Marksist Araştırmalar [MAR] | Komünizm: Tarihin Çözülen Bilmecesi

6 Aralık 2025 Cumartesi

Marksist Materyalizmde Diyalektik: “Diyalektik Yöntem” Efsanesi

Mahmut Boyuneğmez

çizim, sanat, taslak, resim içeren bir resim

Yapay zeka tarafından oluşturulmuş içerik yanlış olabilir.

I. Giriş: Nereden geliyor bu kafa karışıklığı?

Marksist literatürde, ders kitaplarında, parti eğitimlerinde, hatta akademik makalelerde yıllardır aynı cümle tekrarlanır:

“Marksizmin yöntemi diyalektik materyalizmdir.”

Bu cümle çok sık söylendiği için doğru sanılır. Oysa felsefi olarak yanlıştır.

Marksizm’de “diyalektik” diye bir yöntem yoktur.

Var olan şey, gerçekliğin (doğa, toplum, tarih) kendi diyalektik mantığıdır.

Bizim görevimiz bu mantığı keşfetmek, soyutlamak ve okura tutarlı bir şekilde sunmaktır. Bunun için kullandığımız araçlar ise fizikçinin, biyoloğun, tarihçinin, kısacası bütün bilim insanlarının kullandığı araçlardır: tümevarım, tümdengelim, analiz, sentez, analoji, karşılaştırma, modelleme, hipotez kurma ve test etme, soyutlama vb.

Peki bu kadar yaygın bir yanlış nereden doğdu?

Ana kaynak, Hegel’in idealist diyalektik yönteminin Marx tarafından “ters çevrildiği” ya da “materyalistleştirildiği” yolundaki yorumdur. Bu yorum o kadar yerleşmiştir ki, çoğu kişi Marx’ın Hegel’i sadece “baş aşağı ettiği”ni sanır. Oysa Marx, Hegel’in yöntemini ters çevirmemiş, onu bütünüyle reddetmiştir. Ters çevrilen şey yöntem değil, bakış açısıdır:

Hegel: İdea → gerçeklik

Marx: gerçeklik → teori (gerçekliğin yansıması)

II. Marx’ın Hegel’i karikatürize ederek eleştirmesi: “Meyve” örneği

1845’te Kutsal Aile’de Marx, Hegel’in bütün sistemini birkaç sayfada öyle bir karikatürleştirerek eleştirir ki, okuyan bir daha unutamaz:

Diyelim ki pazardan elma, armut, badem, çilek aldınız. Aklınız bir soyutlama yapar: bütün bunları “meyve” kavramı altında toplar. Bu herkesin yaptığı normal bir soyutlamadır.

Spekülatif filozof (yani Hegel) burada durmaz. Şöyle bir numara ya da hile yapar:

  1. Kendi beyninde yarattığı “Meyve” kavramını dışarıda, bağımsız bir töz, bir Mutlak Özne haline getirir.
  2. Artık gerçek elmalar, armutlar, bademler sadece bu “Meyve”nin görünüşleridir, enkarnasyonlarıdır (cisimleşmeleridir).
  3. “Elma olmak elma için zorunlu değildir; asıl gerçeklik ‘Meyve’dir” der.
  4. Sonra bir mucize gerçekleştirir: Soyut “Meyve”den tekrar gerçek elma, armut, badem üretir! Ama artık bu elmalar sıradan elma değildir; “Mutlak Meyve”nin kendini açığa vurduğu metafizik nesnelerdir.

Marx alay eder:

“Hıristiyanlıkta tek İsa varsa, spekülatif felsefede her elma bir İsa’dır!” demeye getirir. Spekülatif filozofun asıl marifeti, manav tezgâhına geri dönmekle övünmesidir ama döndüğü elmalar artık aynı elmalar değildir: Mutlak Meyve’nin enkarnasyonlarıdır!

Bu karikatür, Hegel’in tüm felsefesinin ve akıl yürütme yolunun/yönteminin özetidir: İnsan kendi beyninde bir soyutlama üretir → bu soyutlamayı yabancılaştırır → ona tapar → bu tapınmayı “Tin’in kendini gerçekleştirme süreci” diye adlandırır.

Bir yıl sonra Alman İdeolojisi’nde aynı eleştiri soğukkanlı bir otopsi halinde tekrarlanır: Hegel önce kavramın diyalektiğini kurar, sonra tarihi ve doğayı bu diyalektiğe zorla uydurur.

III. Marx’ın Kapital’deki gerçek yöntemi: Araştırma ve Sunuş

Marx kendi yöntemini 1857 Grundrisse’sinde ve Kapital’in 2. Almanca basım Sonsöz’ünde açıkça anlatır:

Araştırma süreci (Forschung):

Gerçek hayattan, ampirik somuttan (pazar yeri, fabrika, istatistikler, mavi kitaplar, gazete haberleri…) → analitik yolla gitgide daha basit, daha soyut kategorilere (değer, artı-değer, sermaye, kâr oranı vb.)

Sunuş süreci (Darstellung):

Okurun zihninde bu keşfi yeniden üretmek için tersini yapar: En basit soyutlamadan (meta) başlar → giderek daha karmaşık belirlemeler ekleyerek düşünülmüş somuta (kapitalist üretim tarzının teorik yeniden üretimi) yükselir (sentez).

Bu sunuş tarzı pedagojiktir, a priori bir Hegelci şablon değildir. Marx’ın kendisi şöyle der:

“Somut, çok sayıda belirlemenin birliğinde somuttur. Bu yüzden düşüncede bir sonuç, bir toplama süreci olarak görünür; oysa gerçekliğin hareket noktasıdır.”

Marx’ın kullandığı araçlar (yöntemler) şunlardır:

  • Analiz ve sentez
  • Tümevarım ve tümdengelim (birbirini sürekli besleyen, helezonik biçimde)
  • Analoji, karşılaştırma, hipotez kurma ve test etme
  • Bertell Ollman’ın tespit ettiği dört ilişkisel soyutlama düzeyi: uğrak (moment), kapsam belirleme, genellik düzeyi değiştirme, bakış açısı değiştirme

Bunların hiçbiri “diyalektik yöntem” değildir. Bunlar bütün bilim insanlarının kullandığı evrensel araçlardır (metotlardır).

IV. Diyalektik: Ontoloji mi, yöntem mi?

Diyalektik, gerçekliğin ontolojik (varoluşsal) niteliğidir:

  • Karşıtların birliği ve mücadelesi ile çelişkiler
  • Nicelikten niteliğe geçiş
  • Olumsuzlamanın olumsuzlanması (gerçek süreçlerde karşıtların varlığı (tez ile antiteze benzer şekilde) ve bir çelişki formunu alarak aşılması (senteze benzer şekilde), bunlar düşüncede değil)
  • Karşılıklı bağımlılık, etki-tepki, ilişki ve etkileşimler, akışkanlık, devinim, başkalaşım, beliriş, dinamik denge vd…

Teorimiz bu ontolojik diyalektiği ne kadar doğru yansıtırsa, o kadar “diyalektik” karakter kazanır. Ama bu karakter, kullandığımız yöntemden değil, soyutlamalarımızın doğruluğundan gelir.

“Diyalektik yöntem” demek, ontolojiyi epistemolojiyle karıştırmaktır ve idealist kalıntıdır. Marx’ın Kapital Sonsözü’nde söylediği “meine dialektische Methode” ifadesi Türkçe ve başka dillere genellikle yanlış çevrilir. Bu ifade İngilizceye genellikle “my dialectical method” diye çevrilir ve yanlış anlaşılır. Oysa Marx burada “Hegel’in idealist yöntemine karşı benim geliştirdiğim materyalist yaklaşım/tarz” demektedir; ayrı bir “diyalektik akıl yürütme tekniği”nden bahsetmez. Marx burada Hegel’in idealist yöntemine, eş deyişle yaklaşımına (“Meyve” örneğindeki yaklaşım) karşıt olarak geliştirdiği materyalist yaklaşımını, materyalist araştırma ve sunuş tarzını kastetmektedir, ayrı bir “diyalektik akıl yürütme şablonu”nu değil.

V. Holizm, Diyalektik, Tarihsellik: A posteriori kazanımlar

Kapitalizmi yıllarca inceledikten sonra Marx’ın (ve okurun) zihnine yerleşen üç temel bakış açısı vardır:

  1. Holizm (bütünlük): Hiçbir olgu yalıtık değildir; sürekli değişen ilişkiler ağı içinde kavranmalıdır. Örneğin: “Birey toplumun toplamıdır.”
  2. Diyalektik perspektif: Bir sistemin hareketinin kaynağı karşıtlıklar ve çelişkilerdir. Sermaye-emek karşıtlığı ve çelişkisi vb.
  3. Tarihsellik: En gelişmiş biçim (kapitalizm) önceki biçimlerin anahtarıdır. “İnsan anatomisi maymun anatomisine anahtardır.”

Bu üç özellik a priori şablonlar değil, kapitalizmin somut maddi hareketinin analistte bıraktığı a posteriori izlerdir. İnceleme bittikten sonra zihne yerleşirler, incelemeye başlamadan önce değil.

VI. “Diyalektik Materyalizm” (Diamat) ve tarihsel serüveni

Engels’in Anti-Dühring ve Doğanın Diyalektiği kitapları, 19. yüzyılın mekanik materyalizmine ve pozitivizme karşı diyalektiği savunmak için yazılmıştır. Tarihsel olarak vazgeçilmezdir. Ama Engels’in diyalektiği “doğanın, toplumun ve düşüncenin en genel yasaları” şeklinde formüle etmesi, sonraki dogmatik yorumlara kapı aralamıştır.

1930’larda Sovyetler Birliği’nde Diamat şekillenmiştir. Böylelikle diyalektik gerçekliğe dışarıdan uygulanan bir “doğrulama cetveli” haline gelmiştir. Ünlü buğday-başak örneği gibi karikatürize uygulamalar doğmuştur. 1960-70’lerde Evald İlyenkov’un öncülüğündeki Moskova Okulu ise diyalektiği yeniden kurtarmaya çalışmıştır.

İlyenkov’un formülü çok nettir:

“Diyalektik, nesnel gerçekliğin genel yasaları değil, nesnel gerçekliği ideal olarak yeniden üreten düşüncenin hareket yasalarıdır.”

VII. Sonuç: Elma gerçektir

Ne “Meyve” kendini elma yapar, ne “Tin” tarihi yazar.

Gerçek elmalar vardır çünkü ağaçlar tohum verir, köylüler çalışır, güneş ısıtır, yağmur yağar.

Tarih vardır çünkü insanlar açlıkla mücadele eder, sınıflar çatışır, üretir, yıkar, yeniden kurar.

Marksizm’de “diyalektik yöntem” yoktur.

Var olan şunlardır:

  • Gerçekliğin diyalektik mantığı (ontoloji)
  • Bu mantığı doğru soyutlayıp sunmak için kullanılan evrensel bilimsel araçlar (epistemoloji)
  • Kapitalizm analizinden sonra zihne yerleşen holistik, diyalektik ve tarihsel bakış açısı (a posteriori perspektif)

Diyalektiği “yöntem” sanan, eninde sonunda Hegel’in kapısına geri döner. Diyalektiği gerçekliğin kendi mantığı olarak kavrayan ise Marx’ın yolunda yürümeye devam eder.

Diyalektik, bizim bulduğumuz bir yöntem değil; gerçekliğin bize dayattığı mantığın ta kendisidir.

İleri okuma önerisi:

https://drive.google.com/file/d/1pGO77UCKS6mBVbIoFlOst0jhG8auofUv/view?usp=sharing

[MAR] YOUTUBE KANALI

LİDER

Karl Marx - Kapital

Kısa Sovyet Film ve Belgeseller [Türkçe]