Ulaş Başar Gezgin
MAR
notu: Yazarın Vietnam kitabından seçme bir bölümü sunuyoruz.
Türkiye
68’ine Bir Yolculuk
Türkçe’de
Vietnam’la ilgili olarak çok az kitap var. Bunların neredeyse tümü 60’lı, 70’li
yıllarda sosyalist dalganın etkisiyle çevrilip yayınlanmış kitaplar. Bunlar
içinde, sosyalist romanlar da var, kuramsal kitaplar da... Bu kitaplar bugün
çok zor bulunuyor, baskıları yapılmıyor. Bu yazıda, bu kitaplardan birine,
1968’de Payel Yayınevi’nden Büyük Devrimciler Dizisi’nin 1. kitabı olarak
yayınlanan, bir Fransız yazarın, Jean Lacouture’ün (1921-2015) ve çeviride
birçok sol klasiği ve romanı Türkçe’ye kazandırmış olan Şerif Hulûsi’nin
(1910-1971) imzasını taşıyan ‘Ho Şi Minh’ kitabını ele alıyoruz. Kitabın
yazarı, yaşamöyküsü yazarlığıyla ün yapmış, sömürgecilik karşıtı bir gazeteci.
Kitabın adının doğrusu, ‘Ho Çi Min’ olacak. Ho Amca’nın adı Türkçe’ye Fransızca’dan
geçtiği için böyle bir hata yapılmış. Kitaptaki çeşitli özel adlar da aynı
nedenle yanlış aktarılmış. Ancak elbette Türkiye 68’i ile Vietnam’ın doğrudan
ilişkili olmadığı 1968 gibi bir yılda bu hatalar doğal. Bugün bile Türkiye’de
Ho Amca’nın adı çoğunlukla yanlış yazılıyor. Kitap, Fransızca’da 1967’de
yayınlanmış. Hemen bir yıl sonra Türkçe’ye kazandırılması övgüye değer. Ayrıca,
savaşın 1975’te son bulduğunu, dolayısıyla kitabın savaş bitmeden önce
yazıldığını buraya not edelim. Kitabın Fransa’da yayınlanmasından 2 yıl sonra
Ho Amca son nefesini verecekti.
Liderin
Bir Baba Değil, Torun Olarak Portresi
Kitapta
kimi burjuva yaşamöykücülerinin yaptığı gibi, bütün güzellikleri liderin
bireysel özelliklerine bağlamak gibi bir hataya düşülmüyor. Oysa birçok
yaşamöykücü, bu hataya bilerek ya da bilmeyerek düşüyor; böylece liderin ve
destekçilerinin övgüsünü kazanıyor. Lacouture’e göre, kavruk, cılız
delikanlının devleşip Ho Amca’ya dönüşmesinde doğduğu toprakların büyük rolü
var. Bu nedenle, yazar, uzun uzun Ho Amca’nın doğduğu eyaleti anlatıyor ve Ho
Amca’dan birkaç kuşak önce bölgeden yetişmiş devrimcileri anıyor.
Ho
Amca’nın babası, Fransız sömürgecilere karşı geldiği için işinden atılan bir
memur. Bu yıllarda Ho Amca bir Fransız gemisine bulaşıkçı olarak binip
Vietnam’ı terk edecektir. Babası ise, bundan sonra bir iş tutmaz. 20 yıl şehir
şehir dolaşıp ‘hikayeci amca’ olarak tanınır, bir tapınakta verir son
nefesini...
Sürgünde
30 Yıl
Ho
Amca bu adını sonradan alacaktır. 1941’e, Vietnam’a gerilla savaşı başlatmak
üzere gizlice dönene kadar yurt dışında geçen 30 yılda, o ülke benim bu ülke
senin gizemli bir yaşam sürer. Bütün ömrünü ülkesinin bağımsızlığına ayırır.
Fransız sömürge polisi, Ho Amca’nın Nguyen Tat Thanh (Ho Amca’nın doğumdaki
adı) olduğunu bir türlü anlayamaz.
1911,
Ho Amca’nın yaşamı için bir dönüm noktası olacaktı. Fransızca öğretmenliği
işini bırakıp yukarıda belirtildiği gibi ülkeyi terk edecektir. Bir emekçi
olarak Akdeniz’in birçok limanında ve daha sonra ABD’de bulunur. 1914’te
Londra’ya geçer. Burada İrlandalı devrimcilerle tanışır. 1917’de Fransa’ya
geçer. Buradaki takma adı, ‘yurtsever’ (Nguyễn Ái Quốc) olacaktır. Bu ad,
yıllar içinde Vietnamlı devrimci kuşaklar arasında adeta bir efsane olarak
akıllarda kalacaktır. Avrupa yıllarında, yaşamını tümüyle kendi emeğiyle
kazanacaktır. Garsonluktan fotoğrafçılığa kadar çeşit çeşit işte çalışacaktır.
Fransa’nın tüm ilerici hareketleriyle bağlantıya geçecek, Fransız Komünist
Partisi’nin ve daha sonra Vietnam Komünist Partisi’nin kurucuları arasında yer
alacaktır.
Ho
Amca Nasıl Leninist Oldu?
Ho
Amca’nın Leninizm’le tanışması da Fransa’da olacaktır. Belki bu tanışma
gerçekleşmeseydi, Ho Amca, Ho Amca olmayacaktı; uluslararası hak arama
mücadelelerinden soyutlanmış bir yurtsever olarak kalacak, yeterince destek
bulamayacaktı. Ho Amca, önce Lenin’i bir yurtsever olarak sever, sonra
tezlerini okuyup daha çok sever:
“Lenin'in
tezleri bende büyük bir heyecan, büyük bir şevk, büyük bir iman uyandırdı ve
meseleleri aydın bir şekilde görüp anlamama yardım etti. O kadar çok
sevinmiştim ki, sevincimden ağlamağa başlamış ve 'sanki beni dinleyen büyük bir
kalabalık önünde konuşuyormuşum gibi. "'Zulüm ve işkence edilen, sefalet
içinde yüzen sevgili hemşeriler! Bize lazım olan şey işte bu, kurtuluş yolumuz
işte bu!" diye odada yalnız başıma haykırmıştım.
(...)
Öne
sürdüğüm biricik delil şundan ibaretti: "Arkadaşlar, sömürgeciliği mahkûm
etmezseniz, zulüm ve işkence edilen halkları desteklemezseniz, öyleyse, ne
biçim bir İnkılap yapmak iddiasındasınız?”
Beni
Lenin'e ve Üçüncü Enternasyonal'e inanmağa ilk zamanlar sürükleyen komünizm
olmadı, vatanseverlik oldu. Yavaş yavaş, mücadele sırasında adım adım ilerleyerek,
Marksçı-Leninci nazariyeyi pratik çalışma ile birleştirerektir ki, zulüm ve
işkence görenlerle, bütün dünya emekçilerini yalnız ve yalnız sosyalizmin
kurtarabileceğini anlamış oldum.
Çin'de
olduğu gibi, Vietnam'da da herkesin pek bildiği bir efsanede sihirli bir
torbanın sözü edilir. İnsan büyük zorluklarla karşılaşınca, işin çıkar yolunu
bulabilmesi için, bu torbayı, açıvermesi elverirmiş. Marksçılık Lenincilik,
inkılapçılar için de Vietnam halkı için de sade sihirli bir torba, doğru yönü
gösteren bir pusula olmakla kalmaz, son zafere kadar, sosyalizme ve komünizme
kadar giden yolu da aydınlatan hakiki bir güneştir.'' (s.31-32)
Fransa’dan
Sovyetlere ve Asya’ya
Fransa’da
kaldığı dönemde Ho Amca’nın kaleme aldığı ‘Fransız Sömürge İdaresini Dava
Ediyorum’ kitabı büyük ses getirir. Arapça, Çince ve Fransızca bir kapağa sahip
olan kitapta yalnız Vietnam’da değil diğer Fransız sömürgelerinde yapılan
kötülükler de anlatılır. Bu dönem çıkardığı haftalık gazetede (Le Paria),
Fransa’nın diğer sömürgelerinden olan yazarlara (özellikle Cezayirlilere) yer
verecektir. Gazete, tek bir coğrafyayı aşan sömürgecilik karşıtı bir halklar
arası dayanışmayı savunacaktır.
Amca,
1923-1924 gibi Sovyetlere geçer, oradan Enternasyonel’in verdiği özel görevle
Çin’e. 1941’de Vietnam’a dönene dek, geriye kalan sürgün hayatının büyük bölümü
Çin’de geçecektir. Bu dönemde Ho Amca, Çin dışında Tayland’da ve Hong Kong’da
çeşitli takma adlarla yaşayacaktır. Tayland’da geniş Vietnamlı diasporasını
örgütleyecek, Vietnamca ve Tayca eğitim veren bir okul açacaktır. Çin’deki
büyük Vietnamlı diasporası, çıkarmaya başladığı Devrimci Gençlik (Thanh Niên)
Dergisi çevresinde toplanır. 1930’a gelindiğinde, Vietnam’da komünist
önderlikten bağımsız olarak çeşitli yurtsever isyanlar gerçekleşmiş ve bunlar
bir yandan Vietnamlılara kendi güçlerini göstermişken bir yandan da büyük
kayıplarla sonuçlanmıştı. Vietnamlı aydınların bir çıkış arayışları bir değil
tam 3 komünist partisi doğurur. Bir araya gelmeleri çok zor olsa da sonunda, Ho
Amca’nın önderliğinde tek bir partide birleşirler. Fakat bu sürede Ho Amca,
Enternasyonel bağlantıları dolayısıyla deşifre olur ve Hong Kong’da İngiliz
sömürge yönetimince hapse atılır. Fransız sömürge yönetimi, asmak üzere ısrarla
onun iadesini ister.
Ho
Çi Min: Bir Devrimcinin Yaşamı (1933-1945)
Ho
Amca’nın Gözaltında Kaybedilmesi
Ho
Amca, 1933’te ölür. Cenazesi kaldırılır ve devrimci anma törenleri yapılır.
Kayıtlara göre Hong Kong’daki bir hapishanede veremden ölmüştür. Yıllarca böyle
sanılır. Bu kez, başka bir adla, yeniden mücadeleye atılır. İşin aslı şudur:
Fransa, İngiltere’den onun iadesini isterken hem Fransız hem İngiliz sosyalist
kamuoyu, onun iade edilmemesi için büyük çaplı bir kampanya yaparlar. O dönem
İngiltere’de İşçi Partisi hükümeti vardır ve o zamanlar parti, şimdiki gibi
liberal değildir; içinde radikal kesimler bulunur. Bir çözüm olarak, Ho Amca’yı
ölmüş gösterirler. Kendisini salıverip kendi başının çaresine bakması için
gizlice Çin’e yollarlar. Amca, oradan Rusya’ya geçer ve yoldaşlarıyla yeniden
buluşur. Burada, Lenin Enstitüsü’nde Linof takma adıyla Vietnam tarihi dersleri
verir. Dersleri manzum bir biçimdedir. Amca, siyasetçiliğinin ötesinde bir
tiyatro oyunu yazarı ve şair olarak da tanınır.
Ho
Amca’nın Sırrı
Bu
noktada şunu mutlaka belirtmemiz gerekir: Vietnam Devrimi, Ho Amca’nın üstün
yeteneklerine bağlanamaz; fakat kuşkusuz, bu yeteneklerin büyük katkısı
olmuştur. Ho Amca’nın yurtdışında geçirdiği yıllarda, Vietnam halkı, kimi zaman
onun önderliğinde kimi zaman ondan bağımsız olarak örgütlenip ayaklanmıştı.
Vietnam halkı çok sayıda devrimci aydın çıkarmıştı, daha da çıkaracaktı. Ho
Amca, onlardan yalnızca biriydi. Belki ondan çok daha parlak sayılabilecek kimi
isimler, Fransız sömürge polisince öldürüldü. Belki “onun sağ kalması,
uluslararası kamuoyunun desteği sayesinde oldu” diyebiliriz. Yoksa Fransa’ya
iade edilip asılacaktı. Ho Amca, Vietnamlı devrimciler içinde en uluslararası
olanıydı. Bu, yalnızca hapishaneden çıkarılmasında değil, daha sonraki devrim
için uluslararası destek ve barış görüşmelerindeki dengeler için büyük önem
kazanacaktı. Dolayısıyla, Ho Amca, Vietnam için birleştirici bir güç olduğu
kadar dünya devrimci hareketlerinin de saygı duyduğu bir isimdi. Zaten
Vietnam’da devrim olmasa da bu, böyleydi.
Mağaralardan
İktidara
1940’ta,
yine Çin’de, gelecekte Halk Kurtuluş Ordusu genelkurmay başkanı olacak Vo
Nguyen Giap’la tanışır. Bu arada, 2. Dünya Savaşı başlamıştır. Japonya,
Vietnam’a girmiş, Fransız sömürgeciliğini devirmiştir. Vietnam direnişi, askeri
koşullar nedeniyle büyük bir ayaklanmaya dönüşemez; ancak bir kez Fransız
sömürgeciliği yıkıldığına göre, savaştan sonra sömürgeciliğin yeniden
kurulmasına izin vermeyeceklerdir. Bunun için, Paylaşım Savaşı boyunca güç
biriktirirler sabırla...
1941’de
memleketine dönen Amca, yoldaşlarıyla birlikte 1 yıl mağaralarda yaşar, burada
konferans toplayıp komünistlerle yurtseverleri tek bir çatıda toplayan bir
silahlı cephe örgütlenmesi olan Viet Minh’i kurarlar. 1942’de uluslararası
bağlantılar kurmak için bir süreliğine Çin’e geçer. Burada Çan Kay Şek
hükümetince tutuklanır; Hong Kong’daki gibi, öldüğü haberleri yayılır. Amca
yine ölmemiştir. Ayağında prangayla yaklaşık 1 yıl hapishane hapishane
dolaştırılmıştır. Kimi zaman boynuna halka takılıyordu. Bu dönemde, ünlü
hapishane şiirlerini kaleme alır:
“Pirinç
havanda acı çeker ama,
Acı
geçince, beyazlığa hayransın;
Günümüzde
insanlar da böyledir,
Felâketle
dövülüp adam olur.” (s.78)
Ho
Amca, pratik zekasıyla, kendini hapsedenleri sonunda ikna eder. Ortak düşman
Japonya’ya karşı savaşmaya söz verir (zaten öyle yapacaktı) ve bunun
karşılığında milliyetçi Çin’den yüklü bir maddi destek alır. Elbette onların
kontrolünde kalmaz, fakat askeri güçlerini oluşturmak için zaman kazanmış olur.
1944’te Kurtuluş Ordusu’nun ilk birliği olan Silahlı Progapanda Birliği’ni
oluşturur. Bu birlik, çete savaşı (gerilla) ilkelerini uygulayacaktır; ancak
amaç, kazanmak değil, Vietnamlılar arasındaki korku iklimini kırmak üzere
askeri yollarla propaganda olacaktır. Bu tam da Politikleşmiş Askeri Savaş
stratejisine karşılık gelmektedir.
Savaşsa
Savaş, Barışsa Barış: Her Zaman Müzakereye Açık Olmak
Birlikler
sürekli güç kazanır; sonunda birliklerden Vietnam Halk Kurtuluş Ordusu
oluşturulur. Siyasi komiseri Ho Amca, başkomutanı ise Vo Nguyen Giap. Hareket
bir yandan askeri olarak güçlenirken bir yandan da ülkenin bağımsızlığa
kavuşması için düşmanlar dahil tüm güçlerle görüşür. Amca, Japon işgalci
faşizmine karşı ABD’yle görüşme yapar; ordusu için Fransızlara karşı
kullanılmamak kaydıyla, ABD’den silah yardımı alır. Japon işgalcilerin elinde
darmaduman olmuş Fransızlara görüşme çağrısı yapar; Japon işgalcilere karşı
birleşik mücadele için onları müzakere masasına davet eder. Dolayısıyla,
Vietnam bağımsızlığı, klasik şemalara uymaz. Büyük güçlerle gerektiğinde masaya
oturulur, gerektiğinde savaşılır 3 milyon can pahasına da olsa... Ho Amca ve
yoldaşları, ilke olarak, kazanacaklarına emin olmadıkları bir savaşa girmezler
ve bu emin olma halini duygularına değil gerçekçiliğe dayandırırlar. Bunun için
parti içi çeşitli sözcüler ve diğer yurtsever hareketlerin “genel ayaklanma
zamanı geldi de çattı” dediği zamanlarda, “daha değil” derler. Güçlerini bir
kerede, bir daha toparlanamayacak bir biçimde heba etmekten çekinirler. Ayrıca,
düşman güçlerini oldukça ayrıntılı bir biçimde değerlendirirler. Başat olan
düşmanı ve onun müttefiklerini, müttefiklerin ittifaktaki çıkarlarını vb.
ayrıntılı olarak incelerler ve “müttefikler dostluğa yöneltilemiyorsa
tarafsızlığa yöneltilmeli” (örneğin, bu savaşın onların savaşı olmadığına
onları ikna etmek) anlayışını uygulamaya geçirirler.
Genel
Ayaklanma – Ağustos Devrimi
İşte
Ho Amca’nın ve nice devrimcinin ömürleri boyu bekledikleri o an sonunda gelir:
Japonlar yenilir, Fransız sömürgeciler Vietnam’ı sömürmek üzere geri gelmeden
önceki o kısa zaman diliminde Ho Amca, genel ayaklanma çağrısı yapar. Bu
çağrıdan önce değişik siyasal kesimlerden temsilcilerle bir kongre toplayacak,
çağrısını bu kongreye dayandıracaktır. Böylece yasama organının da temeli
atılmış olur. Direniş güçleri kısa sürede hemen hemen bütün şehirlerde yönetimi
ele geçirir; Fransız sömürgecilerinin silahları devrimcilere dağıtılır. Bu,
dünya devrim tarihine ‘Ağustos Devrimi’ adıyla geçecektir. Bugün Vietnam’ın
çeşitli kentlerindeki birçok cadde bu adı taşıyor.
Kısa
süre sonra, 2 Eylül 1945’te, Ho Amca, başkent Hanoi’da bugün Amca’nın
anıtkabrinin olduğu Ba Dinh Meydanı’nda Vietnam’ın bağımsızlığını ilan
edecektir. O günlerden çocuklara yönelik sözleri akıllarda kalacaktır:
"Çocuklarım,
"Bugün
Vietnam Halk Cumhuriyeti’nin ilk ders yılına başlıyoruz. Babalarınızın,
ağabeylerinizin görmedikleri bağımsız bir memleket eğitimi görmekle mutlusunuz
... Seksen yıl süren kölelik memleketimizi küçülttü. Şimdi, atalarımızın bize
bıraktıkları mirası ileri götürmemiz, dünyanın öbür memleketlerine yetişmemiz
lazım. Vietnam şan ve şerefe kavuşacaktır. Halkı beş kıtanın öbür milletlerine
eşit şerefli bir mevki sahibi olacak mı? Olacaksa, bunda büyük pay sizin
çalışmakla geçen çabalı günlerinizin olacaktır ... " - s.103
Ho
Çi Min: Bir Devrimcinin Yaşamı (1945-1950)
Ho
Amca’nın Adının Haine Çıkması
1945’te
bağımsızlık ilanından sonraki süreçte, Vietnam, sömürgeci güçler arasında
yalnız ve zayıf kalır. Bunun için, Fransız sömürgecilerle Vietnam’ın
bağımsızlığını tanıyan ama yine de Fransız askerini Vietnam’dan kovmayan bir
anlaşma yapılır. Bu, radikal kesimlerde ve halk kitlelerinde tepkiye yol açar.
Ho Amca’yla Vo Nguyen Giap’ı ‘işbirlikçi hain’ olarak görenler çıkar. Oysa
onlar savaş hazırlıklarını yapmak üzere zaman kazanmaya çalışmaktadırlar.
Meydana çıkar, durumu anlatır, halkı ikna ederler. Kürsüde ağlayarak şöyle
diyecektir halka Ho Amca:
“-
Dövüşeceğine, müzakereye girişmek, zeki olduğunu ispat etmek demektir. Müzakere
yolu ile belki beş yılda bağımsızlığa kavuşmak elimizdeyken, niçin 50.000,
100.000 kişi feda edelim? (...)
-
Ben, Ho Şi Minh sizi her zaman hürriyete doğru giden yolda yürüttüm, vatanımın
bağımsızlığı uğrunda bütün ömrüm boyunca mücadele ettim. Şunu iyi biliniz ki,
ölürüm, yine vatanı satmam. Sizi satmadığıma yemin ederim!” (s.132)
Sömürgecilerin
Hukuksuzluğu
Müzakere
sonucu, Fransız generaller Vietnam’a döner, fakat Fransa, Vietnam hükümetini
tanır. Vietnam ve Fransız bayrakları artık yan yanadır. Ho Amca ile Fransız
general sık sık görüşür, dostça sohbet ederler. Fakat Güney Vietnam’da işler
hiç yolunda gitmez. Fransızlar Güney’le ilgili sözlerini tutmazlar. Güney’deki
Fransız generali Kuzey’deki (Hanoi) gibi demokrat görünümlü değildir, açıkça
sömürgecidir. Güney Vietnam’da Fransız denetiminde bir hükümet kurulduğunu ilan
eder. Bu ilan, Ho Amca ve Vietnamlı temsilciler barış görüşmesi için Fransa’ya
giderken gerçekleşir ve görüşmeyi baştan baltalamış olur. Sömürgeciler,
Vietnam’ın toprak bütünlüğüne saygı göstermezler; bu da zaten ortada müzakere
edilecek çok az şey bırakır.
Vietnam’ın
‘Medetsiz Yalnızlığı’
Vietnam’ın
uluslararası yalnızlığı da düşündürücüdür. SSCB, Vietnam’ın bağımsızlık
sürecinde doğrudan müdahil değildir; Sovyetler o dönemde daha çok Kore’deki
gelişmelerle meşguldür. Ho Amca, kişisel sevimliliği nedeniyle Fransız
sömürgeci ve burjuva basınında bile övgüyle anılan bir isim olur; ancak kendisi
Fransız Komünist Partisi’nin kurucularından olmasına karşın; Fransız
komünistlerden umduğu desteği bulamaz. FKP’liler, konu sömürgeler olduğunda
ulusalcıdırlar. Onlara göre, Fransız bayrağının dalgalandığı her yer (Cezayir,
Vietnam, Gine vb.) Fransız toprağıdır. Fransız hükümetinde çok sayıda komünist
bakan ve Meclis’te çok sayıda komünist milletvekili olmasına karşın, bunların
Vietnam’ın barışçıl bir biçimde bağımsız olmasında hiçbir katkıları olmaz.
Vietnam tarafı, özellikle Ho Amca ve Vietnam genelkurmay başkanı olmasına
karşın Vo Nguyen Giap, barışçıl bir biçimde bağımsız olmak için ellerinden
geleni yaparlar; hatta bunun için kimi ilkelerinden ödün bile verirler. Ancak
Fransız sömürgeciliğinin hukuk tanımazlığı bu çatışmayı silahlı mücadeleye
dönüştürür ve 1945 ile 1975 arasında 3 milyon can kaybının olduğu bir cehennem
coğrafyasıyla karşılaşırız. Vietnam’daki savaşlar için, Vietnam tarafına kimse
‘militarist’ diyemez; çünkü kendi içlerindeki radikal muhalefetten gelecek sert
tepkileri göze alarak yine de barış talep eden taraf hep Vietnam tarafı
olmuştur. Ancak, bir kez Fransa’nın ve ABD’nin müzakere taleplerinin tümüyle
oyalama ve kandırmaca olduklarına emin olduklarında silaha sarılmışlardır.
Ondan sonra da Vietnam’ın kuzeyiyle güneyiyle toprak bütünlüğü içinde bağımsız
olmasına dek, yaklaşık 30 yıl silahı elden bırakmayacaklardır.
19
Aralık’ı Unutma
1946’daki
anlaşmadan sonra, Vietnam askerleriyle Fransız askerlerinden karma birlikler
oluşturulur. Bu birliklerde ufak tefek çatışmalar çıkar, fakat tatlıya
bağlanır. Kasım 1946’ya gelindiğinde ise Hanoi’un dış ticarete açılan limanı
olan Hai Phong’la ilgili bir anlaşmazlık domino etkisi yaratarak anlaşmanın son
bulmasına yol açar. Fransız askeri, limandaki sevkiyatlarda Vietnam askerini
yetkisiz kılmaya kalkmaktadır. Bir kıvılcım çakar ve Fransız ordusu, Vietnam
ordusu ve sivil Vietnam halkı arasında çatışmalar başlar. Fransız deniz
topçusunun şehre saldırısından sonra Fransız resmi kaynaklarına göre 6 bin
Vietnamlı sivil ‘etkisiz hale getirilir.’ Bunlar, bardağı taşıran sonra damla
olur. Gelişen olaylar sonucunda, Vo Nguyen Giap ve milisleri, 19 Aralık 1946’da
Fransız sömürgecileri kovmak üzere genel bir saldırı başlatırlar. İlk iş olarak
bütün trafoları patlatarak sömürgecileri gafil avlarlar. Bu tarih, Hanoi’da
hâlen anılmaktadır. Ülkenin en bakımlı sokaklarından biri olan Kitapçılar
Sokağı (Hanoi), 19 Aralık adını taşımaktadır. Ayrıca yıldönümü için caddeler 19
Aralık panolarıyla donatılır.
Tekrar
Köle Olmaktansa...
Ho
Amca, başkentten güvenli bölgeye güçlükle geçecek ve Vietnam halkına direniş
çağrısında bulunacaktır:
"Bütün
memleketteki hemşeriler,
"Barışa
olan muhabbetimiz yüzünden, birtakım tavizlerde bulunduk. Oysa, biz taviz
verdikçe, Fransız sömürgecileri bundan faydalanıp, haklarımızı gasp etmeğe
yeltendiler ...
"Hayır!
Memleketimizi kaybetmektense, tekrar köle haline gelmektense, her şeyimizi feda
ederiz, daha iyi. Hemşeriler ayağa kalkın!
"
.. Tüfeği olan, tüfeğini alsın, kılıcı olan, kılıcını kuşansın! Tüfeği de
kılıcı da olmayan, kazmasını, nacağını, sopasını kapsın!
"...
Yoksunlukların en ağırlarına, ıstırapların en acılarına katlanacakmışız. Olsun,
hepsini göze alalım. Sonunda zaferi biz kazanacağız ... " (s.165-166)
Fransızlara
karşı direnme savaşı sırasında Ho Amca, Fransız muhataplarına defalarca mektup
yazacak, onları müzakereye davet edecektir. Oralı olmazlar. Tek bir yanıt
verirler, onda da Vietnam tarafının kabul etmeyeceği kesin olarak bilinen bir
koşul öne sürülecektir: Vietnamlı direnişçilerin silahlarını bırakıp teslim
olması. Bu göstermelik zeytin dalı, elbette reddedilecekti.
Vietnam
Yalnız Değildir Artık
1949’da
Vietnam’ın yalnızlığı büyük ölçüde hafifleyecektir, çünkü bu yılda Çin İç Savaş
ve Direnme Savaşı son bulacak, Çin Halk Cumhuriyeti kurulacaktır. Böylece
Vietnamlı devrimcilerin Çin’in 1972’de ABD’yle anlaşmasına dek sadık ve güçlü
bir müttefiki olacaktır. 1950’yle birlikte Fransız Komünist Partisi yönetimi de
değişir; sonunda, olmaları gerektiği gibi ulusalcılıktan enternasyonalizme
yönelirler. FKP, aradan geçen yıllarda artık çokça bakana ve vekile sahip
olmasa da Ho Amca’yı saklandığı dağ başkentinde ziyaret etmiş olan yeni FKP
başkanının 1950’deki konuşması, FKP’nin siyasetindeki değişimi yansıtıyordu:
“Vatansever
Fransızlar olduğumuz içindir ki, Enternasyonalci zihniyetten hız almış işçiler
olduğumuz içindir ki, Vietnam'da girişilen pis ve kirli savaş aleyhinde
mücadele ediyoruz. Fransa'yı sevdiğimiz içindir ki, işlenen cinayetlerden
Fransızların sorumlu olduklarını öğrenince, utançtan yüzümüz kızarıyor ve
ıstırap duyuyoruz. Karl Marx'ın "Başka bir halkı ezen halkın kendisi de
hür olamaz" sözlerinin doğru ve yerinde olduğunu hiçbir zaman bugün
anladığımız kadar dehşetle anlamamıştık.” (s.182)
Ho
Çi Min: Bir Devrimcinin Yaşamı (1950-∞)
Sömürgecilerin
Kendilerini Aklamalarının Faturası Vietnam Halkına Çıkartılır
Fransız
sömürgecileri, ilerleyen yıllarda, Vietnam özgürlük hareketini özellikle
komünist bir hareketmiş gibi sunarak (ki içinde çokça komünist olmayan
yurtsever de vardı) ABD gibi güçlerin desteğini almayı umar. Fransız Komünist
Partisi’nin yeni yönetiminin yaptığı gibi, Vietnam’da işlediği insanlık ve
savaş suçlarını kabul edip çekilmesi olanaklıyken; çekilmemek için ABD kartını
kullanır. ABD’nin Vietnam Direnme Savaşı’na müdahil olması da bu Fransız
sömürgecilerinin kendi suçlarını kabullenmeyip komünizm bahanesiyle temize
çıkarma girişimiyle gerçekleşecektir.
Vietnam’ın
İkiye Bölünmesi
Fransa’nın
Vietnam direnişini küçük görerek müzakere masasına oturmaması ona pahalıya
patlayacaktı: 6 Mayıs 1954’te Fransız sömürgeci ordusu kesin olarak yenilir ve
Fransa çaresiz, masaya oturmak zorunda kalır. Fransa, bu yenilgisi sonrasında
ABD’nin Vietnam’a atom bombası atmasını resmen talep edecek kadar çaresiz ve
gözü dönmüştür. Ancak bu zafer, ne yazık ki, Kuzey Vietnam’ın bağımsızlığını
garantilerken, Güney Vietnam’ın önce bir Fransız sömürgesi, sonra da bir
Amerikan sömürgesi olmasını engelleyemedi. Zaten Vietnam-Amerikan Savaşı da
böyle bir zeminde patlak verecekti. Ho Amca, iki Vietnam’ın bir halk
oylamasıyla barışçıl bir biçimde birleşmesi yanlısıyken, bu oylama, anlaşma
hükümlerine uyulmayarak asla gerçekleştirilmedi. Elbette adil koşullarda yapılacak
bir oylamadan birleşme çıkacaktı. Güney Vietnam’ın işbirlikçi hükümeti, kendi
ölüm fermanı anlamına gelecek bu hükmü elbette uygulamadı.
Vietnam’ın
Adile Teyzesi Olarak Ho Amca
Bağımsızlıktan
sonra ülke rejiminde değişikliğe gidilir. Artık dağlardan direnişi yöneten bir
hükümet değildir söz konusu olan. Zafer kazanılmış, Ho Amca ve hükümet, başkent
Hanoi’a dönmüştür. Rejim değişikliğiyle, başkanlık sisteminden vazgeçilir.
Devlet başkanlığı ve başbakanlık görevleri ayrılır. Ho Amca, devlet
başkanlığına devam eder; fakat artık başbakan olmayacaktır. Yaşı da
ilerlemiştir. Daha çok, aslında başından beri partideki yaptığı görevine döner:
Hakemlik. Bugün bir tür kamu denetçiliği gibi niteleyebileceğimiz bu rolde,
hükümet içi ve hükümet ile halk arasındaki anlaşmazlıklarda çalınan kapı olur.
Halkın Amca’ya sevgisi daha da artar. O, devrimci nutuklar çekerken çocukları
da unutmaz. Onlara seslenir, onlarla şakalaşır. Vietnam’ın bir tür Adile
Teyzesi olur. Ho Amca bir kuramcı değildir. Vietnam Komünist Partisi’nde
çeşitli görüşlerde kuramcılar vardır. İki temel klik Sovyet yanlısı klik ile
Çin yanlısı kliktir. Ho Amca, bunları 1930’da Vietnam’ın 3 komünist partisini
tek çatıda altında birleştirdiği gibi ustaca birleştirir.
Bir
Devrimcinin Portresi
Ho
Amca, Vietnam’da iktidarın en tepesinde olmasına karşın, eski devrimci
alışkanlıklarını değiştirmemiştir:
“Sırtında
bezden asker ceketi, boynunda atkı, ayağında otomobil lastiğinden yapılmış
kauçuk sandallar, elinde baston, mal olarak, taşınır küçük yazı makinası.
Dünyanın bütün yollarını tepe tepe ve yüzyılımızı arşınlıya arşınlıya halkını
ayaklandıran ve bir devlet kuran bu ihtiyar İnkılap gezgininin bütün eşyası
bundan ibarettir.” (s.203)
Sömürgecilik
karşıtı Fransız gazeteci Lacouture’ün sözlerine kulak verelim:
“.
. . Eylemle, kurnazlıkla ve güçle bu kadar perçinlenmiş bir kimsenin eşi
bulunmaz bir görünüşü vardır. Böyle bir insanın yetişmesi için, sayısız
tecrübeler, tehlikeli durumlar, düşkün bir çevrede duygulu ve az gelişmiş bir
zirai toplumda sert bir çocukluk devresi geçirmek gerekir. Ayrıca savaş
sonrasının o harika, facialarla dolu, kardeş Paris'ini keşfetmek, hem «1848
İnkılabının son kahramanları» hem de «Lenincilerin» ilki olan insanlarla düşüp
kalkmak, uzun bir sürgün hayatı yaşamak, hapisten, açlıktan, Çin
entrikalarından yılmamak, yüce dağ tepelerinde çete savaşları vermek, tedhişin
türlüsüne katlanmak ister ... Ancak ondan sonra, böyle bir insan halkını
zaferlere, toplumunu sosyalizme doğru götürebilir...” (s.208)
Güney’de
Ho Amca Sevgisi
1954’ten
sonra Güney Vietnam’da yurtseverler ve devrimciler için bir cehennem düzeni
kurulacaktır. Ho Amca’nın yaşamının son 15 yılı, iki Vietnam’ın birleşmesi
çabasına ayrılacaktır. 1964’te resmen başlayan Amerikan saldırıları ve ardından
gelen bombardıman ise yalnızca Güney için değil Kuzey Vietnam halkları için de
felaket günleri anlamına gelecekti. Amca, 1969’da son nefesini verir. Bu kadar
sevilmiş bir önder Vietnam tarihinde zaten yok; belki dünya tarihinde bile
yoktur. İşgal altındaki Güney Vietnam’ın yurtseverlerinden ve devrimcilerinden
salıverilmeleri için karşılamaları istenen koşullardan biri, Ho Amca’yı
liderleri olarak görmeyi bırakıp ona küfretmeleridir. Bu, nadiren gerçekleşir.
Güney Vietnamlı sayısız devrimci ve hatta apolitik sivil halk, son nefesinde
“yaşasın Vietnam, yaşasın Başkan Ho” diyecektir. Güney Vietnam’da onun öyle çok
seveni vardır ki, Güney’de de Kuzey’de olduğu kadar büyük yas tutulur, elbette
gizli gizli ama yine de bümbüyük.
Vietnam’ın
Şimdiki Zamanı
Ho
Amca 1969’da öldükten sonra Vietnam’ı önce Çin yalnız bıraktı. Çin’in ABD’yle
yakınlaşması sonrasında, Çin ile Vietnam arasında sıcak çarpışma bile yaşandı.
Daha sonra 1986’da ise Sovyetler “biz kendimize yetemiyoruz” diyerek yardımı
kesti. % 400’ü bulan enflasyona karşı Vietnam Komünist Partisi, Çin’dekine
benzer bir politikayla karma ekonomiye geçti. Bugün Vietnam’da bütün küresel
şirketler var ve büyük kârlar elde ediyorlar. Fakat ülkede ekonomik model
değişse de Ho Amca sevgisi bitmiyor. Onun anıtkabrinde mumyasını görmek
isteyenler uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Bütün tarihsel olaylar ve anmalar
Amca’yla ilişkili olarak kutlanıyor. Bağımsızlığı ilan ettiği gün olan 2 Eylül,
resmî tatil... 19 Mayıs, doğum günü, sevinçle, coşkuyla, özlemle kutlanıyor. Ho
Amca’nın 127. yaşında, Vietnam, belki onun istediği bir ülke olmanın uzağında,
ama birçok Vietnamlının söylediği ve söyleyeceği gibi, yine de 3 milyon cana
mal olan 30 yıllık savaş bitti ve iki Vietnam birleşti. Şimdi ülke, sivillerin
silah taşımasına izin verilmeyen, cinayet oranlarının düşük olduğu huzurlu,
istikrarlı bir ülke olarak anılıyor. Huzur ve istikrar... Bunlar Ho Amca’ya ve
halkına çok uzaktı, artık değil...
Şair
Olarak da Anımsanacak
Ho
Amca ayrıca şairliğiyle anımsanacak:
"Bugünkü
şiire, çelik gibi, su vermeli,
Şairler
bilmeli, dövüşmeyi herkes gibi!"
-
Hapishane Şiirleri
Sözümüzü
Ho Amca’nın çocuklar için yazdığı bir şiirle noktalıyoruz:
“Olgunlaşmış
yavrularım geldiniz,
Amcanızı
çok, çok sevindirdiniz,
Bugün
sevinçli bir mektup var size,
Hepinizi
öperim yavrularım,
Yakın
uzak eyaletlerden geldiniz ...
Uzak
yakın her köyde herkesin
Bugün
her yerde karnı tok, sırtı pek,
Hemşerilerimiz
ilerliyorlar.
Zaferin
kırmızı renkli bayrağı
Hür
göklerimizde dalgalanıyor,
Sevinin,
yavrularım, sevinin,
Benim
de göğsüm kabardı, bilin ki,
Gelecek
güz daha mutlu olacak!”
Ek:
Türkçe’de Vietnam Hakkında Yayınlanmış Kitaplar ve Haklarında Yazılanlar:
Sosyalist Vietnam romanları:
Anh
Duc (1969/1977). Şafakta Kazandık Zaferi [Hòn Đất]. İstanbul: Zafer.
Nguyen
Duc Thuan (1979/1967). Direnme Savaşı: Saygon Zindanlarında Mücadele [Bất khuất]
(çev. Mehmet Taş). İstanbul: Oda Yayınları.
Thi,
Nguyen Dinh (1967/1968). Gök Cephesi [Mặt trận trên cao] (çev. Cemal Süreya).
İstanbul: Cem Yayınevi.
Van,
Tran Dinh (1975). O Bir Militandı: Nguyen Van Troi’un Yaşamı [Sống như anh]
(çev. Defne Behramoğlu). İstanbul: Oda Yayınları.
Bir Vietnamlı tarafından yazılmamış fakat içeriden yazılmış
hissi veren bir diğer roman:
Morris,
Edita (1970/1968). Vietnam’a Sevgiler [Love to Vietnam] (çev. Ülkü Tamer).
İstanbul: De.
Gezgin,
U.B. (2017). ‘Direnme Savaşı’ Üzerine: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan
Savaşı. Yeni E Dergisi, Mart 2017 Sayısı, Sayı 5.
Gezgin,
U.B. (2017). ‘Şafakta Kazandık Zaferi’ Üzerine. Kolaj Art, 14 Şubat 2017.
http://kolajart.com/.../doc-dr-ulas-basar-gezgin-safakta...
Gezgin,
U.B. (2016). Bir Vietnam-Amerikan Savaşı Romanı: Gök Cephesi. Edebiyat Haber,
30.12.2016. http://www.edebiyathaber.net/bir-vietnam-amerikan-savasi.../
Gezgin,
U.B. (2015). Vietnam’da Kültür-Sanat (4): Güç Veriyor Her Şeye Karşın Onun
Öyküsü. Kolaj Art, 6 Mayıs 2015.
http://kolajart.com/.../doc-dr-ulas-basar-gezgin-guc.../
Sosyalist
Vietnam Öyküleri
Anh
Duc (1978). Özgürlük İçin Savaştık [Kisanu] (çev. Nermin Taşçıoğlu). İstanbul:
Oda Yayınları.
Vietnam Siyaset Kuramı Kitapları:
Le
Duan (1978/1971). Vietnam Devrimi (çev. Yüksek Demirekler). Ankara: Bilim ve
Sosyalizm Yayınları.
Ho
Şi Minh (1975). Seçme Yazılar [Selected Articles and Speeches 1920-1967] (çev.
Aydın Kurtuluş). Ankara: Aşama Yayınları.
Vo
Nguyen Giap (1975/1978/1994). Vietnam Halk Savaşı [Big Victory Great Task]
(çev. Mehmet Tunç). Ankara: Bilim ve Sosyalizm Yayınları
Vo
Nguyen Giap (1974/1989). Vietnam Ulusal Kurtuluş Savaşı [La Guerre de
Liberation Nationale au Vietnam, Ligne Générale, Stratégie, Tactique / National
Liberation War in Vietnam]. İstanbul: Aşama/Ekin.
Vo
Nguyen Giap (1968). Halk Savaşı Halk Ordusu (çev. M. Ardos). Ankara: Sol.
(Kitap, generalin 4 makalesinden oluşuyor.)
Tam
Vu ve Nguyen Khac Vien (1977). Vietnam Savaşıyor: Partileşme Süreci. Kırsal
Yayınevi.
Bunlar
dışında Avustralyalı devrimci bir gazeteci olan Wilfred Burchett’in savaş
sırasında yazdığı ‘Vietnam Kazanacak’ (Vietnam will win!) kitabı anılabilir.
Gezgin,
U.B. (2017). Ho Amca'nın Vietnamı. Biamag, 21 Ocak 2017.
https://bianet.org/.../siyaset/182768-ho-amca-nin-vietnami
Yaşam Öyküsü
Lacouture,
Jean (1968/1967). Ho Şi Minh [Hô Chi Minh] (çev. Şerif Hulûsi). İstanbul:
Payel.
Neumann-Hoditz,
Reinhold (1992). Ho Şi Minh: Bir Ulusal Kurtuluşçunun Portresi (çev. Nesrin
Oral). İstanbul: Belge.
Türkçe Yazılmış Vietnam Romanı
Macit,
Cevat (1973). Vietnam Geçidi (Vietnam Kurtuluş Savaşı’nın Belgesel Romanı).
İstanbul: Ararat Yayınevi.