi parti siyasetinin tek başına yeterli olduğunu savunur. Bunun yerine, üç stratejinin birleşimini önerir:

    1. Prefigüratif Siyaset: Gelecekteki toplumu bugünden inşa etmeye çalışan özerk pratikler. (Örneğin kooperatifçilik, ücretsiz kurslar, dayanışma pratikleri vd. Kendi başlarına mutlaklaştırılmamalıdır ve anlamlı değildirler; mali kaynak oluşturulmasına ve örgütlenmeye hizmet ettikleri ölçüde sosyalist devrim stratejisi açısından işlev taşıyabilirler -MAR)

    2. Karşıtlıkçı Reformizm: Mevcut kurumlar içinde mücadele ederek alan açmak.

    3. İktidarı Alma: Kurumları devirmek ve yeni demokratik yapılar kurmak.

• "Çokluğun Girişimciliği" ve Eleştirisi: Hardt ve Negri, sendikalar ve sosyal hareketleri birleştiren bir "sosyal sendikacılık" siyaseti önerir ve bunu "çokluğun girişimciliği" olarak adlandırır. Eser, "girişimcilik" teriminin sermaye ve bireycilikle olan güçlü tarihsel bağları nedeniyle bu kullanımını eleştirir. Kelimelerin anlamını dönüştürme stratejisinin her zaman işe yaramayacağını (örneğin vatan, yurtseverlik, halkçılık, devletçilik gibi kavramlarda işe yaramaktadır -MAR), bazı terimlerin (kapitalizm, girişimcilik gibi) olumsuz anlamlarının kalıcı olduğunu savunur. (Ayrıca “çokluk” kavramı, kapsamı genişleyen, içeriği çeşitlenen ve değişen proletarya kavramının yerine kullanılmamalıdır -MAR)

• Sabit Sermayenin Temellükü: Önerilen siyasetin merkezinde, makinelerin, algoritmaların ve diğer üretim araçlarının sermayeden geri alınarak topluma açılması fikri yer alır. Bu, teknolojiyi yok etmek değil, onu özgürleştirici amaçlar için dönüştürmektir.

Önemli Not:

Google veya Meta gibi platformların kullanıcıları, geleneksel anlamda doğrudan artık-değer üretmezler ve ücretli işçiler olarak sömürülmezler. Ancak her yeni katılımcıyla birlikte, mevcut kullanıcıların kolektif etkinliği (içerik üretimi, etkileşim, veri bırakma) sayesinde platformun piyasa fiyatı, yani sermayeleştirilmiş rant beklentisi üstel olarak artar. Bu süreçte meta olan şey kullanıcıların emeği veya etkileşimi değil; bu etkileşimlerin algoritmik işleme tabi tutulmasıyla elde edilen "davranışsal tahmin paketleri" ve reklamverene sunulan "erişim hakkı"dır. Ağ etkileri (Metcalfe Yasası) sayesinde her ek kullanıcı, platformun sanayi sermayesinden artık-değer transfer etme (rant toplama) kapasitesini yükseltir.

Kullanıcılar, platformlarda harcadıkları zaman aracılığıyla, sanayi ve hizmet sektöründe üretilen metaların içerdiği artık-değerlerin paraya dönüşmesine (realizasyonuna) aracılık ederler. Reklamveren sermayeler, ürettikleri artı-değeri realize etmek için platform rantiyeleşmesine bir pay öderler. Bu ödeme, sanayi kapitalistinden dijital rantiye platformuna yönelik bir artık-değer transferidir. YouTube gibi örneklerde içerik üreticilerine dağıtılan paylar ise, bu rant pastasından verilen ve sistemin sürekliliğini sağlayan küçük teşviklerdir; bu durum kullanıcının "üretken işçi" olduğu anlamına gelmez.

Kullanıcılar ciddi bir zaman ve zihinsel çaba harcasalar da, bu çaba doğrudan bir değişim değeri üretmez; platformun sabit sermayesini (algoritmalarını) besleyen bedelsiz bir hammadde işlevi görür. Dolayısıyla burada klasik anlamda bir "emek sömürüsü" değil, toplumsal müştereklerin çitlenmesi yoluyla gerçekleşen bir "bilişsel gasp" ilişkisi mevcuttur. Kullanıcı, platformda değer yaratmaz; platformun diğer sektörlerden değer koparma gücünü besler. Bu süreçte sömürü, kullanıcıya sunulan "bedava hizmet" maskesiyle gizlenerek daha görünmez bir karakter kazanır.

Buna rağmen, sosyal medya kullanıcılarının sınıfsal aidiyetleri bu dijital etkinliklerinden kaynaklanmaz. Sınıf konumunu belirleyen temel etmen, bireyin üretim araçlarıyla kurduğu nesnel ilişkidir. Sosyal medya kullanımı sınıfsal bir eylem değil, toplumsal bir tüketim pratiğidir. Bu nedenle kullanıcıları ayrı bir "dijital proletarya" olarak sınıflandırmak, Marksist sınıf analiziyle çelişir ve yanıltıcı olur. Mahmut Boyuneğmez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google hesabıyla yorum yapmak istemiyorsanız, yorum yazmadan önce Ad/Url seçeneğinde, sadece ad kısmını doldurabilirsiniz.

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]